Kimi Dolmabahçe Sarayı’nı, kimi Ihlamur Kasrı’nı süslüyor. Zaman, bu kıymetli halıların yıpranmasını kaçınılmaz kılıyor. Tüyleri dökülen ya da ipleri çürüyen halılar giderek yok olmaya yüz tutuyor. Halıları tekrar hayata döndürmek için büyük bir emek ve ustalık gerekiyor. Milli Saraylar İdaresi Başkanlığına bağlı Halı Restorasyon Atölyesi sayesinde asırlık halılar, ilk günkü görünümlerine kavuşuyor.
Onarılacak halılar kayıt altına alınıyor
Tarihi halıları ilk günkü hallerine döndürmek için altı kişilik ekip ter döküyor. Her bir halı ve kilim üzerinde titizlikle çalışıyorlar. Halı Restorasyon Atölyesinin sorumlusu Mustafa Köksal, nasıl yola çıktıklarını şöyle anlatıyor:
“İlk önce yıkama işlemini yapıyoruz. Sonra atölyemizde halının yıpranmış bölümleri, fotoğrafları çekilerek kayıt altına alınıyor.”
Sırayı halının onarılacak bölümlerinde kullanılacak iplerin hazırlanması alıyor. Burada esas olan, aynı tonda ip kullanmak… Nitekim halılarda kullanılacak ipler, aslına uygun olarak atölyede renklendiriliyor.
Tığ ve iğneyle dokuma
Ardından işin en meşakkatli kısmı alıyor sırayı… Mustafa Köksal, “Halının ilk önce dokusuna uygun olarak hasır işlemleri yapılır. Ondan sonra tığ ve iğneyle dokuma işlemlerine geçilir” diye anlatıyor bu aşamayı.
Dokuma işlemi bittikten sonra tesviye kısmı başlıyor. Makine ve makas yardımıyla fazla tüylerin kesilip düzeltildiği tesviye aşamasında devreye ustabaşı Mustafa Köksal giriyor. Halıların estetik görünümlerine kavuştuğu son dokunuşlar, onun maharetli elleri sayesinde gerçekleşiyor. Böylece halılar, ait oldukları saraylara ya da kasırlara dönecek hale getiriliyor.
Onarma işi 1-2 yıl sürebiliyor
Halıların restorasyonu konusunda kesin bir süre olmadığını söylüyor Köksal:
“Bu, halıda yapılan işleme göre değişiyor. Bir halının restorasyonu bir sene de devam edebiliyor bir ay da… Halının yıpranmasına göre komple siyahların veya diğer renklerin döküldüğü kısımlar tek tek işlendiği için bir sene, hatta 2 sene süren durumlar da oluyor.”
Restorasyona gelen halıların belli bir türü yok. Kırşehir, Hereke, Sivas, Kula, Uşak, Kayseri hatta İran’da dokunmuş halılar bile atölyeye geliyor. Ağırlığı oluşturanlar ise Milas ve Gördes halıları.
“İğneyle kuyu kazmak gibi”
Halı Restorasyon Atölyesi ekibi, her bir ilmeği titizlikle atıyor. Tarihi değere sahip halıların onarımını yaparken azami dikkat gösteriyorlar. Çünkü yaptıkları işin önemli incelikleri bulunuyor:
“Mesela çalışırken kırılmayı önlemek için katlayış şekillerini bilmek gerekiyor. İtinalı şekilde masaya koyuluyor halı. Bizim mesleğimiz sabır işi. Teşbihte hata olmaz; iğneyle kuyu kazmak gibi…”
Restorasyon için farklı büyüklükte halılar atölyeye getiriliyor. 80 metrekarelik büyük bir halı da seccade boyutunda olanlar da aynı usta ellere teslim ediliyor. Atölye kurulduğu günden bu yana 80’e yakın halı restorasyondan geçirildi. Başka pek çok tarihi halı ise aynı aşamalardan geçirilerek yenilenmeyi bekliyor.
Kurgu: Ünsel Ayhan Aybek