Eroğlu:Bizim garantimiz Türkiye’dir, bundan asla vazgeçemeyiz

Eroğlu:Bizim garantimiz Türkiye’dir, bundan asla vazgeçemeyiz

L3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Yalova’da verdiği konferansta Kıbrıs’ta federal çözüm olamayacağının artık ortaya çıktığına dikkati çekti :
Türkiye’de bir konferansa katılan 3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs’ta gerçekçi anlaşma yolunun iki ayrı devlet olduğunu” vurguladı.

Yalova’da Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği tarafından düzenlenen ‘Kıbrıs’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan KKTC 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rumlarla yapılan müzakerelerle bir yere varılamayacağını söyleyerek, ‘Tek çıkar yolun, tek kalıcı çözümün iki ayrı bir devletli bir çözüm olduğunu” söyledi.

Yalova Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği tarafından Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen ‘Kıbrıs’ konulu konferansa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da katıldı.
Yalova Valisi Muammer Erol, İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Soygüzel ile çok sayıda davetlinin de yakından izlediği konferansın açılışını dernek Başkanı Şemsettin Gürtekin yaptı. Gürtekin, KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu Yalova’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduklarını söyledi.

Ardından kürsüye geçen KKTC 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bahsederek harekatın bir Türk toplumunu toplu mezarın eşiğinden döndürdüğünü söyledi.

Barış Harekatı’nın Rum Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın da canını kurtardığını söyleyen Eroğlu, ‘Kıbrıs Barış Harekatı yapılmamış olsaydı birincisi Kıbrıs Cumhuriyeti Helen Cumhuriyeti olacaktı. İkincisi önce Kıbrıslı Rumlar arasında 10 bin komünistin öldürülmesi listesi yapılmıştı. Onlar öldürülecekti. Sonra da biz Türkler imha edilecektik. Toplu mezarlar hazırlanmıştı. Bizler toplu mezarlara gömülecektik. Demek ki bir barış harekatı, bir Türk toplumunu mahvolmaktan toplu mezarlara gömülmekten engellemiştir. Bizleri toplu mezarların eşiğinden döndürmüştür. Onun için ben ve Kıbrıs Türk halkı Türkiye’ye ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şükran duygularıyla dopdoluyuz.

Ben cumhurbaşkanı iken muhatabım olan Rum Cumhurbaşkanına da ki o dönem komünist bir cumhurbaşkanıydı Hristofyas. Dedim ki kendisine; Ben her akşam Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şükrediyorum, Kıbrıs halkının ve benim de canımı kurtardığı için aslında senin de şükretmen lazım dedim. Neden dedi bana. Sen komünistsin, 10 bin komünist listedeydi, sen de öldürülecektin. Türk Silahlı Kuvvetleri gelmeseydi Kıbrıs’ta Rum komünist kalmayacaktı. Biz de ölecektik ama önce sizi öldüreceklerdi dedim. Hristofyas da ‘Ben nasıl
şükredeyim, beni astıracak mısın” dedi. Evet böyle espriler de zaman zaman yapıldı? dedi.

Kıbrıs’ta Türk haklarının bir türlü teslim edilmemesinin ardında Türkiye’nin Akdeniz’e açılmasının engellenmesi yattığını da söyleyen Eroğlu, ‘Bizler mücadele birliği içerisindeyiz. Bizler Kıbrıs’ta Rumların bizlere yaptıkları haksızlıkları ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz. Bizim karşımızdakilerin hedefi bellidir. Hedefleri bölgede Türk ulusunun etkin olmasını, Türk kuvvetleri arasında bağın sağlanmasının engellemektir. Yıllardır süren Ermeni iddialarının tek hedefi Türkiye’mizin yeterince güçlenmesinin önüne geçmek ve dünyada Türkiye’yi yalnızlığa itmektir. Bir Türk yurdu olan Dağlık Karabağ’ın 1990 yılından bu yana Ermenistan’ın işgalinde olması tesadüfi değildir. Bütün amaç Türk coğrafyasının bir biri ile bağlantısını kesmektir. Kıbrıs’a da konuyu getirirsek Kıbrıs’taki Türk haklarının bir türlü teslim edilmemesinin ardından yatan neden de Türkiye’nin Akdeniz’e açılmasını ve gelişmesini engellemektir. Doğu Akdeniz’deki kaynaklara, ticarete Rumların ve şimdi maalesef AB ülkelerinin hakim olmasıdır. Dolayısıyla azimle mücadele etmek durumundayız. Özellikle gençlerimizin bilgilendirilmesinin ve bu iki konuyu sahiplenmesinin yaşamsal önemi vardır’ diye konuştu.

Rumlarla bugüne kadar anlaşılamadığını ve öne sürdükleri bazı şartlardan dolayı anlaşılamayacağını da söyleyen Derviş Eroğlu, ‘Bizim Rumlarla anlaşmaya varmamızın mümkün olmadığını ben yıllardır söylüyorum. Bugün bizim anlaşmamızı isteyen BM Güvenlik Konseyi olsun, Amerika, Rusya, İngiltere olsun, gerekse AB ülkeleri olsun maalesef Kıbrıs’ta Rum’un uzlaşmazlığını körükleyen, Rum’un bugüne kadar herhangi bir anlaşmaya yanaşmamasının tek müsebbibi onlardır. BM de üye olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kabul ediyor. Hatta BM Güvenlik Konseyi Kararı’nda diğer devletlere de mesaj veriyor. Kıbrıs’ta bir anlaşmayı engelleyecek davranışların içerisine girmeyin şeklinde. Ama ne yapıyor Avrupa Birliği’ Rumların Annan Planı’nı reddettiği bir zamanda 24 Nisan 2004’te Rumlar Annan Planı’nı reddediyor, 4 Mayıs 2004’te Rumlar AB’ye alınıyor. Dünyanın tanıdığı bir devlet hem de aynı zamanda AB üyesi. Almanya’nın 1 oyu var, onlarda Yunan’ın 1 oyu var 1 de Rum oyu var. Çift oyları var. Öyle oyları olan gelip de bizle anlaşma yaparlar mı? Bizimle anlaşma yapmak için ne istiyorlar? Türkiye’nin müdahale hakkı olmayacak, askeri çekilecek. Siz bizim azınlık olduğumuzu kabul edeceksiniz, egemenlikten bahsetmeyeceksiniz. KKTC’den vazgeçeceksiniz. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde bizim azınlığımız olacaksınız ve burada alınan kararlara uyacaksınız diyorlar. E peki Türkiye’den kopuyoruz, askerinden kopuyoruz, Rum’un azınlığı oluyoruz. Daha Kıbrıs Cumhuriyeti’ni teslim almadıkları bir zamanda bile bizi silah zoruyla Kıbrıs’tan kaçırmaya çalışanlar, bir de böyle önemli bir görevi dünyanın kendilerine layık gördüğü takdirde siz düşünün bizim başımıza ne gelecek? dedi.
Bu müzakerelerden bir yere varılmayacağını belirten Eroğlu, “Ne yağacağız ‘ Zaman içerisinde bu halkı müzakerelerden bir sonuç alamayacağımıza inandıracağız. Tek çıkar yolun, tek kalıcı çözümün iki ayrı devletli bir yapı kurulması olduğunu herkese anlatacak ama yine Türkiye’den kopmayacağız. Anavatandaki kardeşlerimiz de Türk’tür biz de Türk’üz. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözleri bizim hep sözümüz olmuştur. Bizim en büyük garantörümüz sizlersiniz, anavatanımızdır. En büyük garantörümüzü elimizden almak için Türkiye askerini çeksin diyorlar. Türkiye Akdeniz’den sismik araştırma gemilerini Akdeniz’den çeksin diyorlar. Başka ne istersiniz’ Bu şartlar altında anlaşmaya varmamız mümkün değil. Eşitlikten bahseden dünya Kıbrıs’a gelince gözü görmüyor. Kıbrıs’ta bir devlet kurulmuştur. Halkın mücadelesi ile ortaya çıkmış devlettir. Yıllarca özgürlüğümüz için mücadele ettik. Özgürlük mücadelemizi devletle taçlandırdık. Bu alkışlanacak bir harekettir? diye konuştu.

Derviş Eroğlu, “ Guterres Çerçevesi ile görüşme olamayacağını artık Türkiye ve KKTC’ye sahip çıkanlara iş düştüğünü de” ifade etti ve şunları söyledi:

“Türk tarafı önce ambargo ve izolasyonların kalkmasını istemeli, aksi takdirde hiç bir sürece katılmayacağını, katkı koymayacağını açıkça deklere etmelidir.

Eğer illa ki son bir kere daha süreç başlayacaksa bu kısa sürede sonuç alınacağı konusunda baştan uzlaşılan ve ilan edilen ucu kapalı bir süreç olmalıdır.Siyasi eşitlik, garantörlük gibi konularda asla taviz verilmeyeceği Rum tarafına bildirilerek masaya oturulmalıdır.Rum tarafının görüşme sürecini bizim haklarımızı gasp etmek için kullanma taktiğine daha fazla boyun eğilmemelidir.Bu görüşme süreci de çökerse Kıbrıs Türk Halkı’na Kosova benzeri bir sürecin başlayacağına dair güvenceler verilmelidir.

Tekrar ediyorum, Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı KKTC’ye dört elle sarılmalıdır. Devletimiz en büyük gücümüzdür.
Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sona ermesine ne Türkiye ne de KKTC asla izin vermemelidir.

Ekonomik, sosyal sorunlarımız var olabilir ama bunlar var diye Devlet olgusundan, egemenlikten, özgürlükten, güvenlikten taviz verilemez.
Ben halkımızın zaman içinde gerçekleri gördüğüne, Rumlarla bugünkü gidişatla bir anlaşma olamayacağını anladığına eminim.

Türkiye dik durmalı ve Kıbrıs Türk Halkı’nın bu kararlılığının pekişmesine katkı sağlamalıdır. Bizim garantimiz Türkiye’dir. Bundan asla vazgeçemeyiz. Bizim garantimiz siz Türkiye halkı , evlatlarınız, Mehmetçiklerdir.

(BRT/DB/MAİL)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir