CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, merkezi Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremin yaşandığı Elazığ’da dün gerçekleştirdiği incelemelerin ardından beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, Seyit Torun ve Gülizar Biçer Karaca, partili milletvekilleri ve belediye başkanları ile bir otelde basın toplantısı düzenledi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan’ın depreme ilişkin yaptığı sunumun ardından konuşan Kılıçdaroğlu, depremin acısının 82 milyonun ortak acısı olduğunu söyledi.
“Beni mutlu eden nerede bir felaket olsa, siyasi görüşü, kimliği, inancı ne olursa olsun 82 milyonun tek yürek olmasıdır. Vatanımızı, bayrağımızı güzel kılan da budur.” diyen Kılıçdaroğlu, depremi ilk duyduğu anda Elazığ Valisi ile görüştüğünü aktardı.
Kılıçdaroğlu, Ankara’da evlerinde olsalar da yüreklerinin deprem bölgesinde olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu insanlar ne yapıyor, bu karda kışta diye düşünüyoruz. Sonuçta hepimiz bir araya geldik ve sorunları çözmeye, yaraları sarmaya çalıştık. Belediye başkanlarımız, 11 büyükşehir belediye başkanımız buraya çok sayıda yardım gönderdi. Bugün de Mersin, Adana, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlarımızla geldik. Ziyaretler yaptık, her belediye başkanımızın sıkıntıları var, özellikle küçük belediyelerin maddi sıkıntıları var. Depremde uğradıkları zararlar var, hasar gören binalar var, vatandaşın uğradığı zararlar var ve bunların bir şekilde telafi edilmesi isteniyor.”
“Yardımın mutlaka muhtarlar aracılığıyla yapılması gerekiyor”
CHP’li belediyelerin yardımlarına işaret eden Kılıçdaroğlu, “50’nin üzerinde tır gönderdi belediyelerimiz, çok sayıda battaniye, soba ne ihtiyaç varsa bir şekilde gönderildi. Birinci arzum şu; bu yardımın mutlaka muhtarlar aracılığıyla yapılması gerekiyor. Çünkü bir mahalle kim fakirdir, kim zengindir, kim zarara uğradı, kimin evi yıkıldı, kim mağdur oldu, en iyi oradaki muhtar bilir. Muhtarların bu süreç içerisinde yardımların dağıtılmasında birinci derece rol almasını isterim” ifadelerini kullandı.
Konuşması öncesinde depreme ilişkin yapılan sunuma değinen Kılıçdaroğlu, “Bir dram tablosu var ve bu tabloyu aşmamız lazım. Japonya’da da depremler yaşanıyor ancak hafif yaralanma ile atlatılıyor.” dedi.
Bu konuda oturulup düşünülmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bu iş bir siyaset konusu değildir, bu bir memleket, vatandaş işidir. Fay hattı üzerinde evi olan her partiden, her yaşam tarzından insanımız vardır. Ölen bizim insanımız. Şu soruyu kendi vicdanlarımıza sormamız lazım. Uzun süredir depremler yaşanıyor, uzun süredir can ve mal kaybımız var. Can ve mal kaybı var peki hangi önlemi alıyorsunuz? Önlemi almak ayrı, krizi yönetmek ayrı. İki ayrım var, bir önlem almak, iki krizi yönetmek, Önlem almak şu; bina yapacaksanız, depreme dayanıklı olacak, kuralları, ölçüsü olacak ve denetlenecek. Kriz yönetimi ise, deprem olur, 1-2 bina yıkılır o yaraları hızla sarmaktır. O da bizim yaptığımız kriz yönetimidir, önlem değildir. Önlemi Japonya almış, deprem oluyor hiç kimse hayatını kaybetmiyor. Neden bizde insanlar hayatını kaybediyor; çünkü önlem almıyoruz.”
Deprem vergisine değinen Kılıçdaroğlu, “Hepimiz vergi veriyoruz, 82 milyonumuz da vergi öderiz. Deprem vergisi, özel iletişim vergisi ödüyoruz. Bu vergileri sordum, yine kıyamet koptu, en ağır hakaretlerle karşı karşıya kaldım. Bu vergiyi sadece ben değil sadece siz de ödemiyorsunuz dedim. Vatandaş olan herkes ödüyor bu vergiyi. Vergimi ödüyorsam, devleti yönetenlere de soracağım nereye harcadıklarını?” diye konuştu.
Van depremi
Son Van depremine ilişkin değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“644 kişi hayatını kaybetti. Deniliyor ki 20 milyar dolar para harcadık. Ne zaman? 644 kişi öldükten sonra. Neden 644 kişi ölmeden önce yapmadınız? Kriz yönetimi ayrı, önlem almak ayrıdır. Önlem alırsınız, elinizde olmayan bir nedenle olay olur, krizi yönetirsiniz. Binaları yaptınız doğru, 20 milyar lira harcadınız doğru ama bunları sattınız, depremzedeler bunları satın aldı. Esnafa bakın, ağızlarını bıçak açmıyor, hepsi sıkıntılı. Ne söyledi? ‘Elazığ afet bölgesi ilan edilsin.’ dedi. Niçin? Çünkü buna ihtiyacı var Elazığ’ın ve çevresinin. Bunun sağlanması lazım. Bu bir siyasi karar değil, insani karardır.”
Gece Sivrice merkezli 4,5 ve 4,2 büyüklüğünde gerçekleşen depremi kaldığı otelde yaşadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, benzer durumu Van’da da yaşadığını aktardı.
“Zamana ihtiyacımız var”
Kılıçdaroğlu, yaraları sararken vatandaşı mağdur etmeden, zor şartlarla bir araya getirmeden sorunun çözülmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Çadırları gördüm. Bu çadırlarda bu kışı yaşamanın ne kadar zor olduğunu ben de siz de bilirsiniz. Taziyelere gittim, hala şoku atlatamamışlar. Bir ailenin, Allah sabır versin, 2 aylık çocuğu, 7 yaşında oğlu, eşi, kayınvalidesi, kayınpederi hepsi bir arada vefat etmiş. Allah rahmet eylesin, ağır bir durum, söyleyecek bir şey bulamıyorsunuz. Yaraları sarmak kolay değil, yaraların sarılması için zamana ihtiyacımız var, insanların sabra, sevgiye, hoşgörüye ihtiyacı var, bunları birlikte yapmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
Muhtarlara seslenen Kılıçdaroğlu, bu konuda üzerlerine düşeni yerine getireceklerini bildirdi.
“3 belediye başkanımızla geldik, diğer başkanlar da bu konuda emrinizde.” diyen Kılıçdaroğlu, Elazığ’ın hayatında ayrı bir yeri olduğunu dile getirdi.
“El ele vereceğiz, ve bu sorunları aşacağız”
Kılıçdaroğlu, Elazığ’ın köklü bir kültür ve tarihi içerdiğini, insanının sevecen, hoşgörülü olduğunu anlatarak, bu ortak sorunu da çözmek için birlikte mücadele edeceklerini belirtti.
Depremzedelerden tüm bu zor şartlara rağmen morallerini yüksek tutmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, “Biliyorum zor şartlarda yaşıyorsunuz, sıkıntılarınız var, hava koşulları iyi değil ama sonuçta el ele vereceğiz ve bu sorunları aşacağız. Yeni binalar yapılacak, yapılmalı.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, evleri yıkılanların yüzde 99,9’unun fakir vatandaşlar olduğunu kaydederek “Onlara ev yapıldığı zaman ‘parasını sizden alacağız’ derlerse bu adam parayı nereden ödeyecek? Taziyeye gitmişiz, ciddi sıkıntı var. ‘Acaba oğlumuza iş bulabilir miyiz? diye düşünüyor. Hem üniversite hem devlet hastanesine gittik, yaralı kardeşlerimizle beraber olduk. Orada da şunu gördük, bir baba büyük sıkıntıları var, yanında çocukları var, işim yok gücüm yok , acaba devlet benim çocuğuma bir iş bulabilir mi diyor. Acının üzerine, dramın üzerine başka bir acı, dram geliyor. Bunları aşmamız lazım, bu sorunları çözmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
Felaketlerin el ele verilerek aşılabileceğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu şu değerlendirmelerde bulundu:
“Önlemini, tedbirini alırız, ondan sonrası tamam, Allah’a bağlı. Ama evimizi sağlam yaparız. Buradan Sayın Erdoğan’a sadece Elazığlılar için değil Elazığlıların acısını paylaşan 82 milyon adına sesleniyorum hiçbir siyasi şeyim yok. Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi yönünde teklif verdik. Derseniz ki ‘Bu teklifi siz değil, AK Parti olarak biz vereceğiz.’ hayhay siz verin, biz teklifimizi geri çekeriz. Sizin teklifinizi destekler, sorunu hallederiz.”