Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TRT Haber Kanal Koordinatör Yardımcısı Aysun Torun Orhan’ın sorularını yanıtladı.
Milli Savunma Bakanı Akar’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Dün sabah saatlerinde Genel Kurmay Başkanımız, kuvvet komutanlarımız ile bölgeye geldik. Geldiğimiz günden itibaren Kıbrıslı kardeşlerimizin çok samimi, çok içten ev sahipliği ile karşılaştık.
Şehit Cengiz Topel anıtının yenilenmesi törenine iştira ettik. Daha sonra Şanlı Erenköy dervişinin 55’inci anma törenlerinle Kıbrıslı kardeşlerimizle beraber olduk. Sağ olsunlar Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Meclis Başkanı Sayın Başbakan, Sayın Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı bizlerle beraber oldular.
“Kıbrıs, bütün halinde milli davadır”
Arkadaşlarımızla beraber son derece özel ve anlamlı günde heyecanlı duygusal anlar yaşadık. Burada fikirlerimizi, düşüncelerimizi, yaptığımız çalışmaları da yine Kıbrıslı kardeşlerimizle paylaşma fırsatı bulduk. Bildiğiniz gibi Kıbrıs bizim için Türkiye Cumhuriyeti devleti için Türk Silahlı Kuvvetleri için bir bütün halinde milli davadır.
“Çözümle alakalı herhangi bir çalışma metodu dayatmıyoruz”
Biz Kıbrıslı kardeşlerimizle kader birliği içerisinde olduğumuzun bilincindeyiz. Bu çerçevede daima bütün keder de ve kıvançta Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız.
Bu konularla alakalı yaptığımız çalışmaları yine Kıbrıslı kardeşlerimize paylaşmak suretiyle fikirlerimizin de birbiri ile örtüştüğünü memnuniyetle müşahede ettik. Biz burada Kıbrıslı kardeşlerimizin siyasal eşitliği konusunda, güvenliği konusunda çok duyarlı olduğumuzu bu konuda hiçbir şekilde taviz verilmeyeceğini, bunun vazgeçilmez bir konu olduğunu da bütün görüşmeler sırasında zamanı geldikçe ifade ettik.
Ve burada bu görüşmelerin barışçıl yol ve yöntemlerle gerçekleşmesini çözümlerin uluslararası hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmesini dilediğimizi temenni ettiğimizi yine vurguladık. Biz burada çözümle alakalı herhangi bir çalışma metodu dayatmıyoruz.
Herhangi bir çözüm metodunu da dışlamıyoruz. Ancak diğer taraftan da sırf müzakere yapmak için müzakere yapmanın da taraflara bir yararı olmadığını da yine bir şekilde dile getirdik. Burada arkadaşlarımızla mutabık olduğumuzu gördük.
“Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz”
Bu konular konuşulurken görüşülürken hiç kimse Türkiye’nin uluslararası hukuk çevresinde çok açık ve net bir şekilde garantör bir devlet olduğunu, İngiltere Yunanistan ve Türkiye’nin önemli hak ve sorumlukları olduğunu herkesin bilmesi lazım.
Bu hak ve sorumluluklarımızı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getireceğimize kimsenin şüphesi olmasın. Bugüne kadar Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduk bundan sonra da bundan sonra da aynı şekilde yanlarında olmaya devam edeceğiz.
Tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu konuda hakkımızı hukukumuzu hem kendi hakkımızı Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakkını hukukunu sonuna kadar koruyacağımızı herkesin bilmesi lazım.
“Hiçbir şekilde oldubittiye izin vermeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım”
Blok oluşturma gayreti var. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin içinde olmadığı hiçbir kararın hiçbir çözümün yaşama şansı olmadığını defaten söyledik. Bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Dolayısıyla bizim hiçbir oldubittiye müsaade etmeyeceğimizi hiçbir şekilde oldubittiye izin vermeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım.
“Yapılması gereken ne varsa hazırız”
Bu konuda bizim hakkımızı, hukukumuzu hiçe sayacak yeni bir takım oluşumları gerçekleştirmeye çalışacak girişimlerin başarı şansı olmadığını Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bizler söyledik söylemeye devam ediyoruz. Bu sadece bir söylem, bir söz değil, bununla alakalı yapılması gereken ne varsa, atılması gereken ne varsa bunlar için de Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hazır olduğunu herkesin bilmesini istiyoruz.
“Her şeyin barışçıl yöntemlerle yapılmasını arzu ediyoruz”
Biz her şeyin barışçıl yöntemlerle yapılmasını arzu ediyoruz. Ancak tüm bu yaklaşımlarımıza rağmen herhangi bir oldubitti ile herhangi bir bizim içinde olmadığımız bir kararla buradaki siyasi askeri ekonomik sorunları çözmeye kalkışmanın beyhude bir hayret olduğunu burada belirtmek isterim.
“Burada bizim hakkımız hukukumuz var”
Bizim burada mavi vatan dediğimiz 462 bin kilometre karelik bir alanımız var. Deniz sahamız var. Bunların semaları var. Burada bizim hakkımız hukukumuz var. Uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş durumda. Biz buradan muhataplarımıza komşularımıza bunlara uymalarını bekliyoruz. Bu çerçevede ilerleme bekliyoruz. Hak ve hukukumuzu korumak noktasında kararlı olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Bizim gücümüzü, kuvvetimizi, maksadımızı kimsenin test etmemesini ifade etmek istiyorum.
“Silahlı kuvvetlerimiz çalışmalarını başarıyla sürdürmektedir”
Denizde yapılan çalışmalarda bir tarafta Barbaros Hayrettin Paşa Gemisi, bir tarafta Fatih ve Yavuz araştırmalarını sürdürmektedir. Silahlı kuvvetlerimiz onların takibini ve güvenliğini sağlamaktadır. Oradaki gemilerimizin rahat ve huzur içinde kendi teknik çalışmalarını araştırma yapmalarını sağlıyorlar. FETÖ’den sonra ortaya çıkan durumda yanlış yorumlar yapıldı. Silahlı kuvvetlerimiz denizde karada ve havada çalışmalarını başarıyla sürdürmektedir.
Biz daha önce Yunanistan Savunma Bakanı ile görüşmemizde bir anlaşmaya vardık. Önce Atina’da çok geniş çaplı bir teknik heyetimiz Yunan muhatapları ile görüştürler, konuştular. Daha sonra haziran ayında da aynı heyet Türkiye’de toplandı. Biz bu toplantının devamından yanaydık. Ege’deki Kıbrıs’taki Doğu Akdeniz’deki konularımızın karşılıklı konuşmak ve görüşmek sureti ile çözümünden yanayız.
ABD ile güvenli bölge
Amerikalılarla yaptığımız görüşmelerde daha önce bu konuda bizim tahammülümüzün kalmadığını, bu görüşmelerin giderek uzadığını, Türkiye’nin güvenlik endişelerinin giderek arttığını, buna bizim göz yumamayacağımızı, arzu ederlerse birlikte bazı tedbirler almamız gerektiğini, değilse Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin daha önceki örneklerde olduğu gibi gerekli tedbirleri almak niyetinde olduğunu konuştuk. Amerikalılar bize askeri bir heyet gönderdi. O heyet 5 ve 7 Ağustos tarihlerinde Ankara’da görüşmelerde bulundular. Bu görüşmelerin sonucunda belirli aşamalar kaydedildi. Niyetimizi endişelerimizi taleplerimizi ortaya koyduk. Onlar da görüşlerini ortaya koydu.
Bunula alakalı bizim geldiğimiz nokta devamlı başından beri söylediğimiz şey, YPG’nin çıkarılması. Kurulacak güvenlik bölgesinden ağır silahların toplanmasını çıkarılmasını değil, toplanmasını bunlar el konulmasını dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz.
Teröristlerden, YPG’lilerden arınacak bölgelere daha önce evini barkını, bağını bahçesini, tarlasını terk etmek zorunda kalan, teröristlerin baskısıyla Türkiye’de şu anda ikamet etmekte olan Suriyeli kardeşlerimizin de güven ve huzur içerisinde evlerine dönmelerini konuştuk.
“Önümüzdeki günlerde müşterek harekat merkezi kurulacak”
Önümüzdeki günlerde çok yakın bir zamanda müşterek bir harekat merkezinin kurulmasını bu müşterek harekat merkezinin çalışmaya başlamasıyla bahsettiğim aşamaların arazide yerini bulmasını gündeme getirdik.
Biz burada başlangıçtan itibaren temel görüş olarak bu faaliyetleri Amerikalılarla yapmayı arzu ettiğimizi, herhangi bir çatışmaya girmek istemediğimizi, çatışma derken ters düşmek çelişkili duruma düşmemek gerektiğini, stratejik ortaklık ruhuna göre hareket etmelerini beklediğimizi defaten söyledik. Bu konuda belirli bir müspet cevaplar aldık.
Burada en son söyleyeceğimizi de en başında söyledik. Bu bölgede, ülkemizin güneyinde hiçbir şekilde bir terör koridoru kurulmasına asla izin vermeyeceğimizi açık ve net ortaya koyduk. Bununla ilgili yapılması gereken ne varsa alınması gereken ne tedbir varsa bunu da almaya kararlı olduğumuzu muhataplarımıza samimi açık bir şekilde ilettik.
“30-40 kilometrelik bir derinlik gerektiğini söyledik”
Her platformda her ortamda 30-40 kilometrelik bir derinlik gerektiğini güvenliğimiz bakımından söyledik. Onlar da 10 15 kilometrelik bir derinlikten bahsettiler. Fakat bizim bahsettiğimiz bu derinlik aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Trump tarafından da Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığı telefon görüşmesinde ifade edilen 20 mil olarak ifade edilen bir mesele.
“Ellerindeki silahların mevzileri bizim için endişe kaynağı”
Burada şimdi maket uçaklar kullanılıyor. Ellerindeki silahların mevzileri bizim için endişe kaynağı. En önemli hususta maket uçakların üzerine el yapımı patlayıcılar koymak suretiyle oradaki hudutlarımıza halkımıza güvenliğimizi tehdit edecek şekilde saldırılar olması. Bu nedenle 30- 40 kilometreye çıkmasını talep ettik.
“Bunlar yürümezse kendi başımıza yapacağımız faaliyetlerimiz olacaktır”
Burada hava sahası konusu çok önemli. O konuda epey ilerleme kaydedildi. Müşterek harekat merkezi kurulduktan sonra adım adım ilerlemeyi, müttefiklik ruhuna uygun şekilde Amerikalılarla, müttefiklerimizle beraber hareket etmek arzusu ile bunları söylüyoruz. Diğer taraftan da bizim ister B planı ister C planı olarak ifade edin. Eğer bunlar yürümezse kendi başımıza yapacağımız faaliyetlerimiz olacaktır.
Rejimin İdlib saldırıları
Geçtiğimiz yıl 17 Eylül tarihinde Soçi’de bazı görüşmeler sırasında çözüm nasıl olsun? Tartışmaları içinde. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat şahsi girişimleri ile sayın Putin nezdinde biz çözüm üretildi. 17 Eylül’de mutabakat muhtırasını imzalamamız mümkün oldu. Muhtıranın imzalanması ile çok büyük trajik dramatik olayların önlenmesi mümkün oldu. Biz bu konuyu büyük bir samimiyet ve ciddiyetle ele aldık.
“Rejim ahlak dışı saldırılarını sürdürmeye devam ediyor”
Biz burada elimizden geldiğince ateşkesin sürmesi için istikrarın gerçekleşmesi için çalışmalarımızı geliştirdik. 12 gözlem noktasını açtık. Arkadaşlarımız görevlerinin yerine getiriyorlar. Değişik kurumlarımız İstihbarat kurumlarımız, milli istihbarat kurumlarımız fedakarca, kahramanca vazifeler yapıyorlar. Ilımlı muhalifler kendi ülkelerini korumak için gayret gösteriyorlar. Maalesef tüm bu olumlu gelişmelere rağmen Rusya Fedarasyonu destekli reijm, karadan ve havadan acımasız saldırılarını hatta ahlak dışı saldırılarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Onlarca yüzlerce sivilin Haziran ayından itibaren 400 civarında sivil hayatını kaybetmiş durumda. Bazıları bağır olmak üzere ciddi sayıda binden fazla Suriyeli kardeşimiz yaralanmış durumda.
“Muhaliflerin kendi köylerini alma gayretlerini ateşkesi ihlal olarak takdim ettiler”
Burada rejimin daha önceki gerginliği azaltma yapılan anlaşmalar mutabakat çerçevesinde 4 gerginliği azaltma bölgelerinde üçünü bir şekilde istikrara kavuştuk adı altında oradaki insanları kimini kaçırdılar kimini katlettiler. Orayı kendi emellerine uygun hale getirdiler. Aynı şekilde rejimin İdlib’i de benzer şekilde emellerine uygun şekle getirme gayreti içinde olduklarını görüyoruz.
6 Haziran’da kara saldırılarına başladılar. Orada 19 köyü işgal ettiler. Muhaliflerin kendi köylerini alma gayretlerini de ateşkesi ihlal olarak takdim ettiler. Bu son derece yanlış. Bu bizim katılmamız mümkün değil.
Bu konuları olabildiğince Rusya nezdinde görüşmek ve konuşmak suretiyle rejime gerekli müdahaleyi yapmaları telkininde bulunmalarını, ateşkesin sağlanmasını, masum insanların öldürülmesine artık bir son verilmesini ifade ettik. Şu ana kadar bu ateşlerden dolayı, varil bombaları, fosforlardan dolayı 400 bin iç göç gerçekleşti. İdlib’in güney bölgesinden kendisini kurtarmak isteyen masum insanlar kuzeye doğru hareketlendiler. Bu konuda Kızılay AFAD oradaki trajediyi hafifletmek için gece gündüz demeden ellerinden gelen her türlü gayreti gösteriyor.
“Saldırılara karşı misliyle cevap verdiğimizi, vereceğimizi ifade ettik”
Zaman zaman bizim oradaki 12 gözlem noktamıza da bazı saldırılar oluyor. Bunu da biz çok açık ve net bir şekilde ifade ettik Rusya nezdinde. Buraya yapılan saldırılara karşı misliyle cevap verdiğimizi vereceğimizi ifade ettik. Biz barış için oradayız. Onlarda bunu kaza ile yanlışlıkla vesaire olduğunu izah etmeye çalışıyorlar. Bir an önce ateşkesin sağlanmasını noktasında Rusya ile konuşmamız devam ediyor. Orada normal hayatın sağlanması için Rusya ile görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
FETÖ’yle mücadele
Yeni bilgiler çıktıkça, yeni veriler çıktıkça, istihbarat örgütlerimiz tarafından adli makamlar tarafından bize bilgiler geldikçe bu mücadelenin devam edeceğini, devam ettiğini söylememiz lazım. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri son derece hassas, son derece dikkatli bir şekilde biraz önce bahsettiğimiz bu hem istihbarat birimlerimizle sivil birimlerimizle hem adli görevlilerimizle yakın temas içerisinde arkadaşlarımız. Büyük bir ciddiyetle büyük bir samimiyetle bu mücadeleyi sürdürmektedirler. Bununla ilgili yapılması gereken işler gayet net açık bunlar da tereddütsüz yapılmaktadır.
“17 bin 399 personel ihraç edilmiş bulunmakta”
15 Temmuz’dan bugüne kadar 17 bin 499 personel Türk Silahlı Kuvvetleri’den ihraç edilmiş bulunmakta. Bunların dışında 6 bin 353 Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile ilgili işlemler devam etmektedir. Bu konuda has hasiyetimizi sürdürüyoruz. Gereği tereddütsüz yerine getirildi getirilmeye de devam edecek kimsenin şüphesi olmasın.
“Bu hainler içimizden temizlendikçe güçlendiğimizi görüyoruz”
FETÖ ile alakalı bazı yorumlar yapılıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zayıfladığı caydırıcılığı kalmadığı vesaire hayır. Türk Silahlı Kuvvetleri etkin caydırıcı ve saygın statüsünü aynen devam ettiriyor. Bu hainler içimizden temizlendikçe daha da güçlendiğimiz görüyoruz hissediyoruz ve yaşıyoruz. Bu konuda herkes müsterih olsun.
“YPG’nin PKK olmadığını söylemek bizim aklımıza hakarettir”
Terörle mücadeleye geldiğimizde, bildiğiniz gibi uzun yıllardan beri silahlı kuvvetlerimiz güvenlik güçlerimiz terörle mücadeleyi sürdürüyorlar.
Geldiğimiz noktada bizim yaptığımız hesaplara göre, istihbarat örgütlerinden aldığımız, birimlerimizden aldığımız değerlere göre 700 civarında yurt içinde, 15-18 bin civarında da yurt dışında terörist olduğunu değerlendiriyoruz.
PKK, YPG, bunların hiç birinin birbirinden farkı yok. Bunlar Kandil’deki sözde karargahtan bunların yaptıklarını bir şekilde duyuyoruz, görüyoruz, biliyoruz. Burada herhangi bir şekilde PKK’nın bir uzantısı olan YPG’nin ilişkisi olmadığını söylemek. YPG’nin PKK olmadığını söylemek her şeyden önce bizim aklımıza hakarettir.
“Hava harekatlarımız yoğun bir şekilde devam ediyor”
Her zaman dediğimizi tekrarlıyorum, PKK eşittir YPG. Bunun tartışması olmaz olamaz. Geçtiğimiz yıl içerisinde operasyonlarımızı biraz daha arttırdık. Bir an önce bu terör belasından asil milletimizi kurtarmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar çerçevesinde irili ufaklı orta ve büyük çaplı küçüklerden bahsetmiyorum. 105 operasyon icra edildi. Hava harekatlarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Hava harekatlarını da aldığımızda bizim 211 civarında Kıbrıs harekatında 211 hava harekatı yaptık 211. Bizim bu iç güvenlik harekatında son dönemde yaptığımız 476. Dolayısıyla aradaki farkı iyi değerlendirmek lazım. Bu konuda kararlılığımızı açıkça ortaya koyduk. Biz bir şekilde Pençe 1, Pençe 2 bunların yuvalandıkları inlerinde bunları etkisiz hale getirmek.
“Asil milletimizi bu terör belasından kurtaracağız”
Kararlıyız biz, bizim burada Iraklı dostlarımızla da konuşuyoruz. Irak’ın toprak bütünlüğüne müdahale kesinlikle söz konusu değil. Biz başta Irak olmak üzere tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne kesinlikle saygılıyız. İçimde bulunduğumuz fiili bir durum var. Irak’ın kuzeyine yerleşimi olan bu teröristler yıllardan beri bizim ülkemize geliyor.
Halkımızı, milletimizi, hudutlarımızı, oradaki insanlarımızı tehdit ediyor, öldürüyor. Bizim huzurumuzu rahatımızı güvenliğimizi tahrip ediyor. Biz bu konuda kararlıyız. Bunların tüm inlerine Cumhurbaşkanımızın da her zaman ifade ettiği gibi tek gireceğiz bunları etkisiz hale getireceğiz. Asil milletimizi bu terör belasından kurtaracağız. Bizim bütün mücadelemiz teröristlerle. Teröristlerin PKK’nin hiçbir şekilde Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olmadığının milletimizi tarafından bilinmesi lazım. Böyle bir şey söz konusu değil.
“Terör örgütüne katılımlar yok denecek kadar azalmıştır”
Bizim Kürt kardeşlerimizle ister yurt içinde ister yurt dışında herhangi bir sorunumuzun olmadığını, masum insanlarla daima yan yana yaşadığımızı onları koruduğumuzu kolladığımızı da herkes biliyor, herkesin bilmesi lazım. En son teröristi etkisiz hale getirmek suretiyle bitirmeyi planlıyoruz. Burada çok önemli göstergeler de var. Bizim niyetimizi terör örgütünün üstündeki sözde yöneticileri son derece açıkça anlamış bulunuyorlar. Fakat alttakileri istismar etmeye devam ediyorlar. Biz bir an önce alttakilerin de gerçekleri görmelerini bekliyoruz. Buradaki gelişmeleri de anlamalarını bekliyoruz. Son dönemde terör örgütüne katılımlar yok denecek kadar azalmıştır. Sonuna kadar gideceğimizi açıkça söyleyebilirim. Bu konu da rahata huzura kavuşacağız.
“Arkasında duramayacağımız sözü söylemiyoruz”
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten sözüne güvenilir bir devlet. Sözlerimizin arkasındayız, arkasında duramayacağımız sözü söylemiyoruz. Hatırlayın bir yıl öncesini Sayın Cumhurbaşkanımız ve diğer ilgililer, bizler S-400’ü almaya karar verdik. Nisan 2017’de bu imzalandı, anlaşma bitti dediğimizde içimizdekilerden bazı arkadaşalar bazıları dışarıdan birçok kişi bu işin olmayacağını, olamayacağını, alınamayacağını söyledi, alındı.
“Ağustos, eylül ayında ikinci bataryanın intikali söz konusu”
Bu birinci filonun birinci bataryanın teslimatı 12-25 Temmuz tarihindeki intikallerle gerçekleşti. Bundan sonra ağustos eylül ayında da ikinci bataryanın intikali söz konusu, onlar gelecekler. Daha sonra bunların bir paralel çalışmayla bir taraftan kurulum çalışması bir taraftan eğitimler bunların kurulması vesaire…
“Kurulum için yer seçim çalışmalarımız devam ediyor”
Birinci aşamada Aralık ayının sonunda ilk harekat yeteneği, daha sonra da tam harekat yeteneği dediğimiz husus da Nisan 2020 için planlanmış durumda. Bunlar adım adım ilerliyor. Dolayısıyla bizim bir iki yıl önce söylediklerimizin hepsi adım adım gerçekleşti. Bu konuda değerlendirme yapanların dikkatli olması lazım. Gerçekten söylenenler boş laflar değil. Bildiğimiz, yapabileceğimiz, yaptığımız, yapmayı düşündüğümüz ne var ise onları söylüyoruz.
Kurulum için yer seçim çalışmalarımız devam ediyor. Biz ülke olarak bölgede güç olarak ciddi bir hava ve füze savunma tehdidi altındayız. Bizim hava ve füze savunmasına ihtiyacımız var.
Bunu gerçekleştirmemiz lazım. Özellikle INF dediğimiz anlaşmanın iptalinden sonra muhtemel gelişmeler çerçevesinde bizim belki de buna ihtiyacımız daha artacak. Bizim yapmaya çalıştığımız ülkemizin ve milletimizin güvenliği. Uzun menzilli hava ve füze savunma sisteminden bahsediyorum, S-400 bu. Buna ihtiyacımız var bizim.
“Bazı pozisyonları değiştirmiyorlar ve satış garantisi de yok”
Amerika’da da Patriot tedariki noktasında temasımız devam ediyor. S-400’ün tedarikine başlarken burada artık pazar değiliz biz. Pazar olmak istemiyoruz. Biz herhangi bir şekilde savuma sanayide bir tedarik noktasına geldiğimizde, karşılıklı anlayış, ortaklık, teknoloji transferi, ortak üretim çerçevesinde bir takım kriterler koyduk. Bu kriterler saklı gizli değil. Her yerde var bu. Bunlara göre konuşuyoruz.
Bu çerçevede Amerikalı dostlarımızla yaptığımız görüşmeler sonucunda onlar bize S-400 tedarikinin ilerleyen safhalarında ikinci bir teklif daha verdiler. Fakat bizim isteklerimizi karşılamaktan hala uzak. Bunu da kendileri ile ilgili birimlerimiz açık ve seçik konuşuyor, görüşüyor, her şeyi detaylı bir şekilde kendilerine izah ediyorlar. Buna rağmen maalesef bazı pozisyonları değiştirmiyorlar ve satış garantisi de yok.
Bütün bunların hepsi gerçekleşse dair kongre onaylamaz bunu noktasına getiriyorlar. Biz bu paradigmanın değişmesini istiyoruz. Biz çok açık ve net bir şekilde Cumhurbaşkanımız, Sayın Trump ile bizler kendi muhataplarımızla isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı çok açık ortaya koyuyoruz. Buna karşı samimi müttefiklik ruhuna uygun cevaplar bekliyoruz. Şuan da Patriotlarla ilgili görüşmeler devam ediyor. Bizim ciddi ve hava ve füze savuma sistemlerine ilgi duyuyoruz.
“SAMP-T’nin ortak üretim çalışmaları görüşülecek”
Bunları tedarikle kalmayacağız. Bunları bir şekilde biz ortak üretmek istiyoruz. Kendimiz bunlara sahip olmak istiyoruz. Bunların teknolojisini geliştirmek istiyoruz. Bu da bizim samimiyetimizi gösteriyor. Dolayısıyla SAMP-T bizim başka bir girişimizi. SAMP-T’nin temini için çalışmalar başladı, Ekim ayına kadar kavramsal bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmaların başarılı bir şekilde sonuçlanması için bize düşen ne ise bunları yaptık yapmaya da devam ediyoruz. Önümüzdeki günlerde sonuçlanacak. Sonuçların iyi olduğu takdirde de SAMP-T’nin ortak üretim çalışmaları görüşülecek.
Kaynak: TRT Haber