Tatar: Corona illetini fırsata dönüştüreceğiz

Tatar: Corona illetini fırsata dönüştüreceğiz

Başbakan Ersin Tatar, katıldığı bir programda soruları yanıtladı ve “ Covid-19’la mücadelenin başarı ile sürdürüldüğünü, gelecekle ilgili karamsarlık yaratılmaması gerektiğini, KKTC’nin güzel günlere mutlaka ulaşacağını” vurguladı.

Başbakan Tatar, “ hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeniliklerle bu işten başarı ile çıkacağımıza inanıyorum. Gençlerimize de fırsatların verilmesi lazım. Gençleri her alanda eğitmek lazım. Güzel gelecek bizimle, bizim çabalarımızla gelecek” dedi.

“ Kendilerinin 3 ay için bir duruş, bir program ortaya koyduklarını, Haziran’dan sonra normalleşmenin başlayacağını hesapladıklarını, bununla ilgili bir sıkıntılarının bulunmadığını, o noktaya kadar önlerini görebildiklerini” anlatan Başbakan Tatar, sonrası ve kaynak bulunması ile ilgili olarak şöyle dedi:

“Bizim kaynaklarımız kendi ölçeğimize göre tatmin edici düzeyde vardır. Mayıs ayı itibariyle önümüzü görebiliyoruz. Sonra Türkiye ile konuşarak, iç dinamiklerle yapacağımız görüşmelere kaynak yaratacağız. Biz süreci iyi yönettik. Bu süreçten süratle çıkabiliriz”

Başbakan Ersin Tatar, “Spesifik bir plan var mı? Nereden kaynak bulacağız? Türkiye verecek mi” şeklindeki bir soruyu yanıtlarken ise şunları söyledi:

“ Bizim Türkiye ile imzaladığımız protokollerimiz var. 2020 yılı için de anlaşma olabileceğini düşünüyoruz. Açıklarımızı biz kendi imkanlarımızla bir kısmını karşılayabiliriz. Yüksek maaşlarda yüzde 60 kesintiler yaptık. Siyasi irademizi de ortaya koydu. Ancak bu önümüzdeki aylarda bu nereye gider tahmin etmek mümkün değildir”

“ Yapılan düzenlemelerle bu ay 60 bin özel sektör çalışanına bin 500 TL’lik destek sağlanmasını, yanı toplamda Devletin kaynaklarından 90 milyon TL ödenmesini sağlamakta olduklarını” da ifade eden Başbakan Ersin Tatar, şunları kaydetti:

“Bizim ülkemizde turizm, eğitim ve konut sektörü, bunları tamamlayan alt sektörler, önümüzdeki 2-3 ay için toparlayabileceklerini düşünemeyiz. Benim için önemli olan bu virüsün def edilmesi, iç dinamiklerin açılabilmesi ve dünyada işlerin iyi gitmesiyle kara ve diğer kapılan açılmasıyla rahatlama olacak. yaz ortalarında toparlanma olacağını düşünüyorum. İnşallah böyle devam edecek. Burada tahribat yok. çok da virüsün bırakacağı derin izler de olmayacak.”

Başbakan Tatar bir soru üzerine de internet konusunda vatandaşa yansıyacak bir zam yapılması çalışması olmadığını açıkladı.

Söz konusu programda Başbakan Tatar’a yönelik sorular ve yanıtları şöyledir:

BAŞBAKAN: O kadar büyük sorumluluk var ki, işi sıkı tutmak, rehavete kapılmamak yönünde irade hasıl oldu. Sorumluluk da büyük olduğu için, ilk önce sağlık denildiği için riske atamadık. İşletmelerin açılması gündeme gelebilirdi ama ay sonuna kadar böyle devam etmesi söz konusu oldu. Bilim kurullarından da kesin bilgi almadan, bir şey yapmak istemedik.

 

BAŞBAKAN: Solunum cihazı meselesi sıkıntılı. Dünya genelinde ihaleye çıkıyorsunuz ama firma getiremiyor. Bizde şu anda yoğun bakımda en fazla 4-5 kişi oldu. Hamdolsun öyle vakalar az oldu. Çoğu insan da taburcu edildi. Şu anda hastanelerdeki tedavi altındaki sayı 30’un altında. Ama temkinli davranıyoruz. Önümüzdeki birkaç hafta içinde iyi noktaya geleceğine inanıyorum. Tabi karşımızda muhalefet var, bu işi hazmedemeyen bir takım kişiler var. Bir takım şeyler söyleyecekler ama bu çalışan insanları bunaltıyorlar. Aşırı kötümser değerlendirmeler var. Bence iş iyi yönetildi, iyiye doğru da gidecek.

 

BAŞBAKAN: Önce sağlık dedik. Ekonomi, Maliye ve Çalışma Bakanlığımız, teknik heyetleriyle enine boyuna tartışıldı. Çeşitli senaryolar elimizde var. Çeşitli kaynak yaratma yolları üzerinden durduk: Sosyal yardımlar, katlıklar değerlendirilmiştir. Süreci yürütmek kolay değil. Süreci tahmin etmek imkansız.

Bizim ülkemizde turizm, eğitim ve konut sektörü, bunları tamamlayan alt sektörler, önümüzdeki 2-3 ay için toparlayabileceklerini düşünemeyiz. Benim için önemli olan bu virüsün def edilmesi, iç dinamiklerin açılabilmesi ve dünyada işlerin iyi gitmesiyle kara ve diğer kapılan açılmasıyla rahatlama olacak. yaz ortalarında toparlanma olacağını düşünüyorum. İnşallah böyle devam edecek.

Burada tahribat yok. çok da virüsün bırakacağı derin izler de olmayacak. Toparlanması da kolay olacak. sabırlar diliyorum.

KKTC bunu atlatacak ama hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Yerli üretim, istihdam içe yönelik olması lazım. Dışa bağımlılık azalmalı.

Yeni bir siyaset izlememiz lazım. Burada üretilenin burada tüketilmesi, daha az ithalat, daha çok ihracat olmalı. Ben iyimserim. Dünyaya bu işlerin üzerinden gelebilecek bir halk olduğumuzu göstereceğiz.

BAŞBAKAN: Her yıl bizim protokolümüz var. 2020 yılı için de anlaşma olabileceğini düşünüyoruz. Açıklarımızı biz kendi imkanlarımızla bir kısmını karşılayabiliriz. Yüksek maaşlarda yüzde 60 kesintiler yaptık. Siyasi irademizi de ortaya koydu. Kesinlikle önümüzdeki aylarda bu nereye gider tahmin etmek mümkün değil. Ben yaz aylarının ortasında toparlanma olacak diye düşünüyorum. Avantajlı duruma da gelebiliriz. Bunu fırsata dönüştürebileceğimizi ve bu algıyla sektörleri toparlayabiliriz diye düşünüyorum. Şu an öngörmek çok zor. Kendi finansman yaratma kapasitemizle üstesinden gelebileceğimizi düşünmekteyim. Reel olarak değerlendirdiğimizde imkanlarımızda belli. Çok büyük ülkelerin yaşadığı sıkıntıları yaşadığımızı da düşünmüyorum. Bu rakamlarla çıkabilmek mümkün.

 

BAŞBAKAN: Geçen gün Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmede de konuştuk. Çalışmaların devam ettiğini söyledi. Ben inanıyorum ki birkaç hafta içerisinde açılmaya başlanacak. Yaz aylarından sonra uçuşların başlamasıyla iyi olacaktır. Süreci hızlı toparlayacağımızı düşünüyorum.

BAŞBAKAN: Bu ortamda hükümet elindeki tüm fonları sosyal adalet çerçevesinde, kapatılan iş yerlerine her ay 90 milyon ödeme yapacaktır. İşsizliğin artmaması için. Dövizde artış var ve nerede duracağı belli değil. Bizim elimizde de bunu durduracak imkan yok.Her döviz yükselmesinde yapılan atraksiyonlar yapılabilir, gündeme gelebilir. Dövizdeki artışın alım gücünü etkilemesi kaçınılmazdır. Kira alan da revize etmeli. Yüksek kiralar da var, sterlin bazında ödenmesi çok zor, kiralayan da kiracı oturup düzenleyecek. Denge kurulacak. Fakirleşme var. Corona’nın verdiği sıkıntı. Böyle krizler eskiden de yaşandı. Belki şimdi şiddetli. İleri baktığımda toparlayabileceğimizi düşünüyorum. Ölçek belli, ben karamsar değilim.

 

BAŞBAKAN: Sayın Erdoğan ile içinde bulunduğumuz durumları, sektörlerde yaşanan sıkıntıları konuştuk. O da Türkiye’nin Kıbrıs Türkünün yanında olduğunu, hükümetin aldığı tedbirlerin yerinde olduğunu, bizi tebrik etti. Fuat Oktay’ın heyeti bizim heyetle çalışmalar yaptığını söyledi. Kendisi açıkladı bu görüşmeyi. Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin yanında olduğunu, olacağını söyledi. Bu ilişki de önemli. Türkiye’den gelen su hattında arıza yaşandı: Büyük maliyet var. Tamir edilecek, su akacak. İhalesi için 500 milyon TL civarında bir para harcanması için Türkiye’de hükümetçe karar alındı, ihalesi tamamlandı. Haziran , Temmuz gibi su tekrar akacak. Bu sıkıntılar içinde bu de netice aldı. Çok önemlidir. Ben de Sayın Erdoğan’a teşekkür ettim.

BAŞBAKAN: Riske atmak istemedik halkı. Ama bilze gelen bilgilere göre sona doğru geliniyor. Bilim kurullarımızın vereceği görüşler de önemli. Onlardan da net cevap alınca ona göre hareket edeceğiz. Esnafın sıkıntılarını biliyoruz. 1500 TL küçük esnafı da kapsıyor. Bu uzun sürmeyecek. Bu faaliyetler 3 hafta sonra gibi açılacak, sonra da uçaklar gelecek, gidecek. Şu an en dip noktadayız. Bunlar geride kalacak, toparlanma olacak. kimse size sihirli değnek var diyemez. Dünya bu sıkıntıyı yaşıyor. Bizde büyük hasar yok, büyük ölçüde en iyi şekilde atlatıyoruz. İnşallah böyle devam eder. Bazı muhalifler başarıyı teslim etmiyor ama bu iş iyi yönetiliyor. Ben bunları söylerken uzamanlarla konuşuyorum. Güney Kıbrıs bizden daha sonra kararlar aldılar. Kıyaslayın, başarıyı görün. Bu halkın da başarısı. Hep birlikte alınan kararlar. Kurallara uyma noktasında gösterdiği hassasiyetle bu noktaya geldik. Bundan sonraki başarı da bize bağlı. Birilerinin kötüye yorumlaması, battık bittik demesi de yardımcı olmaz, insanları karamsarlığa iter. Ekonomi beklentilere bağlıdır, umutla bakmaya bağlı. Tünelin ucunda ışık olduğunu, süreci en iyi yönettiğimizi görüyorum, söylüyorum, başarılı çıkacağımızı düşünüyorum.

 

BAŞBAKAN:Planlar detaylı yapılıyor. karamsar olmak doğru değil. Her şeyin çözüm yolu var, herkes üzerine düşeni yapacak. Corona öncesi ve sonrası. Az ithalat, çok ihracat, hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Temaslarım oluyor, burası temiz kaldı, başarılı oldu, corona izleri kalmadı, yeni bir algı, tanıtım ve mücadele ile eski günlere geleceğiz. Bizdeki rakamlar zaten yüksek değildi. Özellikle Türkiye’den insanlar buraya gelmeye çalışıyor. Londra’dakiler buraya gelmek ister, bıktık derler. Biz bu işi daha iyi yönetebildik. Buraya gelmek istiyorlar, kendi insanımızı burada görmek isteriz. Bu insanların çoğu gelmek istiyor. Corona illetini fırsata dönüştüreceğiz.

İngiliz borçlanıyor. Bilmeden borçlanıyor. Kapasitesini aştı. O rakamlara bakmayın. Ekonomileri yüzde 30’dan fazla daralacak. Turizm çöktü orada. Bizim rakamlarımız küçük, eski günlere kavuşmak daha kolay olacak.

 

 

BAŞBAKAN: Dolara karşı düştü.

BAŞBAKAN: Tabi düşünüyoruz ama unutmayınız ki böyle durumlarda o evlerde oturanların da gelirleri düşer. Bu vergileri ödemeleri kolay olmaz. Ekonominin çarklarının dönmesiyle ancak bunlar gündeme gelecek. Daha adaletli bir sistemin ortaya çıkması için elbette irade ortaya konulacak.

 

BAŞBAKAN: Tabi ki bu sıkıntıların bilinci içindeyim. Ancak hukuk var hukuk savcılık ve ona göre bir takım sıkıntılar var. Ben de isterim ki biraz daha insan çıksın ama kurul böyle değerlendirdi. Böyle olunca fazla insan çıkamadı.

Mahkemelerin verdiği kararlara siyasilerin müdahalesi olmuyor. Yeni cezaevi var, zaman alacak, mevcut yerin elden geldiği kadar temiz olması lazım. Ben de sıkıntıların bilincindeyim. İçişleri Bakanlığı, savcılıkla görüştüm, görüşmeye devam ediyorum.

 

BAŞBAKAN: Herhâlde hepsi birden bulaşmaz. Öyle olacağını düşünmem. Öyle olsa tedbir alınır. Orası izole edildi, korundu. Giden gelen insanların temasları araştırılmalı, o da yapılıyor.

 

BAŞBAKAN: Sürekli olarak görüşüyoruz, ihtiyaçlar iletildi. Kendi imkanlarımız da, çeşitli iş adamlarından gelen testler var. Ne kadar test yaparsak o kadar iş yerlerini açacağız. Hızlı kitler daha az güvenilir, ne kadar PCR o kadar iyi netice. Mağusada yapılıyor, kapasite arttırdı. Süreç ilerliyor. Bu kapasite meselesi. Ehil kişiler tarafından yapılmalı. İnsanlar eğitildi. Giderek bu iş çoğaltılacak ve arzu ettiğimiz noktada olacağız.

 

BAŞBAKAN: Devletin gelirlerine bakmak lazım. Bizim gelirler düştü. Petrol fiyatları düştü, bizde ona göre yaparsak gelirler azalacak. Elektrik kurumundan açıklama geldi. Yüzde 15 indirim yaptık. 81 bin kişi yüzde 30 a yakın indirim alıyor. Daha fazla indirim düşünülemez. Onun da maliyetleri var. Dolar da 7 yi buldu. Daha fazla indirim mümkün değil. Cumhurbaşkanının komitesi bilgileri almadan indirim açıklaması yapmasının anlamı yoktur.

BAŞBAKAN: Kriz yok. benim Cumhurbaşkanı ile bir derdim de yok. ilişkimiz makam gereği iyi. Burada bir hükümet, başbakan var. Yetki paylaşımı var. O komitede temenni olabilir, ama hükümet var. Güneyden malzeme gelecekse gümrüğe tabi olmalı, ilaçsa ilaç ve eczacılık dairesinin onayı lazım. Bunu aşarak LTB aracıyla getirmek doğru değil, biz de açıklama yaptık, hükümet var dedik. Bizim bilgimiz olmalı dedik. KKTC’ye bu mallar geldi, hükümetin en yetkili kişilerinin bundan haberi yok. içinde ne var diye? Başka şey de olabilir. Burası bir devlet. O hassasiyeti ifade ettim. eğer ihtiyaç olursa kullanılabilir. Sağlık Bakanı bu haplardan bizde var bilgisi var.

Hükümetin bilgisi yok. benim de yok. toplumun ilgi alanı bu değil, biz önce sağlığımıza bakıyoruz. Neden hükümetin, başbakanın, gümrüğün haberi yok, LTB arabası gidiyor, bunu kabul etmemiz mümkün değil, çünkü burası bir devlet. İlişkilerin iyi olduğu anda buna gerek yoktu. Beni arasa gerekli talimat verilir, işlemler gerçekleştirildi.

BAŞBAKAN: Ben izah ettim. bu ilaca acil ihtiyaç yok. sağlık bakanlığı raporu var. Benim itirazım bizim haberimizin olmamasına ve yasal yollardan gidilmemesinedir. Biz Başbakan yardımcısıyla, Sayın Akıncı’yı ziyaret ettik ama bu konuyu gündeme getirmedi.Benim haberim olmadı LTB’nin oldu. Doğru yöntemler olmalıydı.

Gelelim yine ekonomik durum . Bizim kaynaklarımız kendi ölçeğimize göre tatmin edici düzeyde vardır. Mayıs ayı itibariyle önümüzü görebiliyoruz. Sonra Türkiye ile konuşarak, iç dinamiklerle yapacağımız görüşmelere kaynak yaratacağız. Biz süreci iyi yönettik. Bu süreçten süratle çıkabiliriz. Şu an karamsarız, ama inanıyorum ki birkaç ay sonra hareketlilik başlayacak, krizden doğru bir şekilde çıkacağız. İnandığım gibi olacağını düşünüyorum.

BAŞBAKAN: Biz ayrımcılık, ırkçılık anlayışında değiliz. Bir takım hassasiyetler var. Bunlara bağlı olarak yönetmeye çalışıyoruz. İsim vermek doğru değil, ülkenin gerçek ve sıkıntıları var. Tekrar görüşülebilir. İmtiyaz ücretleri aralık ayına ait, taksitlendirilmiş. O taksitlerde gecikme oldu. Tekrar görüşme olur. Meseleleri çözme yönünde ortaya koymaya çalışıyoruz. Her ne kadar farklı sektör olsa da önemli sektör. Bir TV programında bir şey söyledim, söylenmeyen kalmadı. Söylenenleri kastetmedim. Onlar da bizim insanımız. KKTC de sıkıntı yaşamakta. Anlayış bekliyoruz, ortak noktada buluşmak gerekir.

BAŞBAKAN : Pandemi hastanesi meselesi sağlık bakanlığının aralık ayında gündeme getirdiği bir konudur. Ama ihale süreci var. Şu projeyi verelim, parasını verin diye bir şey olmaz. İhale komisyonu şartnameyi ortaya koyar, ihaleye çıkar ve bu da zaman alır. Bir firma 45 günde ben yaparım dedi. Ben hükümet olarak o dedi diye başlayın diyemem. 35 milyondan bahsediliyor. Benim talimatım, projeyi devletin yapması, ihaleye çıkılması yönündedir. Birilerinin çıkıp konuşmasının mantığı yok.

İstedikleri kadar geriye doğru gün saysınlar. Sağlık bakanı sundu, ama biz bu yönde karar almadık. Ben bakanlar kurulundaki tavrımı size söylüyorum. Yasal durum budur.

Bunun süresi var. Sağlık bakanımız böyle teklif var dedi iyi niyetle, memnun olduk ama devlet olarak ihaleye çıkmam için projeyi hazırlamam ve ihtiyaçları ortaya çıkarmam lazım. Bu iş 45 günde biter diye bir şey yok ve sayıyorlar. Kolon hastanesinde pozisyon şu; Nalbantoğlu’nda hastalar çoğalınca hizmetler durmuştu, Kolana gidildi. Ama kira meselesinde anlaşmaya gidilemedi.

BAŞBAKAN. Meclis 11 Ekim dedi. Olabilir diye düşünüyorum. Anayasaya göre ifadeleri şu, anayasa 5 senede bir seçim olur der, her hâlükârda 5 yılda seçim olmalı dediler. Hiç kimse bunu tahmin edemedi. Bu zorunluluktan dolayı uzatıldı, çok da uzatılamaz. Mayıs ayına daha gelmedik. Daha 5 buçuk ay var.

BAŞBAKAN: Cezasını çekmiş insanların çıkması beni de memnun eder dedim ama çıkabilen çıktı. Mahkeme kararları var. Kararları kırmak kolay değil. Ağır cezalar var. Spesifik konularda bazı pozisyonları biliyorum, bir başbakan olarak değiştirmem mümkün değildir.

BAŞBAKAN: Güney’deki durum bizden çok daha geride. Yakın zamanda kapı açılacak diyemem. 2 ay sonra olur belki. O güne kadar biz bizeyiz. Ona göre bir süreç izleyeceğiz.

Çeklere gelince. Kimsenin boğazını sıkamayız. Ama çeklerini ödeyebilenin ödemesi lazım. Ödemiyorlarsa ahlaksızlığa girer. Bu kabul edilir değil. Bu anlayışın değişmesi lazım.

Çeklerde 90 gün verdik, vermesek büyük sıkıntılar olabilirdi 90 güne kadar belki işler yavaş yavaş dönmeye başlar. Hükümet kredi paketi sundu. Faizler yüzde 9. Bu da 250 bin TL her bir işletmeye kredi anlamındadır. Kimi nasıl ödeyeceğiz dedi, onlara da başka imkanlar olabilir. Elimizden geldiği kadar finans yaratmaya çalıştık. Genel anlamda bir takım imkanlar var. İşler ne zaman hareketlenecek, çarşı ne zaman açılacak bunu kimse söyleyemez, gelişmelere bağlı, yavaş yavaş öğreneceğiz. Kimse kimsenin boğazına sarılamaz.

Bankalara da telkinlerimiz oldu. Şu anda herkes elini taşın altına koyacak. Kar düşünmemek lazım. Toplum seferberliğinde imkanları zorlaması lazım. Bankalar birliği 3 ay ertelemeden bahsetti, yeter ki müşteri gelsin diyor. Yeter ki anlaşmaya gidebilelim. Herkes herkese yardımcı olmak zorunda. Bütün bu arayışlar içinde piyasa kendi dengesini oluşturacaktır. Bunları teminat altına olacak olan Devlettir, o da KKTC’dir. Bütçeyi yönetmek için ilk başta en üst maaşlarda yüzde 60a yakın kesinti. Bu kolay değil, bunu yaptık. Bir iradenin ortaya konması gerekir. Belki herkese gidemedik, 90 milyon kaynak ayrıldı. İş yeri kapatılan insanların işlerini kapatılmasın diye 1500 lira maaş. 60 bin kişiye veriyorsunuz bu parayı. Oldukça başarılı olduğumuza inanıyorum. Kısa sürede düzenleme yapabilmek, bir de ekonomi bacağını oluşturmak kolay değil. Muhalefet konuşacak. Alternatif nedir? Şu an borçlanma değil. Zamanı gelince olabilir ama güven oluşturulmalı. O olursa bir takım borçlanmalara gidilebilir. İlk baştan borçlanmaya gitmek olmaz. Herkesin parası kendine ait. borçlanınca yerine koymak da önemli. Borçlandığınızda parayı geri ödemek için borçlanırsınız. Yoksa başlamadan çöker.

BAŞBAKAN: Ben ümitliyim. Biz tek başımıza olsaydık, daha az rakamlara biterdi. Almanlar burdaydı, bunları gönderemedik. Hasta olanları tedavi ettik, sonrasında nisan sonu itibariyle rahatlama olacağını düşünüyoruz. Hükümet yapacağı çalışmalarla hangi alanlarda nasıl çalışma içine gireceği şekillenecektir. Birden hepsinin açılacağını söyleyemem. İnşaat, hırdavat, kalabalık olmayan yerlerin açılması gibi çalışma olacak. inşallah önümüzdeki birkaç hafta içinde birşeyler olacaktır. Bakanlar kurulunda da görüştük. O kadar sorumluluk var ki, risk alamayız.

BAŞBAKAN: Çeşitli görüşler var. Herkes önce sağlık diyor. Biz de önce sağlık diyoruz. Birkaç devlet dairesini açalım dedik mesajlar geldi, Cumhurbaşkanı da hemen uyarıya geçti. Ekonomik bedel de var, bizim sorumluluğumuzda. Dengelemek bize düşer. Akıl yoluyla, uzlaştırarak yönetmeye çalışıyoruz. Birkaç hafta daha böyle gidebilir. Uçak konusuna gelince, korona oralarda devam ederse yolcu alamayız. Dışarıdan gelen kişi 14 gün karantinada kalacak. Ne zaman bulaş durdu noktasına geldiğinde uçaklar gelir. O zaman da PCR testi yapılacak, öyle girecek adaya. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Biz de gittiğimizde PCR testi isteyecekler.

Güneyde ve Avrupa ülkelerinde egzersiz yapa biliniyor. Bu izinler yok, bu gibi izinler verilse kayıp olmaz sanırım.

Bir kişi izin alsa tamam. Aynı anda 100 kişi isteyebilir. Çok kişi izin alırsa kalabalık olacak, devlet vatandaşını korumaya çalışıyor.

BAŞBAKAN : Şu anki sistem telefon konuşmasına endeksli. Devlet payını alıyor ama olay internete kaydı. İnternetin vergisi ise bizde sıfır. Devlet ise vergi almak ister. Ona göre vergilendirme düşünmekte. Birileri bunu medyaya internete yüzde 30 zam diye yansıttı ama öyle bir durum yoktur.

BAŞBAKAN:Muhalefete de seslenmek istiyorum. Siyaseti bir kenara bırakalım, siyaset zamanı değil. Koronayı atlatmak için bir birimize destek olma zamanıdır. Gerçekler ışığında bunu yapmak durumundayız. İnsaflı olalım, sabırlı olalım, var olmak için izole olalım, başarı ile bu sıkıntıdan çıkalım. Yapabileceğimize inanıyorum. Bunu fırsata dönüştüreceğimize inanıyorum. Yerel üretime yönelmek zorundayız. Sektörlerimizi ona göre ayarlamak zorundayız. Başarılı bir KKTC yeni düzende yeni imkanlarla kendini eski günlere götürecek imza atacak diye düşünüyorum. Yeniliklerle bu işten başarı ile çıkacağımıza inanıyorum. Gençlerimize de fırsatların verilmesi lazım. Gençleri her alanda eğitmek lazım. Güzel gelecek bizimle, bizim çabalarımızla gelecek.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir