İngiltere, 1880’lerde dünyanın kömür yakıtlı elektrik santrallerine ev sahipliği yapan ilk ülkeydi. O dönemden bu yana kömürün sağladığı ekonomik güç, bu ülkeyi dünya çapında söz sahibi bir konuma getirmişti.
Ancak ülke, yüksek karbon salınımı nedeniyle doğaya verilen zararın hesabını yaparak 1950’li yıllarda bu santrallerin şehir merkezinden uzaklaştırılmasına karar vermiş, ardından kömür menşeli enerjiyi alternatif yollardan elde etmenin çabası içerisine girmişti.
Elektrik şebekesi yetkilileri tarafından yapılan açıklamaya göre, ülke ilk defa kömür enerjisi kullanmadan bir hafta geçirdi.
Sera gazı salınımının 1990 yılına kıyasla yüzde 80 azaltıldığı ülkede nihai hedef ise, 2025’e kadar kömür kaynaklı enerji sistemlerinin tümünü devre dışı bırakmak.
Yine iklim hedefleri kapsamında, 2050 yılına kadar sera gazı salınımının sıfıra indirilmesi planlanıyor.
Kömür madenciliğinin sonu
Ülkenin önemli gelir kaynaklarından olan kömür endüstrisinde, 3 bine yakın madende 1 milyon 200 bin işçi çalışıyordu.
Ancak yüksek kapasiteli son kömür madeni olarak bilinen Kuzey Yorkshire madeninin 2015 yılında kapatılması, bu iş kolunun da tamamıyla tasfiyesi manasına geliyor.
Ülkede faaliyet gösteren çevreci bir grup ise gelişmeler hakkında, “Daha birkaç yıl öncesine kadar, İngiltere’nin kömür enerjisi olmadan bir lambayı bile yakamayacağını söylüyorduk. Ancak şu an geldiğimiz noktada kömür enerjisi önemini yitirdi. Bu durum hava kalitesi açısından bize oldukça fayda sağlıyor” açıklamasını yaptı.