Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 25 Temmuz’da kabul edilen kararıyla ilgili değerlendirmesinde, Kıbrıs Türk tarafının zaman kaybetmeden Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı adil bir çözüm ve yeni güven yaratıcı önlemlerin de yaşama geçebilmesi doğrultusunda iyi niyet ve yapıcı bir tutumla çalışmaya devam edeceğini vurguladı.
Sözcü Burcu, ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın temsil ettiği Kıbrıs Türk tarafının tezleri ve söylemlerini haklı çıkartan ifadelere de yer verilmesinden memnuniyet duyduklarını belirtti.
Sözcü açıklaması şöyle:
“25 Temmuz 2019 tarihinde kabul edilen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun (UNFICYP) görev yönergesi altı aylık süre için yenilenmiştir. Söz konusu karar daha önceki benzer nitelikteki kararlarda olduğu gibi taraflara dengeli davranmak adına süreçlerde yaşanan gerçekleri tam olarak yansıtmamaktadır ve her zaman yapıcı ve yaratıcı bir tutum sergileyen Kıbrıs Türk tarafına bu şekilde haksızlık yapılmaktadır.
Bir örnek vermek gerekirse; bütün uyarılarımıza rağmen Rum tarafının inatla tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon faaliyetleri tehlikeli gerginliklere yol açmaktadır. Bilindiği üzere tansiyonun düşürülmesi ve hakkaniyete dayalı yeni bir işbirliği ortamının yaratılması amacıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı Rum tarafına ortak bir komite ve fon kurulması yönünde kapsamlı bir öneride bulunmuştur. 13 Temmuz 2019 tarihinde yapılan bu önemli öneri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından görmezden gelinmemeliydi.
Bunun ötesinde kararda Rum tarafını resmi hükümet olarak tanımaktan kaynaklanan ve bizim tarafımızdan benimsenmesi olanaksız ifadelere de yer verildiği görülmektedir. İlgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında, genel ve geleneksel tutum bu olsa da Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği Kıbrıs Türk tarafının tezleri ve söylemlerini haklı çıkartan ifadelere de yer verilmesinden memnuniyet duymaktayız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı’nın her zaman ısrarla vurguladığı siyasal eşitliğin önemine kararda güçlü bir vurgu yapılmaktadır. Siyasal eşitlik ve kararlara etkin katılımla ilgili Kıbrıs Türk tezlerini doğrulayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1991 yılında aldığı 716 sayılı karara da ayrıca özel olarak atıfta bulunulmakta ve bu şekilde siyasal eşitliğin ve kararlara etkin katılımın vazgeçilmezliği anımsatılmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 25 Temmuz 2019 tarihinde aldığı bu karar Crans Montana Konferansı sonrasından itibaren siyasal eşitlik ve kararlara etkin katılım ilkesini inkara kalkışarak Sayın Lute’un çabasını çıkmaza sokan Rum tarafına ciddi bir uyarı niteliğindedir. Cumhurbaşkanımız öncelikle ilgili bütün tarafların aynı hedef doğrultusunda olup olmadıklarının tespit edilmesi gerektiğini söylemektedir.
Cumhurbaşkanımız ayrıca müzakereler yeniden başlayacaksa bunun geçmişte olduğu gibi ucu açık olamayacağını ancak çözüm odaklı ve zaman tahditli olarak ele alınabileceğine sıkça vurgu yapmaktadır.
Bu amaçla hazırlanması beklenen görev tanımlarının da geçmiş mutabakatları, 11 Şubat Ortak Açıklama Belgesini ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in Crans Montana’da taraflara 30 Haziran 2017 tarihinde sunduğu çerçeveyi çarpıtılmadan içermelidir.
Kıbrıs Türk tarafını temsil eden Cumhurbaşkanımızın değerlendirmelerine paralel ifadelerin kararda yer aldığını görmekten memnuniyet duymaktayız.
Bilindiği üzere Cumhurbaşkanımız adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm hedefinden kopmadan hem bu hedefe hem de her iki toplumun yaşamlarını kolaylaştırmak için tarafların işbirliği kapsamında Güven Artırıcı Önlemlere çok özel bir önem atfetmektedir. Bunun için her zaman yaratıcı öneriler sunarak bu doğrultuda kararların alınmasını sağlamıştır.
Alınan bu kararların uygulamada en iyi şekilde yaşam bulması için büyük bir uğraşı vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Kararın aynı anlayış ve benzer bir ifadelendirmeyle Güven Artırıcı Önlemlere ve taraflar arasında işbirliğine atıfta bulunması önemlidir.
Karardaki bu olumlu ifadelendirmelere rağmen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 8 Mart 1964 tarihinde aldığı 186 numaralı karara istinaden Güney Kıbrıs Rum Yönetimini adamızdaki tek meşru hükümet olarak tanınmasının talihsiz bir tezahürü olarak Kıbrıs Türk Tarafını yok sayması ve yalnızca Rum tarafının rızasını alması ve bunu 55 yıldır bu şekilde sürdürmesi hakkaniyete dayanmayan kabul edilemez bir durumdur. Belirtmek isteriz ki Kıbrıs Türk tarafı Birleşmiş Miletler Güvenlik Konseyi kararında da çağrısı yapıldığı gibi zaman kaybetmeden Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı adil bir çözüm ve yeni güven yaratıcı önlemlerin de yaşama geçebilmesi doğrultusunda iyi niyet ve yapıcı bir tutumla çalışmaya devam edecektir.”