Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi’nin hazırlayıp 30 Haziran 2020’de kabul ederek onayına sunduğu Bilişim Suçları Yasası’nı imzaladı.
Bilişim suçlarıyla mücadelenin bütün dünyanın odaklandığı bir konu olduğunu ve bu alana ilişkin çeşitli ulusal ve uluslararası düzenlemeler söz konusu olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle dedi:
“Regülasyon ihtiyacını istismar ederek düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlama yönüne giden ülkeler olduğu gibi, demokratik hakları korumaya özen gösteren ülkeler de vardır. Bizlerin mevzuatımızı düzenlerken demokratik ve özgürlükçü yaklaşımları örnek almamız şarttır. Ayrıca yasaların uygulanması sırasında da özgürlüklere saygı ilkesinden sapmamak esas olmalıdır. Bu düşüncelerle yeni yürürlüğe giren Bilişim Suçları Yasasının başarıya ulaşabilmesi için sadece yurttaşlara değil yasayı uygulayacak makamlara da ciddi sorumluluklar düştüğünü anımsatarak, düzenlemenin daha temiz ve daha özgür bir bilgi ve iletişim ortamı oluşmasına hizmet etmesini dilerim.”
Hukukçuların görüşlerini de dikkate alarak Cumhuriyet Meclisi tarafından onayına sevk edilen Bilişim Suçları Yasasını, daha sağlıklı bir bilişim ortamı yaratması amacıyla imzaladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı’nın konuya ilişkin değerlendirmesi şöyle:
“Günümüzün mutlak bir gerçeği ve vazgeçilmez parçası durumundaki bilgi ve iletişim teknolojileri ekonomik, sosyal ve politik yaşamı büsbütün kuşatmış durumdadır.
Dünyanın yeni dinamikleri büyük ölçüde bu teknolojilerle etkileşim içinde oluşmaktadır. Bu teknolojilerin sunduğu olanaklar sayesinde insanlık pek çok alanda gelişme ve ilerleme kaydetmektedir. Ne var ki aynı teknolojilerin kötü niyetlerle kullanılması ve çeşitli suçlar için elverişli bir ortama dönüştürülmesi de çağımızın gerçekleri arasında yer almaktadır.
Siber suçlarda, ulusal ve küresel ölçekte mücadeleyi gerektirecek düzeyde artış yaşanmaktadır. İnternet dolandırıcılığı, siber gasp, veri hırsızlığı, yasa dışı kumar ve çocuk pornografisi bütün dünya için ciddi tehdit durumundadır.
KKTC’nin de bir yandan bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklardan azami şekilde yararlanmaya çalışırken diğer yandan bu teknolojiler kullanılarak işlenen suçlara karşı toplumu korumaya dönük önlemleri alması kaçınılmazdır.
Buradaki en önemli unsur bilişim alanına ilişkin düzenlemelerin, bilgi teknolojilerinin yararlı kullanımını ortadan kaldırmak yerine bilakis güçlendirmeye dönük olmasıdır. Özellikle yeni teknolojilerin demokrasiyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü geliştirme potansiyeli asla zedelenmemelidir.
Ülkemizde bilişim suçlarıyla mücadele konusunda hukuki boşluk olduğu yıllardır bilinen ve şikayet edilen bir durumdur. Bu talepler sonucunda Cumhuriyet Meclisinde Bilişim Suçları Yasası hazırlanmış ve 30 Haziran 2020’de kabul edilerek onayıma sunulmuştur.
Yasanın amacı özetle “bilişim sistemlerinin ve verilerinin kötü amaçlı kullanımının önlenmesi ve verilerin gizliliğine, doğruluğuna ve ulaşılabilirliğine zarar verecek suç eylemlerinin bertaraf edilmesi” biçiminde tanımlanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığına ulaşan hukuki görüşlerin çoğunluğu Bilişim Suçları Yasasını hukuki boşluğu doldurmaya yönelik bir adım olarak nitelendirmiş ve bu bakımdan desteklenmesinin daha doğru olacağını ifade etmişlerdir. Yasanın uygulanmasında karşılaşılabilecek sorun ve aksaklıkların dinamik bir şekilde yeniden düzenlenmesinin gerekebileceğine işaret edenler de vardır. Cumhurbaşkanlığı olarak uygulamada ortaya çıkması muhtemel bazı sorunların hassasiyetle takip edilerek yeni düzenlemelere gidilebileceğini de değerlendirmekteyiz.
Hukukçuların görüşlerini de dikkate alarak Cumhuriyet Meclisi tarafından onayıma sevk edilen Bilişim Suçları Yasasını, daha sağlıklı bir bilişim ortamı yaratması amacıyla imzaladım.
Bilişim Suçları Yasasının tartışılması sırasında, halen yürürlükte olan Ceza Yasasının düşünce ve ifade özgürlüğüyle bağdaşmayan yönleri olduğu görüşü de yeniden gündeme gelmiştir. Bu vesileyle Bilişim Suçları Yasasında da atıf yapılan Ceza Yasasının, katılımcı bir süreç başlatılarak gözden geçirilmesinde ve demokratik hakları kısıtladığı saptanan maddelerinde değişikliğe gidilmesinde yarar vardır. Bu süreçte evrensel normlar ve özellikle AİHM kararları rehber edinilmelidir.
Bilişim suçlarıyla mücadele bütün dünyanın odaklandığı bir konudur ve bu alana ilişkin çeşitli ulusal ve uluslararası düzenlemeler söz konusudur. Regülasyon ihtiyacını istismar ederek düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlama yönüne giden ülkeler olduğu gibi, demokratik hakları korumaya özen gösteren ülkeler de vardır.
Bizlerin mevzuatımızı düzenlerken demokratik ve özgürlükçü yaklaşımları örnek almamız şarttır. Ayrıca yasaların uygulanması sırasında da özgürlüklere saygı ilkesinden sapmamak esas olmalıdır.
Bu düşüncelerle yeni yürürlüğe giren Bilişim Suçları Yasasının başarıya ulaşabilmesi için sadece yurttaşlara değil yasayı uygulayacak makamlara da ciddi sorumluluklar düştüğünü anımsatarak, düzenlemenin daha temiz ve daha özgür bir bilgi ve iletişim ortamı oluşmasına hizmet etmesini dilerim.”
(BRT/CB)