Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Avrupa Birliği ülkeleri dışişleri bakanlarına mektup göndererek, Fatih gemisinin Akdeniz’de Türk kıta sahanlığındaki sondaj faaliyetine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
Çavuşoğlu, mektubunda AB’nin üyelik dayanışması altında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne verdiği desteğin uluslararası hukukla bağdaşmadığının altını çizdi.
Mektubunda, Türkiye’nin siyasi ve hukuki tutumunu ayrıntılı şekilde anlatarak, Fatih gemisinin sondaj yaptığı bölgenin Türk kıta sahanlığı olduğunu belirten Çavuşoğlu, uluslararası hukukta sınırlandırma mevzu olduğunda, Münhasır Ekonomik Bölge ve kıta sahanlığı bakımından adaların otomatik olarak tam etki doğuramayacağını, adaların Münhasır Ekonomik Bölge ve kıta sahanlığına sahip olma hakkıyla sınırlandırmada ne kadar etki doğurabileceklerinin ayrı hususlar olduğunu vurguladı.
Mektupta, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e ilişkin tutumunu 2004’ten itibaren BM nezdinde kayda geçirdiğinin altını çizen Çavuşoğlu, Türkiye’nin Kıbrıs Rumlarının tek taraflı Münhasır Ekonomik Bölge iddiasını kabul etmeyeceğine de işaret etti.
Çavuşoğlu, üçüncü tarafların çakışan deniz yetki alanı ihtilaflarında taraf olmamalarının esas olduğunu, üçüncü tarafların adeta mahkeme yerine geçerek sınırın nereden geçeceğine karar veremeyeceklerini vurgulayarak, çakışan iddialar bulunduğunda sınırlandırmanın ya üçüncü tarafların haklarına halel getirmeyen ikili anlaşmalarla ya da uluslararası yargı yoluyla çözülebileceğini belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, çözüm olmadığında çakışan iddiaların devam ettiğini, kimi AB üyelerinin üçüncü tarafların haklarını haleldar eden deniz yetki alanı iddialarının da AB’nin dış sınırlarıymış gibi takdim edilemeyeceğini kaydetti.
Çavuşoğlu, AB’nin bu konudaki hatalı tutumunun uluslararası hukukun açık bir ihlali teşkil ettiğinin altını çizdi.
Mektupta, Kıbrıs Adası’nın batısında kalan deniz alanında nihai bir çözümün ancak Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra mümkün olabileceğini ifade eden Çavuşoğlu, Kıbrıs meselesine kapsamlı çözümün olmadığı mevcut durumda, AB’nin deniz yetki alanı meselesinde taraf tutmamasının ve yapıcı bir rol oynamasının beklendiğini Mogherini’ye açıkça belirtti.
Çavuşoğlu, aynı şekilde, ABD Dışişleri Bakanlığının açıklamasından Türkiye’nin duyduğu rahatsızlığı ABD’li muhatabına mektubunda iletti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridi uzunluğuna sahip ülke olarak meşru hak ve hayati çıkarlarının bulunduğunu ve uluslararası hukuka uygun olarak kıta sahanlığındaki haklarından yararlandığını vurguladı.
Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi bugün de Akdeniz’deki tüm sorunlara adil, hakkaniyetli ve barışçıl çözümler bulunmasına katkı sağlamaya hazır olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, buna Türkiye’nin tanıdığı ve diplomatik ilişkileri bulunduğu ilgili tüm kıyıdaşlarla deniz yetki alanlarının hakkaniyetli şekilde sınırlandırılmasının da dahil olduğunu kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarını ihlal eden, aynı zamanda Türkiye’nin kıta sahanlığındaki meşru haklarını ihlal eden tek yanlı adımlarının bölgedeki güvenlik ve istikrarı tehlikeye düşürdüğüne işaret ederek, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Türklerinin adanın eş sahibi ve adanın doğal kaynakları üzerinde hak sahibi olduklarını gözardı ettiğini belirtti.
Kıbrıs Rumlarının tek yanlı adımlarını durdurmaması veya Kıbrıs Türklerini karar alma mekanizmalarına dahil etmemesi halinde Türkiye’nin Kıbrıs Türklerine de her türlü katkıyı vermeye devam edeceğinin altını çizen Çavuşoğlu, KKTC’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ruhsat verdiği alanlarda da sismik ve sondaj faaliyetlerinin devam edeceğini vurguladı.
Mektubunun sonunda, Türkiye’nin sağduyu ve iyi niyetle hareket etmeye devam edeceğini ancak hem kendinin hem Kıbrıs Türklerinin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının ihlal edilmesine de seyirci kalamayacağını belirten Çavuşoğlu, üçüncü taraflara sağduyu, taraf tutmama ve yapıcı rol oynama çağrısı yaptı.
(BRT)