Hemşire Enver Bozkurt’un üzücü vefatından bahsediyorum. Ambulans uçakla kaldırıldığı İstanbul’dan 6 ay sonra ölüm haberi geldi.
Geçirdiği ardı ardına beyin ameliyatları sonrasında sürekli uyutulmak zorunda kalınmıştı. Yakın Doğu Hastanesi’nde aylarca uyutulmuştu. Daha sonra acilen Türkiye’ye kaldırılması gerektiği bildirilmişti. Ambulans uçağa acilen ihtiyaç vardı. Bunun için Sağlık Bakanlığı’ndan yardım istenmişti. Fakat Sağlık Bakanı Ali Pilli, hemşiresinin Türkiye’ye kaldırılması için ambulans uçak tedarikini sağlamadı.
Sağlık Bakanlığı ambulans uçak ihtiyacını yani bir hemşirenin hayatını umursamayınca, Cengiz Topel Hastanesi sağlık çalışanı arkadaşları kendi aralarında para toplanmış, halka da maddi destek çağrısı yapılmıştı. Bu sayede Enver hemşire Türkiye’ye ambulans uçakla kaldırılmıştı.
O dönem Hemşireler Sendikası Başkanı olan Ali Özgöçmen bir açıklamasında, “Sayın BAKAN hiç kusura bakmasın! Öyle sağlık çalışanlarını ayakta alkışlamak la olmuyor bu işler. Meslektaşım Enver Bozkurt geçirdiği beyin ameliyatı sonrası tedavisine Türkiye’de devam edilmesine karar verildi. Ancak bunun içinde ambulans uçağa ihtiyaç duyuldu ve konu BAKANa iletildi. Sonuç tabiki olumsuz.! Bir bakan bürokrat yada zengin olsaydı eğer karar ne olurdu herkesin vicdanına bırakıyorum.! Çok mu zordu bir bakanlar kurulu kararı alıp Enver hemşirenin nazarında tüm hemşireleri tam da pandemi sürecinde ikinci dalga başlamak üzereyken mutlu etmek, onları değerli hissettirmek.!?” diye sormuştu.
Evet belki ambulans uçakla kaldırılmasına rağmen, Enver hemşirenin hayatı kurtarılamadı. Belki sonuç değişmedi. Belki de 6 ay yine uyanmadı ve sonunda vefat etti ama…
Kalanların hayat kurtarmaya devam ettiği ve edeceği de düşünülmeliydi.
Geçtiğimiz mart ayından beridir pandemi ile mücadele eden başta hemşireler olmak üzere sağlık çalışanları bir nevi hayatlarını riske atarak görev ifa ediyor. Üstelik de siyasilerin kafalarına buyruk kararlarına rağmen… Sağlık Bakanlığı’nın buyruklarını yerine getiriyorlar.
Önceleri Pandemi Hastanesi henüz yokken, siyasi karantinasız giriş kararları alınırken, özel jet uçaklarıyla para babalarının karantinasız girişlerine izin verilirken, ülkeye uçuşları başlatırken vesaire, sağlık çalışanlarına sormadı Sağlık Bakanlığı. Her şartta, her türlü zorluğa ve imkansızlığa rağmen, hastanelerde virüse rağmen ve virüse karşı hastalara hizmet vermeleri beklendi.
Tüm bunlara rağmen, geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle Sağlık Bakanlığı’nın ocağına düşen yarı ölüm halindeki bir hemşirenin hayatı ise, bakanlık tarafından umursanmıyor. E peki, bunca belirsizlik içerisinde böylesi sınırsız ve süresiz bir fedakarlık beklenen geride kalan diğer tüm sağlık çalışanları, bu umursamazlıktan sonrasındahangi güvence, hangi motivasyon, hangi azim ve istekle çalışabilirler artık hastanelerde? Bende tükenirler.
Ölüm haberi Türkiye’den gelince, haber şöyle duyuruldu… “Cengiz Topel Hastanesi Hemşiresi Enver Bozkurt bu sabah Türkiye’de tedavi gördüğü Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Sağlık Bakanı Ali Pilli, Enver Bozkurt’un vefatıyla ilgili mesaj yayımladı. “Cengiz Topel Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan değerli sağlık çalışanımız Enver Bozkurt’un vefatını derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız” denildi.
‘Değerli’ dedi demesine de, 6 ay önceki ambulans uçak olayını hatırlamasaydık keşke, inanırdık…
Sağlık çalışanları da muhtemelen bunu unutmadılar. Enver hemşire giderken, yanında birçok sağlık çalışanının moralini, çalışma isteğini, ölümcül bir virüsle savaşırken ki motivasyonunu ve şevkini de götürmüş olmasın… Hastanelere yolu düşen ve düşecek olan her birey için çok önem taşıyan bir olasılıktan bahsediyorum.
Bir de tam aksini düşünelim… Bir sağlık personeline Bakanlık var gücüyle sahip çıksaydı, ölüm kalım savaşı verirken, her türlü imkanı seferber etseydi, değer verseydi özetle… O zaman geride kalan tüm sağlık çalışanlarının moralini, azmini, şevkini düşünemiyorum bile.