“Biz 11 arkadaşız lakin arkamız daha var.”
Beşiktaşlı taraftarların bu sezon sıklıkla duyduğu bu sözlerin altında, Çanakkale şehidi Şair Kazım’ın imzası yatıyor.
1911 yılının Ağustos ayıydı… Kuruluş döneminde, çalışmalarını ağırlıkla atletizm ve jimnastik üzerine yoğunlaştırmış olan Beşiktaş Kulübü’nün biraz ilerisinde, Valideçeşme ve Basiret isimli iki futbol takımı yer alıyordu.
Şeref Bey’in önderliğinde başlayan hikaye
O tarihlerde, Valideçeşme’nin kurucusu ve başkanı Ahmet Şerafettin Bey (Şeref Bey), futbolcu kadrosuyla birlikte Beşiktaş’a katıldı.
Semtin gençlerini tek bir çatı altında toplamayı hedefleyen Şeref Bey’in uğraşları sonucu, Basiret Kulübü’nün oyuncularının da dahil olmasıyla beraber Beşiktaş Futbol Şubesi, resmi olarak faaliyetlerine başladı.
İlk futbol takımının kadrosunda Şeref, Resul, Rıdvan, Doktor Sabri, Sadi, Doktor Mehmet, Doktor Ali, Fahri, Behzat ve Asım bulunuyordu.
Takımın 11. ve son üyesi ise, “şair” lakaplı kaptan Kazım’dı…
Kazım, futbol sevgisinin yanında edebiyata olan merakı ve şiir tutkusu sebebiyle, yakın çevresi ve takım arkadaşlarınca “şair” olarak anılıyordu. Futboldaki maharetinin yanında, dostlarına ve takımına olan sevgisiyle de biliniyor, tüm bu hislerini satırlara döküyordu.
Futbolcular gönüllü olarak orduya katıldılar
Balkan Savaşı ve sonrasında başlayan 1. Dünya Savaşı’yla beraber kulübün üyeleri, harbe katılma ve orduya destek verme düşüncesi üzerinde konuşmaya başlamıştı. Doktor Mehmet’in sözcülüğünde gerçekleşen konuşma sonrası tüm kadro, ismini orduya yazdırdı.
1914 yılında kulübün efsanesi Şeref Bey, yedek subay olarak Romanya Cephesi’ne katıldı. Doktor Ali, Doktor Sabri ve Doktor Mehmet, Kafkas Cephesi’ne giderek savaşa dahil oldular. Anadolu birliklerinde kalan Doktor Resul ve Fahri ile beraber, Baltalimanlı Muallim Sadi ve Behzat da ileri hatlarda çarpışmaya gitti.
Çanakkale Cephesi’ne de, Şair Kazım’la beraber Rıdvan ve Asım yolcu edildi.
İlk futbol takımının şehitleri
Sporcularını cepheye gönderen kulübün İstanbul’da kalan yetkilileri, savaş döneminde birbiri ardına şehit haberleri alıyorlardı.
Baltalimanlı Muallim Sadi ve Behzat, çarpışırken vücutlarında açılan yaralar sonucu şehit olmuşlardı.
Kafkas Cephesi’ne giden Doktor Ali, Doktor Mehmet ve Doktor Sabri de yakalandıkları amansız hastalıklara yenik düşmüşlerdi.
Büyük bir destan yazılan Çanakkale Cephesi’nde yara alan Asım ve Rıdvan da hayatlarını kaybetti ve İstanbul’a geri dönemedi.
İlk Beşiktaş Futbol Takımı’nda bir diğer şehit haberi, Asım ve Rıdvan’la birlikte Çanakkale’de çarpışan Şair Kazım’dan geldi…
Kazım’ın 100 yıllık mirası: Beşiktaş şiiri
Hatırasını anlatan silah arkadaşlarına göre Kazım, cephede de tutkunu olduğu şiirlerini yazmaya devam etmiş, sevdiği her şeye olan aşkını bu şekilde diri tutmuştu. Kulüp kayıtlarında, Kazım’ın yazdığı şiirlerin pek çoğunda, tehlikeli savaş atmosferinde dahi eserler bıraktığı anlatılıyordu.
Yazdığı şiirler ve okuduğu türkülerle namı tüm erler arasında yayılan Kazım’ın üstüne, kazılan siperlerden birinde olduğu esnada bir gülle düşmüştü. Kurtulma şansı bulamayan kaptan, oracıkta şehit oldu.
Savaşın atmosferi hafifledikten sonra hayatta kalan arkadaşları, Kazım’ın bedenine koştu. Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Şehidin haberi, bıraktığı hatıralarla birlikte Beşiktaş Kulübü’ne ulaştı.
Kazım’ın hatıraları arasında futbolculuk anıları, savaş notları ve kıyafetlerinin yanında, cebinden hiç çıkartmadığı bir de kağıt vardı. Tüm emanetler ile beraber İstanbul’a dönen notta 11 mısralı bir şiirin satırları yatıyordu.
“Biz 11 arkadaşız”
Bu şiir, Kazım’ın çok sevdiği kulübüne, 100 yılı aşkın süre boyunca hatırlanan ve Beşiktaş’a miras bırakılan, “Biz 11 arkadaşız” dizesiyle hafızalara kazınan o sözleri taşıyordu:
“Hayatı süsledik izharı ittihatla bugün Yolunda gençliğin ulvi değil miydi birleşmek Sebatı bayrağımız yaptık, I’tilamız için Neticesiz ve boş olmaz, sebatla hiçbir emek Dakikalar bize bir nağbe nişad olsun Kulübümüzde müceddet nücumu mevc vursun Bu kainat, bize hep gıpta ediyor isar Biz 11 arkadaşız, lakin arkamız daha var Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım Vekar, hak gibi sakin, nezih ve saf olalım Fakat bu hal ile, kuvvet gibi cesur olalım”
TRT