Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
3. Tarım ve Orman Şurasının ülkemiz, milletimiz, özellikle de tarım sektörümüz için hayırlara vesile olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum. Tarım ve Orman Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, Şura’nın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, tüm katılımcılara, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
“Kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlendi”
18 Kasım’da başlayan Şura boyunca Türk tarımı ve ormancılığıyla ilgili son derece verimli, kapsamlı tartışmalar yapıldı. 15 yıl aradan sonra “ortak akıl buluşması” temasıyla düzenlenen Şura’da sektörün tüm paydaşları görüşlerini, eleştirilerini ve geleceğe dair önerilerini özgür bir şekilde ifade etme imkanı buldu.
Oluşturulan 21 ayrı çalışma grubunda, bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ve su ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlendi.
“Şura’ya 50 binin üzerinde görüş iletildi”
Ayrıca ülkemiz tarım ve ormancılığını geliştirmek, sıkıntılarına çözüm bulmak için Şura’ya 50 binin üzerinde görüş iletildi. Bunun yanında 81 ilde düzenlenen toplantılara sektörle ilgili 7 bini aşkın insanımız katıldı. Bu özellikleriyle 3’üncü Tarım ve Orman Şurası, şimdiye kadarki en geniş katılımlı şura olarak kayıtlara geçti.
Gerek Şura sırasında sektör temsilcilerinin gerekse dijital platformlarda halkımızın dile getirdiği her bir görüşün başımızın üzerinde yeri vardır. Biz ülkemize dair her meselede istişare kültürüne, danışmaya daima önem veren bir kadroyuz. Siyasetten ekonomiye, turizmden tarıma kadar her alanda “Bin bilsen de bir bilene danış” prensibiyle hareket ettik.
“Türk çiftçisini güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağım”
3’üncü Tarım ve Orman Şuramızın temel ilkesi de yine istişare olmuştur. Şurada alınan kararlar, milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve burada bulunan kardeşlerimizin teklifleriyle şekillenmiştir. Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat müdahil olan, kanaatlerini açık yüreklikle bizimle paylaşan herkese katkıları için şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Alınan kararların tarım ve ormancılık sektörümüzün önümüzdeki 5 yılına istikamet çizeceğine inanıyorum. Elbette karar almak önemlidir, ama asıl mesele alınan kararları takip edip, hayata geçmesini sağlamaktır. Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar, ne kadar güzel, ne kadar güçlü, ne kadar ufuk açıcı olursa olsun, havada kalmaya mahkumdur.
Çiftçimizin, üreticimizin, rızkını topraktan çıkaran tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Türk tarım ve ormancılığını çok daha ilerilere taşımak istiyorsak, “ortak akılla” şekillendirdiğimiz Şura kararlarını, yine ortak bir çabayla uygulamaya koymamız gerekiyor.
Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisini güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağım.
“Türk çiftçisini güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağım”
3’üncü Tarım ve Orman Şuramızın temel ilkesi de yine istişare olmuştur. Şurada alınan kararlar, milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve burada bulunan kardeşlerimizin teklifleriyle şekillenmiştir. Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat müdahil olan, kanaatlerini açık yüreklikle bizimle paylaşan herkese katkıları için şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Alınan kararların tarım ve ormancılık sektörümüzün önümüzdeki 5 yılına istikamet çizeceğine inanıyorum. Elbette karar almak önemlidir, ama asıl mesele alınan kararları takip edip, hayata geçmesini sağlamaktır. Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar, ne kadar güzel, ne kadar güçlü, ne kadar ufuk açıcı olursa olsun, havada kalmaya mahkumdur.
Çiftçimizin, üreticimizin, rızkını topraktan çıkaran tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Türk tarım ve ormancılığını çok daha ilerilere taşımak istiyorsak, “ortak akılla” şekillendirdiğimiz Şura kararlarını, yine ortak bir çabayla uygulamaya koymamız gerekiyor. Tabii tarımcılık, bunların yanında hayvancılık, gerek süt mamullerinde, gerek et ve et mamullerinde atılacak adımlarla sizler çok ciddi sınavları veriyorsunuz ve vermektesiniz.
” Ziraat Bankamız çiftçilerimizle inşallah çok geniş kapsamlı bir dayanışmayı sürdürecektir”
Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisini güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağım. Dün evvelsi akşam Ziraat Bankası Genel Müdürümüzle etraflıca görüştüm. Bundan sonra da Ziraat Bankamız çiftçilerimizle inşallah çok geniş kapsamlı, kredide bugüne kadar alışılmışın dışında bir dayanışmayı inşallah sürdürecektir. Belki de sizlerle ortaklığa girecek, bu tür adımları atacak. İstiyoruz ki biz artık dışarıdan hayvan ithali yapmayalım. Biliyorsunuz bütün bunlarla beraber atılmış adımlarımız var.
“İklim değişikliği tüm insanlığı etkiliyor”
Dünyamız iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan ilerleme sonucunda çok büyük bir dönüşüm geçiriyor. Hayatımızın her alanında teknoloji devriminin olumlu veya olumsuz yansımalarına şahit oluyoruz. 15-20 yıl öncesine kadar üzerinde yeterince durmadığımız iklim değişikliği, obezite, göç, gelir adaletsizliği, kuraklık ve küresel ısınma gibi birçok mesele, bugün artık insanlığın ana gündem maddeleri haline geldi.
Coğrafi konumu veya gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, dünyadaki tüm ülkelerin bir şekilde bu sorunlarla yüzleştiğini görüyoruz. İklim değişikliği sadece dünyayı en fazla kirleten gelişmiş devletleri değil, Afrika kıtasındaki fakir ülkeler başta olmak üzere tüm insanlığı etkiliyor. Biz de bu olumsuzluklardan etkilenen ülkeler arasındayız.
“Tabiat, tarihte belki de hiç olmadığı kadar hoyratça kullanılıyor”
Yüce Allah’ın tüm insanlığa emaneti olan tabiat, özellikle batılı büyük şirketler eliyle, tarihte belki de hiç olmadığı kadar hoyratça kullanılıyor, adeta talan ediliyor. Verimli tarım alanlarının azaldığı, su kaynaklarının giderek kıtlaştığı, denizlerin kirlendiği, iklimlerin değiştiği, hava olaylarının öngörülemez hale geldiği ürkütücü bir dönemin içindeyiz.
Bu yeni dönemin alamet-i farikalarından biri de toprağın, suyun, tarım alanlarının stratejik öneminin ve rekabetin artmasıdır. Geçtiğimiz asırda yer altı kaynakları için yürütülen mücadelenin aynısı, bugün tarım alanlarının ve su kaynaklarının kontrolü için veriliyor. Gelişmiş ülkeler, gıda güvenliklerini ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü çaba harcıyor.
Tarım arazisi ve su kaynakları bakımından zengin birçok Afrika ve Güney Amerika ülkesinin istikrarsızlıkla boğuşmasının sebeplerinden birisi budur. “Ambarın anahtarı kimin elindeyse, güç de onun elinde olur” derler. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak, her ülke gibi Türkiye için de, bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir.
“Tarım politikalarımızı işte bu gerçeklerin üzerine bina ediyoruz”
Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmak, en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Kıtaların ve çıkar mücadelelerinin kesiştiği bir bölgede yer alan bizim gibi bir ülke için, bu asla göze alınamayacak bir risktir. Tarım politikalarımızı işte bu gerçeklerin üzerine bina ediyoruz.
Ülkemiz için güvenlik riski oluşturacak hiçbir adıma şimdiye kadar müsaade etmedik, asla da müsaade etmeyeceğiz. Yine bu anlayışla, iktidara geldiğimiz günden beri tarım alanlarımızın geliştirilmesine, su kaynaklarımızın korunmasına, orman varlığımızın güçlendirilmesine özel önem veriyoruz.
“Tarımsal üretimi stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz”
Tarımsal üretimi ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Türk tarımını, küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yoluyla bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. Bakın iktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içerisindeyiz. Bunu engellemek istiyoruz. Çünkü özellikle tarımda bu parçalanmayı engelleyebildiğimiz zaman hep birlikte ailecek de, milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre, tohum desteği verelim. Ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız.
Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kâr odaklı çalışan çarkı içinde kesinlikle ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme, karına-zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu, altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum.
“Tarımsal üretimi stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz”
Tarımsal üretimi ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Türk tarımını, küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yoluyla bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. Bakın iktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içerisindeyiz. Bunu engellemek istiyoruz. Çünkü özellikle tarımda bu parçalanmayı engelleyebildiğimiz zaman hep birlikte ailecek de, milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre, tohum desteği verelim. Ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız.
Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kar odaklı çalışan çarkı içinde kesinlikle ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize özellikle öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme, karına-zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu, altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum.
“Çiftçilerimize 137,7 milyar lira tarımsal destek verdik”
Son 17 yılda ülkemize ekonomide, turizmde, sağlıkta, savunmada nasıl çağ atlatmışsak, tarım ve hayvancılık alanında da Türkiye’yi ilklerle tanıştırdık. Tarım sektörümüzü yılların ihmalinden, öngörüsüzlüğünden kurtarmak için yeni üretim ve destekleme modellerini devreye aldık.
Çiftçilerimize bugüne kadar toplamda 137,7 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Bakın hayali rakamlar söylemiyorum, yaptıklarımızı söylüyorum. Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesinin yüzde 54,5’ini tarımsal desteklere ayırdık. Yani bir önceki yıla göre, tarımsal desteklerimizi yüzde 36,7 oranında artırdık. Tarımsal gayrisafi yurtiçi hasılamız 37 milyar liradan 2018 yılında 213,3 milyar liraya ulaştı.
Şimdi ana muhalefetin başı çıkıyor zaman zaman saçma sapan bir şeyler konuşuyor. Bak buradan şimdi yine açıklıyorum. Benim rakamlarım resmi rakamlardır. Gazete kupürlerinden toplanan rakamlar değildir. Devlet yalan söylemez. Devlet gerçeği söyler, ben de bunu söylüyorum.
“Dünyanın 195 farklı ülkesine bin 690 tarım ürünü ihraç ediyoruz”
Tarımsal hasılada dünyada 7’nci, Avrupa’da ise birinci sıradayız. Fındık, kiraz, incir, kayısı ve ayva üretiminde dünya lideriyiz. Dünyanın 195 farklı ülkesine bin 690 tarım ürünü ihraç ediyoruz. Sebzede üretimin talebi karşılama oranı yüzde 107’ye çıktı. Meyve ürünlerinin tamamına yakınında kendimize yeter durumdayız.
CHP Genel Başkanı’nın sürekli istismar ettiği buğday konusunda, göreve geldiğimizde üretimimiz iç talebi dahi karşılayamazken, şimdi yüzde 112 gibi çok büyük bir oranı yakaladık. Fakat bunlardan anlamaz, buğdayı göster tanımaz. Tarımsal ürün ihracatımızı 3,7 milyar dolardan 17,7 milyar dolara çıkardık. Tarımda dış ticaret fazlamız 4,8 milyar dolar gibi yine ciddi bir rakama ulaştı. Topraksız tarım yapılan teknolojik sera sayımızı bin 413’e yükselttik. Modern seralarımızda üretilen ürünlerimizin yüzde 90’ını ihraç ediyoruz.
Organik ürün sayımızı 150’den 213’e çıkardık. Bu ürünleri yurt dışına da pazarlayarak 2018 yılında 361 milyon dolar gelir elde ettik. Aynı şekilde 145 bin ton olan tohum üretim miktarı 1 milyon tona çıktı. Ah ah… 20 yıl önce acaba Avrupa’da, Amerika’da nerede tohum buluruz da bunu çiftçimize dağıtırız diye koşturup duruyorduk. Şimdi neredeyiz. Tohum ihracatımızı 11 kat artırarak 102 bin tona, ihracat rakamımızı ise 152 milyon dolara yükselttik. Bu dönemde alan bazında tarımsal üretimin yerli tohumdan karşılanma oranı ise yüzde 80 oldu.
“Gen Bankasında 3 bin 400 türe ait 121 bin örnek muhafaza altındadır”
ATA Tohumu Projesiyle, ülkemiz gen kaynaklarını oluşturan bitki çeşitlerinin koruma altına alınmasını sağlıyoruz. Dünyanın 3’üncü büyük Tohum Gen Bankasını, 250 bin örnek kapasitesiyle Ankara’da hizmete açtık. Bugün itibariyle Gen Bankasında 3 bin 400 türe ait 121 bin örnek muhafaza altındadır.
Bunun yanında genç nüfusun köyde yatırım yapmasını ve tarımsal nüfusun gençleşmesini sağlamak için köye dönüş projesini başlattık. Genç çiftçilerimize kişi başı 30 bin lira tutarında hibe desteğini 2016-2018 yılları arasında devreye aldık.
“11 Kasım’ı ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ ilan ederek, yeni bir dönemi başlattık”
Tarım ve hayvancılıkta bu adımları atarken, ormanlarımızı da asla ihmal etmedik. Ülkemizin orman alanını ve ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek, çevreyi korumak için ciddi yatırımlar yaptık. Biliyorsunuz bu yıl maalesef bölücü terör örgütü, ormanlarımızı yaktığını bizzat itiraf etti. Onlar sakallarımızı keserken, biz de açık net onların kolunu kırmaya devam ettik. Malum 11. ayın 11’inde, saat 11.00’de, 11 milyon fidanı tüm Türkiye’de diktik. Bu böylece devam edecek.
17 yılda toplam 4,5 milyar fidanı toprakla buluşturarak, orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,6 milyon hektara çıkardık. Böylece, erozyonla kaybettiğimiz toprak miktarını yıllık 500 milyon tondan 154 milyon tona kadar düşürdük.
Son olarak 11 Kasım tarihinde ülkemizin 81 vilayetindeki 2023 ayrı noktada, toplam, az önce de ifade ettiğim 11 milyon fidanı, “Geleceğe Nefes” adı altında diktik. Çünkü ormanlarımız varsa nefes var, ormanlarımız yoksa nefes yok. Onun için 11 Kasım’ı ayrıca “Milli Ağaçlandırma Günü” ilan ederek, bu alanda ülkemizde yeni bir dönemi başlattık. Böylece gelecek nesillere daha yeşil, daha güzel, her bakımdan daha yaşanabilir bir ülke bırakmış olacağız. Ancak ülkemizde öyle bir muhalefet var ki, böyle hayırlı bir işi bile karalamaya kalkar.
“Bunların yarına dair hiçbir tasavvurları yok”
Atalarımız “Tarla bozuk, tohum çürük, ekin mi olur” diyor. Bunların durumu da işte böyledir. 11 Kasım’da milletin heyecanına ortak olmak, ağaç seferberliğine katkıda bulunmak varken, “Kasım ayında fidan mı dikilir” diyerek, yapılan işe çamur atmaya kalktılar. Cehaletleri anlaşılınca da, milletten özür dilmek yerine, bu sefer de “11 milyon fidanın 9 milyonu kurur” diyerek işi pişkinliğe vurdular. Herkesin ufku denizi kadardır. Bunların, bırakın asırlık, yarım asırlık, çeyrek asırlık projeler üretmeyi, yarına dair hiçbir tasavvurları yok.
Ne 2023’e dair bir kanaatleri, ne 2053’e dair bir hayalleri, ne de 2071’e dair bir vizyonları var. Milletimiz bu olup bitenlerin hepsini de hafızasına kaydediyor. İnşallah vakti saati geldiğinde bunların hepsinin de hesabını soracaktır.
“Arazi toplulaştırma ve sınıflandırma işlemini on yıl içinde tamamlayacağız”
Allah’a hamdolsun 40 yıllık siyasi hayatımız boyunca hep ileriye baktık, hedeflerimize odaklandık. Polemik üretmenin değil iş yapmanın, eser üretmenin peşinde olduk. Tarım ve Orman Şurası da işte bu anlayışın ürünüdür.
Şimdi Şura kararlarından öne çıkanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Arazi toplulaştırma ve sınıflandırma işlemlerini hızlandırarak, bu önemli projeyi on yıl içinde tamamlayacağız.
“Tarım arazilerinin bölünmesi sorununa kalıcı çözüm getireceğiz”
Toprak bilgi sistemine dayalı tarımsal arazi kullanım planları hazırlayacağız. Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması için arazi bankacılığı ve birlikte üretim gibi alternatif modelleri devreye alacağız. Miras mevzuatını geliştirerek, tarım arazilerinin bölünmesi sorununa kalıcı çözüm getireceğiz.
“Küçükbaş hayvan eti tüketimini özendirerek, pazardaki payını artıracağız”
Gıda depolarında izlenebilirliğin sağlanmasına büyük önem veriyoruz. Aile işletmeciliğinin sürdürülebilirliği için kadın ve genç girişimcilerimizi destekliyoruz. Kırmızı et sektöründe küçükbaş hayvan eti tüketimini özendirerek, pazardaki payını artıracağız. O sektörde de çalıştım. O sektörde çalışmış biri olarak söylüyorum önemli bu. Kırmızı et sektörünü hafife almayacağız. Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta yerli ırkların muhafazasına ve ıslahına yönelik çalışmalara ağırlık vereceğiz.
Su ürünlerinde balık işleme sektörünü geliştirerek, ihracatın ve yerli tüketimin artırılmasına gayret göstereceğiz.
“Su Kanununu çıkaracağız”
Tohumdan sofraya tüm üretim zincirinde çok daha etkin bir izleme ve denetim sistemi kuracağız. Ülkemiz su kaynaklarının verimli yönetilebilmesi amacıyla Su Kanununu çıkaracağız.
Tarım ve orman mevzuatını sadeleştireceğiz. Sözleşmeli üretim ve hayvancılık modellerini yaygınlaştıracağız. Türkiye’yi bölgesel ve küresel ölçekte orman fidanı üretim ve pazarlama merkezi haline getirmekte kararlıyız.
“Mesleki eğitim kurumları açmayı planlıyoruz”
Çiftçilerimizi desteklemek ve onlara yol göstermek amacıyla mesleki eğitim kurumları açmayı planlıyoruz.
Gıda kaybı ve israfının önlenmesine yönelik yeni tedbirler getiriyoruz. Gıdada taklit ve tağşiş cezalarını, caydırıcı seviyeye yükselteceğiz. Şura da, bunların dışında, tarımımızın ve ormancılığımızın geleceğine ışık tutacak daha pek çok teklif çıktı. Bunların hepsini de birer birer hayata geçirmek için çalışacağız.
“2020 yılına ait bazı müjdelerimizi de paylaşmak istiyorum”
Tarım ve Orman Şurası vesilesiyle sizlerle ve aziz milletimizle 2020 yılına ait bazı müjdelerimizi de paylaşmak istiyorum.
Ülkemizdeki besicilik sektörünün korunmasına verdiğimiz önemi gayet iyi biliyorsunuz. Bu anlayışla son 1,5 yılda zorunlu olmadıkça et ithalatı yaptırmadık. Besilik hayvan için Kasım ayıyla beraber yeni ithalat müracaatı almıyoruz. İnşallah bu hassasiyetimizi 2020’de de devam ettireceğiz.
“Organize su ürünleri yetiştiricilik bölgesini kuruyoruz”
Su ürünleri konusunda yeni bir dönemin kapısını açan kanun değişikliği Meclisimiz tarafından kabul edildi. Balık yetiştiricilerine desteklemelerimiz ödendi. Toplamda 15 bin kıyı balıkçımızı ilgilendiren desteklemeleri de inşallah önümüzdeki ay ödeyeceğiz.
Avrupa’nın ve ülkemizin ilk tarıma dayalı ihtisas organize su ürünleri yetiştiricilik bölgesini, 16 bin 500 ton kapasite ile kuruyoruz.
“Orman çalışanlarının prefabrik evler edinmelerini sağlayacağız”
Ormancılık faaliyetlerinde çalışan vatandaşlarımızın, arazi şartlarında güvenli, sağlıklı ve konforlu bir şekilde barınmalarını teşvik edeceğiz. Bu amaçla orman çalışanlarının, maliyetinin yüzde 20’si hibe, kalan kısmı faizsiz kredi şeklinde olmak üzere prefabrik evler edinmelerini sağlayacağız.
Çiftçimize ek gelir temini kapsamında “Bin Köye Bin Tıbbi Aromatik Bitki Bahçesi” kurulmasını hedefliyoruz.
“Kendi yürür ilaçlama makinası üretim aşamasına geldi”
Yazılımı, tasarımı, üretimi yerli ve milli elektrikli traktörümüzün tanıtımını Hasat Bayramında Polatlı’da yapmıştık. Şimdi de, elektrikli traktörün farklı bir modeli ile kendi yürür ilaçlama makinası üretim aşamasına geldi.
“Sofralık zeytinin kilogramına 15 kuruş destek vereceğiz”
Bitkisel üretimimizi önümüzdeki yıl yüzde 5 artırarak, yaklaşık 125 milyon tona yükseltmeyi planlıyoruz. Sertifikalı tohum üretimimizi de yine yüzde 5 artırarak 1,2 milyon tona, tohum sektörümüzün pazar büyüklüğünü ise 1,4 milyar dolara çıkarmayı hesaplıyoruz.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa sofralık zeytini 2019 yılında Fark Ödemesi Desteği kapsamına aldık. Sofralık zeytinin kilogramına 15 kuruş destek vereceğiz.
“Sürüye katılan hayvan başına ilave 100 lira destek vereceğiz”
Önümüzdeki yıl küçükbaş hayvan varlığını artırmada inşallah hamle dönemimiz olacak. İnşallah 56 milyon küçükbaş rakamını yakalamak istiyoruz.
Küçükbaş sürü büyütme projesi kapsamında sürüye katılan hayvan başına ilave 100 lira destek vereceğiz.
Ülkemizin tavukçuluk üretimini garanti altına alacak sistemi kurduk. Böylece yılda 220 bin adet yerli et ve yumurta amaçlı damızlık civciv üretimi yapılmasını sağlıyoruz. Bu damızlıklar kullanılarak 30 milyon tavuk üretilebilecektir.
“Korunan alan sayısını 599’dan 605’e çıkaracağız”
Çay üreticimizi desteklemeyi sürdüreceğiz. Önümüzdeki yıl yaş çay alım miktarı 650 bin tona, ihracat dahil kuru çay satışı da 115 bin tona çıkacak.
Doğal kaynaklarımızı korumaya devam edeceğiz. Korunan alan sayısını 599’dan 605’e çıkaracağız. Orman varlığımızı 2020 yılı sonunda 22,9 milyon hektara ulaştıracağız.
Zirai don tahminlerini 493 ilaveyle 922 ilçemizin tamamına yaygınlaştırıyoruz. Baraj sayımızı 841’den 856’ya çıkarmayı ve depolama hacmini 178 milyar metreküpe ulaştırmayı hedefliyoruz.
“Milletimiz için çalışmaya, üretmeye, ter dökmeye devam edeceğiz”
Konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi bundan sonra asıl mesele alınan kararların ülkemizin, milletimizin ve çiftçimizin menfaatini en üst düzeyde tutacak şekilde uygulanmasıdır. Sorumluluğumuzun, 17 yıldır bizi gerektiğinde canı pahasına destekleyen milletimizin bizatihi kendisine karşı olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Milletimiz için çalışmaya, üretmeye, ter dökmeye devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken bir kez daha 3’üncü Tarım ve Orman Şurasının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şuranın düzenlenmesine katkı sunan herkese ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesini teşrifleriniz için sizlere tekrar şükranlarımı sunuyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.
Kaynak: TRT Haber