KKTC’de 5 yılda 3 bin 633 yeni kanser vakası

KKTC’de 5 yılda 3 bin 633 yeni kanser vakası

2012-2016 yıllarını kapsayan verilere göre, ülkede erkeklerde kanser insidans hızı (belli bir sürede ortaya çıkan yeni vakaların çıkış hızı) 100 bin kişide 177.5; kadınlarda ise 178 olarak bulundu.

Çalışmanın sonucunda ülkede en çok görülen kanser tipinin meme kanseri, ardından da kolon kanserinin geldiği vurgulandı.

Sağlık Bakanlığı ile Doğu Akdeniz Üniversitesi Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi arasında ortak yürütülen Kanser Kayıt Projesi sonucunda derlenen 2012-2016 verileri, bugün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Konferans Salonu’nda yer alan  toplantıya Sağlık Bakanı Filiz Besim, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, DAÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Osam, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora, sağlık çalışanları ve bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

İlk konuşmayı yapan DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora, kanserin önlenebilir bir hastalık olduğuna vurgu yaparak, “Kanser hastalığının sadece yüzde 10’u kalıtsaldır. Kanser etkenlerini bulup kanser hastalığını önlemek gerekir” şeklinde konuştu.

kano.png

Kıbrıs’ta ilk kez toplum bazlı kayıtçılığın başlatıldığını dile getiren Gökçora, sistemin başlatılmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Dünyada 1930 yıllarında, Türkiye’de 1992 yılında kayıtçılığın başladığına dikkat çeken Gökçora, kendilerinin 2016 yılında Sağlık Bakanlığı ile DAÜ Tıp Fakültesi’nin ortak projesi olarak geliştirdiklerini, bugün de bu çalışmayı paylaşmaktan büyük mutluluk duyduklarını kaydetti.

Gökçora ayrıca, sivil toplum örgütlerini, kanser hastalarının derneklerinin de hakkının ödenemeyeceğini belirtti.

Kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökçora, “Yaşam tarzımız, beslenme şeklimiz, çevremizdeki etkenler kansere neden olmaktadır. Kanserin ancak yüzde 10’u kalıtsaldır. Büyük bir kısmı bu etkenlerin ortadan kaldırılması ile önlenebilir durumdadır” dedi.

Önlenebilir etkenlerin bulunması için kanıta dayalı bilgiler toplanması gerektiğine dikkat çeken Gökçora, bunun için de kanser kayıtçılığının başlaması gerektiğini söyledi.

Proje için 2013’te DAÜ Tıp Fakültesi olarak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’na başvurduklarını, sürecin Sağlık Bakanlığı ile DAÜ Tıp Fakültesi Üniversitesi arasında KKTC Kayıtçılık İşbirliği Protokolü ile 2015’te başladığını anlatan Gökçora, 2015-2016 yıllarında Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde Kanser İzleme, Denetleme ve Eğitim Merkezi’nin (KIDEM) kurulduğunu kaydetti.

Nahide Gökçora, merkezde topluma dayalı kanser kayıtçılık personeli ile erken tanıdaki hekimlerin de katkısıyla çalışmaların başlatıldığını dile getirerek, proje kapsamında ilk kez çok amaçlı Ulusal Kanser Danışma Kurulu’nun da kurulduğu söyledi.

Eken tanı, eğitim, tedavi, rehabilitasyon ve tarama programlarının oluşturulması ve planlanması çalışmasının da yapıldığını anlatan Gökçora, sistemlerin tamamlanması ve ortak gruplarla iş birliği ile halkı, hekimleri ve danışanları eğitmek üzere programların da oluşturulduğunu kaydetti.

Yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Gökçora, verilerin toplanarak 5 yıllık kanser istatistiklerinin düzenlendiğini ve Kıbrıs’ta görülme sıklığı, yüz binde kaç kanser hastalığının görüldüğü ve cinslere göre dağılımı çalışmalarının yapıldığını bildirdi.

DAÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora, kadınlarda ve erkeklerde en çok görülen 10 kanser türünün evrelenmesindeki gruplandırmaların da değerlendirildiğini dile getirerek değerlendirilen sonuçların paylaşılacağını ifade etti.

Gökçora, Ulusal Kanser Danışma Kurulu’nun sonuçları analiz ederek değerlendirmesi ve değerlendirmelerin arkasından ortaya çıkacak verilerle oluşturulacak kanser politikaları, yaklaşımları ve farklı yaklaşımların oluşturacağı etkilerinin net bir şekilde ortaya konması gerektiğini belirtti.

Her yıl düzenli şekilde istatistiklerin çıkarılması gerektiğine de vurgu yapan Gökçora, kendilerinin bir ilki başardığını ve ilklerin her zaman zor olduğunu söyleyerek, “Bu yolda hepimiz yeni bir yol bulduk… Devam etmesini temenni ediyoruz” dedi.

DAÜ Rektörü Necdet Osam da, çalışmanın ilk verilerini açıklamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bunun KKTC’de yapılması gereken ve süreklilik arz eden bir çalışma olduğunu vurguladı.

Sadece kanser değil diğer alanlarda da üniversite olarak Sağlık Bakanlığı’nın çizeceği vizyon dahilinde üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını söyleyen Osam, KKTC’de verilerin toplumla paylaşılmasının büyük önem arz ettiğini kaydetti.

Çalışmanın öneminin son derece hayati olduğuna dikkat çeken Osam, KKTC’de insanların çok genelleme yaptığını, bir vakadan birçok sonuç çıkarmaya çalıştıklarını, bundan dolayı da bugün çıkacak kanser istatistiklerinin halka daha fazla umut vereceğini söyledi.

Üniversite adına Sağlık Bakanlığı’na projeyi kendileriyle yürütmelerinden dolayı teşekkürlerini sunan Osam, bundan sonra da üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını ekledi.

Sağlık Bakanı Filiz Besim ise konuşmasında, kanser konusunda çok tartışmalar yapıldığını fakat bu tartışmaların bilim ışığından uzak yapıldığını söyleyerek, “Çünkü elimizde veriler yoktu” dedi.

 

2013 yılında kendisinin Tabipler Birliği Başkanı olduğu dönemlerde DAÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora’nın ziyaretine gelerek böyle bir çalışma hayali olduğunu söylediğini aktaran Besim, Gökçora’nın ülkede kanser haritasının çıkarılması gerektiğini ve bunun da ancak bilimsel bir ortamda yapılabileceğini ifade ettiğini anlattı.

Toplantıda, 5 yıllık bir çalışmanın bilimsel verilerini paylaşacaklarını dile getiren Besim, konuşmasına şöyle devam etti:

“Nüfusu bilmeden nasıl veri paylaşılacağı söylemlerinin kimseyi yanıltmaması ve aldatmaması gerektiğine vurgu yaparak, nüfusu bu verilerle dahi çok ama çok iyi biz biliyoruz. Hasta olan herkes ille ki bizden geçiyor. İllaki aşı yaptıracak çocuk bizden geçiyor. İlle ki ülkeye gelip çalışma izni alan kişi bizden geçiyor. Biz de bunları Devlet Planlama Örgütü’yle de paylaşıyoruz. Yani bu ülkede bu ülkenin nüfus projeksiyonunu bilecek donanımlı deneyimli çok kurum ve insanımız vardır. Hiç şüphe aklınıza gelmesin.”

Besim, dünyada da KKTC’de de ikinci sıra ölümlere neden olan kanserin ciddi şekilde toplumların, devletlerin ve tüm kurumların ele alması gereken bir konu olduğunu vurguladı.

Kanserin sadece Sağlık Bakanlığı, üniversite ve derneklerin sorunu değil tüm ülkenin sorunu olduğuna dikkat çeken Filiz Besim, hastalığın hep birlikte ele ele verilerek, multidisipliner denilen çok yönlü çalışarak önlenebileceğini kaydetti.

Kanser bildirim zorunluluğunun önemine dikkat çeken Bakan Besim, kanser bildiriminin zorunlu olmasıyla kayıtların net tutulabileceğini belirtti ve ülkede kanser haritasının çıkarılabilmesinin önemine vurgu yaptı.

2018 başlarında ilk yasa olarak Meclis’te Kanser Hastalığı Bildirim Yasası’nın hayata geçmesine katkı koyan herkese teşekkür eden Besim, kanserde ve tüm hastalıklarda koruyucu hekimlik ve erken tanının önemli olduğunu kaydetti.

Sağlık Bakanı Filiz Besim, erken tanı ve tedavinin hayat kurtardığını ve maddi olarak da önemli tasarruf yapılabileceğini dile getirerek bundan dolayı da tarama merkezini çok güçlendirdiklerini söyledi.

16 tane sağlık merkezini Kanser Tarama Merkezi ile kanser kayıtçılığına bağladıklarını söyleyen Besim, bu çalışmayla verilerin anında merkeze düştüğünü kaydetti.

İsteyen vatandaşların sağlık merkezlerinde tahlillerini yapabileceklerine de değinin Besim, bu sistemle çok vaka yakaladıklarını söyledi.

Sağlık Bakanı Besim, rahim ağzı kanserine karşı HPV aşılarının kendileri için büyük önem taşıdığını belirterek, ülke bütçesini göze aldıklarında bu aşı yöntemini sadece kız çocuklarına başlatabildiklerini ve geçen hafta 12 yaşındaki kız çocuklarına HPV aşısı uygulandığını kaydetti.

Aşının ülkede 12 yaşındaki tüm kız çocuklarına yapılacağını dile getiren Besim, bugünden itibaren gece kulüplerinde çalışan kadınlara da aşının zorunlu olacağını açıkladı.

Besim, gıda analizleri konusunda da Tarım Bakanlığı’nın çok hassas davrandığını, KKTC’ye giren ve burada üretilen gıdaların sağlık olması için analizlerin ciddiyetle yapıldığını dile getirdi.

Besim ayrıca, 1 Nisan’da yeniden başlayan su analizlerinin çok daha sağlıklı bir şekilde yapıldığını duyurdu.

Yerel yönetimlere çok büyük işler düştüğüne de dikkat çeken Besim, “Kullanılan sinek ilaçlarından tutun da gıda analizi denetimleri ve restoranlar gibi yerlerde belediyelere birçok görevler düşüyor” dedi.

Konuşmaların ardından Kanser Kayıtçılık Projesi Koordinatörü Figen Gülen İnce ile Veri Planlama ve Analisti Yardımcı Doç. Dr. İlke Akçay sunum gerçekleştirdi.

Çalışmada, 2012-2016 yılları arasındaki 5 yılda 3 bin 633 yeni kanser vakasının tanı alındığı kaydedildi.

Malign melanom dışındaki cilt kanserleri hariç yeni vaka sayının da 3 bin 157 olduğu açıklandı.

3 Bin 157 yeni vakanın 553’ünü meme kanserlerinin oluşturduğu saptanan çalışmada, kanser hastalığının kadınlarda 30’lu yaşlardan itibaren, erkeklerde ise 50’li yaşlardan itibaren artış gösterdiği belirlendi.

Erkeklerde kanser vakalarının yarıya yakınına denk gelen yüzde 48’inin, 50-69 yaş aralığında tanı aldığı, kadınlarda ise vakaların yüzde 43’ünün 50-69 yaş aralığında tanı aldığı sonucu ortaya çıktı.

Bölgelere göre kanser görülme hızları Güzelyurt ve Lefke’de 100 bin kişide 192.4; Mağusa’da 192; Lefkoşa’da 227.9; Girne’de 157 ve İskele’de 105.3 oldu.

Ülkede erkeklerde kanser insidans hızının 177.5; kadınlarda ise 178 olarak bulunduğu açıklandı.

Kuzey Kıbrıs’ın yaşa standardize insidans hızlarının genel dünya ortalaması Avrupa, Güney Kıbrıs, Türkiye ile karşılaştırıldığında KKTC’de yaşayanların diğerlerinden yüksek bir hıza sahip olmadığı görüldü.

Çalışma sonuçlarında, meme, kolon gibi kanserlerin teşhis evrelerine bakıldığında, kanser taramalarının yaygınlaştırılmasının ve katılımın önemi de vurgulandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir