Disleksi okul öncesi dönemde belirti veriyor

Disleksi okul öncesi dönemde belirti veriyor

Özgül öğrenme güçlüğü, ilk olarak okul öncesi dönemde belirti vermeye başlıyor. Çocuk, normal zeka seviyesine sahip olduğu halde, öğrenme konusunda akranlarını geriden takip ediyor. Özgül öğrenme güçlüğünün okuma bozukluğu (Disleksi), yazma bozukluğu (Disgrafi) ve matematik bozukluğu (Diskalkuli) olmak üzere üç çeşidi bulunuyor. Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ertan Görgü, özgül öğrenme güçlüğü hakkında merak edilenleri TRT Haber’e anlattı.

Özgül öğrenme güçlüğü nedir? 

Özgül öğrenme güçlüğü, okuma, yazma ve matematik alanlarında görülen güçlüklerin genel adıdır. Akademik hayatı zorlayan bir hastalık grubu aslında. Çocukların, normal zekaya sahip olmalarına karşın, okul hayatı başladığında okuma-yazma veya matematik alanlarında yaşıtlarıyla aynı seviyede olamamaları şeklinde ortaya çıkıyor. 

Bir çocukta öğrenme güçlüğü olduğu ne zaman anlaşılıyor? 

Bu çocuklar normal zekaya sahip oldukları için çoğunlukla okul başlayana kadar çok şüphelenilmiyor. Genellikle ilkokulda fark ediliyor. Fakat ebeveynler biraz dikkat ederse ve bu hastalığı az da olsa biliyorlarsa daha erken fark edebilirler.

Özgül öğrenme güçlüğü çocuklarda nasıl belirti veriyor? 

Bu çocuklar okul öncesi dönemde renkleri, şekilleri, zıt kavramları öğrenmekte zorlanıyor. Örneğin bir türlü şekillerin ismini öğrenemiyorlar. Kareye üçgen, üçgene kare diyorlar. Renkleri karıştırıyorlar. Ritmik ya da geriye doğru sayamıyorlar. Fonolojik duyarlılık dediğimiz bazı sesleri ayırt edemiyorlar. Örneğin bir baba çocuğuna, “Benim adım Ahmet. A harfi ile başlıyor. Sen de A harfi ile başlayan başka bir şey bul” der mesela. Bu soruna sahip çocuklar söyleneni yapamaz.

Bir çocukta öğrenme güçlüğü olduğunu ailesi ya da öğretmenleri nasıl anlayabilir? 

Bu çocuklar okula başlıyor. Arkadaşları yavaş yavaş çeşitli sesleri öğreniyor. Seslerin karşılıkları olan harfleri öğreniyorlar. Bu çocuklar, bir kısmını öğreniyor bir kısmını öğrenemiyor. Bu, öğretmenin yavaş yavaş gözüne batmaya başlıyor. Fakat öğretmen ilk başta şüphelenmiyor. Diyor ki “Bazı çocuklar geç öğrenir. Acaba dikkati mi kötü?” Ama bakıyor, dikkatinde bir şey yok; yapmaya çalışıyor ama yapamıyor gibi. 

Ailenin veya öğretmenin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor?

Böyle bir durumda hızlı bir şekilde değerlendirme öneriyoruz. Çocukların bir uzman tarafından iyi bir değerlendirmeye tabi tutulmasını öneriyoruz. Öncelikle şunu görmemiz lazım: Bu çocukların zekası gerçekten normal mi? Eğer zeka normalse ve hala öğrenemiyorsa o zaman öğrenme güçlüğünden şüphe duymaya başlarız. Böyle bir durumda ilk yapılacak şey, eğer varsa ekstra hastalıkların giderilmesi. Her üç öğrenme güçlüğü çeken çocuktan birinde aynı zamanda dikkat eksikliği belirtileri görülür. Dikkat eksikliğinin tedavi edilmesi gerekir. 

Tedavi için nasıl bir yol izleniyor? 

Her öğrenme güçlüğü birbiriyle aynı değildir. Birbirine benzer yanları vardır ama aynı değildir. Neyi öğrenemiyorlarsa bunun tespit edilmesi, hangi harfi, hangi sesi öğrenememişse bunun ayırdına vardırılması ve ona uygun çalışma yürütülmesi gerekiyor. Kuşkusuz bu da sadece sınıf içinde olmuyor. Genellikle sınıf dışında bireysel eğitimlerle tedavi yapmak daha doğru. Yani her çocuğa özgü bireysel bir tedavi yapılması gerekiyor. 

Bu rahatsızlığın genetik bir bağlantısı var mı?

Bir kere kızlara göre erkeklerde görülme riski, beş kat daha fazla. Aile çevresinde anne-babada veya yakın akrabalarda öğrenme sorunu varsa, çocuklarda olması daha yaygın. Yine okul öncesinde sayılar, renkler, şekiller, sağ-sol gibi kavramları öğrenememişse, çocuk öğrenme güçlüğüne adaydır. Ayrıca eğer dikkat sorunları, hiperaktivite varsa bu çocuklarda da yine öğrenme güçlükleri görülebilir demektir. 

Tedavi süreci ne kadar sürüyor?

Bunu söylemek çok zor. Bunun için bazı parametreler var. İlk parametrede, çocuğun yaşıtlarıyla farkının ne kadar açıldığını tespit etmek var. İkinci parametremiz, öğrenme güçlüğünün ve şiddetinin ne kadar ağır olduğu… Mesela sadece okuması bozuk olabiliyor ama söyleneni yazabiliyor. Bazı çocukların hem okuması hem yazması bozuk oluyor. Bazılarında ise hem okuma hem yazma hem de matematik bozuk oluyor. Üçü bir aradaysa iş zorlaşıyor. Sadece öğrenme güçlüğü varsa, işimiz daha kolay. Ama hem öğrenme güçlüğü hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite varsa işimiz zorlaşıyor. Öğrenme güçlüğüne dikkat eksikliği ve okul reddi de eklenmişse her şey çok daha zor hale geliyor. 

Tedavi sürecinin başarılı geçmesini sağlayan unsurlar neler? 

Ailenin desteği çok önemli. Diğer bir unsur da çocuğun zekası. Çocuğun normal bir zekaya sahip olması bizim şartımız. Biz normal zekayı 85 ve üstü olarak nitelendiriyoruz. Bir çocuk geliyor 87 ama başka bir çocuk geliyor 110. O, daha hızlı yol kat ediyor. Tedavisine erken başlanan, başka ek bir hastalığı olmayan, yoğun bir eğitim alan ve zeka seviyesi iyi olan çocuklar daha hızlı yol kat ediyor. 

Çocuk tedavi sonunda yaşıtlarını yakalayabilir mi?

Zamanında müdahale edilirse, uygun eğitim verilirse bu çocuklar çok hızlı bir şekilde eğitim ortamlarına uyum sağlar. Yaşıtlarının öğrendiği şeyleri öğrenmeye başlarlar. Sonrasında da herhangi bir sorun görülmeden yaşamlarını devam ettirebilirler. 

Okullarda bu tip çocuklara yönelik özel bir uygulama var mı? 

Öğrenme güçlüğüne dair işaret alınan çocuklar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı rehberlik araştırma merkezlerine yönlendiriliyor. Yapılan incelemeden sonra okullara, bu çocuklarla ilgili bireyselleştirilmiş eğitim programı gönderiliyor. Bu program sayesinde çocuklar çeşitli haklara sahip oluyor. Örneğin daha yavaş okuduğu için daha uzun bir sınav süresi ya da onlara özgü sınav gibi… Bu da çocuklar için avantaj oluyor. 

Grafik: Hafize Yurt 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir