Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, AB’nin, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı halk sağlığını korumak, aşı araştırmalarını desteklemek, salgının sosyo-ekonomik etkisini azaltmak için kararlı adımlar attığını ve küresel mücadeleyi desteklediğini belirterek, bu krizle “ancak birlik halinde” baş edilebileceğini vurguladı.
Büyükelçi Berger, Kovid-19’la mücadelede AB’de yaşanan son gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
Birkaç haftadır salgının merkez üssünde bulunan AB ülkelerinin, kamu otoriteleri ve sağlık sistemleriyle krizin etkilerine acilen müdahale ettiğini aktaran Berger, “Üye devletler ve AB kurumları, Avrupa Komisyonunun koordinasyonunda Kovid-19 salgınıyla ortak mücadele için kriz yönetimini başlattı. AB vatandaşlarının ülkelerine dönmesi, halk sağlığı sektörünü güçlendirmek, gerekli koruyucu ekipmanı tedarik etmek, aşı araştırmalarını desteklemek ve salgının AB’ye yönelik sosyo-ekonomik etkisini azaltmak için kararlı adımlar atıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Komisyonun, Avrupa genelinde gerekli kişisel koruyucu ekipman tedarikini sağlamaya yönelik bir program başlattığını da vurgulayan Berger, üye devletlerin daha fazla tıbbi ekipmana erişmesi için de çalışmaların devam ettiğini anlattı.
Berger, yüz maskesi, eldiven, gözlük, yüz kalkanı, cerrahi maske, tulum, suni solunum cihazı ve test kiti ihtiyacının karşılanması için, üreticilerin yüksek performanslı cihazlarını standartlara uygun ve daha hızlı şekilde satışa sunmalarının sağlandığını da dile getirdi.
Komisyon’un, AB’nin “RescEU” adlı sivilleri koruma mekanizması aracılığıyla solunum cihazı ve koruyucu maske gibi tıbbi ekipmanları depolayacağını da belirten Berger, “Malzemenin en çok ihtiyaç duyulan yere gittiğinden emin olarak, dağıtımı Acil Müdahale Koordinasyon Merkezi (Emergency Response Coordination Centre) yapacak.” dedi.
Bazı özel durumlar haricinde, AB’ye zorunlu olmayan seyahatlere yönelik geçici kısıtlamaların getirildiğinin altını çizen Berger, Komisyon’un, tedarik zincirlerini sürdürmek için Birlik içinde ve komşu ülkelerden hızlı ve sürekli mal akışını sağlamaya yönelik kılavuz ilkeler yayınladığına da dikkati çekti.
Dünyadaki birçok ülkeden 250 bin AB vatandaşının ülkelerine getirildiğini hatırlatan Berger, AB’nin üye ülkelere sağladığı lojistik ve finansal destekle geri dönüşlerin devam ettiğini de kaydetti.
AB’nin, özellikle Kovid-19’un etkisinin ağır görüldüğü İtalya ve İspanya’ya yeterince destek olmadığı ve salgına yanıt vermekte başarısız olduğu yönündeki haberleri de değerlendiren Berger, AB genelinde ülkelerin, bölge ve şehirlerin komşulara ve ihtiyaç duyanlara yardım eli uzattığını, maske gibi koruyucu malzemelerin bağışı, hastaların sınır ötesinde tedavisi ve vatandaşların eve dönüşü gibi konularda birbirine destek olduğuna işaret etti.
Hastanelerinde yer kalmayan ülkelerin hastalarını kendi ülkesinde tedaviye alan ve kişisel koruyucu ekipman sağlayan üye devletlerin gösterdiği dayanışmayı memnuniyetle karşıladıklarına değinen Berger, “Bu, iş birliği ve dayanışma için kritik bir zaman. İtalya, İspanya ve diğerlerine daha fazla yardım sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Önceliğimiz budur. Dayanışma veya Avrupa genelinde çözümler olmadan halk sağlığına ilişkin bu acil durumla etkin bir şekilde baş edemeyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Salgınla ortaya çıkan krizin, AB’nin bütünlüğüne zarar verip vermeyeceğine ilişkin ise Berger, “Hayır, tam tersine, bu kriz gösteriyor ki ancak birlik olursak ona karşı gelecek kadar güçlü olabiliriz.” dedi.
Berger, mevcut krize müdahale etmek için tek bir yolun olmadığını, her ülkenin bu salgınla mücadelede farklı araçlara sahip olduğunu belirterek, Türkiye’nin salgınla mücadelesine ilişkin, “İzlenimim şu ki durumun ciddiyeti iyi anlaşıldı ve salgının yayılmasının olabildiğince önlenmesi için kademeli önlemler alındı. Türk sağlık sistemi iyi donanımlıdır. Önümüzdeki haftalarda yetersiz kalmayacağını umuyorum.” diye konuştu.
Berger, şunları kaydetti:
“Bu kriz AB – Türkiye ilişkilerinin çok ötesinde. Küresel ekonomi bir darbe alıyor ve çoğu ülkenin içe dönük bir yaklaşımı benimsemek isteyeceği yönünde bir risk var. Umarım AB ve Türkiye hem ikili hem de küresel olarak güçlü ticari ilişkileri ilerletmeye devam edecektir. Geçen haftalarda, sorunsuz sınır ötesi ticaretin ne kadar önemli olduğunu ve ticari engellerin olumsuz etkilerini somut olarak gördük. Sorunların çözülmesi gerekiyor ve bunları çözmek için birlikte çabalamalıyız.”
Kovid-19’a karşı AB’nin ekonomik adımlarını da değerlendiren Berger, “Vatandaşların korunması önceliğimiz. Bu, AB ve Avrupa Yatırım Bankasınca ortaya konan, vatandaşların işlerini kaybetmesinin önüne geçilmesini ve krizden etkilenen şirketlerin desteklenmesini içeren ekonomik önlemleri de içeriyor.” ifadelerini kullandı.
Avrupa Yatırım Bankasının kısmen kendi sermayesini, kısmen de AB bütçesini kullanarak küçük ve orta ölçekli işletmelere 20 milyar Euro tutarında ek yatırım sağlayacağını kaydeden Berger, Komisyon’un da Avrupa Yatırım Fonuna, AB bütçe garantisi altında 1 milyar Euro temin edeceğini vurguladı.
Bu desteklerle KOBİ’lere likidite sağlanabileceğini vurgulayan Berger, 37 milyar Euroyu içeren Koronavirüs Müdahale Yatırım Girişimi’nin de onaylandığını ve Avrupa Komisyonunun yapacağı bir önerinin ardından AB Dayanışma Fonu’nun halk sağlığı krizi yaşayan üye devletlere destek sağlayabileceğini belirtti.
Kovid-19 salgınıyla mücadelede ana mali yanıtın, üye devletlerin ulusal bütçelerinden verileceğini işaret eden Berger, Komisyonun, iş kaybının önlenmesi, vatandaşlarla ve şirketlerin desteklemesi için hükümetlere bütçe konularında esneklik tanıyacak tedbirler aldığını da vurguladı.
Berger ayrıca, epidemiyolog ve virologlardan oluşan bağımsız bir bilim kurulunun üye devletlere alınması gereken tedbirler ve risk yönetimi hakkında tavsiyelerde bulunduğunu belirterek, Komisyon’un, Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezinin bilimsel tavsiyelerine dayanarak alınacak tedbirlere ilişkin önerileri yayınladığını da anlattı.
Berger, “Komisyon, aşı geliştirmek için 140 milyon Euroya kadar yatırım yapıyor. Hedef, Haziran 2020’ye kadar bir aşının klinik testini başlatmak. Koronavirüsün yayılmasını önlemek ve hayat kurtarmak için yeni tedaviler, tanı testleri ve tıbbi sistemler geliştirmek.” dedi.
AB’nin Horizon 2020 araştırma ve yenilik fonlama programı tarafından 136 araştırma ekibini kapsayan 18 projenin desteklendiğini belirten Berger, “Yenilikçi İlaç Girişimi”nin başlattığı, Horizon 2020 tarafından finanse edilen bir acil çağrının da ilaç endüstrisi ile eşleştirileceğini anlattı. Berger, çok sayıda start-up firmasının ve KOBİ’nin de salgının üstesinden gelmeye yardımcı olabilecek yeniliklere ilgi gösterdiğini de işaret etti.
Berger, “AB, küresel sahnede koronavirüs krizine çok taraflı müdahaleye tam olarak katılmakta ve salgına güçlü ve eş güdümlü bir küresel müdahaleyi hızlandırmak için G20, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Sağlık Örgütünün yanında yer almaktadır.” diye konuştu.
Berger, Kovid-19’dan en çok etkilenen yaş grubunun yaşlı nüfus olduğu göz önünde bulundurulduğunda, salgının, yaş ortalaması yüksek olan AB için daha büyük bir risk oluşturup oluşturmadığına ilişkin ise “Ülkeler arasındaki veriler şu aşamada çok karşılaştırılabilir olmayabilir. Yaş grupları ile ilgili kapsamlı bir analiz yapmak için de daha fazla araştırmaya ve zamana ihtiyacımız var.” ifadesini kullandı.
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezinin (ECDC), Kovid-19’la ilişkili şiddetli hastalık riskinin yaşlılar ve altta yatan kronik hastalığı olanlar için çok yüksek olduğunu belirlediğini hatırlatan Berger, Avrupa Komisyonunun, koronavirüsü tanımak, virüs bulaşmış hastalara daha etkin klinik destek vermek ve halk sağlığını risklere karşı hazırlıklı tutmak ve salgına yanıt vermek amacıyla 18 araştırma projesini desteklediğini de belirtti.
(BRT/AA)