Erhürman: Zaman doğru kullanılamadı

Erhürman: Zaman doğru kullanılamadı

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Havadis’te yayınlanan Kovid-19 Özel Yayını’na katılarak hükümetin pandemi yönetimini ve alınan ekonomik tedbirler kapsamında aldığı kararları değerlendirdi. Sahadaki olguların, hükümetin süreci iyi yönetemediğini gösterdiğini kaydeden Erhürman, “Genel olarak açıklamalarına bakıldığında süreciyi yönettiklerine dair bir izlenimleri olduğu görülüyor ama sahadaki olgular bize bunları göstermiyor. Gerek sağlık alanında yaşananlar, yapılan açıklamalar, yapılan bu açıklamalarla olguların hiçbir şekilde doğrulanmıyor olması gerek ekonomik alanda alınan kararların zamanında alınmaması, alınan kararların bir süre sonra yanlışlığının fark edilip düzeltilmeye çalışması, bir bakanın bir şey söylerken başka bir bakanın veya başbakanın bambaşka bir şey söylemeye devam etmesi, bir merkezden açıklama yapmanın hala becerilemiyor oluşu, o açıklamaların doğruluğu, sürekliliği ve düzenliliği konusunda arzu ettiğimiz noktaya gelinemiyor oluşu, bu özellikle ‘zaman kazandık’ dediğimiz sürekçe yapılması gereken şeylerin yapılmamış olması” diye konuştu.

Halkın 5 hafta evde kalarak hükümete süreçte yapılması elzem olan işlerin yapılabilmesi bakımından aslında süre kazandırdığını söyleyen Erhürman, ancak hükümetin bu zamanı doğru kullanamadığını kaydetti. Erhürman şunları kaydetti: “Bu noktada söylemek istediğim şu, biz 9 Mart’ın hemen ardından bu süreci yaşamaya başladık bugün Nisan ayını yarıladık. 5 haftayı genel olarak sağlıkçılar halkımızın bize kazandırdığı süre olarak değerlendiriyor. Yani insanlar eve kapandı, ekonomik faaliyetler durdu, böylece yayılma mümkün olduğunca önlendi, dolayısıyla hastanelerde yığılma olmadı ve sağlıkçılarımız insanüstü bir çabayla bu süreci taşıdı ama bu kazanılan bu zamanı ne için kazandığımızı hükümet unuttu galiba. Bu zamanı kullanmalıydık. 5 haftadır sağlıkçıların dilinde tüy bitti, onlardan aldığımız bilgiler doğrultusunda bizlerin de dilinde tüy bitti. Burada aldığımız bilgilerden hareketle sürekli bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Dediğimiz şey şu; bir kere pandemi hastanesine ihtiyacımız var peki Bakanlar Kurulu sonrası yapılan açıklamada 3 hafta önce Mağusa Hastanesi’nin pandemi hastanesi ilan edileceği bildirilmişti. Bir buçuk hafta sonrası yine karar değişti, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi pandemi hastanesi oldu. O günden beri sağlıktaki uzman arkadaşlarımız bunun yanlış olduğunu, bu durumda Kovid-19 dışındaki hastalara sağlık hizmeti sunma konusunda sorun yaşanabileceğini söylemeye devam ettiler. Bu defa ‘yeni bir pandemi hastanesi yapalım 45 gün içerisinde bitiririz’ denildi. Başka Bakanlardan başka öneriler geldi. Yine sorunu çözdük yapıyor dendi ama bu sorun hala çözülmedi. Sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu sağlık ekipmanları tamamlanmadı. Test sayısı arttırılmadı. Peki ne için zaman kazanmıştık? Bu zamanı tüm bunları yapabilmek için zaman kazanmıştık. Kazandığımız zamanı kullanamadık.”

Bu güne kadar panik yaratmamak adına tüm söylemlerinde seçici davrandıklarını ancak İskele’de dün akşam çıkan 2 vakadan sonra bazı şeylerin değiştiğini kaydeden Erhürman, “Dün gece İskele’den gelen haberle hareketten bir şey artık netleşti. ‘Bu memlekette salgın yok’ demişti ya Sayın Başbakan ve bunu da yatay seyre ve ‘bazı günler vaka çıkmamasına’ dayandırmıştı ya demek ki artık böyle bir şey üzerinden konuşmak mümkün değil. Zaten uzamanlar ‘Biz yaygın bir test yapmadığımız sürece ülkedeki gerçek vaka sayısını tespit etmiş var sayamayız kendimizi’ diyordu” şeklinde konuştu.

Hükümetin bugün halen salgını ve ekonomik krizi tanımlamakta güçlük çektiğini belirtti. CTP Genel Başkanı Erhürman, “Güneyde önceki gün 33 vaka çıktı, 30 vaka, temaslı tarama üzerinden yapılan testler değil. Hali hazırda dışarıda hizmet veren insanlar. Bizim de sahada çalışanlarda yaygın test yapmak durumundayız ama biz hala daha temaslılar üzerinden test yapmaya tıkandık, kaldık. Ama üzücü tarafı bundan hareketle Sayın Başbakanın çıkıp, ‘bu memlekette salgın yok, ekonomik kriz de yok. Suni krizlere, suni kriz masalarına da gerek yok’ diye bir açıklama yaptı. Hala daha salgını ve ekonomik krizi tanımlamakta güçlük çekiyoruz” diye konuştu.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hükümetin ekonomik tedbir kararlarını da değerlendirdi. “Burada mantık dizgesini anlamakta güçlük çekiyorum” diyen Erhürman, şunları kaydetti: “1500 TL’lik ödemeler, işyerleri veya işletmecilere yapılan ödemeler değil, doğrudan doğruya çalışanlara yapılan ödemeler olacak. Hangi mantıkla yapılıyor. İşyerleri kapandı, bu insanlar çalışamıyorlar, çalışamadıkları için işverenleri tarafından bir maaş ödeyip ödemediğini bilemiyoruz. Nerede çalışıyor olursa olsun, hangi uyruktan olursa olsun bu insanların asgari sağlık, gıda ve temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir veya katkıya sahip olması gerektiği ilkesi üzerinden yapıldı bu düzenleme. Ya da yapılması gerekirdi. Bu noktada casino çalışanlarına baktığımızda bir casino çalışanının bu ihtiyaçları karşılamasının onun işletmecisinin ne ilgisi var? Ortada işletmeciler üzerinden şart koşacağımız bir durum yok. Doğrudan çalışana yapılacak bir ödemeden söz ediliyor. Kaldı ki, Bakanlar Kurulu sonrasında yapılan açıklamalarla sonradan bunların mevzuata giriş biçimleri de değişebiliyor. Buradaki esas tuhaf olan şeylerden biri de şu, daha tüzük değişmeden önce de çıktığım programlarda da söyledim, ‘muhtemelen bu tüzük de değişecek’ dedim. Çünkü tüzüğün ilk çıktığı gün bazı birliklerin, örgütlerin bakanları ziyaret ettiğini duydum. Bu kötü bir şey de değil. Onlar da kendi üyelerinin haklarını savunmak için bunu yapıyorlardı. Ama burada nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor. Siz Pazar günü tüzüğü yayınlıyorsunuz Çarşamba günü tüzüğün değişeceğine ilişkin Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yapıyorsunuz, 2 gün boyunca da o örgütlerin temsilcileri gece gündüz başbakanı da başbakan yardımcısını ziyaret ediyor, çalışma bakanını da belki de ekonomi bakanını da ziyaret ediyor. Yahu bu kadar mı vaktiniz var. Mali gücünüz zaten bu işe yetiyor saydı, zaten mali gücünüz gazetecileri, casino çalışanlarını, mimarları, mühendisleri, muhasebecileri, avukatları bunun içerisine katmaya yetiyor saydı neden pazar günü bunu yapmadınız da siz bu kadar çok vakit ayırmaya çalıştınız da biz o TV’de bu TV’de bunları eleştirmek zorunda kaldık? Siz 2 gün içinde o kaynağı buldunuz mu yani? Bu kadar kaynak için miydi bu kadar tartışma?”

Erhürman, bir soru üzerine başkanlık sistemine ilişkin görüşlerini de kamuoyu ile bir kez daha paylaştı. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, şunları söyledi: “Başkanlık sistemiyle ilgili bu süreç başlamadan önce ne söylüyor saydım görüşüm şimdi de o. Şunu söylüyordum; ben başkanlık sistemini tartışmaya hiçbir şekilde kapalı değilim. Çünkü bu memlekette siyasi istikrar sorunu olduğunu görüyorum. Hatta bu dönemde bu siyasi istikrar sorununun yanına yürütmenin birlikte çalışamaması sorunu da eklendi. Dolayısıyla bu sorunları görmezden gelmek doğru olmaz. Dolayısıyla bunu tartışmaya hazırım, hatta muhakkak tartışılması gerekir. Ama başkanlık sistemini her kapıyı açan bir maymuncuk gibi görmek de doğru değil. Çünkü zaman zaman başkanlık sistemlerinin de kendilerinin yarattığı bir takım sıkıntıları olabiliyor. Yürütme ile yasama arasında bir tıkanıklık yaşama riski var. Neyi yapalım, ‘Kendimize uygun bir modeli bulabilir miyiz?’ tartışmasını başlatalım. Bu çünkü rasyonelleştirilmiş parlamenter sistem de olabilir, daha güçlendirilmiş bir yarı başkanlık sistemi de olabilir, başkanlık sisteminin bir türevi de olabilir.”

Sağlık alnında yapılması gerekenlerin daha fazla geciktirilmeden yapılması gerektiğini dile getiren Erhürman, sözlerini şöyle tamamlandı: “Bizim elimizde veri yok ama defalarca hükümete söyledik. ‘Elinizde lojistik açıdan ne olup olmadığını bizimle paylaşın’ dedik. ‘Ne kadar test var, solunum cihazı var ne kadar, ne kadar maske var ve bu maskelerin cinsleri nedir?’ dedik. Bir tarafta insanlara ‘maske tak’ denirken bir taraftan bu insanlar maskeye ulaşamıyorsa, ulaşanlar da ödeyebileceklerinden daha pahalıya ulaşıyorsa burada da bir sorun vardır. Ama bu rakamlarla ilgili net bilgilere hiçbir zaman ulaşamıyoruz. Fakat Sayın Sağlık Bakanının kendi konuşmalarından elimizde yeterinde olmadığı da açıkça ortaya çıktı. Ben o zaman şunu soruyorum: ‘5 hafta geçti. Bu zamanı ne için kazandık? Bu zamanı eksikliklerimizi gidermek, en az vaka ile daha fazla mücadele edebilmek için kazanmadık mı? Daha fazla mücadele için daha fazla test yapmamız gerektiği defalarca uzamanlar tarafından bize söylenmedi mi? Bu test kitlerini Türkiye’nin de ürettiğini öğrenmedik mi? Niye Türkiye’den hala getiremedik veya başka yerden? ‘maliyemizin gücü yetmedi de o yüzden getiremedik’ denilecekse de il günden beri söylüyorum. Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak dediğimiz şu; ‘bazı konular var ki, o noktada tasarruf edemezsiniz. Sağlık alanında elzem olan harcamaları yapacak olan paranız yoksa yapmanız gereken iş gerekirse iç borçlanmaya gitmektir hemen. Belediye personeli gün 24 saat sahada, sağlık personeli hem sahada hem en ciddi risk altında, itfaiyecisi var, polisi var, sivil savunması var. Bunların dışında sahada olmak zorunda olan insanlar var. Siz bunları yapmıyorsunuz ve yapmadığınız için tam rakamları göremiyoruz. İddiam daha fazla vaka olduğu değil. Ama böyle olup olmadığını görebilmek için test yapmak gerek. Bunu sadece ben değil, bütün uzamanlar söylüyor. Biz de uzmanlardan öğrenip söylüyoruz. Biz öğreniyoruz da hükümet öğrenemedi mi? Günaydın. Ben sanıyordum ki para yok ama hükümet meğer henüz daha fazla test yapmaya karar vermiş. Bu kararı henüz vermiş. Bu süreçte kendimizi çok tuttuk. Muhalefet yaptılar demesinler, insanlarda endişe yaratmak istemedik ama Allah aşklına yeter artık. Biraz kendimize gelelim. Her türlü yardıma katkıya hazırız ama bu kadar şeyden sonra hala testi yaygınlaştırmak kararı aldık denmesi 5’nci hafta sonu gerçekten tahammülfersa bir noktaya doğru gidiyor. İskele’deki vaka doğruysa lütfen herkes silkinip bir kendine gelsin ve yaygın teste bir an önce başlayalım. Çünkü İskele’nin özelliği şu, temasını hiç tespit edemediğimiz iki vaka ile karşı karşıyayız. Esas sorun bu kişiler acaba nereden aldılar virüsü eğer pozitifseler. Bu işlerin ikinci dalgasından söz ediliyor. Aslında biz daha birinci dalgayı atlatmadığımız gibi net olarak görmüyoruz da. Netleşti ki biz vaka sayımız noktasında net bir rakam verme lüksüne sahip değiliz. Eğer İskele’deki vakalar gerçekten pozitifse. Ki Sayın Sağlık Bakanının pozitif dediği. Halde ben hala ‘Eğer pozitifse’ diyorsam burada da sorun var demektir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir