Bilim insanları, Güneş Sistemi’nde gezegenlerin oluşumuyla ilgili teoriyi tamamen tersine çeviren yeni bulguları açıkladı.
Şimdiye kadar kabul gören teori, uzayda dolaşan cisimlerin hızla birbirine çarpıp daha büyük parçaları oluşturarak gezegen haline geldikleri yönündeydi.
Yeni bulgular bu sürecin çok daha yumuşak bir şekilde ilerlediğini ve cisimlerin yavaş yavaş bir araya toplanıp genişlediğini gösteriyor.
Science dergisinde yayımlanan yeni bulgular, Seattle’daki Amerikan Bilimsel İlerleme Derneği’nde sunuldu.
Araştırmayı yürüten ekibin başında yer alan Dr. Alan Stern, yeni bulguların çok önemli olduğunu söyledi.
BBC’ye konuşan Stern, “1960’ların sonlarından beri hakim olan teoriye göre şiddetli çarpışma söz konusuydu, şimdi ise bunun çok daha hafif ve yumuşak bir birikme olduğu teorisi var. Önceki tarih oldu, şimdiki ise tek geçerli olanı. Gezegen biliminde bu çok nadir olur, ama artık bu konuya açıklık getirilmiş oldu” diyor.
Gezegenlerin yavaş bir birikme sonucu oluştuğu teorisi Güneş Sistemi’nin dış kısımlarındaki bir gök cisminin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi sonucu ortaya çıktı.
2014’te keşfedilen ve Arrokoth (MU 69) adı verilen bu gök cismi, Güneş’ten 6,4 milyar km uzakta, Neptün’ün yörüngesi dışındaki Kuiper Kuşağı’nda yer alıyor.
Güneş Sistemi’nin 4,6 milyar yıl önce oluştuğu dönemden kalan ve gezegen oluşumu sürecini tamamlamamış olan bu gök cismi birbirine yapışık iki yumru şeklinde.
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından New Horizons (Yeni Ufuklar) adlı uzay aracı bir yıl önce bu Arrokoth yakınlarından geçerken gökbilimciler onun yüksek çözünürlüklü görüntülerini elde etmişti.
Böylece iki teoriyi kıyaslama olanakları oldu: Bu gök cismi, parçacıkların birbirine şiddetli bir şekilde çarpması sonucu mu oluşmuştu, yoksa yavaş bir şekilde bir araya gelmeleri sonucu mu?
Dr. Stern ve ekibi şiddetli çarpışmaya dair herhangi bir bulguya rastlamadı. İki yumrunun birleştiği kısımda çarpışma sonucu bir düzleşme veya çatlaklar olmaması, parçaların yavaşça birbirine tutunmuş olduğunu gösteriyordu.
Dr. Stern, bu bulguların belirleyici olduğunu, Arrokoth sayesinde hangi teorinin geçerli olduğuna karar vermenin zor olmadığını söylüyor.
Kuiper Kuşağı’nda yer alan bu gök cisimleri Güneş Sistemi oluştuğundan bu yana hemen hemen aynı kaldığı için Dr. Stern bu konuda kesin konuşuyor. Yani bir bakıma, çok uzak zamanlardan kalma ve mükemmel bir şekilde korunmuş fosiller olarak da görülebilir.