İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen 4. Olağanüstü Kongresi’nde yaptığı konuşmada, milletin kendilerini beklediğini belirterek, her geçen gün, daha büyük gayretle iktidara yürüdüklerini, bu uğurda doğduklarını, bu uğurda yürümeye devam edeceklerini vurguladı.
En verimli topraklar üzerinde bulunan, yeraltı kaynakları zengin, genç, üretken olan Türkiye’nin darlık çekecek bir ülke olmadığını ifade eden Akşener, Türk milletinin yokluktan değil, basiretsiz yönetim anlayışı yüzünden darlık yaşadığını savundu.
İktidarı eleştiren Akşener, Türk ordusunun silah fabrikasının yabancıların eline teslim edildiğini, har vurup harman savurulduğunu öne sürdü.
Akşener, omuzlarına fatura yüklenen milletin, siyasi faturayı da sorumlulara kesmesi için yılmadan çalışacaklarını kaydetti.
“Millet olan bitenin farkında”
İlk faturanın 23 Haziran’da yola çıktığını anlatan Akşener, “23 Haziran sonuçları göstermiştir ki milletimiz olan bitenin farkında. Bu işin dönüşü yok. Türkiye 17 yıllık kabustan uyanıyor. Türkiye’nin iyi ve cesur insanları iktidara yürüyor.” diye konuştu.
Adaletin olmadığı yerde dirliğin, düzenin, varlığın, zenginliğin olmayacağını belirten Meral Akşener, adaleti sağlamak için ilk adımın ise haksızlık karşısında dimdik durmak olduğunu ifade etti.
Türk milletinin tarihi boyunca savaş kaybettiğini, toprak kaybettiğini, can kaybettiğini ama onurunu asla kaybetmediğini, o onuru ayakta tutanın da haksızlık ve adaletsizlik karşısında eğilmemek olduğuna işaret eden Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz ‘hukuk’ derken, sadece mahkeme salonlarından bahsetmiyoruz. Biz ‘hukuk’ derken, hukukun sağlayacağı adaletin, güvenin, huzurun, üretime, yatırıma, zenginliğe dönüşeceği bir ülkeden bahsediyoruz. Ecdadımızın bize vatan yaptığı bu topraklarda her şey var.”
Akşener, milletin her ferdini dinlediklerini, vatandaşın çare beklediğini aktararak, “Onca zenginlik arasında, bu ülkede yokluk olmasına, açlık olmasına isyan ediyorum. İsyan ediyorum kardeşim, isyan. Bu potansiyeli harekete geçiremeyen, bizleri yokluğa mahkum edenlere isyan ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların emanetine ihanet edenlere isyan ediyorum. İş bulamadığı için evine hüzün çöken, ekonomik sebeplerle dağılan aileleri gördükçe isyan ediyorum. Tam 17 yıldır ‘en iyisi bu’ diye kendini pazarlayan bu iktidara isyan ediyorum.” diye konuştu.
“Yeni bir anayasa hazırlayacağız”
İktidarın kendisini büyük göstermek için geçmişi kurcaladığını, gelişmiş devletlerin ise geleceği kurguladığını söyleyen Akşener, “Bu devran böyle gitmeyecek, Türkiye iyi olacak” dedi.
Akşener, sözlerine şöyle devam etti:
“Artık biz varız, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Peki ne yapacağız? Milletimiz, İyi Parti iktidarını hayal etmekle uğraşmayacak, görecek ve bilecek. Şüpheler yerini umuda ve inanmışlığa bırakacak. Demokrasi vizyonumuzu ortaya koyacağız. Hızlı karar alan, hızlı işleyen, ama aynı zamanda hesap veren, yeni bir sistem kuracağız. Herkesin görüşünü alıp, herkesin derdini dinleyip milletimizin her bir ferdinin hakkını koruyacak, yeni bir anayasa hazırlayacağız. Bize yüzde 51 yetmez. Öyle bir anayasa hazırlayacağız ki toplumsal mutabakat neymiş görecekler. Her bir Türk vatandaşı bilecek ki, ‘Devletim beni korur, devletim beni aç ve açıkta bırakmaz.’ Her bir Türk vatandaşı bilecek ki ‘Olur da bir haksızlığa uğrarsam, Ankara’da hakimler var.’ Her bir genç bilecek ki ‘Benim devletim bana en iyi eğitimi sağlar. Devletim bana iş olanağı sağlar. Devletim beni ele muhtaç etmez.’ Her bir kadın bilecek ki ‘Bana kalkan el olursa, devletim o eli kırar.’ Kadına şiddet gösterenleri, adaletin şiddeti ile tanıştıracağız.”
“Ekonomik şartlardan dolayı zora düşenleri kurtaracağız”
Akşener, Türkiye’yi her geçen gün büyüyen ekonomik krizden çıkaracaklarını, bunun için ilk adımın da üreten sermayenin yükünü hafifletmek olacağını bildirdi.
Türkiye’de imalat sanayindeki en büyük 500 şirketin, net karının yüzde 88’i kadar faiz ödemesi yaptığını ve bu rakamın, küçük esnafta daha yüksek olduğunu kaydeden Akşener, “Bu yükün altındaki hangi şirket üretebilir ki? Ama burada önemli bir kriterimiz var. 2001 krizindeki gibi, bu işin finansal yükünü devlete ve millete ödetmeyeceğiz. Sırtını iktidara dayayıp kazandıklarını yurt dışına yığanları değil, ekonomik şartlardan dolayı zora düşenleri kurtaracağız. İflas eden şirketlerin işsiz kalan çalışanlarını, tecrübe ve becerilerine göre kendi işlerini kurmaya teşvik edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Krizi fırsata çevirecek adımlar atacaklarını vurgulayan Akşener, sonrasında iktidardakilerin hiç bilmediği, görmediği bir Türkiye resmi çizeceklerini, kayıt dışı ekonominin olmadığı, herkesin eşit şartlarda vergi verdiği, naylon faturacıların, hayali ihracatçıların, kaçakçıların nefes bile alamayacağı bir ekosistem yaratacaklarını anlattı.
Bazı ekonomik verilere değinen Akşener, “Mevcut iktidar, inşaattan rant sağlama hırsıyla, devletin ne kaynağı varsa İstanbul’a aktardı. Bu kadar sıkışmışlık yetmemiş olacak ki şimdi de devletin tüm finans kurumlarını İstanbul’a taşıyor. Bilim, ‘deprem’ diye uyarıyor, biz hazırlık yapmak yerine her şeyimizi taşıyarak riske atıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Akşener, Türkiye’nin her bölgesinde İstanbul gibi yeni merkezler oluşturacaklarını belirtti.
Tarım vizyonlarını ortaya koyacaklarını, Türkiye’de tarıma standart getireceklerini anlatan Akşener, “Tarımda el kadar Hollanda gibi üretim sağlayamıyorsan, sen kendine milliyetçi diyemezsin. Allah’ın Türk milletine bahşettiği bu bereketli topraklarla, milletinin karnını doyuramıyorsan, sen kendine milliyetçi diyemezsin.” diye konuştu.
“YÖK’ü kaldıracağız”
Eğitime yönelik vaatlerini de anlatan Akşener, şunları kaydetti:
“Siyaset, bilimin hizmetinde olmalıdır. Bilim, siyasetin hizmetine girerse, Türkiye’nin geleceğine ihanet edersiniz. YÖK’ü kaldıracağız. Bilim ocaklarına destek olacak ama her türlü siyasi baskıdan arındıracağız. Siyasetten bağımsız bir eğitim sistemini hayata geçireceğiz. Bir rektörün siyasi görüşünün hiçbir önemi yoktur. İstediği siyasi görüşte olabilir. Yeter ki donanımlı öğrenciler yetiştirsin, araştırma yapsın, bilim üretsin ve bulunduğu üniversiteyi dünya sıralamasında yukarılara taşıyabilsin. Başarı kriteri budur.
Üstün yetenekli insan kaynağımızı yabancı ülkelere kaptıranlar milliyetçi olabilir mi? Milliyetçiliği kulüp üyeliği zannedenlere söylüyorum. Sizin bölücü ve ayrıştırıcı üslubunuza ‘Milliyetçilik İyi Parti’de olur’ diye cevap vermeyeceğim. Çünkü milliyetçiliğin sahibi bellidir. Türk milliyetçiliğin tapusu, Türk milletine aittir.”
Gerçek milliyetçilerin, ilim irfan dağıtmak üzere Türkiye’nin dört bir yanına dağılan öğretmenler olduğunu belirten Akşener, asıl milliyetçinin, milletini aydınlatmak, eğitimli gençler yetiştirmek için Batman’a giden, bu uğurda şehit düşen Aybüke öğretmen olduğunu vurguladı.
Akşener, “Sizin nereniz milliyetçi? Bir kişiye beş kişi saldıran haydutlardan ne milliyetçi olur ne de adam olur. Siyasetçi yetiştireceğine haydut yetiştiren zihniyetten ne milliyetçi olur ne de adam olur. Çözüm sunacağına nefret saçanlardan, sokakta terör estirenlerden ne milliyetçi olur, ne de adam olur.” dedi.
“Bizde böyle, böyle olmaya devam edecek”
Kendilerine “Parti kurulalı iki sene bile olmadı, bu kaçıncı kurultay?” eleştirisi yapıldığını anımsatan Akşener, “Bizde böyle. Biz, kendi delegesinin iradesinden köşe bucak kaçanlardan değiliz. Biz, delegenin imzasını yok saymak için iktidara yanaşanlardan değiliz. Biz, koltuğumuzu korumak uğruna kırk takla atanlardan da değiliz. Biz, Türkiye için vadettiği demokrasiyi, kendi partisinden esirgeyecek kadar şuursuz, hiç değiliz. Bizde böyle, böyle olmaya devam edecek. Tanıştırayım, bunun adı demokrasi. Önce İyi Parti’de, pek yakında tüm Türkiye’de.” ifadesini kullandı.
Kurultayın ülke ve millet için hayırlı olması dileğinde bulunan Akşener, “Şimdi han sussun, töre konuşsun.” diyerek, Nazım Hikmet’in “Davet” adlı şiirini okudu.
Akşener, Genel İdare Kurulu’nun çarşaf listeyle seçileceğini belirterek, “Bu çarşaf liste benim hayalimdi. Bugüne kadar bulunduğum siyasi partilerde genellikle yarı çarşafın içinden çıktım geldim. Ama çarşaf şudur, bu partiyi kuran, zor zamanda beraber olduğumuz, her türlü itip kakılmaya karşı dimdik ayakta durmuş bu salonu şereflendiren herkes benimdir. Siyasi Partiler Yasası’nın ve ona bağlı olarak tüzüğün genel başkanlara bıraktığı bir hak var, 50 kişiden az müracaat olursa iş problemli olmasın diye. İlan ediyorum o hakkımı kullanmayacağım. Aday olan arkadaşlarımızı siz seçeceksiniz.”
Kaynak: AA