Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), okulların “pandemi yokmuş gibi” davranılarak açılmasının felakete yol açacağı uyarısında bulundu ve “okullar en son kapanan, ilk açılan kurumlar olmalıdır” dedi.
KTÖS Başkanı Emel Tel, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ve KTÖS Eğitim Sekreteri Burak Maviş, okulların açılması öncesinde basın toplantısı düzenleyerek, sendikanın önerilerini ve çalışmalarını açıkladı.
Basın toplantısında, KTÖS tarafından hazırlanan “alternatif eğitim simülasyonları ön çalışma raporu” da açıklandı.
Basın toplantısında ilk söz alan KTÖS Eğitim Sekreteri Burak Maviş, KTÖS’ün okulların açılması için ortaya koyduğu önerler ve kılavuzu açıkladı.
Eğitim Bilim Danışma Komisyonu’nun ivedilikle oluşturulması konusunda ısrarcı olduklarını ifade eden Maviş, taşımacılık, sınıf içi ve okul içi bulaş konusundaki endişeleri dile getirdi.
“ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 91’İ AŞILANDI ANCAK TOPLUMDA AŞI ORANI DÜŞÜK”
Öğretmenlerin yüzde 91’inin aşılandığını ifade eden Maviş, ancak toplumda aşı oranının düşük olduğunu, bunun yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.
EMEL TEL: “BUGÜN İTİBARIYLA BAKANLIK SADECE ÖZETLENMİŞ PANDEMİ KILAVUZUNU OKULLAR İLE PAYLAŞTI”
KTÖS Başkanı Emel Tel de basın açıklamasını okudu. KTÖS Başkanı Emel Tel, okulların açılmasına 10 gün kaldığını ve bu basın toplantısını Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na sorunların çözümüne katkı koymak amacıyla düzenlediklerini söyledi.
Tel, Okulların sürdürülebilir yüz yüze eğitime kavuşması için çalışmalarını uzun süreden beridir devam ettirdiklerini kaydetti.
Okulların açılmasına 10 gün kaldığını hatırlatan Tel, eğitimle ilgili bir kez daha durum değerlendirmesi yapma ihtiyacı duyduklarını ve alternatif önerileri paylaşmak gereği gördüklerini belirtti.
Tel, “Pandemi yokmuş gibi davranmak yerine sağlıklı ve güvenli okullar oluşturup, eğitimi sürdürülebilir kılacak alternatif önerilerimiz ve bilime dayalı pandemi kılavuzumuz olduğunu paylaşmaktan onur duyarız” dedi ve “alternatif eğitim simülasyonları ön çalışma raporu”nun açıklamalarının genelini oluşturacağını söyledi.
Öğrenci nüfusunun yoğun olduğu 19 okulda toplantılar gerçekleştirdiklerini ve okulların “pandemi yokmuş gibi” davranılarak açılmasının felakete yol açacağını ifade eden Tel, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz yıl Eylül ayına gelmeden, Bakanlık tarafından okullara pandemi kılavuzu gönderilmiş, okul yöneticileri ile toplantılar yapılmış ve ailelere sorumluluk sözleşmesi imzalatılmış, temizlik malzemeleri ve eğitim çalışanları kadroları tamamlanmıştı. Bugün itibarıyla bakanlık sadece özetlenmiş pandemi kılavuzunu okullar ile paylaşmıştır. Temizlik hizmetleri ile ilgili ihalenin de 8 Eylül’de tamamlanacağı umulmaktadır. Salgınla mücadelede hijyenin en önemli araçlardan biri olduğunu kabul edersek, bu gecikme anlaşılır değildir.
Geçtiğimiz yıl sınıf sayıları azaltılmış, taşımacılık ile ilgili önlemler alınmış, sosyal mesafe kuralları uygulanmıştı. Bu yıl Bakanlık, çocukların hem sınıfta hem de otobüste yan yana aynı sırada oturmasını tavsiye etmekte, çocuktan çocuğa veya çocuktan yetişkine bulaş olmayacağını iddia etmekte, 25 ve üzeri sınıflardaki yoğunluğun sorun olmayacağını varsaymaktadır. Sosyal mesafesiz bir eğitim sistemi salgın koşullarında geri dönüşü olmayan yaralar açacaktır.
Ayrıca uzaktan eğitim döneminin değerlendirilmesi yapılmamış, çekirdek eğitim programı hazırlanmamış, çocukların sınıf içerisinde sosyal mesafelerini koruyabileceği tekli sıra sistemine geçilmemiştir.
Bu durum 111 tane okulumuzun sağlık ve güvenlik açısından etkileneceği önemli faktörleri oluşturmaktadır.”
KTÖS Başkanı Tel, PCR veya hızlı testler hakkındaki düzenlemelerin, öğrenciler ve aileler açısından nasıl bir yol izleneceği ile ilgili bilgilerin okullara resmi olarak ulaşmadığını ifade etti.
“TESTLERDEKİ KAOSLA TOPLUM SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINA TERK EDİLDİ”
Hükümetin PCR ve antijen testler konusunda son günlerde kaos yarattığını, toplumun “sürü bağışıklığına terk edildiğini” savunan Tel, “Bu belirsizlik ve yaratılan kaos ortamı sağlık ve güvenlik açısından büyük bir risk taşımaktadır” dedi.
Devlet dairelerinde ve kurumlarında 1 pozitif vaka görülmesi durumunda o alanı izole eden Sağlık Üst Kurulunun, sınıflarda 3 vakaya kadar evde izolasyon önerdiğini belirten Tel, şöyle devam etti:
“Sınıf içindeki bulaşın yanında taşımacılık olan okullarda bulaşın seyri ile ilgili önlemler de göz ardı edilmiştir. Bu anlayış topluma güven vermekten çok endişe yaratmıştır.
Okul Pandemi Kurulları okul içinde eğitimi sağlıklı ve güvenli planlayabilme açısından önemlidir. Kurulun işi, eğitim olmalıdır. Maalesef oluşacak bu kurulun Sağlık, Eğitim ve Ulaştırma Bakanlığı’nın görevlerini de yapması talep edilmektedir. Bu doğru bir tavır değildir.
“ÖĞRETMENLER ÖDEV VE SORUMLULUKLARI DIŞINDA GÖREV İFA ETMEYECEK”
Öğretmenlerimiz görevlerinin başında olacak, ödev ve sorumlulukları dışında devletin bu kurumlarının görevlerini ise ifa etmeyecektir.
Her okulun kadro durumu, çevresi ve koşulları farklıdır. Bu nedenle, merkeziyetçi bir anlayış yerine yerinden yönetim mekanizmasının işlerlik kazanması sağlık ve güvenlik açısından kolaylaştırıcı olacaktır. Okullar, eğitim programı ve çalışma koşulları açısından da birbirinden farklı değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirme, fırsat eşitsizliği veya ayrımcılık yaratmayacak bir düzenleme içermelidir.
Çocuğun yüksek yararını düşündüğümüzde uzaktan eğitim ve seyreltilmiş eğitim kendi içinde dezavantaj içermektedir. İkisi arası tercihte ‘seyreltilmiş eğitim’ tercih edilmesi gerekendir. Nihai hedefimizin yüz yüze eğitim olduğu bu süreçte, sürdürülebilir koşulları oluşturabilmek için okulların bağımsız hareketi ve okul dışı ortamların etkin denetimi önemlidir.”
Emel Tel, bazı okulların kalabalık oluşu, alt-yapı koşulları ve sosyal mesafe kurallarının normal eğitim süreçlerinin farklı güvenlik önlemleri ile desteklenmesi ve sınıf sayılarının aşağıya çekilmesini zorunlu kıldığını söyledi.
Eğitim programlarının yeniden düzenlenmesi ve çekirdek eğitim programı oluşturulması gerektiğini vurgulayan Tel, programların seyrekleştirilmesinin de kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu kaydetti.
Yaş gruplarına göre temel beceri ve kazanımlara bir alt sınır belirleyip, her çocuğun potansiyelini ve yaratıcılığını ortaya çıkaracak olan aktivite, etkinlik, proje, deney, spor, sanat ve gözlemlere daha çok yer verilmesi gerektiğini ifade eden Tel, bu gerçekler ışığında farklı eğitim simülasyonlarının yol gösterici ve alternatif olacağına inanç belirtti.
ELCİL: “OKULLAR AÇILMAYA UYGUN DEĞİL”
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de, pandemi ile ülkede bir buçuk yıldır mücadele edildiğini, diğer sektörler yanında eğitim alanının bundan çok etkilendiğini ancak eğitimde yaşanan kayıpların tespit edilmesi ile ilgili bir çalışma yapılmadığını söyledi.
Elcil, bu konuda Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile hükümeti eleştirdiklerini ancak bunu sırf eleştiri adına değil icraatlara bakarak yaptıklarını kaydetti.
Okulların açılmaya uygun olmadığını, hijyen konusunda okulların açılabilmesi adına okul yöneticilerinin çalıştığını, sosyal mesafenin önemli olduğunu ancak bu konuda özellikle kalabalık okullarda bir önlem alınmadığını ifade eden Elcil, okulların açılmasını en fazla öğretmenin istediğini, okulları açmak zorunda olduklarını ifade etti.
Ancak okulların bu şartlarda, hükümetin aldığı tedbirlerle ve “sürü bağışıklığı” benzeri bir yaklaşımla açılması durumunda okulların yeniden kapanmasına neden olunacağına işaret eden Elcil, hükümet ve bakanlığın uyarılarını dikkate alması gerektiği uyarısında bulundu.
Elcil, halkı panik etmeden bu uyarıları yaptıklarını, yetkililerin de bu uyarıları dikkate almasını ve buna göre hareket etmesini beklediklerini ifade etti.
Elcil, “tehlike büyük, benim bu okul çağında çocuğum olsa kalabalık olan bu 19 okula çocuğumu eğitime göndermem” dedi.
KTÖS’ün hazırladığı Alternatif Eğitim Simülasyonları Ön Çalışma Raporu özeti şöyle:
“Her okulun kadro durumu, çevresi ve koşulları farklıdır. Merkeziyetçi bir anlayış yerine yerinden yönetim mekanizmasının işlerlik kazanması sağlık ve güvenlik açısından kolaylaştırıcı olacaktır. Okullar, eğitim programı ve çalışma koşulları açısından da birbirinden farklı değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme fırsat eşitsizliği veya ayrımcılık yaratmayacak bir düzenleme içermelidir.
Çocuğun yüksek yararını düşündüğümüzde uzaktan eğitim ve seyreltilmiş eğitim kendi içinde dezavantaj içermektedir. İkisi arası tercihte seyreltilmiş eğitim tercih edilmesi gerekendir.
Nihai hedefimizin yüz yüze eğitim olduğu bu süreçte, sürdürülebilir koşulları oluşturabilmek için okulların bağımsız hareketi ve okul dışı ortamların etkin denetimi önemlidir.
Bazı okulların kalabalık oluşu, alt-yapı koşulları ve sosyal mesafe kuralları normal eğitim süreçlerinin farklı güvenlik önlemleri ile desteklenmesi ve sınıf sayılarının aşağıya çekilmesini zorunlu kılmaktadır.
Eğitim programlarının seyrekleştirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Eğitim programları yeniden düzenlenmeli ve çekirdek eğitim programı oluşturulmalıdır.
Yaş gruplarına göre temel beceri ve kazanımlara bir alt sınır belirleyip, her çocuğun potansiyelini ve yaratıcılığını ortaya çıkaracak olan aktivite/etkinlik/proje/deney/spor/sanat ve gözlemlere daha çok yer verilmelidir.
Bu gerçekler ışığında farklı eğitim simülasyonlarının yol gösterici ve alternatif olacağına inanıyoruz.”