Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Y. Vudalı, sosyal medya hesabımdan yayımladığı açıklamada, Kovid-19 ile ilgili merak edilen tüm soruları yanıtladı.
Virüsün tanımı, belirtileri, hastalığın seyri ve dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili geniş bir yazı kaleme alan Vudalı, Dünya Sağlık Örgütü’nün, virüsle ilgili son verilerini de paylaştı.
Vudalı’nın, paylaşımının tamamı şöyle:
Coronavirüsler (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi solunum yolu hastalıklarına neden olan büyük bir virüs ailesidir.
31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni (zatüre) vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiş, virüs SARS CoV’e yakın benzerliğinden dolayı SARS-CoV-2 olarak isimlendirilmiştir.
DSÖ 11 Mart ‘da 114 ülkede 118 bin vakanın görüldüğünü ve 4 bin 291 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı ve bununla birlikte pandemi (kıtalar arası salgın) alarmını verdi. DSÖ, 31 Mart itibarıyla bu rakamı dünya genelinde 750 bin vaka ve 36 bin ölüm olarak güncellemiştir.
COVİD-19 enfeksiyonu genel olarak hafif geçirilmektedir ancak ek hastalığı olanlar veya yaşlı kişiler daha ağır geçirebilir.
• Vakaların %70-80’i hastalığı hafif geçirmektedir.
• Vakaların %15-20’si hastane koşullarında tedavi edilmektedir.
• Vakaların %3-4’ü hastalığı daha ağır geçirmektedir.
COVİD-19 enfeksiyonu ile ilgili şimdiye kadar edinilen bilgiler, bazı insanların daha fazla hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski altında olduğunu göstermiştir.
• 60 yaş üstü olanlar
• Ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan insanlar:
o Kalp hastalığı
o Hipertansiyon
o Diyabet
o Kronik Solunum yolu hastalığı
o Kanser gibi
• Tütün ürünü kullanan kişiler (eCDC verisi)
• Bağışıklığı baskılanmış kişiler
Hasta bireylerin öksürme veya aksırması ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır (Bulaşın gerçekleşebilmesi için maskesiz hasta bireye 1 metreden yakın durmak gerekmektedir). Hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs bulaşabilir.
Hastalık, 2-14 gün (ortalama 5 gün) süren bir kuluçka süresinden sonra birden başlayan yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı ile karakterizedir. Daha ender olmakla birlikte baş ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik ve kas eklem ağrısı da eşlik edebilmektedir.
DSÖ ve eCDC güncel rehberlerine göre tanı için sadece PCR (genetik) testler önerilmektedir. Bunun dışında ülkemizde de kullanılan hızlı antikor testleri sağlık otoriteleri tarafından onaylı olmadığından, bu testler ile kesin tanıya gidilemeyebilir.
COVID-19 hastalığının tedavisi veya aşısı bulunmamaktadır. Verilen tedaviler destek tedavisi niteliğinde olup, farklı tedavi seçenekleri denenmektedir ancak onaylı tedaviler bulunmamaktadır.
Pandemi (kıtalar arası salgın) ilan edilmesi ile birlikte COVID-19 hastalığının erken dönemde etkin bir aşının geliştirilmeyeceğini varsayarsak ve bu aşamada yapmamız gerekenleri özetlemek gerekirse;
1. Risk grubundaki kişileri korumak (yaşlı veya ek hastalığı olan kişiler)
2. Toplum içerisindeki bulaş hızını azaltarak sağlık sistem üzerindeki yükü azaltmak
3. Hastanelerimizi ivedikle hazır hale getirilmesi
• İzolasyon oda kapasitesi artırılması
• Normal yatak kapasitesi artırılması
• Yoğun bakım yatak kapasitesi artırılması
• Kişisel Koruyucu Ekipman (KKE) sayısının yeterli sayıda tutulması
• Tedavinin yeni bilgiler ışığında güncelenmesi
• Mekanik ventilatör ve oksijenizasyon altyapının hazırlanması
DSÖ yakın tarihte fazla test yapmanın önemini vurgulamıştır. Test çeşidi olarak sadece PCR yani genetik testleri önermiştir. Bu yönde genetik laboratuvarımızın kapasitesini, kaliteyi düşürmeden artırmalıyız. Ancak tüm dünya bizimle birlikte bu salgın ile mücadele etmektedir, dolaysıyla artan talebin karşısında kit üretimi yetersiz kalabilmektedir. Dolaysıyla ülkelere düşen test ve kit sayısı sonsuz değildir. Güncel klavuzlarda belirtildiği gibi öncelikli olan durumlar mevcuttur. Bu durumlar; toplum içerisinde insan ölümünü en aza indirmek ve bulaşı azaltmaya yönelik olmalıdır. Dolayısıyla testlerimizi akılıca kullanmamız doğru bir strateji olacaktır. DSÖ ve eCDC rehberlerinde bu durumlar açıkça belirtilmiştir.
1. El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.
2. Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
3. Hasta insanlarla temastan kaçınmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalıdır).
4. Özellikle hasta insanlarla veya yakınlarıyla doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmelidir.
5. Hastaların yoğun olarak bulunması sebebiyle mümkün ise sağlık merkezlerine gidilmemeli, sağlık kuruluşuna gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas en aza indirilmelidir.
6. Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı, mümkünse kalabalık yerlere girilmemeli, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalıdır.
7. Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu semptomu olursa maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.
Kaynak: DSÖ, eCDC, TC Sağlık Bakanlığı
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Y. Vudalı, KTTB Koruyucu Hekimlik ve Halk Sağlığı Sorumlusu