KKTC Din İşleri Başkanı Talip Atalay, Salı gününü Çarşamba gününe bağlayan gecenin Berat Kandili olması dolayasıyla yazılı açıklama yaptı.
İşte o açıklama
07 Nisan 2020 Salı gününü Çarşamba gününe bağlayan gece, af ve mağfiret gecesi olan Berat Kandilidir. Berat gecesi, tövbe etme, kurtuluşa erme, Rabbimizin istediği gibi bir kul olma azmimizi yenileme vaktidir. Hadis kitaplarımızda geçtiği üzere, Allah Teâlâ’nın şirk dışında bütün günahlar için af kapılarını açtığı, duaları kabul ettiği, keffaret ve mağfiret gecesi olarak da adlandırılan gece, Berat gecesidir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.): Şaban Ayı’nın on beşinci gecesi geldiğinde geceyi ibadet, gündüzü de oruçla geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah, rahmetiyle dünya semasına iner ve şöyle seslenir: ‘Bağışlanma dileyen yok mu, bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, rızıklandırayım. Belaya uğrayan yok mu, selamet ve afiyet vereyim. Böylece fecrin doğuşuna kadar bu durum devam eder.’ Buyurmuştur.
Müminler asırlardır bu geceyi kendilerine müjdelenen af ve mağfirete ulaşabilmek, hata ve günahlardan tövbe edip kurtularak, Allah’ın rızasını kazanmak için inananların önüne açılmış fırsat kapısı olarak görmüştür. Kıbrıs Türkü de Osmanlı geleneğine uygun şekilde bu geceyi kandil olarak adlandırıp manevi bir fırsat olarak görmüş ve asırlardır coşkuyla idrak etmiştir.
Üç aylar gibi mübarek bir zaman diliminin içerisindeyiz. Allah nasip ederse 07.04.2020 (yarın) müstesna bir gece olan Berat gecesini idrak edeceğiz. 24 Nisan Cuma günü ise yapılan ibadet, dua ve iyiliklerin kabul olduğu, sosyal yardımlaşma ve paylaşmanın zirveye çıktığı ay olan Ramazan Ayına ulaşacağız.
Bu vesileyle bir hususa özellikle dikkat çekmek isterim: Malumunuz olduğu üzere; küresel bir salgına dönüşen ve henüz tedavisi bulunamadığı için on binlerce kişinin ölümüne neden olan Koronavirüs tehdidi devam etmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de haftalardır evlerimizden dışarı çıkamıyoruz.
İnancımıza göre yaşamın korunması ve hastalıklara karşı tedbir alınması İslam’ın en temel esasıdır. Diğer bütün esaslar canın korunması esası üzerine bina edilmiştr. Bu ilke, Müslümanlar için dinidir. Bu nedenle Koronavirüs salgınına karşı hep birlikte mücadele etmek, devletimizin yetkili organlarının ilân ettikleri tedbirlere uymak, insani olduğu kadar Kur’an ve Hadislerde de benzer durumlarla ilgili açıkça buyurulduğu gibi, mutlaka uyulması gereken dini bir sorumluluktur. Kendimizin ve sevdiklerimizin canını koruduğumuz gibi, diğer insanların da canını korumak, bizden dolayı tehlikeye girmelerini engellemek dini görevdir. Aksi tutum, İslam dinine göre Allah katında, intihar etmek ve dolaylı olarak bir başkasının hastalanarak acı çekmesine sebebiyet vermek, dahası canını kaybetmesine neden olmak, yani katil olmak olarak değerlendirilir.
Bu nedenle dini ve insani yükümlülüklerimizin bir gereği olarak, en başından beri faaliyet alanımızla ilgili tüm tedbirlerimizi zamanında alıp uygulamaya çalışarak sorumluluğumuzun bilinciyle hareket etmeye çalıştık. Peygamberimizin bize öğrettiği ilkelere uygun olarak camilerimizde de hastalığın yayılmasına engel olacak tedbirleri aldık. Bu ilkeye uygun olarak, virüsün yayılmasına engel olmak amacıyla Cuma namazı ve vakit namazlarının cemaatle kılınmasına ara verdik, cenaze namazlarına yönelik duruma uygun tedbirler içeren düzenlemeler yaptık. Duamız tez zamanda salgının sonlanması ve bu tedbirlere ihtiyaç duymadan sosyal hayatın yeniden normale dönmesi, camilerimizin cemaat olarak ibadetlerle yeniden şenlenmesidir.
Koronavirüs salgını nedeniyle diğer ülkeler de olduğu gibi ülkemizde de işyerleri, okullar, daireler kapalı durumdadır. İşini kaybettiği veya salgın tehlikesi nedeniyle çalışamadığı için zor durumda olan çok sayıda insan bulunmaktadır. Özellikle üçüncü ülkelerden gelen öğrenci, işçi kardeşlerimizin durumları da her geçen gün ağırlaşmaktadır. Bugüne kadar bu durumdaki kardeşlerimize elimizden geldiğince ulaşmaya ve gücümüz oranında yardımcı olmaya çalıştık, hayırseverlerimizin ve kendilerinin şahsi katkılarıyla din görevlilerimiz aynı şekilde çalışmaya devam etmektedirler. Bu süreçte, başta Kızılay olmak üzere, ülkemizdeki hayır kurumlarının desteklenmesi elzemdir. Bu çerçevede din görevlilerimiz ve camilerimizle bu yöndeki her türlü faaliyet için hizmete hazırız.
Millet olarak bencil olmadan paylaşmayı, hayırda yarışmayı, komşusu açken tok yatmanın imkansızlığını ilke edinen, mallarımızda fakirlerin de hakları olduğuna inanan bir inancın ve kültürün mensuplarıyız. Ayrıca Üç aylar gibi müstesna bir rahmet iklimindeyiz. Mümin olarak hayırda yarışmanın, ihtiyaç sahiplerine yardım etmenin, kendisi kadar başkalarını da düşünmenin en gerekli olduğu zamanlardayız. Eğer gerçekten müminler isek biz tokken; yaşadığımız mahallerde hiç kimse aç, susuz, çaresiz kalamaz. Unutmayalım, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek bir tercih değil, bilakis imanımızın gereği olan bir görevdir. Bu nedenle zekât, sadaka ve fitrelerimizi artırarak vermeye gayret edelim. Çevremizde, mahallemizde ihtiyaç sahiplerini bulalım, zorda, darda olan insanlara ulaşalım. Böylece özellikle mübarek üç aylara denk gelen, içinden geçtiğimiz bu zor zamanlarda dini olarak zorunlu olduğumuz hayırları yaparak bol bol sevap kazanalım. Böylece yaklaşan Ramazan Ayı’nın bereketini de hissedelim, hissettirelim.
İdrak edeceğimiz Berat gecesinde camilerimizde saf tutup namaz kıldığımız, dua ettiğimiz gibi, evlerimizi birer mescide çevirip, her haneyi yüreklerimizde tuttuğumuz safların bir parçası haline getirerek evrensel bir cemaate dönüştürelim. Hep birlikte tek yürek olalım, bu mübarek gecede halkımızın, milletimizin ve insanlığın kurtuluşu için dua edelim. İnancı, coğrafyası, etnisitesi ne olursa olsun yıllardır savaş ve terörün kıskacında hayata tutunmaya çalışan, salgın hastalığa düçar olup acı çeken milyonlarca insanı ve bizlerden çok daha yoksunluk ve zorluklar içinde Ramazan Ayı’na girmeye mecbur milyonlarca Müslümanı hatırlayalım. Kendimiz gibi onlar için de dua edelim ve dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun hayatını kolaylaştırmak için çare arayalım, elimizden geleni yapalım. Mazlumun duasının ve bedduasının Allah katında etkili olduğunu unutmayalım.
İnsanoğlunun kendi canının derdine düştüğü bu salgın zamanlarında bizlerle birlikte aynı dünyayı paylaşan hayvanları, özellikle sokak hayvanlarını unutmayalım. Şehirlerin boşaldığı, hepimizin evlerimize kapandığımız bu günlerde, bizlerin verdikleri veya bizlerden artanlarla yaşamını sürdüren sokak hayvanlarının doyurulması da dini olarak görevlerimizdendir. Allah katında üzerimizde onların da hakları olduğunu, onlardan dolayı da hesaba çekileceğimizi, onlara merhametin iki cihanda af ve mağfiretimize vesile olacağını unutmayalım.
Koronavirüs salgını büyüyerek, ülke, etnisite, kimlik, gelişmişlik düzeyi ayırt etmeksizin dünyanın her tarafına yayıldı. İnsanlık olarak Koronavirüs belasına karşı yapılan topyekûn mücadele ülkemizde de sabırla ve kararlılıkla sürüyor. Peygamberimizin de ifade ettiği gibi, dermansız dert yoktur, her hastalığın bir çaresi vardır. Rabbimiz içinde bulunduğumuz sıkıntıları giderecek, virüse ilaç olacak çareyi bulmayı nasip etsin.
İnsanlık ailesi ve bilhassa Müslümanlar olarak aynı zamanda manevi bir sınavdan geçtiğimizin idrakinde olarak, bu mücadelede hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet diliyorum. Rabbim dünya genelinde tüm hastalara acil şifalar, hayatını kaybedenlerin ailelerine sabır, bu musibetten ders alarak dünyamızı daha yaşanabilir, herkes ve her canlı için daha iyi bir yer haline getirme konusunda çalışma bilinci versin.
Yüce Rabbimizden bu Berat gecesinde edeceğimiz tövbe ve dualarımızın kabul edilmesini, bela ve musibetlerden kurtuluşumuza vesile olmasını, insanlığa barış ve huzur getirmesini niyaz eder, halkımızın ve İslam âleminin Berat Kandili’ni kutlarım.
Prof. Dr. Talip Atalay
Din İşleri Başkanı