Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin ev sahipliğinde, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve İslam Kalkınma Bankası iş birliğiyle düzenlenen “İslam İşbirliği Teşkilatı Üst Düzey Kamu ve Özel Sektör Yatırım Konferansı” kapsamında “Küresel Değer Zincirinin Gelişmesinde Özel Sektörün Kalkınmasına Yönelik Yenilikçi Finansman Çözümleri” oturumu gerçekleştirildi.
Küresel değer zinciri konusunun masaya yatırıldığı oturumda konuşan Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Özlem Cinemre, küresel değer zincirinde kalkınma bankalarının misyonunu anlattı.
Cinemre, kamunun hedeflerini tutturmasına yardımcı olma misyonu taşıdıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin kalkınma hedefleri ile paraleliz. Ülkenin yapısal dönüşümünü temin etmeye çalışıyoruz. Ticari bankalardan farklıyız. Kar, genel amacımız değil, finansal getiri üzerinde durmuyoruz. Bizim için kalkınması öncelikli sektörlere, müşterilere, bölgelere finansmanı akıtma önceliğimiz. Uzun vadeli finansman sağlıyoruz. Bu şirketler ekonomi için kritik şirketler… Döngüsel olmayan krediler veriyoruz.
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası olarak belli bir sermayemiz var elbette… Ulusal pazardan kısa vadeli borçlanma yapıyoruz ama daha da önemlisi kredi portföyümüzün büyük bölümünün finansmanı İslam Kalkınma Bankası gibi çok taraflılardan geliyor. Giderek artan bir baskı hissediyoruz ki yatırımcı bazımızı artırmamız lazım, kamu fonları ile özel kaynakları birleştirmemiz gerektiğini görüyoruz. Daha çeşitlendirilmiş kamu-özel sektör borçlanmalarına ihtiyacımız var.”
Bu baskıyı hissettiklerine işaret eden Cinemre, bu şekilde kredi kapasitesinin de artacağına işaret etti.
“Tüm dünyada giderek artan bir etik yatırımcı bazı var”
Cinemre, şu bilgileri verdi:
“Sürdürülebilirlik, çevre, sosyal boyutlar giderek daha fazla önem kazanmaya başladı. Tüm dünyada giderek artan bir etik yatırımcı bazı var. Bu yatırımcılar, sıradan bir tahvile yatırım yapmak yerine çevre ile sürdürülebilirlik ile ilgili olan şeylere yatırım yapmak istiyorlar.
Biz banka olarak oldukça inovatif bir bankayız. Türkiye Kalkınma Fonu’nu kurmak üzereyiz. Bu fon, girişim sermayesini içerecek, teknolojiler ve yeni şirketlere yatırım yapacak. Özel sektör fonları bunun içinde olacak, büyümeye yönelik sektör ve şirketleri içerecek.”
“Değer zinciri dediğimizde ekolojik kaynaklara odaklanmamız şart”
Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Sümerli de tarımın değer zinciri için önemine dikkati çekerek, “Tarım, düşünebileceğimiz en büyük değer zinciri olacak. Tarımda, özellikle organik tarımda oluşturulan değer zinciri önümüzdeki yıllarda pek çok hususun önüne geçecek. Şu an dünyada gıda kıtlığından bahsediliyor. Ekolojik kaynakları kullanmada bazı ülkelerde döngü tarihi değişiyor.” diye konuştu.
Değer zinciri denildiğinde ekolojik kaynaklara odaklanılmasının şart olduğunu vurgulayan Sümerli, “Aksi halde içinde yaşayacağımız bir dünya kalmayacak. Kaynaklarımızı, imkanlarımızı düzgün şekilde kullanmamız gerek. Ürünü beslemek yerine toprağı beslememiz lazım. Köklerimize, geleneklerimize dönmeliyiz.” dedi.
Dünyanın ve çevrenin optimum hale getirilmesi, değer katacak tarım ürünleri üretilmesi ve organik tarımın şart olduğunu belirten Sümerli, organik gıdada atık oranının yüzde 13, diğerinde ise yüzde 30 olduğunu bildirdi.
“Afganistan’da değer zinciri için hedefler belirledik”
Afganistan Sanayi ve Ticaret Bakan Vekili Ajmal Ahmady ise küresel değer zincirinin ülkeler için önemine işaret ederek, Afganistan’ın bu zincire dahil olmasının kendileri için önemli olduğunu vurguladı.
Ajmal Ahmady, şunları kaydetti:
“Afganistan olarak Ulusal İhracat Stratejisi belirledik. Bu strateji içinde desteklemek üzere 6 farklı değer zinciri belirledik. Burada bir çerçeve çizdik ve değer zincirini üretim, işleme ve ihracat olarak üçe böldük. Ülkemizde ihracatçıları desteklemek üzere programlar belirledik. Tedarik zinciri finansman modeli getirme amacındayız. Bazı mekanizmalar getirmeye çalışıyoruz ki üreticiler ve ihracatçılar finansman sağlayabilsinler. Kısacası, Afganistan’da değer zinciri için hedefler belirledik.”
‘Her yıl ortalama 1,5 trilyon doların üzerinde uluslararası doğrudan yatırım gerçekleşmektedir’
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, “Dünyada her yıl ortalama 1,5 trilyon doların üzerinde uluslararası doğrudan yatırım gerçekleşmektedir. Maalesef İİT üyelerinin toplamının bu pastadan aldığı pay sadece yüzde 8 civarında.” dedi.
Etkinliğe verdiği destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden Ermut, 2003 yılına kadar, tüm tarihi boyunca 15 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekmiş olan Türkiye’nin, Erdoğan’ın liderliğinde son 16 yılda 210 milyar dolar yatırım çekmeyi başardığını söyledi.
Bu başarıya katkı sağlamak için çalışmaya devam ettiklerini belirten Ermut, şunları kaydetti:
“Gerek kamu tarafından gerekse özel sektör tarafından yapılan yatırımlar, sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın olmazsa olmaz şartları arasında yer almaktadır. Bu noktada, İİT üyelerinin ekonomik potansiyeli, mevcut durumlarının çok çok üstündedir. Diğer yandan, bu yatırımların istenilen düzeyde gerçekleşmesi için finansman koşullarının elverişli olması gerekmektedir.
Gerek özel bankalar gerekse İslam Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kurumları, bu anlamda önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Ancak gelinen nokta bize şunu gösteriyor ki, sağlıklı ve sürdürülebilir finansman kaynağı olarak uluslararası doğrudan yatırımlar stratejik anlamda çok daha önemli hale gelmiştir. Dünyada her yıl ortalama 1,5 trilyon doların üzerinde uluslararası doğrudan yatırım gerçekleşmektedir. Maalesef İİT üyelerinin toplamının bu pastadan aldığı pay sadece yüzde 8 civarında.”
“İİT ülkelerinin aralarında yaptıkları doğrudan yatırımlar da istenilen seviyede değil”
Arda Ermut, İİT’ye mensup ülkelerin, kendi aralarında yaptıkları doğrudan yatırımların da istenilen seviyede olmadığını vurgulayarak, 2018 yılında teşkilat üyelerinin yurt dışında yaptıkları toplam doğrudan yatırımların yüzde 58’inin gelişmiş ülkelere gittiğini, sadece yüzde 29’unun teşkilat üyeleri arasında gerçekleştiğini bildirdi.
Ermut, potansiyelin bu rakamların çok üstünde olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizler inanıyoruz ki, potansiyelimiz bunun çok çok üzerindedir. Gerek küresel doğrudan yatırımlardan hak ettiğimiz payı almak için gerekse İİT üyeleri arasında doğrudan yatırımları artırmak için yapılacak çok şey var. Bunların başında reformlar ve kurumsal kapasitenin artırılması gelmekte. Hem yatırımların önündeki engellerin ortadan kaldırılması için gerekli reformların yapılması hem de bu reformların başarılı olması ve istenilen sonuçları vermesi için yatırım ajansları başta olmak üzere tüm ilgili yapılarda kurumsal kapasitenin geliştirilmesi çok önemli.
Bugün gelişmiş ekonomiler dahil birçok ülke, küresel doğrudan yatırımlardan pay almak için kıyasıya rekabet etmekte. Ayrıca, tüm dünyada son yıllarda artan belirsizlikler sebebiyle küresel yatırımlarda önemli çalkantılar yaşanmakta ve bu durum rekabeti daha da artırmaktadır.”
“Yatırımcılar açısından ülkelerin sunduğu değer seti önemli”
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ermut, yatırımcılar açısından ülkelerin sunduğu değer setinin önemli olduğunu belirterek, “Bir ülkenin coğrafi konumu, makroekonomik dinamikleri ve demografik yapısı gibi unsurlardan oluşan bu değer setinin taşıdığı potansiyel, siyasi istikrarla birlikte hayata geçirilebilecek olan reformlar ve güçlendirilen kurumsal kapasite ile gerçekleştirilmiş olur. Türkiye’nin özelikle ekonomi alanında son 16 yıldaki tecrübesinin özeti olan bu formül, doğrudan yatırımlardaki muazzam artışın temelinde yatan vizyonu ortaya koymaktadır.” dedi.
Ermut, 2018’de tüm dünyada küresel yatırımların yüzde 13 oranında azalırken, Türkiye’ye gelen yatırımların yüzde 12,6 artış gösterdiğini kaydetti. Bu rakamların, reform süreçlerindeki devamlılığın yatırım ortamındaki sürdürülebilirlik için taşıdığı önemin bir göstergesi olduğunu vurgulayan Ermut, şunları kaydetti:
“Kuşkusuz bugün burada temsil edilmekte olan tüm İslam ülkelerinin tecrübe paylaşımı ve istişare yoluyla doğrudan yatırımlardan daha fazla pay almalarına katkıda bulunmak bu toplantının en önemli hedefi. İİT üyeleri arasında yatırımların karşılıklı artırılmasının yolu ikili ve çok taraflı iş birliklerinden geçmektedir. Bu minvalde, hem İslam İşbirliği Teşkilatı hem de İslam Kalkınma Bankası’nın sağladığı katkılar çok büyük önem taşımakta. Bizler de her platformda, bu iki değerli kurumla iş birliği yapmayı son derece önemsiyoruz. İslam Kalkınma Bankası Grubu, yatırımların finansmanı ve güvencesi anlamında, Türkiye dahil birçok ülkede önemli katkılar sağlamaktadır. Umarız bu toplantı da böylesine bereketli iş birliği hikayelerinin oluştuğu, temellerinin atıldığı bir platform olur.”
Kaynak: AA