Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlarının 2020 bütçesinin sunumunu yaptı.
Halihazırda diplomasinin sahası ve masasının daha geniş ve çok katmanlı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, diplomasinin alanına giren meselelerin çeşitlenmiş ve iç içe geçmiş durumda olduğuna dikkati çekti.
“Dış politikamızın esin kaynağı milli değerlerimiz, dayanağı insanımızdır”
Çavuşoğlu, Türkiye’nin, çok boyutlu ve ciddi sınamalarla dolu bir coğrafyada olduğunu ve zorlu bir konjonktürün içinden geçtiğini belirterek, böylesi bir ortamda vizyonu geniş, ön alıcı ve manevra yeteneği yüksek dış politika izlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin, bu amaçla “girişimci ve insani” dış politika geliştirdiğini dile getiren Çavuşoğlu, “Dış politikamızın esin kaynağı milli değerlerimiz, dayanağı insanımızdır. Dış politikamızı tasarlayıp uygularken dayandığımız temel ilkeler, milli çıkarlarımızın korunması, milletimizin huzur, güvenlik ve refahının sağlanmasıdır.” dedi.
Çavuşoğlu, girişimci ve insani dış politikanın bir diğer temel dayanağının Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” anlayışı olduğunu kaydederek, bu temel ilkelerin her tartışmanın üzerinde olduğunu aktardı.
Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde oluşturulan bu politikanın, milli ve yerli unsurları, girişimci ruhu, insani ve vicdani kültürü yansıttığını belirterek, “Uluslararası sistem yalpalarken biz sağlam basıyor, kararlı adımlarla ilerliyoruz.” diye konuştu.
“110’dan fazla FETÖ mensubu ülkemize sınır dışı edildi”
Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin, FETÖ’nün yurt dışı yapılanmasına yönelik çalışmalarının sürdürdüğüne işaret ederek, “Bugüne kadar girişimlerimiz neticesinde 110’dan fazla FETÖ mensubu ülkemize sınır dışı edildi. 38 ülkede FETÖ iltisaklı okul ve kursların faaliyetleri kısmen ya da tamamen sonlandırıldı, 19 ülkede ise okullar Türkiye Maarif Vakfına devredildi.” bilgisini paylaştı.
ABD’yle ilişkilerin zor bir dönemden geçtiğini, ABD’nin FETÖ ve YPG/PKK’ya ilişkin tutumunun bunun temel nedeni olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “ABD’nin S400 tedariğimizi bağlamından koparıp alakasız konularla ilişkilendirmesi de sorunlar yarattı. ABD iç siyasetindeki kamplaşmanın da bu süreçte aleyhimize sonuçlar doğurduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Barış Pınarı Harekatı’yla terör örgütü PKK/YPG’nin oyununu bozduklarının altını çizerek, şunları kaydetti:
“17 Ekim ortak açıklamasıyla, ABD harekatımızın meşruiyetini ve arazideki mevcudiyetimizi kabul etti. Alınan yaptırım kararları kaldırıldı. Operasyonumuz nedeniyle bizi baskı altında tutmak için ABD Kongresinde ülkemiz aleyhinde girişimler başlatıldı. Cumhuriyetimizin 96. yılını kutladığımız gün temelsiz iddialarla dolu iki tasarı ABD Temsilciler Meclisinde kabul edildi. Bunlardan, sözde Ermeni soykırımı kararına yüce meclisimiz, yaptığı ortak açıklamayla en güzel cevabı verdi. Ülkemize yönelik yaptırımlar uygulanmasını öngören yasa tasarısı da keza aynı yaklaşımın ürünüdür.”
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki ABD ziyareti vesilesiyle bu hususları Amerikan tarafıyla etraflıca ele aldıklarını belirterek, ABD yönetiminin, iki tasarı konusunda da Türkiye’nin tezleriyle aynı noktada durmasının önem taşıdığını kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, “Kongrenin daha iyi bilgilendirilmesi ve Türkiye-ABD ilişkilerinin önemine dair bilincin pekiştirilmesi konusunda, önümüzdeki dönemde TBMM heyetlerimizin Washington ziyaretlerini de içeren kamu diplomasisi faaliyetlerimizi yoğunlaştırmamız önem arz ediyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, savunma ve güvenlik politikalarının temel unsuru olan NATO aracılığıyla da bölge ve ötesinde barış, güvenlik ve istikrarın tesisine ciddi katkılar yaptığını dile getiren Çavuşoğlu, “Önde gelen üyelerinden olduğumuz NATO’yu milli çıkarlarımız doğrultusunda temel bir platform olarak kullanmayı sürdüreceğiz.” dedi.
“Eleştirilere her seviyede gereken tepkiyi gösterdik”
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin, İran’la iyi komşuluk ilişkilerini ortak menfaatler temelinde geliştirmeye devam ettiğini belirterek, iki ülke arasında ticaret, turizm, ulaştırma ve enerji dahil birçok alanda iş birliğini güçlendirdiklerinin altını çizdi.
Başta Suriye olmak üzere bölgesel konular hakkında İran ile istişareleri sürdürdüklerini dile getiren Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son harekatımıza yönelik İran’dan gelen eleştirilere de tabiatıyla her seviyede gereken tepkiyi gösterdik. İran halkına zarar veren ve bölgesel ticareti olumsuz etkileyen yaptırımlara karşı olduğumuzu da başından beri söyledik. Son günlerde İran’da yaşanan olayların bir an önce bitmesini ve İran’ın huzura kavuşmasını da diliyoruz.”
“Kıbrıs konusunda müzakere için tekrar masaya oturmayacağız”
Çavuşoğlu, Yunanistan’la diyalog kanallarını açık tuttuklarını belirterek, son seçimlerde iktidara gelen, Kiryakos Miçotakis başkanlığındaki Yeni Demokrasi Partisi hükümetiyle sorunlu meseleleri ele almayı kolaylaştıracak olumlu gündem başlıklarına odaklanmayı hedeflediklerini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Milli dava Kıbrıs konusunda sırf müzakere etmek için tekrar masaya oturmayacağımızı sizler huzurunda vurgulamak isterim. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin Kıbrıs Adası’nın batısında ve kuzeyindeki deniz alanlarında meşru hak ve çıkarları bulunmaktadır. Ülkemiz bunları korumak için gerekli tedbirleri almıştır, almaya da devam edecektir. Hem kendi kıta sahanlığımızda kendi haklarımızı, hem de garantör ülke olduğumuz KKTC’nin haklarını korumaya devam edeceğiz.”
“Mazlum ve mağdurun yanındayız”
Çavuşoğlu, Türkiye’nin, tek havza ülkesi olmadığını ve gelecekte de olmayacağının altını çizerek, Türkiye’nin bugün birden fazla havzada dinamikleri olumlu yönde etkileyebilecek şekilde sahada ve masada güçlü olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, bu gücün en çarpıcı örneklerinden birini, Suriye’nin kuzeydoğusunda yürütülen Barış Pınarı Harekatı ve hemen sonrasında ABD ve Rusya ile 5 gün arayla müzakere edilen iki ayrı mutabakatın teşkil ettiğini belirterek, “Bu yaklaşım, Barış Pınarı Harekatı’ndan önce de devreye sokmaktan çekinmeyeceğimizi gösterdiğimiz üzere barışın yolunu açmak için gerektiği takdirde sert gücümüzü kullanabilmeyi içermektedir.” dedi.
Küresel sorunların çözümüne yönelik sonuç odaklı tezler ortaya koymak suretiyle uluslararası sistemin adalet ve hakkaniyet ekseninde şekillenmesi için çaba harcadıklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Dış siyasetimizin insani yaklaşımını ortaya koyacak şekilde mazlum ve mağdurun yanındayız. Güçlünün değil, haklının yanında yer alacak bir sistemin oluşmasını destekliyoruz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO gibi geleneksel üyeliklerinin yanı sıra bölgesel ve tematik çalışmalarıyla öne çıkan çok sayıda uluslararası kuruluş ve süreçlerdeki etkin çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirerek, D-8’in reformu, genişlemesi ve mümkünse D-20 haline gelmesi için çalışmalara devam ettiklerini söyledi.
Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve Asya İşbirliği Diyalogu (AİD) dönem başkanlıklarını devraldığını anımsatarak, “Geçen hafta devraldığımız EİT Dönem Başkanlığımız süresinde özellikle ticaretin artırılması ve bağlanırlık konularına öncelik vereceğiz. Gelecek yıl da Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Dönem Başkanlığını üstleneceğiz.” dedi.
Öte yandan, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Büyükelçi Volkan Bozkır’ın, BM 75. Genel Kurul Başkanlığına adaylığını ahiren duyurduklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Bu amaçla lobi faaliyetlerimize başladık. Deneyimli diplomat ve siyaset adamı Büyükelçi Bozkır’ın, bu görevi başarıyla yürüteceğine ve ülkemizin BM’deki temsiline önemli katkıda bulunacağına inancımız tamdır.” dedi.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle karar alma süreçleri hızlandı”
Çavuşoğlu, dış siyasetin yürütülmesinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kendilerine güç verdiğini dile getirerek, “Bu yeni dönemde gücümüzü artıran yeni imkanlara kavuştuk. Bunlardan en önemlisi karar alma süreçlerindeki hızlanmadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra Türkiye aleyhtarı yoğun karalama kampanyası yürütüldüğüne dikkati çeken Çavuşoğlu, bu kampanyaya karşı birlik ve bütünlük içinde mukavemet edilmesi ve her platformda örgütlü ve sürekli çabanın ortaya konulması gerektiğini vurguladı.
“Dış temsilcilik sayımız 246’ya ulaştı”
Çavuşoğlu, bu yılki Büyükelçiler Konferansı’nın temasının “Sahada ve Masada Güçlü Diplomasi” olarak belirlendiğini hatırlatarak, sahada ve masada etkin, girişimci ve insani Türk dış politikasının gerekleri doğrultusunda Dışişleri Bakanlığının kurumsal kapasitesini de sürekli güçlendirdiklerinin altını çizdi.
Dış teşkilatın genişleme sürecinin devam ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, “2002’de 163 olan dış temsilcilik sayımız, bugün itibarıyla 142 büyükelçilik, 13 daimi temsilcilik, 89 başkonsolosluk, bir konsolosluk ajanlığı ve bir ticaret ofisi olmak üzere toplam 246’ya ulaşmıştır.” diye konuştu.
“Batı’da ‘YPG romantizmini’ yücelten algı yönetimi ve kara propagandayla karşı karşıyayız”
Çavuşoğlu, komşu ülke Suriye’yi 2011’den bu yana rehin alan ihtilafın, kuşkusuz bu yılın en büyük sınamalarından birini teşkil ettiğini belirterek, “Ülkedeki yıkımın devam ettiği bu yıl boyunca da ihtilafın kalıcı siyasi çözümle sona erdirilmesine ve ülkedeki otorite boşluğundan beslenen terör tehdidinin tamamen bertaraf edilmesine öncelik verdik.” diye konuştu.
Türkiye’nin bekasına ve vatandaşların hayatına kasteden terör örgütü PYD/YPG’ye karşı 9 Ekim’de başlatılan Barış Pınarı Harekatı’nın, Fırat’ın doğusunda terör devleti oluşturmaya yönelik girişimleri akim bıraktığına değinen Çavuşoğlu, “Suriye topraklarında göğüs göğüse savaştığımız DEAŞ’a da PYD/YPG’ye de karşı olduğumuzu, bu terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele edeceğimizi ortaya koymuş bulunuyoruz.” dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’ye karşı kurulan her oyunu, bu meyanda Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğini tehdit eden tezgahları bozacaklarını gösterdiklerine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Asılsız suçlamalara ve yaptırım tehditlerine rağmen, sahada ve masada yürüttüğümüz kararlı mücadele neticesinde, ABD ve Rusya Federasyonu meşru güvenlik kaygılarımızı, harekatımızın meşruiyetini ve sahada attığımız adımlarla oluşturduğumuz yeni statükoyu kabul etti. Kurmakta olduğumuz barış koridoruyla Suriyeli mültecilerin gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşleri için müsait ortam yaratılmasına da öncülük ediyoruz. Nitekim, harekatın başlangıcından bu yana yerinden edilmiş kişilerin yüzde 50’sinden fazlası bu topraklara, evlerine geri döndü ancak özellikle Batı’da ‘YPG romantizmini’ yücelten büyük algı yönetimi ve kara propaganda kampanyasıyla karşı karşıyayız. Asılsız söylemlere karşı harekatın gerekçe, hedef ve sonuçlarının en doğru şekilde aktarılması için stratejik iletişim faaliyeti yürüttük, yürütüyoruz.”
“Necef ve Kerkük’te ilk kez başkonsolosluk açılması çalışmalarımız devam ediyor”
Çavuşoğlu, Türkiye’nin, Suriye’de barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için en fazla çabalayan ülkelerden biri olduğuna işaret ederek, Suriye’de kapsamlı siyasi değişimin kapısını aralayacak Anayasa Komitesi üyeleri üzerinde mutabakata varıldığını anımsattı.
Böylelikle yaklaşık iki yıldır devam eden sürecin başarıyla tamamlanarak komitenin 30 Ekim’de Cenevre’de çalışmalarına başlamasını sağladıklarını dile getiren Çavuşoğlu, çalışmaların şu ana kadar beklenenden daha iyi şekilde sürdüğünün altını çizdi.
Bakan Çavuşoğlu, Suriye’nin yanı sıra diğer önemli komşu Irak’ın güvenlik ve istikrarının da tüm bölgeyi etkilediğine dikkati çekerek, Irak’ın yeniden imarını desteklemek suretiyle bu ülkenin kalkınmasına yardımcı olmaya kararlı olduklarını ifade etti.
Irak’ın tüm kesimlerine ulaşma hedefi doğrultusunda Türkiye’nin Musul ve Basra başkonsolosluklarının yeniden faaliyete geçirildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, “Necef ve Kerkük’te ilk kez başkonsolosluk açılmasına yönelik çalışmalarımız da devam ediyor.” dedi.
Çavuşoğlu, Irak’taki terör örgütü PKK varlığına karşı çabaların da aralıksız sürdüğüne işaret ederek, Pençe Harekatı neticesinde Türkiye’ye terörist sızmaların önemli ölçüde azaltıldığının altını çizdi.
Irak Türkmenlerinin güven ve huzur içinde yaşamaları ve her alanda adil temsillerinin sağlanması yönündeki çabaların aralıksız devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, bu kapsamda Kerkük’ün statüsünün belirlenmesine yönelik süreçleri yakından takip ettiklerini ve destek verdiklerini dile getirdi.
Mevlüt Çavuşoğlu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkilerde de bu yıl içinde olumlu adımlar atıldığına dikkati çekerek, “Irak’ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğü ile ilgili ilkesel yaklaşımımız temelinde bu ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi arzu ediyoruz. Ülkede ekim başından bu yana yaşanan gösterilerde yaşanan can kayıplarını endişeyle izliyoruz.” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu’dan Filistin, Lübnan ve Yemen’e ilişkin değerlendirme
Filistin davasının Türkiye için her zaman öncelikli konumunu koruduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “İsrail’in yasa dışı işgaline ve Filistin topraklarındaki uluslararası hukuka aykırı gayri insani uygulamalarına karşı sesimizi yükseltiyoruz.” dedi. Çavuşoğlu, ayrıca Filistin iç uzlaşmasının sağlanmasına önem atfettiklerini ve bu konuda gerekli desteği verdiklerinin altını çizdi.
Bakan Çavuşoğlu, Lübnan’a ilişkin, “Zengin etnik ve dini yapısıyla Orta Doğu’nun küçük modeli niteliğindeki Lübnan’ın içinde bulunduğu süreçten istikrarını ve toplumsal bütünlüğünü güçlendirerek çıkmasını temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Yemen’de BM öncülüğünde sürdürülen siyasi çözüm çabalarını ülkenin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunması temelinde desteklediklerinin altını çizen Çavuşoğlu, Libya’da da kalıcı ateşkesin sağlanmasını ve BM himayesinde siyasi çözüm çabalarına devam edilmesini öncelikli konu olarak gördüklerini ve Türkiye olarak desteklediklerini sözlerine ekledi.
“Ferhat Abdi Şahin’in iade talebini adı geçen ülkelere ilettik”
Türkiye’nin, terör örgütü PKK’nın yurt dışı yapılanmasının baskı altına alınması ve faaliyetlerinin engellenmesine yönelik çabalarının sürdüğünü belirten Çavuşoğlu, Almanya ve İngiltere’de PKK sembolleri kullanan şahıslar hakkında çıkan mahkumiyet kararlarının kayda değer olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, “PYD/YPG sözde komutanı PKK’lı terörist Ferhat Abdi Şahin’in ABD ve Almanya’ya seyahat edeceği yönünde çıkan haberler üzerine, adı geçenin tutuklanarak ülkemize iadesi talebimizi Interpol bülteni, kırmızı bülten dahil süratle anılan ülkelere ilettik. Bu taleplerimizi ısrarla takip ediyoruz.” dedi.
Türkiye’nin, DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) içinde etkin rolünün sürdüğünü belirten Çavuşoğlu, Türkiye’nin, koalisyon bünyesindeki en önemli çalışma gruplarından biri durumundaki Yabancı Terörist Savaşçılar (YTS) Çalışma Grubu’nun eş başkanı olduğunu anımsattı.
Çavuşoğlu, YTS’ler konusunda kaynak ülkelerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelerini teminen gereken tüm adımları attıklarını ve YTS’lerin ülkelerine gönderilmeye başlandığını dile getirdi.
AB ile ilişkiler
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine ilişkin yaptığı değerlendirmede de “AB üyeliği, tüm sorunlara rağmen stratejik hedefimiz. Reform gündemine hız verdik. Ancak, bugün AB’nin ülkemize karşı izlediği tutum haksız ve kabul edilemez bir nitelik taşıyor.” ifadelerini kullandı.
AB’nin, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye ile arasında oluşan güven bunalımını aşacak adımları atmadığına işaret eden Çavuşoğlu, “İlaveten, (AB) terör örgütü ve yandaşlarının ortaya attığı asılsız iddialara itibar edilerek, Barış Pınarı Harekatı bağlamında olumsuz bir hava yaratılmıştır.” diye konuştu.
AB’nin, bölgesel ve küresel alandaki önemli gelişmeleri gerektiği şekilde takip etmediğini ve bunların neden ve sonuçlarını nesnel ve bütüncül şekilde değerlendiremediğini söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun son örneği, Balkanlar’da Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’ya yönelik alınan basiretsiz kararlarda da görüldü. Keza benzer sorunlar Karadağ’ın üyelik sürecinde yaşanmıştır. AB’nin yaptığı hataları anlaması ve Türkiye’nin üyeliğinin Birliğe katacağı değeri görmesi durumunda, her iki taraf için de faydalı ilişkiler kurulabileceğine ve güvenin yeniden tesis edilebileceğine dair inancımızı koruyoruz. Bu çerçevede özellikle Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konularına önem veriyoruz.”
“Rusya ile ilişkiler olumlu zeminde gelişiyor”
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin olumlu bir zeminde gelişmeye devam ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, “İş birliğinin ilerletilmesi için güçlü bir siyasi irade ve liderlerimiz arasında yakın diyalog var. Bu diyalog bölgesel bakımdan da önemli ve fark yaratıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye’den Kırım’a, Kafkasya’dan Balkanlara pek çok konuda Rusya ile fikir alışverişinde bulunulduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Rusya ile başta Kırım olmak üzere anlaşılamayan hususlar olsa da diyalog yoluyla ortak payda bulmaya çalıştıklarını ve iş birliğini hedeflediklerini belirtti.
Çavuşoğlu, “Bu yapıcı yaklaşımın meyvelerini de toplamaya başladık. En son Barış Pınarı Harekatı özelinde aldığımız sonuçlar en somut örnek. Rusya’ya yönelik bu stratejik bakışımızı sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğinden yana olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımıyoruz. Kırım Tatarlarının durumunu iyileştirmeye yönelik desteğimizi sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bölgesel ilişkiler
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Balkanlar’da kırılgan olan barış ve istikrar ortamının korunması için elinden gelen katkıyı sunduğunu belirterek, üçlü istişare mekanizmalarının faal olduğunu, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme hedeflerini destekledikleri bölge ülkeleriyle ikili ilişkilerin yarar temelinde sürdürüldüğünü belirtti.
Azerbaycan ile ilişkilerin Bakü’de düzenlenen Türk Konseyi Zirvesi, Karma Ekonomik Komisyon toplantısı ve diğer vesilelerle bu yıl da sürdüğünü anlatan Çavuşoğlu, “Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ’a ilişkin haklı davasını savunmaya devam edeceğiz.” dedi.
Çavuşoğlu, Gürcistan ile dostluk bağlarının ise Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum boru hatları, TANAP ve Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile pekiştiğini vurguladı. Çavuşoğlu, “Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarının barışçıl yollarla Gürcistan’ın toprak bütünlüğü içinde çözüme kavuşturulmasına yönelik desteğimiz sürüyor. Ahıska Türkleri’nin maruz kaldıkları sürgünün 75. yılında Ahıskalı kardeşlerimizin acısını paylaşıyor ve desteğimizi sürdürüyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin Güney Kafkasya’da barış ve istikrar görmek istediğini vurgulayan Çavuşoğlu, bunun için Ermenistan’ın yapıcı bir tutum içine girmesi ve Yukarı Karabağ sorununun çözümüne yönelik somut gayret göstermesi gerektiğinin altını çizdi.
Orta Asya Cumhuriyetleri ile ortak tarih ve kültüre dayalı ilişkilerin pekiştirildiğini de anlatan Çavuşoğlu, 15 Ekim’de Bakü’de düzenlenen 7. Türk Konseyi Zirvesi’nde kabul edilen bildiride Barış Pınarı Harekatı’na destek verilmesinden memnuniyet duyduklarını belirtti.
Türkiye’nin Afganistan’a ikili düzeyde ve çok taraflı platformlarda desteğinin devam ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, 2011 yılında hayata geçen “Asya’nın Kalbi İstanbul Süreci”nin bir sonraki toplantısının 9 Aralık’ta İstanbul’da düzenleneceğini söyledi.
“10 ASEAN ülkesiyle ticaret hacmimiz 10 milyar dolar seviyesine yükseldi”
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin başlattığı “Yeniden Asya” açılımı ile kıtanın dinamizminden daha iyi ve verimli biçimde yararlanmak amacıyla uzun vadeli bir yaklaşım ortaya koyulduğunu belirtti.
Türkiye’nin Çin’le ilişkilerinin karşılıklı ziyaret ve temaslarla sürdüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, “İhracatımızın çeşitlendirilmesi suretiyle ticaretimizin dengeli hale gelmesini hedefliyoruz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Uygur Türklerinin yaşamlarını barış, huzur ve refah içinde sürdürmeleri, temel insan haklarının gözetilmesi, dini özgürlüklerinin ve kültürel kimliklerinin korunmasına önem verdiğinin de altını çizdi.
Bu konuların uluslararası platformlarda ve Çin makamları nezdinde gündemde tutulduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Önümüzdeki dönemde bölgeye bir ziyaret gerçekleştirilmesine yönelik plan bağlamında bunun modaliteleri ve kapsamına dair temas ve değerlendirmelerimiz sürüyor. Çin’in daveti üzerine Çin’deki durumu yerinde görmek için bir heyet göndereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, Japonya ile Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nın “kazan-kazan” anlayışıyla en kısa zamanda imzalanması ve Güney Kore ile de serbest ticaret anlaşmasının güncellenmesi için çalışmaların sürdüğünü söyledi.
Güneydoğu Asya Uluslar Topluluğu (ASEAN) ile Türkiye’nin kurumsal iş birliğinin güçlendirilmesinin, Yeniden Asya politikasının önemli bir ayağını oluşturduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “10 ASEAN ülkesiyle 2002 yılında 1,3 milyar dolar düzeyinde olan toplam ticaret hacmimiz, bugün 10 milyar dolar seviyesine yükseldi.” dedi.
Afrika ile Latin Amerika ve Karayipler Bölgesi’ne yönelik açılımlar
Afrika Kıtası ile de köklü tarihi ve kültürel ilişkilerinin yeniden canlandırılması yolunda büyük ilerleme kaydedildiğini söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin üçüncüsünün, gelecek yılın ilk yarısında Türkiye’de düzenleneceğini belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Latin Amerika ve Karayipler Bölgesi’ne yönelik açılımının da artan temsilcilik sayısı ile desteklendiğini anlattı.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik hizmetler
Dışişleri Bakanlığının, merkez ve yurt dışı teşkilatı ile vatandaşların kesintisiz konsolosluk hizmeti alabilmesi için yoğun mesai yaptığını söyleyen Çavuşoğlu, bugüne kadar 6,3 milyon kişinin talebine yanıt veren Konsolosluk Çağrı Merkezi’nin 7 gün 24 saat Türkçe ve 5 yabancı dilde hizmet verdiğini belirtti.
Çavuşoğlu ayrıca, vatandaşların ve ihtiyaç duyan kişilerin büyükelçiliklere ve başkonsolosluklara ulaşabilmesi için büyükelçiliklerde “nöbetçi telefon” uygulamasının başlatıldığını söyledi.
Çavuşoğlu, yurt dışına giden ve orada yaşayan vatandaşlara yönelik, noterlik hizmetlerinin kolaylaştırılması, sanal POS ve POS cihazı üzerinden ödeme imkanı getirilmesi, boşanma işlemlerinin tanınması, dövizli askerlik ödemeleri, 8 dilde adli sicil belgesi düzenlenmesi, hukuk danışmanlarının görevlendirilmesi gibi alanlarda yenilikler getirildiğini anlattı.
“Avrupa’daki vatandaşlarımızla yakından ilgileniyoruz”
Aşırı sağ, İslam düşmanlığı ve ırkçılık akımlarının Avrupa genelinde yükselişte olduğunu ve bunların yarattığı tehdidin endişe verici noktaya ulaştığını vurgulayan Çavuşoğlu, “Buna son dönemde PKK’lı grupların vatandaşlarımızı, iş yerlerini ve Türk çıkarlarını hedef alan yeni saldırıları da eklendi. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın esenliğiyle ilgili konularla yakından ilgileniyoruz ve ilgilenmeye devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kültürel diplomasi alanındaki faaliyetlerin de hız kesmeden sürdüğünü söyleyen Çavuşoğlu, bu yılın “Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı” ve “Japonya’da Türk Kültür Yılı” olarak kutlandığını hatırlattı.
Çavuşoğlu ayrıca, bu yılın “Göbeklitepe Yılı” ilan edildiğini, bu konuda üst düzey faaliyetler yürütüldüğünü, bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı himayesindeki Ara Güler sergisinin bu yıl Londra, Paris, Kyoto ve New York’ta açıldığını da anlattı.
Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlarının 2020 bütçesi
Dışişleri Bakanlığına 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 4 milyar 631 milyon TL ödenek tahsis edilmesinin öngörüldüğünü aktaran Çavuşoğlu, buna ilaveten yüklendiği görevler çerçevesinde 569 milyon TL’si AB Başkanlığı için de toplam 656 milyon TL tutarında bütçe teklifini ve Türk Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK) 2020 yılı bütçe teklifi olan 26 milyon TL ödeneği de TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nun onayına sundu.
Çavuşoğlu, bakanlık bütçesinin yaklaşık yüzde 57’sinin yurt dışı teşkilatının harcamaları için kullanıldığını, yüzde 34’ünün katkı payı ödemeleri ve yurt dışındaki öğretmen, okutman ve din görevlileri maaşları için harcandığını da belirtti.
Kaynak: AA