Sanayi Odası’ndan hükümete asgari ücret tepkisi

Sanayi Odası’ndan hükümete asgari ücret tepkisi

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) 10 Şubat’ta hükümetin temsilcilerinin olumlu yönde verdiği oyla brüt asgari ücretin 3600 TL olarak belirlendiğini ancak gelen tepkiler üzerine, “Cumhurbaşkanlığı seçiminin etkisi ve popülist bir yaklaşımla hükümet temsilcilerinin oylarını yaklaşık 15 gün sonra değiştirmek suretiyle, asgari ücretin 3820 TL olarak açıklandığını” savundu.

Sanayi Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada, devletin özellikle tüm ekonomiyi, iş dünyasını ve çalışanları etkileyen ciddi konularda karar vermeden önce tüm tarafları etraflıca dinlemesi, detaylı bir değerlendirme yapmasıve bir kez karar aldıktan sonra onu uygulaması gerektiği kaydedilerek, on beş günde fikir değiştiren hükümetlerin, ülkede güven ortamı yaratamadığı gibi belirsizliğe ve ciddiyetsizliğe neden olduğu savunuldu.

Ekonomik büyümenin olmadığı veya düşük olduğu ülkelerde, maaşların hayat pahalılığının çok üzerinde artırılmasının olumsuz sonuçlarının olacağının öngörüldüğü belirtilen açıklamada, ekonomik büyümeyi dikkate almadan maaşlara yüksek bir artış verilmesinin işsizlik üzerinde olumsuz yönde baskı yarattığıve işsizliğin artmasına neden olduğu, kayıtdışılık yaratığı ve dolayısıyla haksız rekabetin artmasına sebep olduğu, ayrıca, Asgari Ücrete endeksli birçok girdi maliyetinde oluşacak artışlardan kaynaklı mal ve hizmetlerde enflasyonun üzerinde artışlara ve alım gücünün daha fazla düşmesine neden olduğu ifade edildi.

KTSO açıklamasında açıklamada şunlara değinildi:

“Asgari ücretin belirlenme yönteminin detaylandırılması, daha objektif kurallara tabi olması gerekmektedir.Özellikle 25 Şubat’ta belirlenen asgari ücretin, geriye dönük olarak 1 Şubat tarihinden itibaren geçerli olmasının işverenler için girdi maliyetleri hesaplaması açısından büyük sıkıntılar yarattığının dikkate alınması gerekmektedir.

Bununla birlikte, artan personel maliyetlerine yönelik yerel işgücü fonunun daha etkin kullanılması, KKTC vatandaşları arasında işsizliğin düşürülmesi için her türlü kaynağın etkin ve hızlı kullanılması, kayıt dışılığın engellenmesine yönelik caydırıcı denetimler yapılması ve sosyal sigortalar ile ihtiyat sandığı prim oranlarında da bütünlüklü düzenlemeler yapılması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, popülist söylem ve eylemlerden ziyade halkın alım gücünün artırılmasının tek yolu, daha fazla mal ve hizmet üretmek, gelir dağılımında eşitlik sağlamak ve bunun sonucunda reel sektörün daha fazla büyümesini sağlamaktan geçmektedir. “

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir