Spiropulu, Türkiye’deki kampları ziyaretini Bild gazetesi için haberleştiren ve “bir Yunan olarak utandığını” yönündeki açıklamasını ve gelen tepkileri değerlendirdi.
2015’ten beri patlak veren düzensiz göçmen krizini izlediğine dikkati çeken Spiropulu, Yunan adalarındaki kampların sefalet içinde olduğunu belirtti.
Kampların kapasitesinin çok fazla olduğunu söyleyen Yunan gazeteci, “İnsanlar, naylon çadırlarda yağmur, soğuk ve çamurdan korunmak için toprak üzerine plastik, tahta ve mukavva sererek yataklarını kuruyor. Her yer çöp dolu, bazı noktalarda çöplükten adım atılmıyor.” dedi.
“Türkiye’deki kamplar beş yıldızlı otel gibi duruyor”
Yunan adalarında bulunan göçmen kamplarındaki yaşamın tamamıyla insanlık dışı olduğunu vurgulayan Spiropulu, şöyle konuştu:
“Türkiye’de ziyaret ettiğim göçmen kampları ise temiz. Giriş ve çıkışlar parmak iziyle yapılıyor. Gece dönmedikleri takdirde özel izin almaları gerekiyor. Türkiye’de ziyaret ettiğim kamplardaki kadınlara çalışma imkanı sağlanıyor ve bir gelirleri oluyor. Burada ise gerekli altyapı olmadığı gibi hiçbir şey yapamıyorlar. Türkiye’deki kamplarda tam teşekküllü sağlık merkezleri varken burada sadece Sınır Tanımayan Doktorlar hizmet veriyor ve tabi kuyruklar oluşuyor. Ziyaret ettiğim Türk kampları, Moria ve Sisam’ın yanında beş yıldızlı otel gibi duruyor. Yunanistan’da göçmenler maalesef insanlık dışı koşullarda yaşıyor.”
“9 saat yemek kuyruğu bekliyorlar”
Yunanistan’da kamplarda dağıtılan yemeklerin kaliteli olmadığını anlatan Spiropulu, göçmenlerin 3 öğün yemek için toplamda 9 saat sıra beklediğini vurguladı.
Verilen yemeklerin yetersiz olduğunu, bebek mamasının bulunmadığını söyleyen Spiropulu, Türkiye’de ise verilen yemek kuponlarıyla göçmenlere kendi yemeklerini kendilerinin pişirme imkanı sağlandığını ifade etti.
“Kadınlar güvende değil”
Yunan kamplarındaki kadın ve çocukların güvende olmadığını belirten Spiropulu, kadınların toplu şekilde hareket ettiklerini, korkudan gece çadırlardan çıkmadıklarını dile getirdi.
Spiropulu, toplu olan banyo ve tuvaletlerde sıcak su bulunmadığını ve hijyenik olmadığını da anlattı.
Türkiye’de kamplarında ise çocukların eğitimi için okulların yanı sıra çocuk parkları ve mükemmel bir kütüphanenin de bulunduğunu söyleyen Spiropulu, Yunan adalarında öyle bir imkanın hayal bile edilmeyeceğini vurguladı.
“Belki de göçmenleri engellemeye çalışıyorlar”
İlgili hükümet yetkililerine AB ve BMMYK’dan neden yardım istemedikleri sorduğunu ama yanıt alamadığını belirten Spiropulu, “Belki de göçmenlerin önüne bu sefil durumu sergileyerek gelmelerini engellemeyi düşünüyorlar. Ancak bu saflık. Çünkü gelmeye devam edecekler” diye konuştu.
Misafirperverliğin Yunan kültüründe önemli bir yer olduğunu hatta Yunanca’da “yabancıyı sevmek, konuk etmek” anlamına gelen “filoksenia” diye bir kelime bulunduğunu kayeden Spiropulu, “Bizler maalesef bu insanlara karşı hiç de öyle davranmıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Yunan basını Spiropulu’yu hedef gösterdi
Başta aşırı sağ Dimokratia gazetesi olmak üzere Yunan medyası Spiropulu’yu hedef aldı. Dimokratia gazetesinin manşetinde “Düşman içerde. (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’ın mülteci kamplarını öven Yunan” ifadeleri yer aldı.
Spiropulu, bu haberlere ilişkin de, “Aşırı sağ ve ideolojisi bilinen bir gazeteden başka bir şey zaten beklemiyordum. Meselenin özüne bakılacağına röportajı yapan gazeteci suçlanıyor” diye konuştu.
Kaynak: AA