Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı, Başbakan Ersin Tatar, “ Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, dünyada benzeri olmayan deniz altından borularla su taşınması projesine yüz milyonlarca dolar harcayarak Kıbrıs Türk Halkı’na kendi öz kaynaklarından su sağlayan Türkiye’ye bu konuda bile çatmasının normal bir tutum olmadığını” belirtti.
Başbakan Tatar, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın dün hükümete yönelik olarak yaptığı çeşitli eleştirileri yanıtladı ve Kıbrıs konusuna kısa sürede çözüm bulacağını, Türkiye ile iyi ilişkiler kuracağını iddia eden Akıncı’nın kendi başarısızlıklarını örtmek için hükümete saldırmasının boşuna gayret olduğunu” vurguladı.
Tatar, açıklamasında şunları kaydetti:
“ Sayın Akıncı beş buçuk yıl önce 4 boyutlu siyaset izleme, Kıbrıs konusunu kısa sürede çözüme kavuşturma, toplumsal konulara duyarlılık gösterme, Türkiye ile karşılıklı saygıya dayalı ilişkiler kurma, bağımsız ve tarafsız olma iddiası ile göreve geldi ama bunların hiç birinde başarılı olamadı.
Tüm verilmemesi gereken tavizleri vermesine rağmen Kıbrıs görüşmeleri 2017 yılı Temmuz ayında başarısızlıkla sona erdi.
Sayın Akıncı son zamanlarda seçimin yaklaşması nedeniyle ilgilenmesi dışında yaklaşık 4 buçuk yıl boyunca halkın sorunlarına doğru dürüst ilgi göstermedi. Halktan uzak durdu.
Sayın Akıncı tarafsız ve bağımsız bir Cumhurbaşkanı da asla olmadı.
Tüm kadrosunu kendine yakın kişilerden oluşturdu ve özellikle Ulusal Birlik Partisi’ne karşı tarafgir bir pozisyonu tercih etti.
Sayın Akıncı ise Türkiye ile bırakınız karşılıklı saygıya dayalı ilişkiler kurmayı, Barış Pınarı Harekatı ile Hatay konusunda yaptığı açıklamalarla Türkiye kamuoyunun tepkisine, Türkiye düşmanlarının sevinmesine neden oldu.
İşte bu Sayın Akıncı hala, yanlış tutumunu sürdürüyor ve halkımızın büyük yararına olan Türkiye’de gelen su konusunda bile Türkiye’ye çatmayı marifet zannediyor.
Sayın Akıncı’ya göre ‘ su ve elektrik konusunda vana elimizde olmalıymış’
Sayın Akıncı’ya göre sanki Türkiye bizim düşmanımızdır ve su konusunda bize bir oyun oynuyor, ya da oynayacak.
Sanki, Türkiye bize bilerek suyu kesti ve kasten hattı onarmıyor.
Oysa öyle bir durum yok.
Türkiye dünyada benzeri olmayan deniz altından borularla su taşınması projesine yüz milyonlarca dolar harcayarak Kıbrıs Türk Halkı’na kendi öz kaynaklarından su sağladı.
Kış ortasında yani Şubat ayında o su hattında bir arıza oluştu.
Şimdi Türkiye yine milyonlarca dolar harcayarak bu hattı tamir etmek üzeredir.
Sayın Akıncı’nın yüzlerce işçi Taşucu’nda salgın, ekonomik kriz dinlemeden bir an önce KKTC’ye suyun tekrar akması için canla başla uğraşırken oy alma zannıyla böylesi açıklamalar yapması emeğe, KKTC-Türkiye Cumhuriyeti kardeşliğine karşı yapılan bir saygısızlıktır.
Türkiye’de su geldiği için halkınız bayram eder, herkesin evinde 24 saat kaliteli su akarken, kendi kuyularımızdaki su seviyelerinde de 2 ile 8 metre arası gibi önemli yükselmeler oldu.
Hal böyleyken, Rum tarafına önemli haklarımızı ve topraklarımızı teslim etmekten geri kalmayan Sayın Akıncı’nın iş Türkiye’ye gelince su gibi yaşamsal bir konuda bile vanaların bizim elimizde olmadığını ileri sürerek hak hukuk mücadelesi yaptığını sanarak Türkiye’ye saldırması normal değildir.
Böyle bir anlayış olamaz. Dik duruş bu değildir. Bu kasti olarak Türkiye’ye eleştiriler yöneltmektir ve Kıbrıs Türkü’ne zarar vermektir.
Sayın Akıncı’nın aynı şekilde elektrik konusunda da Türkiye’ye saldırması anlaşılır gibi değildir.
Türkiye ile KKTC arasında elektrikte kurulmak istenen bir enterkonnekte sistemdir.
Yani, biz Türkiye’ye, Türkiye de bize elektrik enerjisi aktarabilecektir.
Sayın Akıncı’ya sesleniyor ve , ‘artık yeter. Kıbrıs Türkü için yaşamsal olan Türkiye ile ilişkilerimize, kardeşliğimize daha fazla zarar vermeyiniz’ diyorum.
Öte yandan Sayın Akıncı, Kıbrıs konusundaki başarısızlığını, salgın konusundaki tüm öngörülerinin yanlış çıkmasını unutturacağını zannederek hükümetimize saldırıyor ama bu da nafiledir.
Bizim için insan sağlığı her şeyden öndedir ancak ekonomiyi de düşünmek durumundayız.
Dünyanın pek çok ülkesinden de daha hassas davranarak bir taraftan önlemler alıyor diğer taraftan ekonomik çarkları döndürmeye çalışıyoruz.
Bu Halk, Sayın Akıncı’nın 12 Mart tarihinde olağanüstü hal ve tamamıyla sokağa çıkma yasağı ilan edilmesini istediğini bu yapılsa dahi vaka sayısının kısa sürede 189’a ulaşacağını bu sayının 15 Nisan’a kadar 22 bini geçeceğini söylediğini ama bunların hiç birinin doğru çıkmadığını unutmadı.”