Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bu dönem dayanışma dönemidir. Ama şu da bir gerçek ki, yeri geldiğinde de gerekli eleştiriyi de yapmak durumundayız. Eleştiri ve önerisiz kalan her yönetim, kaçınılmaz olarak hata yapar” dedi.
İçinde bulunulan sıkıntılı durumda sadece kendinin değil, muhalefet partilerinin de hükümete son derece anlayışlı davrandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, hükümetin bu anlayışı daha fazla istismar etmemesi gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, gazetecilerin soorularını canlı yayında cevaplayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Herkesin limitleri doluyor. Hükümette gördüğüm en büyük zaaf, konuları etraflıca konuşarak, iyice hesap ederek, ne getirir ne götürür diye değerlendirmeden adım atıyorlar” dedi.
26 Nisan’da yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesini hiç istemeyenlerin en başında gelenlerden olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, hükümetin önerisi ile Meclis tarafından Başsavcılık görüşü olan zaruret hukuku çerçevesinde alınan erteleme kararının istismar edilmeye çalışıldığını ve buna daha da fazla devam etmek isteyenler olduğunun anlaşıldığını belirtti.
“Bunun istismarı yapılıyor ve daha fazlasının yapılacağını öngörebiliyorum. Seçimlerin 11 Ekim’e ertelenmesini talep eden ben değilim. Bunu hükümet parti liderleriyle konuştu, bana iletti” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“İçinden geçilen bu koşullarda seçim yapılamayacağı hükümet ve partilerin girişimiyle ortaya konulan ortak bir kanaate dönüştü. Bu koşullarda sandık kurmak, aynı mührü herkesin elden ele alarak kullanması, sandık kurullarının gün boyu birlikte çalışması mümkün olamayacaktı. Dolayısıyla seçimin öngörülen tarihte yapılamayacağına herkes kanaat getirdi ve bu kanaat yanlış bir kanaat değildi. 30 Nisan’a kadar evde kalın denen vatandaşlara 26 Nisan’da nasıl sandığa gelin diyecektik?”
Bazı çevrelerin seçimlerin ertelenmesini sanki kendisi istedi gibi davranmaya çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, seçimlerin ertelenerek görev süresinin uzatılmasının Başsavcılık tarafından zaruret hukuku çerçevesinde öngörüldüğünü ve bunu Meclisin onayladığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin toplum sağlığı açısından tehlike yaratmayacak bir şekilde, mümkün olan en erken tarihte yapılması taraftarı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Her şey yolunda giderse 11 Ekim’i beklemeden oturur daha erkene çekeriz. Halk için şu an en önemli konu sağlıktır; insanlar bu gereksiz ve yersiz tartışmalara bakarak ‘batsın seçiminiz’ diyor, haksız da değiller çünkü en önemlisi halkın sağlığıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu süreçte ilaç kaçakçısı olarak ilan edilmeniz size ne düşündürttü” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Hem düşündüm, acı acı güldüm ve bu da yapılır mı dedim. Önemli olan halkımıza bu suçlamanın ne düşündürttüğüdür. İlaçlar güneyden kuzeye aynı yöntemle ilk defa geçmedi, güneyden ilk defa sağlık hizmeti alınmadı. Sağlık söz konusu olunca çare neredeyse aileler ve insanlar çareyi orada arar. Güneydeyse güneyde, başka bir yerdeyse orada arar insan. Bu ilaçlar gelmeden bir gün önce, güneyden kuzeye eksik olan bir kanser ilacı geldi. Cumhurbaşkanlığı bu kanser ilacını da aynı yolla alıp ilgili yere ulaştırdı.”
Dünkü Milliyet Gazetesi’nin manşetinde Türkiye Sağlık Bakanı’nın, gündem haline getirilen söz konusu ilacı vakalar başlamadan 1 milyon paket depoladıkları ve tedavide kullandıkları açıklamasının yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bize gelen ilaç da Türkiye Sağlık Bakanı’nın açıklamasında bütün dünyanın peşinde olduğunu söylediği ilaçtır. Burada elimizde vardı diyenler var. Varsa çok iyi, gelenlerle daha fazlası oldu, bu yanlış mı?” diye sordu.
“Böyle bir konu üzerinden içi boş milliyetçilik yapılması üzücüdür” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Başbakan, Perşembe gün görüştük Cumhurbaşkanı bir şey söylemedi diyor. Sanki 9 gün öncesinden hangi ilacın nereden ne saat geleceğini Cumhurbaşkanı biliyormuş gibi konuştu. İlaçların geliş zamanı birkaç gün önce belli oldu. Mesele, ‘Ben Rum’dan bir şey istemem’ mantığıysa bu son derece yanlıştır. Burada önemli olan insani değerler ortak paydasında buluşabilmektir. Temennim, bu ilaçların kullanılmasına gerek kalmamasıdır, ama madem Türkiye ve başka ülkelerde faydaları görüldü, gerekmesi durumunda bizde de içi boş siyasi tartışmalar bir yana bırakılarak kullanılsın ve hayat kurtarılsın.”
“Her konuda sürekli olarak Akıncı-Türkiye gerilimi imajının kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna Cumhurbaşkanı Akıncı “Akıncı ne yaparsa yapsın bu kişiler bu haklı yanı olmayan yersiz eleştirilerden vazgeçecek değildir” cevabını verdi.
“Bizim böyle bir konuda bir teşekkürü esirgeyecek bir tavrımız olamaz. Bu yardımları da yaparken de kimse birilerinin teşekkürünü bekleyen pozisyonda olmamalıdır, bu insanlık görevi ve insanlık sorumluluğudur. Bunları istismar etmek ucuz politikalardır. Bu ucuz politikalardan halkımız zarar görüyor. Bu tür yaklaşımlardan vazgeçsinler” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle devam etti:
“Ne dediğimiz ve ne yaptığımızın farkındayız; hele böyle bir dönemde birbirimizin kuyusunu kazmakla asla meşgul olmamamız lazım. Biz Türkiye’den yapılan her kuruş yardıma her zaman teşekkür eden insanlarız. Ama elimize mikrofonu alıp bunu yaranmak için bağırarak yapmıyoruz. AB, BM, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, İslam İşbirliği Teşkilatı yanı sıra Türkiye Cumhurbaşkanı’na yazdığım mektupta da, bugüne kadar Türkiye tarafından yapılan yardımların bilincinde olduğumuzu, içinde olduğumuz özel durumda hükümetin ve Kıbrıs Türk halkının ek yardıma ihtiyacı olduğunu ifade ettim.
“Sizce artık rejim değiştirme, başkanlık sistemi ile bu son bir ayda yaşadığımız bu iki başlılığı ortadan kaldıracak bir başkanlık sistemine ne dersiniz?” sorusuna verdiği yanıtta, “Her konu zamanı geldiğinde konuşulup tartışılabilir. Hiçbir zaman başkanlık sistemi tartışılamaz demedim. Peki sorunların çözümü orada mıdır? Başkanlık sistemi denirken hangi başkanlık sistemi? ABD’deki gibi mi, Güney Amerika’daki gibi mi Türkiye’nin kendine özgü sistemi gibi mi, Güney Kıbrıs’taki gibi mi? Gelecekte federal bir sistem kurulursa orada da başkanlık sistemi olacağının uzlaşısı var, kayda geçmiştir. Biz de başkanlık sistemini konuşup tartışabiliriz” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı, “Her görüşü tartışmaya hazır olmamız lazım. Parlamenter sistemde sözü edilen sıkıntılar başka şekilde de aşılabilir. Her milletvekili illa ki bakan olmak istediği söylenir; ancak bilindiği gibi bakanlar dışardan da atanabilir. Hiçbir tartışmaya kapıları kapatmamak gerekir diye düşünüyorum. Ülke için en iyisini elbette arayalım ama mucizevi dokunuşlar beklemeyelim. Çok iyi bir sistem berbat ellerde daha da berbat hale gelebilir” dedi. Gazetecinin başkanlık sistemi ile ilgili kaygılarını ifade eden çevreler de olduğunu anımsatması üzerine Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu kaygılar elbette haksız değil. Dünyada iyi sayılabilecek çok az başkanlık sistemi örneği var. İyi örnekler yanında kötü örnekler de var, dikkatli olmak lazım. Elbette yeri ve zamanı geldiğinde her konu konuşulabilir” dedi.
(BRT/CB)