Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde “Küreselleşmenin Krizi: Riskler ve Fırsatlar” ana temasıyla düzenlenen TRT World Forum’da konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“Programlarını iptal edenler büyük fırsatı kaçırmışlardır”
Daha önce katılacaklarını bildirdikleri halde Barış Pınarı Harekatını gerekçe göstererek programlarını iptal edenler aslında bu büyük fırsatı kaçırmışlardır. Türkiye’nin bölgeyi terörden arındırmak için başlattığı Barış Pınarı Harekatını protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin, demokrasiyi hazmedemediklerini düşünüyorum ve terör örgütlerine de destek verdiklerini düşünüyorum. Ve bu tiplerin teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok. Eğer karşıysan, işte platform burası. Gelirsin burada teröre karşı olduğunu bütün her şeyiyle, belgeleriyle ortaya koyarsın. Forumda, pek çok farklı fikir ve dünya görüşünden insan bir araya gelmişken bu tavır hiçbir demokratik değer ve etikle uyuşmuyor.
“İster istemez gündemde hep ülkemiz var”
Kavganın odağında hala bu coğrafya var. İster istemez gündemde hep ülkemiz var. Bize düşen görev; milletimizin Anadolu’daki bin yıllık varlığına ve gücüne uygun şekilde yeni hedefler, yeni vizyonlar ortaya koyarak yolumuza devam etmektir.
“Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında gözü yoktur”
Suriye ve Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşadığımız gelişmeler, yanlış hesapların bozulmaya mahkum olduğunun güncel birer örneğidir. Burada yanlış anlamalara mahal vermemek bakımından bir kez daha altını çizerek ifade etmekte fayda görüyorum. Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında, hiçbir toplumun özgürlüğünde veya çıkarlarında gözü yoktur, bu böyle biline. Böyle bir ithamı kendimize yapılmış en büyük hakaret sayarız. Biz sadece kendimizin ve ayrılmaz bir parçamız olarak gördüğümüz kardeşlerimizin hakkını, hukukunu ve geleceğini savunuyoruz.
Geçmişinde ne sömürge, ne katliam, ne zulüm, yıkım ayıbı olmayan bir milletin başkaca bir gayesi olamaz. Herkes Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Afrika’da, Balkanlar’da başka niyetle at koşturuyor olabilir ama Türkiye sadece kardeşleriyle olan kader birliği sebebiyle oradadır. Bu, bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görenlerin asla anlayamayacağı büyük bir erdem.
Biz hiçbir ayrım yapmadan zalime zalim, teröriste terörist, haksızlığa haksızlık, zulme zulüm demeye devam edeceğiz. Bunlara karşı verdiğimiz mücadeleyi de ödediğimiz bedelleri şeref madalyamız görerek sonuna kadar sürdüreceğiz.
“Terör örgütleriyle masaya oturmadık, oturmayacağız”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 17-18 yıllık görev süremizde biz terör örgütleriyle masaya oturmadık, oturmayız ve oturmayacağız. Aynı şekilde teröristlerle masaya oturmadık, oturmuyoruz ve oturmayacağız. Başkaları oturabilir, onlar da bizi o kadar ilgilendirmez.
Ama bu, aynı zamanda uluslararası siyasetin, savaş hukukunun ve terörle mücadelenin de nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli. Bir taraftan teröre karşı mücadele diyeceksiniz, öbür taraftan teröristleri bu şekilde şımartacaksınız. Öyle bir şımartma ki düşünün şu anda Kuzey Suriye’de 30 bin tır Irak üzerinden silah, mühimmat, araç, gereç, buraya sokuluyorsa, acaba bu ben dünyanın en güçlüsüyüm diyenler bunu ne ile izah edecekler, bunu hangi demokratik anlayışla izah edecekler?
“Kurulan çarpık düzenin artık sonuna gelinmiştir”
Karanlıkta göz kırpılarak perde arkasından toplumları yönetme devri kapanmıştır. Diplomasinin sadece güçlülerin baskı aracı olarak kullanılmaya devam edilebilmesi mümkün değildir. Darbeler dahil her yol mubah sayılarak kurulan çarpık düzenin artık sonuna gelinmiştir. Özellikle de küresel sistemin en zayıf halkasını oluşturan ekonomik ilişkilerin siyasi hedeflerin silahı haline dönüştürülmesi adeta intiharla eş anlamlıdır. Ülkemiz son 6 yılda bunları bizzat yaşamış, bedelini ödemiş, yanlışlığını ortaya koymuştur. Daha acısı ise bu mücadeleyi neredeyse tek başımıza yürütüyor olmasıdır.
“Tüm batı teröristlerin yanında yer aldı ve hepsi birlikte bize saldırdı”
Uluslararası toplumdan, ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesi noktasında maruz kaldığı siyasi, diplomatik, ekonomik vandallıklara karşı güçlü bir duruş sergilemesini beklerdik. Maalesef bu konuda derin bir hayal kırıklığı, derin bir üzüntü içindeyiz. Sınırlı sayıdaki ülke ve kurum dışında, bu onurlu tavrı gösteren çıkmadı. Bu ilkeli tavır sergilenemediği müddetçe tüm ülkeler ve toplumlar kendi geleceklerini kendi elleriyle tehdit altına sokuyor demektir. Türkiye ile empati yapmak yerine başımızdaki terör ve sığınmacı sorunlarının bizimle sınırlı kalacağını düşünenler fena halde yanılıyor. Düşünebiliyor musunuz? Tüm batı teröristlerin yanında yer aldı ve hepsi birlikte bize saldırdı. NATO ülkeleri dahil, AB ülkeleri dahil hepsi… Hani siz terörizme karşıydınız? Hani siz teröre karşıydınız? Ne zamandan beri siz terörle hareket etmeye başladınız. Yoksa bu terör örgütleri, bunlar NATO’ya üye oldu da bizim mi haberimiz olmadı.
Bu nasıl bir iştir? Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Ama burada hep birlikte özellikle samimi olarak teröre karşı olanlar bir defa bunun ispatını yapmak zorundadır. Hangi uluslararası terör toplantısına gidersek önce bunun hesabını sorun. Sizi biz tanırız deyin, sizin biz teröristlerle nasıl yan yan olduğunuzu, nasıl dirsek teması içerisinde olduğunuzu biliriz deyin. Onları uluslararası camiada da hesaba çekin.
“Bizi bizden dinleyin”
Ülkemizin tespitlerine, endişelerine, yaptıklarına karşı çıkanlardan tek bir isteğimiz var. Bizi terör örgütlerinin kalemşörlerinden değil, bizden dinleyin bizden.
Kaynak: TRT Haber