Biyologlar Derneği, ”Sivrisineklerle nasıl mücadele edilmelidir?” başlığı altında basın açıklamasında bulundu.
Biyologlar Derneği’nin açıklaması şu şekilde:
‘’Son yılların en yağışlı zamanlarını geçirdiğimiz bir yılın içerisindeyiz. Toprak fazlasıyla suya doydu. Bu durum yeraltı su kaynaklarımız ve ekolojik açıdan çok olumlu bir gelişme olsa da çevremizde hala görmekte olduğumuz su birikintileri zaten var olan sivrisinekler açısından fazlasıyla tehdit unsuru oluşturmaktadır. Ne yazık ki, ülkemizde tüm yıla yayılan doğayla dost bütünlüklü ve entegre bir sivrisinek mücadele planı olmadığından ötürü bu durum sıcakların artmasıyla birlikte her yıldan daha fazla sivrisinek sorununu da beraberinde getirecektir.
Aslında sivrisinekler doğal ortamında balıkların, kurbağaların, kırlangıçların veya yarasaların besin kaynağıdır. Ancak insan faaliyetleri sonucunda çevrenin kirletilmesi veya doğaya yapılan müdahaleler neticesinde doğal dengenin bozulması nedeniyle sayılarında artış meydana gelmektedir. Ülkemizde sivrisineklerin insanları rahatsız eder, hatta sağlığını tehdit eder noktaya gelmesinin temel nedeni de tam olarak budur. Özellikle, bazı belediyelerin derelere lağım suyu akıtması veya derelerin içerisinin dozerlerle kazılması sivrisineklerin doğal düşmanları olan canlıların ölmesine ve dolayısıyla sivrisineklerin daha da fazla artmasına neden olmaktadır.
Lağım sularıyla kirletilmiş yerlerde üreyen sivrisineklerin insanları sokması neticesinde çeşitli alerjik hastalıklar ya da zehirlenmeler ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde bulunan Anopheles cinsi sivrisinekler sıtma açısından büyük risk oluşturmaktadır. Bu yüzden sivrisineklerle mücadele önemli bir hal almıştır. Bu mücadelede halkın ve yerel yönetimlerin iş birliği önemlidir. Mücadele yapılırken önemli olan insan ve hayvan sağlığını dikkate almak ve çevrenin alacağı zararı da en aza indirgemektir; çünkü çevrenin göreceği zarardan etkilenecek olan yine insanlar ve hayvanlar olacaktır.
Sivrisineklerin ve karasineklerin üremelerini ve beslenmelerini sağlayacak ortamlar oluşturmaktan kaçınmak bu süreçte büyük öneme sahiptir. Bu açıdan bireysel olarak alacağımız basit önlemler sayesinde haşerelerin sayısının kontrol altına alınmasına ciddi bir katkı koyabiliriz. Bu önlemlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir;
Şüphesiz yağışlı bir dönemden sonra sıcaklıkların artışıyla birlikte vatandaşların aldığı önlemler kadar belediyeler ve ilgili diğer kurumlarca yapılması gereken, doğayla dost biyolojik larvasit uygulamasıyla sivrisinek populasyonun kontrol altına alınmasıdır. Bu konuda, özellikle Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetler Dairesi’nce yapılan, sentetik hiçbir etken madde içermeyen ve sadece sivrisinek larvaları üzerine etkili olan biyolojik mücadelenin tüm belediyeler tarafından da uygulanması sağlanmalıdır. Biyolojik mücadele bir canlıyı başka bir canlı kullanarak yok etmek demektir. Özellikle; Almanya, Amerika, Kanada, Fransa gibi birçok ülke tarafından yaygın olarak kullanılan Bti.(Bacillus thuringiensis var. israelensis)ve Bs.(Bacillus sphaericus) biyolojik larvasitleri kullanılmalıdır.
Bu şekilde bir mücadele seçeneği dururken sadece uçan sivrisineğe yönelik olarak çalışma yapılması hiçbir şekilde bilimsel ve uzun vadeli bir yaklaşım değildir.Havaya püskürtülen kimyasal zehirler doğru zamanda ve doğru yerde uygulanmış olsalar bile uçan sivrisineklerin ancak %21’ine etkili olabilmektedir. Dolayısıyla biyolojik mücadele yerine kimyasal mücadele tercih edilip, havaya kanserojen kimyasallar püskürtülerek sivrisinek sorununun çözülemeyeceği unutulmamalıdır.
Kimyasal mücadelede kullanılan ilaçlar hava, su ve toprağa karışarak kirliliğe neden olmakta, solunum veya besin yoluyla insanlara geçerek başta akciğer kanseri, cilt kanseri olmak üzere diğer birçok kanser türü, alerjik reaksiyonlar, astım ve nefes darlığı gibi ciddi hastalıklara neden olmaktadırlar. Kimyasallar insan sağlığı yanında sucul canlılar, kuşlar, arılar ve bir çok yararlı böcek için de risk teşkil etmektedir.Doğada kolay çözünmediklerinden, özellikle su kaynaklarında, yeraltı sularında ve toprakta uzun yıllar boyunca aktif olarak kalmalarından dolayı çevreye de ciddi zararlar vermektedirler.
Biyologlar Derneği olarak, belediyelerin haşerelerle mücadelede mekanik veya biyolojik mücadele yöntemlerini kullanmasını, kesinlikle insan, hayvan ve çevre sağlığını tehdit eden kimyasalları kullanmamasını şiddetle talep etmekteyiz. Halkımız da sokak sokak gezerek araçlarla havaya kimyasal zehirlerin atıldığı bu gibi uygulamalar yerine yerel yönetimlerden bilimsel temellere dayanan, doğa ve insan sağlığıyla uyumlu kaynağında yapılan biyolojik yöntemlerin uygulanmasını talep etmelidir. Yerel yönetimlerin alacağı önlemler yanında halkımızın alacağı bireysel önlemler ve sağlanacak temiz bir çevre sayesinde yeniden kurulacak doğal denge ile sineklerin sorun olmaktan çıkması da mümkün olacaktır. Aksi halde, iklimsel değişikliklerin giderek arttığı ülkemizde sivrisinek sorunu da yıldan yıla artacaktır.’’
(BRT/MAIL)