Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NTV’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
“Libya tezkeresi TBMM’de görüşülecek. Geçtiği takdirde Libya’ya ne kadar sürede Türk askeri gidecek?” sorusu üzerine Akar, Libya’daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini, bu konuda Türkiye’ye düşen insani görevleri yaptıklarını kaydetti.
Türkiye’nin Libya ile uzun bir tarihi ve kültürel birlikteliği olduğuna işaret eden Akar, Libya’daki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabakatıyla ilgili çalışmaların uzun yıllardır devam ettiğini anlattı.
Libya’daki olayların gelişmesiyle bunda bir beklemenin söz konusu olduğunu belirten Akar, 2018’den itibaren yürütülen temaslarla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları çerçevesinde nihai halini aldığını, hem Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası hem de Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Muhtırası’nın geçen ay imzalandığını söyledi.
Akar, “asi General Hafter” unsurlarının Libya’da masum insanlara saldırılarılarının olduğuna dikkati çekerek, profesyonel bazı unsurların da bölgeye geldiklerinin görüldüğünü kaydetti.
Bu çerçevedeki gelişmeleri yakından takip ettiklerini, birçok yabancı ülkenin Libya’daki olaylara bir şekilde müdahil olduğunu ifade eden Akar, “Libya bizim dostumuz, kardeşimiz. Orada yapılan haksızlıklara, zulme, sivillere karşı yapılan harekatlara herhangi bir şekilde bizim ilgisiz kalmamız söz konusu değil. Biz burayı yakından takip etmekte, iş birliğini sürdürmekteyiz.” dedi.
Akar, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan ulusal mutabakat hükümetinin başında Serrac’ın bulunduğunu anımsatarak, Serrac’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben bir davet mektubunun bulunduğunu, buna kayıtsız kalınmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Türk milletinin daima mağdurların, mazlumların yanında olduğunun altını çizen Akar, “Libyalı kardeşlerimizin mağduriyetine ilgisiz kalmamız söz konusu değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yapmamız gereken hazırlıkları yaptık”
“Libya’ya asker gönderilmesi konusunda bir zaman planlaması yaptınız mı?” sorusuna Akar, şu yanıtı verdi:
“Tezkerenin çıkması anayasal çerçevede hukuki zarurettir. Bu konu üzerinde ilgili makamlar çalışıyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımız talimatlarını verdiler. Bu tezkere hazırlandı ve TBMM’ye sevk edilmiş bulunuyor. Oylaması yapılacak önümüzdeki günlerde. Biz zaten oylamayı beklemeden TSK olarak yapmamız gereken hazırlıklar neyse bunların hepsini yaptık, takip ediyoruz. Başlangıçtan beri zaten bu işin içindeyiz biz. Buradaki Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası herhangi bir şekilde bir harekat içeren bir mutabakat değil. Bu, tamamen eğitim iş birliğiyle alakalı konuları kapsıyor. Tezkere ile bu görev TSK’ye, Milli Savunma Bakanlığına verilecek. Sonra da biz yaptığımız hazırlıklar çerçevesinde bunun gereğini değerlendirip, gerekli prosedürler başlamış durumda, buna göre gereğini yapacağız.”
“Libya’da Türk askeri hangi görevde yer alacak?” sorusu üzerine Akar, TSK’nin Libya’da bugüne kadar insani yardım faaliyetleri ile eğitim, iş birliği faaliyetlerinde bulunduğunu, bunların hepsinin tezkere ile yeni bir evreye geçeceğini, bunun çalışmalarını ilgililerle yapacaklarını söyledi.
Akar, TSK’nin her zaman olduğu gibi bu sefer de kendisine verilen her türlü görevi azim ve kararlılıkla yapmaya çalışacağını vurguladı.
“Rusya ile iyi diyalog kanalları var”
“Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Libya’nın hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu söyledi. Bu konuda Türkiye’nin bir desteği olur mu?” sorusuna Bakan Akar, şu yanıtı verdi:
“Libya’daki harekat alanının ihtiyaçlarını bir bütün olarak düşünmek durumundayız. Kara, Deniz, Hava kuvvetlerimizle birlikte yapılması gereken ne varsa, malzeme ihtiyacı, diğer teçhizat ihtiyacı bunların hepsi masada olan şeyler. Dolayısıyla Libyalı muhataplarımızla görüşmek, konuşmak suretiyle bu tezkereden sonra ilaveten alınması gereken tedbirlerin ne olduğu çok daha açık, berrak bir şekilde ortaya çıkacak. Ona göre de biz elimizdeki imkanlar çerçevesinde gereğini yapacağız.”
“Rusya’nın Hafter güçlerine destek olduğu biliniyor. Bu noktada Moskova ile bir anlaşmazlık var mı?” sorusunu Akar, “Hayır, Türkiye ve Rusya arasında iyi diyalog kanalları var. Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Putin’le olan teması olmak üzere, biz de kendi muhataplarımızla görüştük, görüşmeye devam ediyoruz. Bizim dileğimiz, temennimiz, beklentimiz aynı diyalogu devam ettirmek suretiyle, oradaki meseleleri de konuşarak, görüşerek çözmeye çalışacağız.” cevabını verdi.
Akar, “CHP’nin tezkereye karşı tavrını nasıl buluyorsunuz?” sorusu üzerine bunun milli bir mesele, devlet meselesi olduğunu kaydettti.
Bu konunun siyasiler tarafından Meclis’te tartışılacağını belirten Akar, konunun siyasi ve tartışma boyutundan öte, Türkiye’nin uzun yıllar tarihi ve kültürel birliği, beraberliği olan Libyalıların güvenliklerini sağlamak, masum insanların ölümünü önleyecek şekilde yapması gerekenleri yapmak olduğunu vurguladı.
“İyi komşuluk ilişkilerinden yanayız”
“KKTC’de Geçitkale’ye Türk İHA/SİHA’ları yerleştirildi. Buradaki son durum nedir?” sorusu üzerine Akar, “Burada olaylara bir bütün halinde bakmamız lazım. Bir konuyu alarak bundan birtakım çıkarımlar yaparsak bizi yanlışa götürebilir. Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, TSK olarak bir tarafta kendi hakkımızı, hukukumuzu, diğer tarafta da Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumakta kararlıyız.” diye konuştu.
Akar, Türkiye’nin Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta herhangi bir şekilde oldu bittiye izin vermeyeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Biz, komşularımızın toprak bütünlüğüne, sınırlara, hakka hukuka, uluslararası hukuka saygılıyız. İyi komşuluk ilişkilerinden yanayız. Biz barış, huzur, iyi komşuluk ilişkileri içinde ilişkilerimizi sürdürmeye gayret gösteriyoruz. Fakat hiçbir şekilde birtakım oldu bittilerle hakkımızın, hukukumuzun elimizden alınmasına rıza göstermeyeceğimizi belirtiyoruz. Çok kez ifade edildi bu, biz oradaki zenginliklerin de ister denizde ister karada ne varsa hakça paylaşımını istiyoruz. Bunların oradaki taraflarca oturulup konuşulup… Hatta temmuz ayında Sayın Akıncı tarafından bu konu gündeme getirildi fakat maalesef bu muhataplarımız tarafından kabul görmedi. Ve dolayısıyla bu oradaki hakkın hukukun tek taraflı olarak kullanılmasını düşünüyorlarsa, bu çok yanlış. Bunun mümkün olmadığını belirtmek istiyorum. Biz burada bize düşen görev neyse bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Biz, bir an önce oradaki tarafların bizim garantörlüğümüze saygı göstermelerini bekliyoruz.”
“Türkiye oldu bittiye izin vermez”
Akar, Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantör olarak sorumluluklarını bugüne kadar yerine getirdiğini, bundan sonra da getirmekte kararlı olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin barış, dostluk, hakça paylaşım ve bölüşüm ile uluslararası hukuka riayet istediğinin altını çizdi.
“Ben yaptım oldu veya ‘Beni şu ülkeler destekliyor, benim arkamda şunlar var’ şeklinde bir yaklaşımla oradaki hakkı, hukuku çiğnemeye kalkarlarsa bunan yanlış olduğunu ifade ediyoruz.” diyen Akar, Türkiye’nin oldu bittiye izin vermeyeceğini kaydetti.
Akar, “Yunanistan Başbakanı bu konuda ‘Gerekirse Lahey’e gideriz’ dedi. Bu konuda düşünceniz nedir?” sorusuna “Uluslararası ortamda, çerçevede herkesin kendi hakkını kullanması hakkıdır.” yanıtını verdi.
“Gereği neyse bugüne kadar yaptık”
Barış Pınarı Harekatı sonrası son duruma ilişkin değerlendirmeleri sorulan Akar, Barış Harekatı tamamlanmadan hem Ruslarla hem de Amerikalılarla mutabakatlar yapıldığını, bu çerçevede faaliyetlerin hala sürdürüldüğünü belirtti.
Hem Rusya ile hem de Amerikalılarla çok yakın temas içinde olduklarını ifade eden Akar, “Meydana gelen sıkıntıları devamlı görüşmek suretiyle oradaki muhataplarımızın da bu sorumluluklarını yerine getirmelerini kendilerinden talep ediyoruz.” dedi.
Başta çok ciddi sıkıntılar bulunduğunu, bunların giderek azalmaya başladığını ifade eden Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“YPG’nin şımarık hareketlerinden vazgeçmelerini sağlamak için hem Rusya’nın hem de Amerikalıların nüfuzlarını kullanmalarını bekliyoruz, talep ediyoruz. Zaten böyle bir şey olmadığı zaman da, onlar da biliyor, bütün taraflar da biliyor, o zaman da biz bunlara meşru müdafaa kapsamında misliyle mukabelelerimizi yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Burada herhangi bir şekilde bizim bir toleransımız söz konusu değil. Orada eğer bizim birliklerimizin güvenliği söz konusu olursa, orada herhangi bir şekilde birliklerimize taciz, tecavüz olursa bunun gereği neyse bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.”
“Muhataplarımızın sorumlulukları yerine getirmelerini bekliyoruz”
F-35’ler konusundaki bir başka soru üzerine Akar, tüm muhataplara bu projede ortak olunduğunun söylendiğini, Türkiye’nin bu ortaklık kurulurken yaptığı tüm taahhütlerin arkasında bulunduğunu ifade etti. Akar, 1,4 milyar civarındaki paranın ödendiğini, ödenmesi gereken taksite de hazır olunduğunun muhataplara iletildiğini aktardı.
Bin civarında F-35 parçasının Türkiye’de yapılması konusunda mutabakatın olduğunu, zamanlama, fiyat ve kalite konusunda Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirdiğini anlatan Akar, “Biz bu kadar hassas bir şekilde sorumluluklarımızı yerine getirirken muhataplarımızın da aynı şekilde bize karşı taahhüt ettikleri konularda sorumlulukları yerine getirmelerini bekliyoruz.” diye konuştu.
Akar, Türkiye’nin hava ve füzeye karşı savunmasını sağlamaya çalışırken diğer taraftan da silahlı ve hava kuvvetlerinin muharip uçak ihtiyacının karşılanmaya çalışıldığını kaydetti.
“İdlib’deki gözlem noktalarımız faaliyetlerini sürdürüyorlar”
İdlib’deki son duruma ilişkin bir soru üzerine Akar, Mayıs 2019’dan itibaren başlayan karadan ve havadan saldırılarla rejimin istikrarının bozulduğunu ve oradaki köylerin, kasabaların işgal edildiğini belirtti.
Akar, barbarca yapılan, sivil halkı katleden kara ve hava taarruzlarının durdurulması için Rusların nüfuzlarını kullanmasını istediklerini dile getirdi.
Mayıs’tan itibaren başlayan saldırılar çerçevesinde 1000 küsür kilometrekare alanın, 911 köy, kasaba, yerleşimin işgal edildiğini anlatan Akar, şöyle konuştu:
“Buna karşı da insanların köylerini, kasabalarını, topraklarını savunmalarını ateşkes ihlali olarak dünya kamuoyuna pazarlamaya çalışıyorlar. Bu gerçekten çok yanlış bir şey, bu kara propaganda. Oradaki masum insanlar evlerini, köylerini almak istiyor. Biz diyoruz ki Ruslara bir an önce nüfuzunuzu kullanın, bu kara ve hava taaruzlarını rejim durdursun ve işgal ettikleri köyleri boşaltsınlar. 17 Eylül 2018’de neredeysek anlaşmada oraya gelsinler ki buradaki ateşkesin sürdürülmesi mümkün olsun. Şu ana kadar 4 milyonluk bir alandan bahsediyorum, şu ana kadar 600 bin kişi yeniden evlerini terk etti.”
İdlib’deki gözlem noktalarının boşaltılması durumuna ilişkin soruya ise Akar, “Böyle bir şey şu anda söz konusu değil. Oradaki gözlem noktalarımız bulundukları yerlerde gözlem faaliyetlerini, varlıklarını sürdürüyorlar.” yanıtını verdi.
Oradaki arkadaşlara herhangi bir şekilde bir müdahale olursa buna da tereddütsüz karşılık verileceğini, meşru müdafaa çerçevesinde yapılması gereken ne varsa yapılacağını vurgulayan Akar, Türkiye’nin Soçi Mutabakatı çerçevesinde durulması gereken yerde durulduğunu, yapılması gerekenin de yapıldığını belirtti.
Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğuna işaret eden Akar, “Orada niye duruyoruz? Oradaki 4 milyon insanın can güvenliği için duruyoruz. Bunun için mutabık kaldık Ruslarla Eylül 2018’de. Ona gayret gösteriyoruz. Peki ne zamana kadar? Anayasanın yapılmasına, seçimlerin yapılmasına kadar. Seçimler yapıldıktan sonra meşru hükümetin kurulmasına kadar. Ondan sonra yapılması gereken neyse hem Suriyeli kardeşlerimizin meşru hükümetinin egemenliğine bağımsızlığına saygılıyız, toprak bütünlüğüne saygılıyız. Ondan sonra alınacak kararları da hep birlikte göreceğiz, uygulayacağız.” değerlendirmesini yaptı.
Milli Savunma Bakanı Akar, yeni yılda, karada, denizde, havada çok zorlu koşullarda görevlerini gözlerini kırpmadan, gerekirse canlarını ortaya koyarak millet, memleket için çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sağlık, başarı, kazasız belasız hayırlı görevler dileğinde bulundu.
Kaynak: AA