Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Milletvekili Zeki Çeler, UBP-DP-YDP azınlık hükümetinin önerdiği tarihte seçim yapılması durumunda, ülkenin seçim yasakları nedeniyle 6 ay “kilitleneceğini” söyledi.
Hükümeti oluşturan partilerin ad hoc komite kurarak çoğunluğunu elde etme, dolayısıyla da seçim tarihini kendine göre belirleme çalışması içine girdiğini kaydeden Çeler, “Erken seçimden kaçan hükümet, ülkeyi 1 kişi için seçim yapmak zorunda bırakabilir. Halbuki 1 kişilik seçim için harcanacak 10 Milyon TL ile okul yapılabilir, bu para pandemi nedeniyle mağduriyet yaşatan vatandaşlara verilebilir” dedi.
Çeler, KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanması planlanan Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Protokolü’nün, 2016’da yılında gündeme gelen ve toplum tarafından kabul görmeyen anlaşmanın aynısı olduğunu belirterek, kabul görmeyen bir protokolün tekrardan gündeme getirilmesinin bir dayatma olduğunu söyledi.
TDP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Çeler, katıldığı bir programda başta erken seçim konusu olmak üzere gündemdeki konulara yönelik değerlendirmelerde bulundu.
TDP Milletvekili Çeler, Nisan 2022’de seçim yapılması durumunda seçim yasaklarının Şubat ayında başlayacağını ve Haziran ayında yapılacak yerel seçimlerden dolayı seçim sürecinin daha da uzayacağını kaydetti.
“Azınlık hükümetinin Nisan ayında seçim önerisi 2022 yılının kaybedilmesi demektir. Kendi koltuklarını korumak uğruna ülkenin geleceğini feda etmek istiyorlar” ifadelerini kullanan Çeler, 2020 yılının pandemi yüzünden, 2021 yılının ise hem pandemi, hem de kötü yönetim ve iş bilmezlik nedeniyle tehlikeye atıldığını iddia ederek, seçimin bu yıl yapılmaması halinde 2022 yılının da kaybedileceğini belirtti.
Çeler, erken seçimi zorlama noktasında yalnızca muhalefet partilerine değil, başta iş çevreleri olmak üzere tüm topluma görev düştüğünü vurguladı.
Ara seçimin yapılmaması için Meclis’te bir erken seçim tarihi kararının alınması gerektiğini kaydeden Çeler, muhalefetin Ağustos 2021’de seçim yapılması önerisinde bulunurken, hükümetin Nisan 2022’yi önerdiğini belirtti. Çeler, “hükümeti oluşturan partilerin derdi toplum değil, koltukta nasıl daha fazla kalırız” dedi.
11 Ocak’ta muhalefete “tarih verin, erken seçime gidelim” dendiğini ama muhalefet tarih verince de erken seçime gitmemek için her yolun denendiğini söyleyen Çeler, hükümet partilerinin kendi içlerinde sıkıntılar yaşadıklarını, bu durumun icraatlara da yansıdığını ve pandemi sürecinin kötü yönetilmesinin nedenlerinden birinin de bu olduğunu savundu.
Hükümet kurulurken komitelerde çoğunluk olamayacağının bilindiğini, seçim kararının belirleneceği Hukuk ve Siyasi İşleri Komitesi’nde de eşitlik olduğunu anımsatan Çeler, “Bu bilinmesine rağmen hükümeti oluşturan partilerin şimdi de seçimlerle ilgili ad hoc komite kurarak çoğunluğunu elde etme, dolayısıyla da seçim tarihini kendine göre belirleme çalışması içine girdiği ancak bunun kaos ve karmaşa yaratmaktan başka bir işe yaramayacak” dedi.
Tek kişi için ara seçim yapılmak zorunda kalınacaksa bunun sorumlusunun da hükümet olacağını belirten Çeler, “Erken seçimden kaçan hükümet, ülkeyi 1 kişi için seçim yapmak zorunda bırakabilir. Halbuki 1 kişilik seçim için harcanacak 10 Milyon TL ile okul yapılabilir, bu para pandemi nedeniyle mağduriyet yaşatan vatandaşlara verilebilir” şeklinde konuştu.
“Hükümetin bu yapısı ile toplum yararına icraat yapamayacağının artık çok net görüldüğünü, bu nedenle görevde kalınan her günün toplumun zararına olacağını” belirten Çeler, halkın kendi geleceği için, ekonomik krizin daha da derinleşmemesi için hükümete baskı yapması gerektiğini kaydetti.
Bir soru üzerine KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanması planlanan Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Protokolü’ne yönelik de değerlendirmede bulunan Çeler, protokolün, 2016’da yılında gündeme gelen ve toplum tarafından kabul görmeyen anlaşmanın aynısı olduğunu belirterek, kabul görmeyen bir protokolün tekrardan gündeme getirilmesinin bir dayatma olduğunu vurguladı.
Kuzey Kıbrıs’ta, Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisi açılmasını öngören protokolle ülkenin bakanlık ve kurumlarının devre dışı bırakılacağını, kendi sorumluluklarında olan icraatlarda söz sahibi olamayacaklarını savunan Çeler, bu şekilde bir ofis açılmasına nereden olursa olsun kesinlikle karşı olduklarını vurguladı.
Protokolün ilk gündeme geldiği dönemde toplumun çok büyük kesiminin karşı çıkışının yanı sıra binlerce gencin ‘Reddediyoruz’ sloganıyla sokağa çıktığını anımsatan Çeler, “Şu çok iyi bilinsin ki, topluma rağmen bu protokolü imzalamakta ısrarlıysalar, biz de kabul etmemekte ısrarlıyız” dedi.