Haftaya iki yeni ve güzel ‘umut haberi’ ile başlıyoruz. İlki bizden, ikincisi Amerika’dan.
Aslında başka güzel haberler de var. Mesela mı?
Rakamlara bakılırsa korona süreçleri kontrolsüz gitmiyor. Sağlık sistemimiz de süreci halkımızla, yöneticilerimizle olabildiğince dikkatli, kontrollü ve uyumlu götürüyor, yönetiyor.
Özellikle sağlık ordumuzun vefakârlığı her türlü takdirin üzerinde. Kısacası sık tekrarladığım gibi, enseyi karartmanın bir anlamı yok. Savaşı virüs değil biz kazanacağız.
Gelelim başlıktaki o iki umuda…
Herhangi bir bulaşıcı hastalığı yenip başarıyla atlatan, vücudu o hastalığa karşı bağışıklık kazanmış kişilere bu bağışıklık gücünü kanında dolaşan antikor isimli moleküller sağlıyor.
Eğer siz o iyileşen kişiden aldığınız kanın plazma bölümünü dikkatle ayırır ve içindeki antikorları yoğunlaştırdıktan sonra hasta kişilere verebilirseniz, iyileşme hız kazanıyor. Ayrıca ağır vakalar ve yaşamsal tehdit altında olanlarda da bu ‘antikor yükleme’ ya da ‘plazma tedavisi’ uygulamaları müthiş başarılı. Plazma tedavisi daha önce SARS ve Ebola salgınlarında da kullanıldı, başarılı oldu.
Ülkemizde farklı pek çok merkezde bu yönde çalışmalar hızla sürüyor. Uzmanlar uygulamaya da kısa bir süre sonra geçilebileceğini müjdeliyor.
Bir diğer güzel haber de ABD’nin önemli tıp merkezlerinden birinden, Pittsburgh Üniversitesi’nden, araştırmacı Andrea Gambotto’dan geldi.
Gambotto, ‘PittCoVacc’ adı verdikleri potansiyel aşıyla farelerde son derece olumlu neticeleri aldıklarını söylüyor ve ekliyor: “Bulgularımızın diğer kurumlardaki bilim insanlarının incelemesinden geçtikten ve hakemli bir dergide neticelerimiz yayımlandıktan sonra açıklanması son derece önemli.”
Aşıdaki bant benzeri mikro iğneler, derinin içinde kolayca çözünüyor, uygulamadan iki hafta içinde virüsü etkisiz hale getirecek miktarda antikor üretilebiliyor. Doktor Gambotto, insanlar üzerindeki denemenin en geç 1-2 ay içinde başlanacağını duyurdu.
Bedeninize sahip çıkın: Sağlam bir beden COVID-19 için en güçlü frendir. Bağışıklığınıza, yemenize içmenize, uyku kalite ve sürenize, aktivite ve egzersizlerinize konsantre olun.
Aklınıza sahip çıkın: Süreç uzadıkça ruh sağlığımız daha fazla etkilenecek. Biliniz ki kaygı, korku, endişe ve panik virüsleri en az koronavirüsün kendisi kadar tehlikeli düşüncelerdir. Olumlu olun ve ensenizi sakın karartmayın.
Ailenize sahip çıkın: Aile en büyük güç, en büyük direnç, en sağlam aidiyettir. Sıkı değil sımsıkı olun, ailenizi dik ve diri tutun. ‘Şefkat ve huzur hapları’nı her gün sabah ve akşam düzenli yutun.
Paranıza sahip çıkın: Sürecin uzayabileceğini dikkate alarak doğru ve akılcı bir mali plan yapın, paranızı pulunuzu dikkatle kullanın, boş ve gereksiz harcamalardan uzak kalın.
Sağlık ordumuz sağ olsun, var olsun
Bu kötü günler elbette geçecek. Birbirimize sarıldığımız, hasret giderip kucaklaştığımız, sokaklar, caddeler, parklar, bahçelerde özgürce dolaştığımız, eşimiz dostumuzla, çoluğumuz çocuğumuzla yeniden “Yaşasın hayat!” diye haykırdığımız günler inşallah yeniden gelecek.
Ve bu başımızdan geçenlerin çoğu -doğal olarak- unutulup gidecek ama bir nokta var ki onu asla unutmayacağız: Sağlık ordumuzun fedakârlığını asla unutmayacağız!
Doktorlarımızdan hemşirelerimize, sağlık memurlarımızdan teknisyenlerimize, güvenlikçimizden temizlikçimize, eczacımızdan terapistlerimize bu ordunun her neferi birer kahraman olarak hatırlanacak.
Abdi İbrahim İlaç üretimini bağışladı
Koronavirüs enfeksiyonu tedavisinde başarılı olduğu kabul edilen sıtma ilacı klorokin fosfatı kendi tesislerinde üreterek halkımıza bağışlayan Abdi İbrahim İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, yürekten bir teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.
Taşıyıcı mı, hasta mı daha çok bulaştırıcı?
Hastaların virüsü bulaştırma ihtimali taşıyıcılardan tabii ki daha fazla. Zira virüs yükleri oldukça güçlü. Ne var ki bilinmeyen bulaştırıcılar da diyebileceğimiz taşıyıcılar izolasyon altındaki hastalara oranla virüsü daha çok insana yayabiliyor. Maske takma zorunluluğu da bu bilgiden kaynaklanıyor.
En çok bulaşma ne zaman?
Virüsü taşıyan birinin ikinci günden on dördüncü güne kadar bulaştırma riski var. Ancak risk ilk yedi gün içinde en yüksek değerde.
En çok görülen belirti hangisi?
Ateş, özellikle ilaçlara dirençli ve 39 dereceleri geçen inatçı ateş en yaygın ve en çok dikkati çekmesi gereken işaret olarak gösteriliyor, onu kuru ve inatçı öksürük izliyor.
En tehlikeli belirti ne?
İnatçı öksürüğü takiben gelişen nefes darlığı ve balgam sürecin akciğerlerde zatürre noktasına ulaştığına işaret edebildiği için çok ciddiye alınıyor. Zira bu noktadan sonrası, akut solunum yetmezliği nedeniyle yoğun bakım tedavisini zorunlu kılıyor.
Salgın yaza biter mi?
Eğer virüs akrabası olan SARS gibi davranırsa yaz aylarında salgın tümüyle kontrol altına alınamasa bile hasta sayısında ciddi bir azalma olabileceği düşüncesindeyim.