Yoldan uzakta bir ‘Yolcu’

Yoldan uzakta bir ‘Yolcu’

“Alo ben Gökhan Yolcu, gezginim, köyünüzü ziyaret edip çocuklara kitap armağan etmek istiyorum. Nasıl, siz muhtar değil misiniz? Anladım, geçen dönem muhtardınız. Peki, yeni muhtarın iletişimi…”

Güne yukarıdakine benzer telefon görüşmeleriyle başlıyor. Karavanının yanına açtığı portatif sandalyesi ve küçük masasının üzerinde az önce damıttığı filtre kahvesiyle, kraft kağıdından mamul defterinden bakarak telefonları birer birer tuşluyor. Muhtar, imam veya öğretmen, kime ulaşabilirse uzun uzun meramını anlattıktan sonra yol tarifi alıyor ve hazırlıklarına başlıyor.

“Ankara’dan çıkıyorum yola. Genellikle yolunun sarp, yolcusunun da az olduğu coğrafyaları tercih ediyorum. Bu gezimi Diyarbakır’a planladım. Hedefimde Dicle ilçesinin birkaç köyü var, bakalım nelerle karşılaşacağız.”

Karavanında 9 metreküplük yaşam alanı var. O alan ağzına kadar kitap, kırtasiye ve maske kolileriyle dolu. Malzemeleri ambalajlarından çıkarıyor, tasnif edip küçük poşetlere dolduruyor. Sonra aracının kontağına basıp yola düşüyor. Biraz tarif biraz da navigasyon yardımıyla köye ve çocuklara ulaşıyor. Emanetleri dağıtıyor ve yeni köyler, yeni çocuklar için bir kez daha yollara düşüyor. Binlerce kilometre yol gidip yoldan uzak ve gerçekten gereksinimi olan çocuklara ulaşmak için çabalıyor. Bunu da belli bir mahremiyet ile gerçekleştiriyor. Çokça yoruluyor ama tek beklentisi çocukların yüzlerindeki samimi gülümseme. Zaten hikayesi de motosikletiyle çıktığı bir Türkiye turunda karşılaştığı çocuklar ve onların gülümsemesi ile başlamış. 

Yolculuk

“30 yıl enduro tipi bir motosikletle Türkiye’nin hemen her bölgesini gezdim. Gittiğim yerlerde en çok çocukların yakın ilgisiyle karşılaşıyordum. O kadar sıcak, o kadar samimiler ki beni bir düşünce aldı. ‘Madem gezip dolaşıyorum, bu çocuklar için bir şey yapmalıyım’ dedim kendi kendime ve motosikletimi satıp bir minibüs aldım. Çok param yoktu, daha çok kendim çalışıp çabalayarak küçük bir karavana dönüştürdüm. Üzerine de ‘Yolcu yolunda gerek’ yazdırdım. Fotoğrafçılık mezunuyum, çocuklara da fotoğraf çekmesini öğretmek ilk aklıma gelen şeydi. Yakın arkadaşlarıma söyledim ve destekleyecek birilerini aramaya başladım.”

‘Alo ben Ziya Selçuk’

Kendisine ait birkaç fotoğraf makinesi ile işe koyulan Yolcu, gittiği köylerde çocuklara fotoğraf çekme teknikleri ve kadraj estetiği dersleri verdikten sonra fotoğraflarını bastırıp küçük sergiler açmaya başladı ancak makine sayısı az olduğundan sıkıntı çekiyordu. Buna karşın yılmadan hem gezilerini sürdürüyor hem de tüm tanıdıklarından destek istiyordu. 2018 yılının ocak ayında gelen bir telefon ise projesini bambaşka bir boyuta taşıyacaktı.

“Tanımadığım bir numaraydı ve açtığımda ‘Alo ben Ziya Selçuk’ dedi. Milli Eğitim Bakanı’nın beni arayacağını tahmin dahi edemezdim. Çok heyecanlandım, gayri ihtiyari ayağa kalkıp önümü ilikledim. Bir ortak tanıdık bahsetmiş ve yaptığım çalışmaları anlatmış. Bakan Bey de projeye destek kararı almış. 30 adet fotoğraf makinesi verdi. Artık gittiğim köylerde ben de çocuklar da çok mutluyduk. Pek çok sergi açtık, pek çok güzel an paylaştık çocuklarla.”

Kitapların dünyasına yolculuk

Koronavirüs nedeniyle yaşamımıza giren sosyal mesafe, Gökhan Yolcu’nun projesini de etkilemiş. Fotoğraf işini geçici bir süre için ertelese de gezileri kitapların dünyasına doğru yol almış. 

“Ankara’da pek çok dostumuz ve arkadaşımız, yayın evleri seferber oldular. Bir firma çocuklara özel ürettiği maskelerden verdi. Kırtasiye malzemeleri verenler oldu. Benim de seferlerim devam etti. Çocuklara fotoğrafçılığı anlatamasam da şimdilik kitapların etrafında dönen güzel bir ortaklığımız oluştu. Dünya klasikleri, masallar ve hikayeler… Bazen hissediyorsunuz, o armağanlardan çok sizin onlara ulaşmanız, onlarla sohbet etmeniz mutlu ediyor çocukları. Şimdi ayrıca koronavirüs nedeniyle kendilerini korumaları için maske dağıtıp uzmanların korunma yollarını aktarıyorum.”

Yeniden yollar

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünde kondüit olarak çalışan Gökhan Yolcu 50 yaşında ve artık emekliliğine gün sayıyor. İzinli olduğu tüm zamanlarını yollara ve çocuklara ayıran Yolcu, emekliliği ile daha geniş zamanlara kavuşacak. Hedefinde yine yollardan uzak kırsal köyler ve çocuklar olacak. Elbette yapabilirse daha büyük bir karavan ve dünya turu da hayalleri arasında. Diyarbakır’daki programını tamamladıktan sonra bir kez daha karavanının marşına basıyor. Daha doğuya, Kars’a doğru yola çıkan Yolcu için yollar hiçbir zaman tükenmeyecek. Ulaşmayı arzuladığı çocuklar ve onların yaşadıkları coğrafyalara çıkan yollarda olacak. O bir yolcu ve ‘yolcu da yolunda gerek.’

Kurgu: Metin Arı

TRT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir