AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Elazığ’da yaşanan depremde üzüntü veren kayıpların olduğunu hatırlatan Çelik, vefat edenlere Allah’tan rahmet, acılı ailelere de sabır diledi.
Elazığ’daki deprem
Yaralanan vatandaşlara da şifa dileyen Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın depreme ilişkin bilgi almasının ardından talimat vererek ilgili bakanların afet bölgesine gitmesini ve tüm kurumların koordinasyon içerisinde çalışmasını sağladığını dile getirdi.
Çelik, depremin ardından devletin, bütün imkan ve kapasitesiyle yaraları sarmak ve enkaz altındaki vatandaşları çıkarmak için büyük bir gayret içerisinde tüm kurumların koordinasyonuyla çok güçlü bir çalışma yaptığını söyledi.
Enkazda çalışan tüm kurum ve birimlerin büyük bir iş gerçekleştirdiklerini belirten Çelik, şöyle konuştu:
“Kayıplarımızdan dolayı büyük bir üzüntü duyuyoruz. Burada bir millet olmanın bize duygusunu tekrar hissettiren, tek bir millet olmanın kardeşliğini ve duygusunu tekrar hissettiren, çok önemli, sembolik anlamı çok yüksek çeşitli olaylarla karşılaştık. Her birinde insanlığımızla ilgili, milletimizle ilgili gurur duyacağımız hadiselere şahitlik ettik.”
“Onları kendi kötülükleriyle baş başa bırakmak lazım”
Deprem bölgesinde çalışanların herkese insanlık dersi veren fedakarlıklarda bulunduğunu kaydeden Çelik, şunları söyledi:
“Burada milletimizin büyüklüğünü, gönül büyüklüğünü, millet olmasının büyüklüğünü bir kere daha hep beraber müşahede etmiş olduk. Tabii çeşitli olaylarda olduğu gibi burada da maalesef bu duygunun dışına çıkan, kendini kötülüğün hizmetine sokmuş, ahlaken ve vicdanen kabul edilemeyecek ifadeler kullanan birtakım kimselerin olduğunu gördük. Onları kendi kötülükleriyle baş başa bırakmak lazım.”
Deprem bölgesinde ortaya çıkan fedakarlık sahneleri, asalet ve dayanışma görüntülerinin herkesin hafızasında sonsuza kadar yer edeceğini söyleyen Çelik, “Canlarımız enkaz altında iken bu hassasiyeti gösteren herkese teşekkür ediyoruz. O kötülük yapanlar, ahlak dışı tavırlarda bulunanlar da kendi kötülükleriyle baş başa kalacaktır” diye konuştu.
Çelik, Diyarbakır annelerinin deprem bölgesine giderek destek vermesinin de verilen en anlamlı desteklerden biri olduğunu vurgulayarak, “Aziz milletimizin başı sağolsun. Orada görev yapan her kesimden buradaki afette, insanımızın yardımına koşan herkese de şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Belçika mahkemesinin kararı
Belçika Yüksek Mahkemesinin PKK terör örgütüyle bağlantılı 36 özel ve tüzel kişiye karşı savcılığın 2010 yılında başlattığı soruşturmanın yargıya taşınmasını önleyen Belçika İddianame Odası kararına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çelik, Belçika’da terörle mücadele konusundaki kavramları alt üst edecek, teröre doğrudan destek vermek anlamına gelecek birtakım gelişmeler yaşandığını söyledi.
“Ariadna Davası” davası olarak bilinen davada bu meseleyi yargıya taşımalarının önünün kesildiğini söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar terör örgütü PKK’yı, uluslararası normlarda bir ‘iç mücadelede devlet dışı aktör’ olarak tanımlıyorlar. Uluslararası hukuk normlarında, ‘iç mücadelede bir devlet dışı aktör’ demek, meşru bir devletle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile bir terör örgütünü eş tutmak gibi, hukukla, herhangi bir uluslararası hukuk normuyla izah edilemeyecek kadar hukuk dışı, insanlık dışı bir tutumdur.
Belçika’da insanlığın evrensel değerlerinin bir kere daha teröre kurban edildiğini açık ve net bir şekilde görüyoruz. Son yıllarda küresel ölçekte yaşadığımız acı tecrübeler, ‘senin teröristin, benim kahramanım’ anlayışının aslında en çok da bu anlayışı savunanlara zarar verdiğini, bu anlayışı savunanları zedelediğini göstermiştir. Bu anlayışın insanlık adına ne kadar tehlikeli olabileceğini, pek çok ülke yaşadığı gibi, teröre destek veren ülkeler de çeşitli sebeplerle yaşıyorlar.”
“Belçika yargısının terör karşısında içine düştüğü zaafı göstermektedir.”
Çelik, PKK’nın, Avrupa’da uyuşturucu ticaretinin baş faili olduğunu, asker sivil pek çok insanı öldürdüğünü, PKK’yı Avrupa Birliği’nin de açıktan terör örgütü olarak kabul ettiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Sürekli olarak bir terör örgütü faaliyeti içerisinde olan bir PKK terör örgütüne dönük olarak Belçika mahkemelerinin aldığı bu karar Belçika mahkemelerinin hukuki her türlü angajmandan, hukuki her türlü normdan uzaklaştığının açık bir ifadesidir. Belçika’nın, üyesi olduğu Avrupa Birliği başta olmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya gibi pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütü bu şekilde aklamaya çalışması, Belçika yargısının terör karşısında içine düştüğü zaafı göstermektedir.
Yarın bir gün Belçika’da bir terör örgütü çıksa, Belçika devletini hedef alsa, ki bunu asla istemeyiz, Belçika’daki asker sivil kişileri öldürmeye kalksa, bu terör örgütü oradaki çocukları zorla dağa kaçırmaya çalışsa, uyuşturucu ticareti yapsa ve başka bir ülke Belçika’da ortaya çıkmış bu terör örgütüne ‘uluslararası hukuk normlarında iç çatışmanın tarafı olan devlet dışı bir aktör’ dese bu Belçika için ne kadar meşruysa bu kararla o şekilde yüzleşmeleri gerekir.”
“Bu mantıkla bakarsanız bu karar DEAŞ’ı da terör örgütü olmaktan çıkarır, DEAŞ’ı da sadece bir çatışmanın tarafı haline getirir.” ifadesini kullanan Çelik, Belçika mahkemesinin bu kararının, terör örgütleriyle kol kola bir yaklaşım içerisinde olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Çelik, şöyle konuştu:
“İnsani ve hukuki değerlerle asla bağdaşmayan bu karara karşı, bu kararın siyasi sonuçlarına karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu akıl dışı karara tepki göstermeye, bu kararı her ortamda dile getirmeye ve terörizme karşı terörün olmadığı bir dünyayı, terörle mücadelenin güçlü bir şekilde desteklenmesi gerektiğini, insan hayatının üstünlüğünü tabii ki savunmaya devam edeceğiz. Bu karar Belçika mahkemesi, Belçika yargısı için ağır bir lekedir. Belçika yargısının bir terör örgütünü aklama, terör örgütünü bırakın aklamayı, hukuki birtakım argümanları kullanarak hukuk dışı destek vermesi anlamına gelmektedir.”
Trump’ın sözde barış planına değine Çelik, AK Parti Sözcüsü Çelik, şu ifadeleri kullandı:
“Filistin halkının meşru taleplerinin tamamen hiçe sayıldığı bir işgal planıdır. İsrail’in güdümü altında Filistinliler için sadece bir işgal yönetimi mekanizması vadedilmektedir.
Ortada iki taraf yok, müzakere yok, işgal ve saldırganlık şeması var. ABD’nin planı ölü doğmuştur, barışa hizmet etmesi mümkün değil. Müzakerenin başlaması için İsrail’in işgal politikasının sona ermesi lazım. Açık ve net bir şekilde bir barış planı değil, bir işgal planıdır.
Barıştan bahsedilecekse İsrail ve Filistin iki taraf olmalıdır. Kudüs konusundaki hassasiyetimizin en temel hassasiyet olduğunun altını çiziyoruz. Filistinli kardeşlerimizin desteklemediği hiçbir planı desteklemeyeceğiz. Bu planda çaba yok. Filistin’in olmadığı bir plana destek vermek demek Filistinlilerin köleleştirilmesine destek vermek demektir.