Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de rahatsız edilmeden hareket ettiğini ve hiçbir ülkenin bu konuda bir şey yapmadığını söyledi.
Alithia ve diğer gazeteler, Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Anastasiadis’in “Bloomberg” kanalına yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri konusuna değindiğini ve Doğu Akdeniz’de rahatça hareket etmesinin sebebinin NATO ile Rusya arasındaki ilişkilerin bozulması olarak gösterdiğini yazdı.
Habere göre Anastasiadis, “Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de nüfuz sağlamak için Rusya ile NATO arasındaki ilişkilerin gerginleşmesini kullandığını, diğer ülkelerin birçoğunun ise tepki vermekte başarısız olduklarını” iddia etti.
“ABD’nin Türkiye’yi NATO’da tutma çabaları sebebiyle Türkiye’nin kısıtlamaları yokmuş gibi hissettiğini” öne süren Anastasiadis, “ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlıklar NATO’daki ilişkileri karmaşıklaştırsa da, örgütün ileri gelenleri Türkiye’nin örgütte kalmaya devam etmesinin herkesin çıkarına olacağını düşünüyorlar” şeklinde konuştu.
Uluslararası toplumun Türkiye karşısında uygun tedbirleri alma kararlılığını göstermediğini, bunun da çatışma tehlikesini arttırdığını savunan Anastasiadis, aktif rol üstlenen tek ülkenin ise Fransa olduğunu vurguladı.
Anastasiadis, Fransa’nın güçlü varlığının AB’nin Doğu Akdeniz konusunda daha etkin rol üstleneceği umutlarını artırdığını belirtirken Rum tarafı olarak enerji programında ilerlemeye devam edeceklerini ve adada bulunan enerji şirketlerinin, kendi çıkarlarını korumak adına harekete geçeceklerini savundu.
Kıbrıs sorununun çözümü ve adanın yeniden birleşmesinin önemli ekonomik faydalar sağlayacağını da ifade eden Anastasiadis, adanın yeniden birleşmesinin sadece yapıcı taahhütlerle mümkün olacağını Türkiye’nin anlaması gerektiğini iddia etti.
Fileleftheros gazetesi ise Kıbrıs Cumhuriyeti Başkan Anastasiadis’in, Türkiye’nin kapalı bölge Maraş konusundaki eylemleri hakkında BM Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile AB üyesi ülkelerin başkanlarına dün mektup gönderdiğini yazdı.
Gazete, Anastasiadis’in mektuplarında, Türkiye’nin Maraş konusundaki “yeni kışkırtmaları” hakkında bilgi aktardığını belirtirken Avrupa Konseyi toplantısında da AB liderlerini bilgilendireceğini vurguladı.
Anastasiadis’in “Bloomberg” kanalına yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Maraş konusundaki eylemlerini tüm bölgedeki eylemlerine dahil ettiğini ve “uluslararası toplumun Türkiye’nin Suriye, Libya, Irak ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesindeki veya kapalı bölge Maraş’ı açma planlarını engelleme konusunda harekete geçmediğini” söylediğini aktardı.
Gazete, Anastasiadis’in Bloomberg söyleşisinin devamına da haberine yer verdi.
Gazete haberinin devamında, ABD’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nden de bir açıklama geldiğini ve ABD’nin Maraş’a ilişkin politikasında bir değişiklik olmadığının vurgulandığını yazdı.
Habere göre açıklamada, “Maraş’ın tek taraflı açılması veya kentin, yasal sahiplerinin dışında başka kişilerle yerleşik hale getirilmesinin BM Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararlarına aykırı olduğu ve çözüm müzakerelerinin başlamasına katkı koymayacağı” iddia edildi.
Açıklamada, “ABD’nin, tüm tarafların bu kararlara saygı göstermesini beklediği” de ifade edildi.
Gazete, Rusya, Fransa ve İngiltere’nin büyükelçiliklerinin de Rum Haber Ajansı’na yaptıkları açıklamalarla BM kararlarına saygı gösterilmesi çağrısında bulunduklarını da savundu.
Öte yandan gazete, “Evkaf’a Gitsin İstiyorlar” başlığı altında verdiği bir başka haberinde, Türkiye’nin, Maraş’taki taşınmazları Kıbrıslı Rum eski sahiplerine iade ederek, kapalı bölge Maraş’taki taşınmazların yüzde 75’inin Evkaf’a ait olduğu argümanını güçlendirmeyi hedeflediği iddiasında bulundu.
Gazete özetle, Türkiye’nin kapalı bölge Maraş’a ilişkin yol haritasının halihazırda tamam olduğunu, Kıbrıslı Rumlara Kıbrıs Türk idaresi altında taşınmazlara geri gelmeleri çağrısına Kıbrıslı Rumların büyük oranda rağbet etmeyeceğini bildiği ve bu şekilde Kıbrıslı Rumların AİHM’deki davalarını bertaraf etmeyi amaçladığını iddia etti.
Haberde ayrıca, Kıbrıslı Rumların taleplerine Evkaf belgeleriyle karşılık verilmesinin hedeflendiği de öne sürüldü.