İskoçya, İngiltere’nin 300 yılı aşkındır bir parçası.
Ülkede 2014 yılında İngiltere’den ayrılmak için bağımsızlık referandumu yapıldı.
Katılımın yüksek olduğu referandum sonucuna göre halkın yüzde 55’i İngiltere’nin bir parçası olarak kalma yönünde oy kullandı.
2016 yılında yapılan Avrupa Birliği’nden çıkış (Brexit) referandumunda ise İngiltere halkı ayrılığa onay verirken, İskoçya yüzde 32’ye karşı yüzde 62 oy oranıyla AB’de kalınmasından yana oy kullandı.
2 yıldır süren ve son aylarda kördüğüme dönen Brexit sürecinde İngiltere ve İskoçya sık sık karşı karşıya geldi.
İki ülke arasında ipleri geren son adım ise dün İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon’ın açıklamasıyla atıldı.
“Brexit mi, bağımsız bir Avrupa ülkesi mi?”
İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, İskoç parlamentosunda yaptığı konuşmada, mevcut parlamentonun görev süresi içerisinde “Brexit ile bağımsız bir Avrupa ülkesi olarak İskoçya’nın geleceği arasında bir tercih sunulmasına ihtiyaç olduğunu” belirtti.
“İngiltere’nin onayına ihtiyacımız yok”
Başbakan Sturgeon, 2019 yılına kadar bağımsızlık konusunda bir tercih yapılması için hareete geçeceklerini açıkladı. “İngiltere’nin onayına ihtiyacımız yok.Westminster hükümet sistemi, (Birleşik Krallık sistemi), İskoçya’nın çıkarlarına hizmet etmiyor” diye konuştu.” dedi.
Sturgeon ayrıca, başka atılabilecek adımlar için de uzmanlardan oluşan bir danışma grubu oluşturulduğunu belirtti.
Birleşik Krallık merkezi hükümetinde bölünme korkusu
BBC’de yer alan habere göre İskoçya’da yapılan anketler, 2014’teki oy oranlarında fazla bir değişikliğin olmadığını gösteriyor.
Birleşik Krallık merkezi hükümetinin İskoçya’dan sorumlu bakanı David Mundell, İskoçya halkının bir kuşak boyunca geçerliliğini korumak üzere 2014’te kararını verdiğini ifade etti.
Mundell, Sturgeon’ın bu sonuca saygı göstermek yerine anayasal değişiklik için direttiğini, “sürekli kargaşa ve bölünmeyi teşvik etmek yerine İskoç halkının görüşlerini dinlemesi, ekonominin ve okulların iyileştirilmesine çalışması gerektiğini” söyledi.