Atun ve Tahsin, KKTC’nin ilanı sürecindeki yaşananları anlattı

Atun ve Tahsin, KKTC’nin ilanı sürecindeki yaşananları anlattı

KKTC’nin ilan edildiği 1983’te aktif siyasette olan eski başbakanlardan Hakkı Atun ve dönemin Sağlık ve Çalışma Bakanı Özel Tahsin, KKTC’nin ilanı sürecinde yaşananlar ve o döneme ilişkin izlenimleri hakkında AA muhabirine konuştu.

Hakkı Atun, KKTC’nin ilan edildiği dönemde Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreterliği görevini yürüttüğünü belirterek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve dönemin Başbakanı Mustafa Çağatay’ın cumhuriyeti ilan etme hazırlıkları içinde olduğunu sonradan öğrendiğini söyledi.
Denktaş’ın, Türkiye’de Genelkurmay ve siyasilerin bu konuya yatkınlığını saptadıktan sonra adım atma planını yaptığını anlatan Atun, buna 1983’te karar kılındığını ifade etti.

Atun, Denktaş’ın bir gece bütün parti milletvekillerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na davet ettiğini, o gece olağanüstü bir durum olduğunu sezdiklerini aktararak şöyle devam etti:
“Dönemin Dışişleri Bakanı bile o gece böyle bir karara varılacağını bilmiyordu. Denktaş, sessizce görevlendirdiği bir dışişleri üst kademe yöneticisini Ankara’ya göndermiş ve Bağımsızlık Bildirgesi’ni Türkiye ile birlikte hazırlamaya bile başlamıştı. Bütün bunlar tamamıyla gizli bir şekilde devam ediyordu. O gece Denktaş Bey baklayı ağzından çıkararak, ‘Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.’ dedi.”

Muhalefetteki bazı partilerin hemen Denktaş’a “Türkiye bu konuda ne der?” diye sorduğunu belirten Atun, Denktaş’ın onlara, “Arzu ederseniz Büyükelçiye gidip onunla da görüşebilirsiniz.” dediğini anlattı.

Atun, ertesi sabah Cumhuriyet Meclisi’nde imzaya açılan Bağımsızlık Bildirgesi’nin herkes tarafından imzaladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Denktaş, mecliste tarihi ve duygulandırıcı bir konuşma yaptı. Ben şahsen gözyaşlarımı tutamamıştım. Beni bu duyguya sevkeden, yıllarca çekilenleri bilen, yaşayan, Rum’un bize reva gördüğü işkenceye ve analarımızın, kızlarımızın yoklanmasına kadar varan uygulamaları ve koyduğu ambargolar bir anda bizi bir devletin sahip olma duygusuna kavuşturmuştu.”
KKTC’nin ilanı sırasında meclis dışında çok sayıda kişinin toplandığını belirten Atun, Kıbrıs Türkleri ile Rumlarının ortak kurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük’ün de sağlık sorunlarına rağmen o gün meclise geldiğini söyledi.
Atun, oylamanın ardından Küçük, Denktaş ve siyasetçi Osman Örek’in meclis kapısında halkı selamladıklarını ve konuşma yaptıklarını hatırlatarak, “Denktaş, Türkiye’nin uluslararası konjonktürdeki durumunu da dikkate alarak, son derece dikkatli, anavatanı ile ordusuna bağlı, onlarla her an temas ve iş birliği halinde olan bir yaklaşım içerisindeydi.” dedi.
Dönemin Sağlık ve Çalışma Bakanı Tahsin, KKTC’nin ilanı sırasında Sağlık ve Çalışma Bakanlığı görevini yürüttüğünü belirterek, cumhuriyetin ilanının, yıllarca verilen mücadelenin sonucu olduğunu kaydetti.

Bu mücadelenin 1950’li yıllara dayandığının altını çizen Tahsin, Rumların Ada’yı Yunanistan’a bağlama çalışmaları karşısında, o yıllarda Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin lideri Fazıl Küçük ile beraberindekilerin Türkiye’yi ziyaret ederek, yetkililere Kıbrıs’taki Türkleri ve Ada’nın Türkiye açısından önemini anlattıklarını ifade etti.
Tahsin, Kıbrıslı Türklerin 1975’te bir federe devlet ilan ettiğini ve amaçlarının karşı tarafın (Rumlar) da bir federe devlet ilan etmesi ve federal bir çatıda birleşilmesi olduğuna dikkati çekti.

Müzakerelerin uzun süre federasyon temelinde yürütüldüğünü söyleyen Tahsin, bu sürecin artık bir sonuç vermeyeceğinin anlaşılmasıyla “ayrı bir devlet ve cumhuriyet kurulması” konusunda mutabık kalındığını dile getirdi.

Tahsin, KKTC’nin ilanından önceki günlerde olağanüstü bir durum hissettiklerini, sadece Denktaş ile çok yakın çevresindekilerin bu süreci bildiğini ve bunun da büyük bir gizlilik içerisinde, fazla dillendirilmediğini anlattı.

Bir gece Denktaş’ın dönemin tüm milletvekillerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yemeğe çağırdığına ve bunun o dönemde olağanüstü bir durumun işareti olduğuna dikkati çekti.
Tahsin, tanıklığını şu ifadelerle anlattı:
“Oraya gittik, yemek yenirken herkes heyecanlı ve sessizdi. Yemeğin sonunda Denktaş Bey, ‘Artık KKTC’yi ilan etme zamanı gelmiştir. Yarın toplanacak meclis bunu ilan edecek.’ demişti. O anda apayrı duygular hissettik. Kıbrıs Türkü’nün yıllarca anavatan ile yıllardır sürdürdüğü mücadelenin artık bir sonuca ulaşması gerekirdi. Kıbrıs Türkü’nün de artık bir devlete, bayrağa ve toprağa sahip olması gerekirdi. Bu bizim en doğal hakkımızdı. Buna kavuşacağımız için mutluyduk, gözyaşlarımız döküldü ve kucaklaştık.”
Ertesi gün mecliste oy birliğiyle KKTC’nin ilanını gerçekleştirdiklerini söyleyen Tahsin, o gün hem mecliste hem de dışında yaşanan çok önemli hatıralar olduğunu aktardı.
Tahsin, Dr. Küçük’ün de o gün meclise geldiğini ve “Cumhuriyetimizin ilanını gördükten sonra artık ölsem de gam yemem.” gibi çok manalı sözler ettiğini söyledi.

“Hiç çağrı yapılmadan on binlerce vatandaşın meclis önünde toplanması gerçekten Kıbrıs Türkü’nün bu konudaki özleminin sonucunu açık bir şekilde gösterdi.” diyen Tahsin, Denktaş’ın meclis önünde yaptığı konuşmada KKTC’nin ilanını hem Kıbrıslı Türklere hem de dünyaya duyurduğunu kaydetti.
Tahsin, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu sürecin içerisinde olan ve destekleyen bir kişi olarak gururum ve mutluluğum vardır. Bunu yıllarca mücadele vererek, şehit ve gazi olmuş hem Mehmetçiğimize hem de mücahidimize borçluyuz. Bu vesileyle onları rahmet ve saygıyla anıyorum. Kabirlerin de rahat uyusunlar, cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmaya kararlıyız.”
Db/tak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir