İran lideri Ali Hamaney, Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürüldüğü gün yaptığı açıklamada, ABD’den “sert bir intikam” alınacağını duyurdu.
ABD Başkanı Donald Trump ise dün, İran’a ait 52 hedef belirlediklerini ve Tahran’ın muhtemel bir saldırısına karşılık bu hedefleri vuracaklarını bildirdi.
ABD ve İran ilişkilerinde 1950’li yılından bu yana yaşanan bir dizi dönüm noktası bulunuyor.
CIA destekli darbe ve nükleer anlaşma
İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, İngiltere-ABD ekseninde hareket etmesi nedeniyle ülkedeki milliyetçiler tarafından eleştiriliyordu. İran petrolünün millileştirilmesi hareketine önderlik eden Başbakan Muhammed Musaddık, 19 Ağustos 1953’te ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından tertip edilen ve “Ajax operasyonu” olarak tarihe geçen darbeyle devrildi.
Musaddık, askeri mahkemede “ihanet” suçlamasıyla yargılanıp mahkum edildi. 3 yıllık hapis cezasından sonra, memleketi Ahmed Abad köyünde ölünceye kadar ev hapsinde tutuldu.
ABD ve İran, 1957’de sivil nükleer işbirliği anlaşması imzaladı. Anlaşma, İran’a nükleer enerji sektöründe kullanması için, uranyum zenginleştirme taahhüdü içeriyordu.
Anlaşma kapsamında ABD, 1967’de İran’a nükleer reaktör başlığı verdi. İki ülke, 1 yıl sonra da nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşması imzaladı. Bu anlaşmaya göre, İran nükleer silaha dönüşmeyecek, sivil programa sahip olabilecekti.
Tahran’da ABD Büyükelçiliği baskını
Ülke içinde 1970’li yıllarda muhalif hareketlerin güçlendiği dönemde, sürgündeki din adamı Humeyni, Şah’a karşı siyasal muhalif grupları bir araya getirdi. İslamcı, solcu ve liberal grupların ortaklaşa gerçekleştirdikleri devrim neticesinde Şah, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Fransa’nın başkenti Paris’ten İran’a 1 Şubat 1979’da dönen Humeyni, 11 Şubat’ta devrim yaptı. Devrim taraftarları, 4 Kasım 1979’da ABD’nin Tahran Büyükelçiliğini basıp 52 çalışanını rehin aldı.
Washington yönetimi, 1980’de İran ile diplomatik ilişkilerini kesti. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’ın görev süresinde yapılan rehine kurtarma operasyonu, başarısız oldu.
İran, 1981’de Carter’ın makamını Ronald Reagan’a bırakmasından hemen sonra, 444 gün tuttuğu rehineleri serbest bıraktı.
ABD 1984’te İran’ı, terörü finanse eden ülkeler listesine aldı. Reagan, 2 yıl sonra ülkenin ambargo kararını delen ve tarihe İran-Kontra skandalı veya “Irangate” olarak geçen gizli silah anlaşmasını itiraf etti.
Basra Körfezi’nde 1988’de ABD’ye ait Vincennes Savaş Gemisi, 290 kişiyi taşıyan İran uçağını vurdu. Washington yönetimi, uçağın “yanlışlıkla” vurulduğunu ileri sürdü.
Bush ve Obama dönemi
ABD Başkanı George W. Bush, 31 Ocak 2002’de Kongre’de yaptığı ‘‘Birliğin Durumu’’ konuşmasında Irak, İran ve Kuzey Kore’yi “Şeytan Ekseni” olarak tanımladı. ABD’li yetkililer Tahran’ı, gizli nükleer silah programını hayata geçirmekle suçladı.
Beyaz Saray, 2006’da Tahran’ın nükleer zenginleştirme programını durdurması halinde çok taraflı diyalogla söz konusu meseleyi görüşmeye hazır olduklarını duyurdu.
Bush, 2008’de ilk defa bir yetkiliyi, İran ile gerçekleştirilen nükleer müzakereler için Cenevre’deki görüşmelere gönderdi.
Barack Obama da göreve geldiği 2009’da, İranlı liderlere yaptığı çağrıda “eğer yumruk sıkmayı bırakırlarsa el uzatmaya hazır” olduklarını duyurdu.
İngiltere, Fransa ve ABD, 2009’da İran’ın Kum kentinin Fordo köyündeki tesiste gizlice uranyum zenginleştirildiğini tespit ettiklerini açıkladı. İran ve ABD’li yetkililerin, 2012’de nükleer program konusunda gizli görüşmeler yaptıkları ve bunun 2013’te de yoğun bir şekilde devam ettiği ortaya çıktı.
İran’da 14 Haziran 2013’te cumhurbaşkanı seçilen Hasan Ruhani, ülkesinin ekonomik ilişkilerini küresel ölçekte geliştirmek istediğini belirtti. Ruhani ve Obama, Eylül 2013’te bir telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşme, 34 yıl aradan sonra iki ülke liderleri arasında gerçekleşen ilk temas olarak kayda geçti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya ve Almanya, Temmuz 2015’te İran ile nükleer anlaşmayı imzaladı.
2016’da İran’ın Basra Körfezi’ndeki sularına giren 10 ABD’li denizci, Devrim Muhafızları tarafından gözaltına alındı. ABD ve İran arasında daha sonra aynı yıl içinde tutuklu takası yapıldı.
Trump döneminde ilişkiler gerildi
ABD Başkanı Donald Trump, 8 Mayıs 2018’de, İran’ın nükleer çalışmalarının kontrol altına alınmasını ön gören anlaşmadan çekildiklerini ve 2016’da askıya alınan yaptırımların “en güçlü şekilde” yeniden hayata geçirileceğini açıkladı.
Trump, 8 Nisan 2019’da İran Devrim Muhafızları Ordusunun ABD’nin yabancı terör örgütleri listesine eklendiğini duyurdu. İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi de aynı gün yayımladığı açıklamada, ABD Merkez Kuvvetlerini (CENTCOM) terör örgütleri listesine aldığını bildirdi.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Abraham Lincoln Uçak Gemisi Görev grubunu, bir bombardıman görev gücü ile Körfez’e yönlendirildiğini açıkladı. Bolton, bu sevkiyatı İran yönetimine “net ve kesin bir mesaj” olarak nitelendirdi.
Ruhani, 8 Mayıs’ta yaptığı açıklamada nükleer anlaşma kapsamındaki taahhütlerinin bir kısmını durdurduklarını ve anlaşmanın taraflarına İran’ın çıkarlarını koruyacak önlemler alması için 60 gün süre verdiklerini söyledi.
Tahran yönetimi, ABD tarafından petrol satışının engellemesi girişimine karşı, Hürmüz Boğazı kartını masaya koydu. Basra Körfezi’nde mayıs ve haziran aylarında tankerlere saldırılar düzenlendi. ABD bu saldırılar nedeniyle İran’ı suçlarken, Tahran yönetimi ithamları kabul etmedi.
İran’ın Hürmüzgan eyaletine bağlı Kuhmubarek kenti sahilinde 20 Haziran’da ABD Hava Kuvvetlerine ait “RQ-4 Global Hawk” tipi insansız hava aracı (İHA) Devrim Muhafızları Ordusu tarafından düşürüldü.
Suudi Arabistan’ın milli petrol şirketi Saudi Aramco’ya ait iki tesise, 14 Eylül’de silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) saldırı düzenlendi. Yemen’de İran destekli Husiler, ölen ya da yaralananın olmadığı saldırıyı üstlendi. ABD, saldırıyla ilgili yine İran’ı suçlarken, Tahran suçlamaları reddetti.
27 Aralık’ta Irak’ın Kerkük kentindeki ABD’nin K1 Askeri Üssü’ne füzelerle yapılan saldırıda, ABD’nin sözleşmeli bir personeli, hayatını kaybetti. Bu saldırıdan ABD yönetimi Irak’taki İran destekli Şii milis güçlerini sorumlu tuttu.
ABD, 29 Aralık’ta Kerkük’teki saldırıya misilleme olarak Irak ve Suriye’de konuşlu, İran destekli Hizbullah Tugayı’nın 5 üssünü hedef aldı. Saldırıda 25 kişi öldü, 51 kişi yaralandı.
Saldırıdan 2 gün sonra Şii milis güçleri, korunaklı Yeşil Bölge’de yer alan ABD’nin Bağdat Büyükelçiliğini bastı. Binaya zarar veren göstericilerin elçilik duvarına yazdığı “Komutanımız Süleymani” yazısı, dikkatleri çekti.
İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis, 3 Ocak Cuma gecesi Bağdat Havalimanı’nda araç konvoyuna yönelik ABD saldırısında hayatını kaybetti.
Kaynak: AA