Senatörler, planla ilgili hiçbir Filistinlinin katılımı ve desteği bulunmadığını vurguladı.
Mektupta, teklifin tek taraflı uygulanmasının, barışçıl ve uygulanabilir iki devletli çözüm için kalan tüm başarı şanslarını bertaraf edeceği belirtildi.
Söz konusu adımın, “uluslararası hukuku göz ardı etmek” değerlendirmesinde bulunan senatörler, mektupta şu ifadeleri kullandı:
“Kudüs boyunca, Batı Şeria ve Ürdün Vadisi’ndeki tüm İsrail yerleşimleri üzerinde İsrail egemenliğinin tek taraflı desteklenmesi, Filistin’in reddini garanti ediyor ve İsrail’in Batı Şeria’nın tamamını veya kısmen ilhak etmesine yol açıyor. Bu tarz bir gelişme, uluslararası hukuku umursamamak, müttefiklerimizden sert muhalefete yol açacak ve Kırım’ın, Doğu Ukrayna’nın, Kuzey Kıbrıs ve başka yerlerdeki tek taraflı ilhaklara karşı var olan ABD politikalarını baltalayacak. Bu ayrıca Ürdün gibi müttefiklerimizi savunulamaz bir pozisyona sokacak.”
Sözde Orta Doğu barış planının bağımsız Filistin devleti vizyonuna ihanet olduğu ve İsrail’in güvenliğini tehlikeye atacağı yorumu yapılan mektupta, şu görüşlere yer verildi:
“Bu teklif, Filistin’in kendi kaderini tayin etme hakkını ihlal ediyor ve bunun demokratik bir Yahudi devletinin vizyonunu baltalayan tek devletli bir çözüme ya da İsrail topraklarıyla çevrili Filistin adacıklarının parçalanmış, kopuk ve derinden eşitsiz bir sistemine doğru ilerlemesi İsrail’in uzun süreli güvenlik çıkarlarına zarar verecek. İkisi de hiçbir tarafın yasal haklarını ve isteklerini destekleyen sürdürülebilir bir çözüm değil. Bağlantısız Filistin adacıklarını ‘devlet’ olarak sınıflandırmak, bağımsız Filistin devleti vizyonuna ihanettir.”
“Teklifin zamanlaması, İsrail seçimlerine müdahale niyetlerinizle ilgili soruları yükseltiyor”
Mektupta, teklifin zamanlamasına dikkat çekilerek, “Bu teklifin zamanlamasının Başbakan Netanyahu’nun rüşvet suçlamalarına denk gelmesi, İsrail seçimlerine müdahale etme niyetlerinizle ilgili rahatsız edici soruları yükseltiyor. Bu sebeple, önde gelen İsrailli bir politikacının serbest bırakılması, 2 Mart’taki seçimlere kadar ertelendi.” değerlendirilmesinde bulunuldu.
Trump yönetiminin İsrail-Filistin meselesinde on yıllardır süren ABD politikasını tersine çevirdiğine işaret edilen mektupta, şunları kaydedildi:
“İki partinin önceki başkanları da hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin, ABD’nin zor müzakerelerde güvenilir bir oyuncu rolüne olan saygısını başarıyla korudu. Tek taraflı eylemleriniz bunu imkansız hale getirdi. Bu son Beyaz Saray girişiminin barışı ilerletmek için meşru bir girişim olmadığı açıktır. Bu, bölgede yenilenmiş bölünme ve çatışma yöntemi. Yönetiminizi, uygulanabilir iki devletli bir çözüme gerçek bir bağlılık göstermeye ve İsrailliler ile Filistinlilerin barış, özgürlük, güvenlik ve refah içinde birlikte yaşamalarını sağlayacak bir geleceğin temelini atmaya çağırıyoruz.”
Trump’ın sözde barış planı
ABD Başkanı Donald Trump, dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında, tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.
Sözde barış planı kapsamında, Kudüs’ün İsrail’in “bölünmez” başkenti olarak kabul edileceğini ifade eden Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için “son şans” olduğunu iddia etmişti.
Netanyahu ise planı, “İsrail için çok büyük ve tarihi bir kazanım” şeklinde nitelendirmişti.