Toplantıda Gazi Baf Dayanışma Derneği Danışmanı Türkay Tokel ve Kıbrıs Türk Mimar Ve Mühendisler Odaları Birliği (KTMMOB) Mimarlar Odası Temsilcisi Jüri Başkanı Yüksek Mimar Tunç Adanır yarışma ile ilgili detaylı bilgiler aktardılar. Yarışma 12 Nisan 2019 Cuma tarihinde başlayacak, 11 Haziran 2019 Salı tarihinde saat 17:00’de sona erecek.
Gazi Baf Şehitler anıtı, sergi ve tören alanı, Güzelyurt ulusal mimari proje yarışması şartnamesi ile ilgili bilgiler veren Adanır, yarışmanın Lefke Avrupa Üniversitesi ve KTMMOB Mimarlar Odası Danışmanlığında, Gazi Baf Dayanışma Derneği ve Güzelyurt Belediyesi idaresinde gerçekleşeceğini belirtti. Baf Şehitleri anısına anıt, sergi ve tören alanı tasarımının ulusal mimari proje yarışması yöntemi ile elde edileceğinin duyurusunu kamuoyu ile paylaşmak istediklerini ifad eden Adanır, yarışmanın yerinin, Ç-278-81 numaralı bakanlar kurulu kararı ile Güzelyurt Belediyesi’ne tahsis edilen Güzelyurt’ta bulunan Lala Mustafa Paşa Mahallesinde, pafta/harita XIX/32.6.I.3.III, Blok D ve K695 numaralı parsel olduğunu dile getirdi.
Adanır: İnsanı ölümsüz kılan isminin nesilden nesile aktarılarak sonsuza kadar yaşatılmasıdır
Savaş ve ölümün hiçbir toplumun düşlemediği olgular olmasına rağmen, Kıbrıs adası tarihinde yaşanılan olayların birçok benliğin hafızasında unutulmak istenen anıları yarattığını belirten Adanır, “Yaşanılan acı anılardan öteye önemli olan olaylar sonucunda yaşamlarını yitiren insanlardır. İnsanı ölümsüz kılan isminin nesilden nesile aktarılarak sonsuza kadar yaşatılmasıdır” dedi. Yaşam ve ölümden öteye, ölümün ötesine geçerek sonsuzlaşan insanların anılarının anıt kapsamında vurgulanması gerektiğini söyleyen Adanır, “Bu felsefe ile tasarlanması ümit edilen Baf Şehitleri Anıtı, sergi ve tören alanı Baf şehitlerimizin insani hatırasını ve kimliklerini sonsuza dek yaşatmalıdır” dedi.
Adanır: Bir şehitlik anıtı tasarlanması, böylece adını sonsuzluğa yazdıran şehitlerimizin yüreklerde olduğu kadar hafızalarda da kalması istenmektedir
1963 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde çekilen yeşil hattın ardından, 1964 yılında Mescit’te yapılan ilk çarpışmada, aynı yıl 9 Mart’ta Mavralı’da ve 1974 yılında Barış harekatında gelişen 20 Temmuz ve 14 Ağustos çarpışmalarında yine şehitler verildiğini söyleyen Adanır, şehitlerin içinde askerlerin yanı sıra, küçük bebekler, tarlalarında çalışan köylüler, polisler, esnaf ve öğretmenlerin de olduğunu dile getirdi. Adanır, 1956’dan 1974’e süren bu çarpışmalarda pek çok babanın, evladın ve kardeşlerin birlikte şehit olduklarının tarihe geçtiğini vurguladı.
Son olarak Adanır, “Vatanlarını korumak için canlarını feda eden şehitlerimiz için Güzelyurt Bölgesi’nde bir şehitlik anıtı tasarlanması, böylece adını sonsuzluğa yazdıran şehitlerimizin yüreklerde olduğu kadar hafızalarda da kalması istenmektedir” dedi.
Tokel: Gazi Baf Dayanışma Derneği olarak vizyonumuz, tarihimizin derinliklerinden gelerek özümüzü oluşturan milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmaktır
Gazi Baf Dayanışma Derneği Başkanı Türkay Tokel, “Gazi Baf Dayanışma Derneği olarak vizyonumuz, tarihimizin derinliklerinden gelerek özümüzü oluşturan milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmanın yanı sıra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde egemenliğimizin, haklarımızın, eşitliğimizin ve güvenliğimizin korunduğu etkin ve fiili garantilerin devam ettiği bir çözüm sağlamak için çalışmaktır” dedi.
Tokel, Gazi Baf Dayanışma Derneği olarak misyonlarını ise, “9 Mart 1964’te yaşanan olaylardan gereken dersleri çıkarabilmek, çıkarılan derslerde kin ve nefret söylemleri yerine; özgürlüğümüze, haklarımıza ve güvenliğimize sahip çıkabilmenin önemini aynı durumlara düşmeden barış ve eşitlik kavramını vurgulayarak, gelecek nesillere aktarabilmek ve Baf Şehitlerimizin, esir aldıkları Rum ve Yunan askerlerine savaş ortamında bile insan oldukları için gösterdikleri saygıyı, tüm Dünya insanların yüreğine merhamet ve insan sevgisi olarak dokunmasını sağlamak ve savaş ortamında bile gösterilebilen hoşgörüyü insanlığa örnek aldırabilmek” olarak tanımladı.
Tokel, “Tüm Şehitlerimizden öğrendiğimiz ve damarlarımıza işlenmiş olan özgürlük kavramını Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, ‘Başkasına zararlı olmayacak her türlü kullanımda bulunmak, kişisel özgürlüğe sınır olarak başkalarının özgürlük sınırı göstermek ve bu sınırı ancak yasa yoluyla saptamak ve belirtmek” olarak yorumlamak ve bu şekilde aktarmaktır” dedi.