Demansın en yaygın biçimi olan alzaymır; hafızayı, düşünmeyi, yönelimi, anlamayı, hesaplamayı, öğrenme kapasitesini, dili ve yargılama yeteneğini etkiliyor.
İlk kez 1906’da Alman psikiyatrist ve patolog Alois Alzheimer tarafından tanımlanan alzaymırın, mevcut bir tedavi yöntemi bulunmuyor.
“Dünya Alzaymır Günü” ile her yıl 21 Eylül’de toplumsal farkındalığın artırılması amacıyla çeşitli etkinlikler ve faaliyetler düzenleniyor.
Dünya çapında her yıl 10 milyon vaka
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya çapında 50 milyon demans hastası bulunuyor. Her yıl yaklaşık 10 milyon yeni vaka teşhis edilirken demanslı toplam kişi sayısının ise 2030’da 82 milyona ve 2050’de 152 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Demans, 60 yaş ve üstü grubun yüzde 5 ila 8’inde görülüyor. Hastalık esas olarak yaşlıları etkilese de yaşlanmanın normal bir parçası olarak görülmüyor.
Öte yandan, hastalığın sadece demans hastaları üzerinde değil, bakıcıları, aileleri ve genel olarak toplum üzerinde de fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik etkilerinin olduğu da biliniyor.
Demans hastalığının mevcut yıllık maliyetinin 1 trilyon ABD doları olduğu tahmin edilirken bu rakamın 2030’a kadar iki katına çıkması öngörülüyor.
Halkın yüzde 80’i demans geliştirmekten endişe duyuyor
Dünya genelinde 100’den fazla alzaymır derneğinin çatı örgütü olan Uluslararası Alzheimer Hastalığının (ADI) “2019 Dünya Alzheimer Raporu”na göre, halkın yüzde 80’i demans geliştirmekten endişe duyuyor ve her 4 kişiden 1’i bunamayı önlemek için yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını düşünüyor.
Dünyadaki sağlık hizmeti sağlayıcılarının yüzde 62’si ise demansın normal yaşlanmanın bir parçası olduğu düşüncesini paylaşıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki bakıcıların yüzde 35’i, bir aile üyesinin demans teşhisini gizlediğini belirtiyor.
Bununla birlikte, halkın yüzde 40’ı, doktorların ve hemşirelerin demans hastalarını görmezden geldiğini düşünüyor.
Ayrıca, demans hastalarının yüzde 54’ü, hastalığın gelişiminde yaşam tarzının rol oynadığını ifade ediyor.
Hastaların yüzde 20’si demans olduğunu gizliyor
Afrika’da demansla yaşayan insanların yüzde 67’si ve Güney Doğu Asya’da yüzde 63’ü, demans semptomlarının başkaları tarafından alaya alındığını belirtiyor.
Bununla birlikte, hastaların yaklaşık yüzde 20’si insanlarla tanışırken bu durumlarını saklıyor.
Demansın gizlenmesi, bölgesel olarak değişiklik gösteriyor. Avrupa kıtasında halkın yüzde 25,7’si ve Amerika’da yüzde 24,5’i demans hastası olduğunu gizliyor.
İnsanlarla tanıştıklarında demans hastalıkları olduğunu gizleyeceklerini söyleyenler arasında en yüksek oran Rusya (yüzde 66,7), Polonya (yüzde 57,9) ve Porto Riko’da (yüzde 51,1) bulunuyor.
Öte yandan, Güneydoğu Asya’da yaşayan kişilerin yüzde 45’i ve bölgedeki sağlık pratisyenlerinin yüzde 48’i, demans hastalarının tehlikeli olduğunu düşünüyor.
Tedavi ve bakım
Demansı iyileştirmek veya ilerleyen seyrini değiştirmek için halihazırda mevcut bir tedavi yöntemi bulunmuyor. Bununla birlikte, klinik deneylerin çeşitli aşamalarında çok sayıda yeni tedaviler araştırılıyor.
Araştırmalar, insanların düzenli egzersiz yaparak, sigara içmeyerek, alkol kullanımından kaçınarak, kilolarını kontrol ederek, sağlıklı beslenerek ve tansiyon, kolesterol ve kan şekeri seviyelerini koruyarak bunama riskini azaltabileceklerini ortaya koyuyor.
Farkındalığı artırmak, bunama ile ilgili kalıcı mitleri ortadan kaldırmak ve nihayetinde hastalarının damgalanmasını azaltmayı amaçlamak da önem arz ediyor.
TRT