Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cidde’de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) “İsrail’in Kudüs’teki İhlalleri” konulu Açık Katılımlı Olağanüstü İcra Komitesi toplantısında konuştu.
Filistin meselesinin karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Kudüs’ün yasal ve tarihi statüsünün tehdit altında olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, İsrail’in tarihi yeniden yazmaya çalışıp ve kentin İslam mirasını, doğasını ve demografisini tahrip etmek için adımlar atıp, sahada daha da sertleştiğine işaret ederek, “Kudüs ve Batı Şeria dahil, Filistin topraklarında yasa dışı yerleşimlerin yayılımı devam ediyor. Bu, iki devletli çözümü baltalamak için atılan bilinçli bir adımdır.” ifadelerini kullandı.
Bazı İsrailli siyasetçilerin Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlere ilave yapmak istediklerini açıkladıklarını belirten Çavuşoğlu, “İsrail hükümeti, yerleşimleri artırarak ve kazı çalışmalarıyla eski şehir Kudüs’ün doğasını tahrip etmeye çalışıyor. Şehrin aynı zamanda İslami karakter ve mirasını yok etmeye çalışıyor ve Yahudi üstünlüğünü sağlamak için demografisini değiştiriyor.” diye konuştu.
“Kudüs barış ve uyum şehri olmalı”
Çavuşoğlu, sözde “hac yolu” açmak için devam eden yıkıcı tünel çalışmalarının bu çabaların son örneklerinden biri olduğunu kaydetti.
İşgalin, Filistinlilerin ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerini engellediğine vurgu yapan Çavuşoğlu, “Kudüs’te Filistinliler, kendi mahallelerinde tahliye emirleri ve günlük saldırılara maruz kalıyor. İkamet statüleri uluslararası normların ihlali ile sona erdirildi. Tüm yaşam koşulları baltalandı.” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, Kudüs’ün şiddet ve provokasyon değil, barış ve uyum şehri olması gerektiğini ifade etti.
İİT üyeleri olarak Kudüs’ün kırmızı çizgileri olduğunu birçok kez tekrarladıklarını belirten Çavuşoğlu, bir ay kadar önce Mekke’de düzenlenen İİT 14. Zirve Toplantısında Filistin ve Kudüs’e ilişkin kararlar aldıklarını hatırlattı. Çavuşoğlu, “Bu teşkilatı kurmamızın ana nedeni olan Filistin halkının haklı nedenlerine olan taahhüdümüzü tekrarladık.” şeklinde konuştu.
“İlk kıblemizin statüsünü korumakta kararlı olmalıyız”
Çavuşoğlu, Filistin ve Kudüs davasının İİT’nin merkezinde olmaya devam edeceğini söyleyerek, “İlk kıblemizin statüsünü koruma ve kollama çabalarımızda kararlı olmalıyız. Bu, ümmetimize ve tarihe karşı olan sorumluluğumuzdur.” diye konuştu. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Filistin davasının daha fazla dayanışma ve ortak eyleme ihtiyacı olmasına rağmen muhataplarımızın çoğunun bugün burada olmadığını görmek üzücü. Bazı üyelerin neden bu toplantıya katılmadıklarının da farkındayım. ABD ve bazı ülkelerin, hatta İsrail’in bazı üye ülkelere baskı yaptığını da biliyorum ancak onların ortak davamızı rehin almasına asla izin vermemeliyiz. Benim birçok başkente mesajım bu.”
Ekonomik projeler ve planların itibar, adalet ve özgürlük ihtiyacının yerini alamayacağını vurgulayan Çavuşoğlu, adil bir barış olmadan hiçbir projenin başarılı olamayacağını kaydetti. Çavuşoğlu, “Bu sözde Yüzyılın Anlaşması için de geçerli. Sürdürülebilir barış Filistin halkının onurunu göz ardı ederek ve adil ve meşru taleplerini görmezden gelerek elde edilemez. İsrail’in uluslararası hukukun tüm parametrelerine karşı olan kabul edilemez girişimlerine karşı seçeneksiz değiliz.” dedi.
“Desteğimiz sağlam, güçlü ve ebedidir”
Ortak hareket etmenin önemine işaret eden Çavuşoğlu, “Başkanlığımız sırasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulundaki yankı yaratan ortak çabalarımız bunun bir kanıtıdır. Filistin Devleti’nin daha fazla tanınmasını sağlamak için daha çok çalışmalıyız. Kudüs’ün Müslüman kimliğini korumak için işgale direnen Filistinli kardeşlerimizi desteklemeliyiz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye olarak Filistin davasına güçlü destek veriyoruz. Desteğimiz sağlam, güçlü ve ebedidir. İİT Zirve Dönem Başkanlığımız süresinde büyük çaba sarf ettik. Bir yıldan kısa süre içinde Kudüs ve Filistin davası hakkında İstanbul’da iki Olağanüstü İslam Zirvesi düzenledik. Türkiye’nin çağrısı üzerine BM Genel Kurulu iki acil toplantı düzenledi ve Kudüs’ün statüsü ile Filistinli sivil halkın korunması konusunda kararlar aldı.”
Kaynak: AA