Ulusal Birlik Partisi Gazimağusa milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, “ eğer ortak bir vizyon yoksa Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın federasyon görüşmelerine devam etmemesi gerektiğini” belirtti.
Hasipoğlu şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanı Akıncı ile Anastasiadis arasında gerçekleşecek olan 9 Ağustos`taki görüşmeye temkinli yaklaşmadan edemeyeceğim. Zira Rum tarafının hala da bizimle bu adanın yönetimini ve zenginliğini paylaşma konusundaki iradesi hala net değil! 2017 yılındaki İsviçre görüşmelerinin çökmesinden sonra, tam da artık yeni alternatiflerin de konuşulmaya başlanmalıdır dendiği zamanlarda, Crans Montana”da birakilan noktadan görüşmelerin devam ettirilmek istendiği herkesin malumu. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için İsviçre`de çöken müzakerelerden sonra taraflar arasında Ortak bir Vizyonun olup olmadığının netleşmesi gerekmekteydi. Zira yine yeniden bir başarısızlığı kaldırmaya kimsenin (Rum tarafı hariç) ne tahammülü ne de zamanı vardı. En azından anlaşılamayan noktalarda bir yakınlaşma belirtisinin olup olmayacağı tespit edilmeliydi. Bu amaçla, BM tarihinde hiç yapmadığı bir statü yaratarak geçici özel temsilci atadı. Ortak bir vizyonun olup olmadığı konusunda BM Özel Temsilcisi Bayan Lute en az on kez gitti geldi, bir o kadar da liderler görüştü.
Bu dönemlerde tüm süreci takip eden ve tüm görüşme notlarını okuyan bir kişi olarak her iki tarafın da ortak vizyonu yakalayamadıklarını tespitini rahatlıkla yapabiliriz. ZatenBM”de aksini iddia etmiyor. Daha da vahimi, Kıbrıs Rum tarafı federasyonu bizden farklı değerlendirdiği gibi, müzakere sürecinde anlaşılmış BM parametrelerinin de gerisinde olan bir pozisyon takınmıştır.
Örneğin Kıbrıs Türk tarafının ortak devlette alınacak her kararda olumlu oyunun olmasına gerek yok diyebilmiştir.
9 Ağustos`taki görüşmede Cumhurbaşkanı Akıncı”dan beklentimiz, Rum tarafının pozisyonunda bir değişiklik olmadıysa, daha önce bir çok kez belirttiği gibi samimi değil ve ne istedikleri belli değil ise, daha fazla Kıbrıs Türk halkını Kıbrıs Rum tarafının keyfine bırakacak şekilde federasyon müzakerelerini devam ettirmemesidir.
Rum tarafı cözüm istiyorsa bu adanın yönetimini paylaşmayı kabullenmeli ve adada Nasıl bir çözüm istediği konusunda kafası net olmalıdır.
Peki Rum tarafı federasyondan bizim anladığımızı anlamıyor, diğer bir ifadeyle Ortak bir vizyon yok ise, Kıbrıs Türk tarafının pozisyonu ne olmalıdır? Zira Kıbrıs Rum tarafına göre bugün bir çözüm olacak ise “her kararda Kıbrıslı Türklerin olumlu oyu olmamalı, Türkiye”nin etkin ve fiili müdahale hakkı ortadan kalkmalı ve daha fazla toprak vermeliyiz (Maraş”ın tamamı ve Güzelyurt ilçesine ek olarak).
Sayın Akıncı”nın elinde yeni hükümetin adımı ile başlayan bir Kapalı Maraş kozu, kendi bünyesinde AIHM”in etkin bir içi hukuk olarak kabul ettiği Taşınmaz Mal Komisyonu var, petrol – doğalgaz konusunda Doğu Akdeniz”de Türkiye ile birlikte geri adım atmadan kararlı bir şekilde sürdürdüğümüz “sen kazarsan ben de kazarım” başlıklı mavi vatan pozisyonumuz var. Aslında Sayın Akıncı”nın eli bu kez daha güçlü, en azından öyle hissetmesini temenni ediyorum.
Zira bizlerin gerek Doğu Akdeniz`de doğal kaynakların aranması gerekse Kapalı Maraş”ın açılması gibi tek yanlı adımları atmaya başlamamız ile Güney Kıbrıs yönetiminin rahatsız olduğu bir gerçektir. Bunca yıldır kapalı Maraş`ın kapalı kalmasına sebep tüm çözüm planlarında Rum tarafına vermeyi önerdiğimiz Maraşı onların reddetmesi değil midir? Şimdi ne oldu da daha çerçevesi belli olmayan ve yeni moda gayri resmi olacak sekilde önce ikili, sonra üçlü ve sonra da 5”li gayri resmi toplantı sevdası baş gösteriyor! Endişem KKTC”nin egemenliğini daha da güçlendirecek ve statüsünü yükseltecek Maraş gibi adımları tekrar buzdolabına alıp dondurmak adına bizleri ucu açık müzakere masasına hapsetmeleridir. Lakin yeni hükümetin bu tür tek yanlı adımları atma konusunda geri adım atmayacağı da herkesçe bilinmelidir.
Bu yüzden 9 Ağustos”taki görüşmeden sonra hala daha ortak vizyon yok ise, artık yeni bir vizyon ortaya koymanın zamanı gelmiştir, hatta geç bile kalınmıştır.
Eğer yapılacak görüşmede Rum tarafı siyasal eşitlik temelinde ve yine bir BM parametresi olan garantörlerin müdahale hakkının gerekirse yeni bir yazım tarzıyla ancak sulandırılmadan devam edeceği şeklindeki pozisyonlar netleşirse, ucu açık olmayacak ve sürenin sonunda da anlaşıp anlaşmadığımızın tespit ve ilanın yapılacağı bir sürece girilebilir. Bu sürece girilip girilemeyeceğini ise 9 Ağustos”taki görüşmede Kıbrıs Rum liderin gözlerinin içine bakarak sorulmalı ve net bir cevap talep edilmelidir. Gayri resmi muhabbetlerle, toplantılarla artık halkımızın kaybedecek ne zamanı ne de tahammülü vardır. Bunca yıldır görüşme masasında aynı şeyleri konuşup, federasyondan farklı şeyler anlayıp sonuç alamadığımıza göre, artık müzakere masasında yeni stratejiler geliştirip, sırf konuşmak için değil, sonuç almak için oturmalıyız. Halkımızın da önünü görebileceği bir çözümden beklentisi de artık bu yöndedir.”
(BRT/MAIL)