Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği (İŞAD) hükümetin, el birliğiyle özel sektörü bitirdiğini savundu.
Dernek, hükümetin, panik içerisinde neye saldıracağını şaşırdığını, yerli üreticiyi koruma başlığı altında süt ürünlerinin tümüne yüzde 400 daha gümrük getirerek, halkın alım gücünün düşmesine neden olduğunu, gümrük gelirini artırmak için, raf fiyatlarını çıldırttığını öne sürdü..
İŞAD Yönetim Kurulu adına yazılı bir açıklama yapan Yönetim Kurulu üyesi Yeşim Direl, vatandaşın 5 TL’ye aldığı bir ürünü 25 TL’ye alacağını, “yerli üreticiyi korumak” adı altında hükümetin her şeyi karşı karşıya getirdiği gibi üretici ile ticaret insanını karşı karşıya getireceğini savundu.
Burada tek amacın kamuyu ödeyebilmek olduğunu iddia eden Direl, bu süreçte özel sektörün bir yandan hayatta kalıp çalışanını nasıl ödeyeceğini düşünürken, diğer yandan da kamu maaşları ödenebilsin diye vergilerini ve yatırımlarını nasıl yapacağını düşüneceğini ifade etti.
Adada ekonomik paketi düşünebilecek bir ekonomist devletin olmadığını savunan Direl, “Her şeyin özel sektör tarafından düşünülüp yapılmasını ve sonra da onlara çok dert çıkarmamamızı istiyorlar. Bugüne kadar devletin kendi kamu yükünün ne kadar büyük olduğunun farkında olmamasının acısını toplumca çekmemeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 pandemisi ve KKTC’de yeterli ilaç ve tıbbi ekipman bulunmamasına da değinen Direl, bir an önce adanın genel durum haritasının çıkarılması ve bunun ardından da şirketlerin belli bir sıra ve düzen ile açılabilmesini istediklerini belirtti.
Direl, aksi bir durumda hasta sayısının pik yapabileceğini ve bunun altından ne devlet ne de özel sektörün kalkabileceğini ifade ederek, artık tüm halkı ayrım yapmaksızın düşünen bir ortak akılla hareket etme zamanının geldiğini kaydetti.
Direl şöyle devam etti:
“Hangi sektörlere yardım vermeyeceğinizi sayfalarca yazacağınıza, iki satırla vereceklerinizi yazsaydınız yeterdi.
Atalarımız ‘ayağını yorganına göre uzat’ derler. Devlet sadece bunu bugüne kadar yapsaydı, bugün ilaç alacak bütçesi de olurdu, çalışan çalışmayan, çalışıp da ekonomisi altüst olan, büyük küçük tüm ekonomiye yardımcı olabilecek bütçesi olurdu.
Şimdi sonuç ne? Bu ülkede zaten yıllardır ayrımcılık yapılıyor. Böl yönet kolay olsa gerek. Şimdi kamu-özel ayrımı yanına çalışan-çalışmayan özel sektör ve daha da kötüsü çalışmayan ama destek alabilecek-alamayacak özel sektör ayrımı yapılıyor. ‘Param yok üstüme gelmeyin’ deniyor. ‘Bir miktar yardım yaptım’ diyebilmek için de ‘bütçe ayırdım’ diye naralar atılıyor. Ama onu da kimseye vermeyelim diye, ‘şu alamaz, bu alamaz, eğer bu isen hiç alamazsın’ diyerek zaten hiçbir katkıda bulunamayacağının çırpınışları sergileniyor.
Çünkü siyasi partilerin katkı kalemi ödenmez maazallah. Bari yarın çıkıp da ekonomiye şöyle yardım yaptık, böyle can verdik filan demesinler. Tabi bir ülke kalırsa…
Bizim suçumuz gurur duyduğumuz Kıbrıs Türkü olarak ülkemize yatırım yapmış olmamız olamaz. Belki de sizi seçmemiz bu sistemi değiştirmemiş olmamız olabilir. Ama en azından bu sefer başladığınız bir işi bitirdiniz. El birliğinizle artık özel sektör bitmiştir.
Şimdi bu sektörden geçimini sağlayanlar sizlere haklarını bile helal etmeyecek. Bu vebal de size yeter.”