Farklı mutabakat ve çok sayıda girişime rağmen bir türlü çözülemeyen İdlib konusu bu sabah itibarıyla yeni bir boyuta taşındı. Çatışmaların önlenmesi için bölgede bulunan Türk askeri, rejim unsurlarınca doğrudan hedef alındı.
Tüm bu yaşananlar ‘Şimdi ne olacak?’ sorusunu beraberinde getirirken, Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin yanı sıra saldırının Rusya, İran ve ABD ile yaşanan süreci nasıl etkileyeceği konusu da önem kazandı.
Rejim güçleri geri adım atmazsa ciddi yansımaları olur
TRT Haber’e konuşan Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, yaşananların hem politik hem de askeri açıdan farklı sonuçları olacağını söyledi.
Yaşananları ‘Türkiye’nin bölgedeki kararlılığını caydırmak için cılız bir adım’ olarak değerlendiren Başbuğ, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın perşembe günü yaptığı açıklamaları bir kez daha hatırlamakta fayda var. Türkiye, hem askeri seçeneği kullanabileceğini hem de gerekirse kendi göbeğini keseceğini net şekilde ifade etti. Bugün bu olaylar yaşandı” şeklinde konuştu.
Rejimin saldırısına rağmen Türkiye’nin kendi planları çerçevesinde sürece devam etmesini beklediğini anlatan Başbuğ, şöyle devam etti:
“Türkiye, sahadan aldığı istihbari bilgileri de kullanarak bir harekat planlıyordu. Ve bu kapsamda da geçtiğimiz günlerden bu yana sahaya sevkiyat yaptı. Özellikle gözlem noktalarımızın etrafında gelişen kimi durumlar bizi bu konuda daha hızlı davranmaya itti.
Türkiye diğer güçlere bakmaksızın kendi adımı atabilir
Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, askeri ve siyasi kanatta özellikle Rusya ile ciddi bir diplomasi trafiğinin başlayabileceğine dikkati çekerek, “Eğer diplomatik kanallardan Türkiye istediklerini elde edemezse, diğer ülkelerin pozisyonlarına bakmayacak, bütün tedbirleri alarak askeri açıdan harekete geçecektir. Bugün gelinen noktada Anadolu’yu Anadolu’dan savunamazsınız. Anadolu’yu Libya’dan savunmak durumundasınız. Siz Anadolu’yu Suriye’den Halep’ten İdlib’den savunmak durumundasınız. Şu an gelişen konjonktür bunu size zorluyor” dedi.
Libya’ya karşılık İdlib’i istiyorlar
Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş da bu sabah yaşanan saldırının sadece Suriye ile sınırlı bir yansıması olmayacağına işaret ederek, sürecin Libya ile de doğrudan bağlantılı olduğunu anlattı.
Rusya’nın sahada attığı adımların masadaki karşılığının Türkiye’ye ‘İdlib’i ver, Libya’yı al’ demek olduğunun altını çizen Karakuş, “Rusya, Hafter’i hem kendi ülkesine kadar getirdi, hem de imzayı atmadan çekip gitmesine izin verdi. Bazı anlaşmaların devam etmesi için Putin yönetimi bu tarz adımlar atıyor” diye konuştu.
Bölgedeki bir diğer asli unsur İran’ın özellikle sivil uçağın vurulmasının ardından silahlı kuvvetlerinin prestiji açısından çok ciddi darbe aldığını söyleyen Karakuş, şunları söyledi:
“Şimdi onların da darmadağın olan imajlarını düzeltebilecekleri bir alan lazım. Eğer bir an önce adım atmazlarsa Suriye’deki durumları da çok kötü olacak ve oradan da çıkmak zorunda kalacaklar. Böyle bir ortamda Suriye Rejimi, tüm bu değişkenleri kullanarak kendine bir alan açmayı hedefledi ve sabahki saldırıyı gerçekleştirdi.
Türkiye geçtiğimiz haftadan bu yana süreci zaten doğru okuyordu. Karşı tarafın adımlarına karşılık biz de bazı noktalarda ciddi sevkiyatlar yaptık ve ‘Bizi sıkıştırırsanız biz de diğer taraftan geliriz’ dedik ancak bizi dinlemediler. Sonuçta sevkiyatlar hız kazandı, sahadan bazı yansımaları olmaya başladı. Hemen ertesinde bu saldırı yaşandı.”
Gözlem noktaları kırmızı çizgimiz
Türkiye’nin söz konusu bölgede gözlem noktaları bulunduğunu hatırlatan E. Korgeneral Erdoğan Karakuş, “Gözlem noktalarının tehlikeye girmesi Türkiye’nin kırmızı çizgisi. Buna tahammülümüz olmayacağını duyurduk ve oraları güçlendirmek adına çok ciddi sevkiyatlar gerçekleştirdik” ifadesini kullandı.
Rejim saldırısının Türkiye-Rusya ilişkilerini çok hassas bir sürece taşıdığı vurgusunda bulunan Karakuş, yeni bir uçak krizi yaşanmaması adına Türkiye’nin uçar unsurlarını şimdilik sadece karada belirlenen noktalara karşı kullandığı bilgisini de paylaştı.
Rusya İdlib sorununu çözüp Akdeniz’e yoğunlaşmak istiyor
Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel ise Rusya’nın Libya ve Doğu Akdeniz’e daha fazla yoğunlaşabilmek için Suriye’yi ve özellikle İdlib sorununu acilen çözmek için adımlarını hızlandırdığını söyledi.
Yaşananlardan Astana mutabakatının nasıl etkileneceği sorusuna yanıt veren Erenel, “Türkiye ve Rusya için bu anlaşmayı canlı tutabilmek çok önemli. İki ülkenin de bu anlaşma kapsamında kazançları, kaybedeceklerinden daha fazla” ifadesini kullandı.
Rusya ile karşı karşıya kalınması durumunda Suriye’den başlayarak, Ermenistan ve Karadeniz’e kadar farklı bir dönemin başlayabileceğine işaret eden Erenel, şunları söyledi:
“Stratejik iş birliğinin dışına çıkılması iki ülkeye de zarar verir. Türkiye ve Rusya arasında yaşanacak her kriz başta ABD ve Fransa olmak üzere tüm NATO ülkeleri nezdinde oldukça olumlu karşılanır.
Rusya’nın Suriye’de kara harekatını kontrol edebileceği kadar gücü yok. Fırat’ın doğusunda da bunu gördük. Bu nedenle ağırlıklı olarak hava unsurlarıyla ve askeri inzibatlarıyla süreci ilerletmeye çalışıyorlar.”
Türkiye Libya ile değil Suriye ile uğraşsın isteniyor
Erenel, M-4 kara yolunun Rusya için son derece kritik önemde olduğuna da değinerek, “Rus kuvvetleri arasında irtibatı sağlayan ana yol burası. Eğer buradaki hakimiyetlerini kaybederlerse Fırat’ın doğusuna lojistik ve askeri sevkiyatları tamamen engellenmiş olacak” şeklinde konuştu.
Bu sabah yaşanan saldırıya ilişkin görüşlerini de paylaşan Erenel, “Rejim artık eskisi gibi tek bir unsur değil. İçerisinde çok farklı gruplar var. İranlı milislerin olduğu tugaylar da mevcut, Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen silahlı/kiralık unsurlar da. Bu grupların hedefi Türkiye’yi sadece Suriye’ye odaklayıp, Doğu Akdeniz ve Libya meselesinde zaman kaybetmemizi sağlamak olabilir. Düğümü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Lideri Putin’in görüşmesi çözebilir. Bu süreçte rejim güçleri M-4 kara yolunda tam hakimiyet sağlamak için şartları zorlayabilir” ifadesini kullandı.