Cumhurbaşkanlığı: “AİHM bir kez daha Taşınmaz Mal Komisyonu’nun tüketilmesi gereken etkin bir iç hukuk yolu olduğunu teyit etmiştir”

Cumhurbaşkanlığı: “AİHM bir kez daha Taşınmaz Mal Komisyonu’nun tüketilmesi gereken etkin bir iç hukuk yolu olduğunu teyit etmiştir”

Cumhurbaşkanlığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını değerlendirdi.

Açıklamada, “AİHM bir kez daha Taşınmaz Mal Komisyonu’nun tüketilmesi gereken etkin bir iç hukuk yolu olduğunu teyit etmiştir” denildi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle,
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açıkladığı Mediterranean Tours Limited v. Türkiye kararı ile Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (Kıbrıslı Rumların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde terk etmiş oldukları taşınmaz mallara yönelik iddiaları bakımından tüketilmesi gereken etkin bir iç hukuk yolu olduğunu bir kez daha teyit etmiştir.

Mahkeme, Kıbrıslı Rumların KKTC’de terk ettikleri taşınmaz mallara ilişkin olarak malın iadesinin tek çare olmadığını, TMK’nın verebileceği tazminat veya takas kararlarının da iade kadar geçerli bir telafi yöntemi olduğunun altını çizmiştir. AİHM ayrıca Yüksek İdare Mahkemesi Yargıçlarının Rumların hak iddia ettikleri taşınmazlarla ilişkilendirilmesinin menfaat çatışmasına sebebiyet vermeyeceğine açıklık getirmiştir.

TMK’nın Kapalı Maraş’ta bulunan başvuruya konu taşınmaz malla ilgili süreçte Vakıflar İdaresi’ni müdahil taraf yapan kararını adil yargılama ilkesiyle uyumlu bulmuştur.

TMK’nın son dönemdeki istatistiklerine dayanarak kaydettiği ilerlemeye işaret eden AİHM, olumlu gelişmelerin istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesinde yarar gördüğünü de eklemiştir. Karara konu başvuru bakımından TMK önündeki süreçte bir kısmı başvurandan kaynaklı bazı gecikmeler yaşandığını da kayda geçiren AİHM, KKTC makamlarının TMK’daki süreçlere zamanlı katılımında ve geç yargılamaya ilişkin çare üretilmesinde de fayda gördüğünü belirterek, bu başvuru bakımından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1. Protokolün 1. maddesinin usul bakımından ihlal edildiğine hükmetmiştir.

AİHM’in bu kararı, mülkiyet rejimimizi ve bunun ayrılmaz parçası olan TMK’yı yok sayarak, vatandaşlarımız aleyhinde saldırgan siyaset güden Rum tarafına bir cevap niteliğindedir. TMK vardır ve etkinliğini istikrarlı bir şekilde sürdürmektedir. 1974 yılında taşınmaz malını terk eden Rumların talepleri için başvuracağı ilk ve tek adres TMK’dır.

Rum tarafına, AİHM kararlarına uyma yükümlülüğünü bir kez daha hatırlatıyoruz. AİHM’in uygun bulduğu mülkiyet rejimimiz çerçevesinde hareket eden vatandaşlarımızı hedef alan, bireysel olarak cezalandırmaya yönelen ve insan haklarını açıkça ihlal eden baskıcı ve düşmanca tutuma derhal son verilmesini talep ediyoruz. Bu tür uygulamaların uluslararası hukukla bağdaşmadığını ve ciddi sonuçlar doğurabileceğini önemle vurguluyoruz”