Eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar, 100 yaşında hayatını kaybetti.
Cuellar, 1982-1991 yılları arasında iki dönem, örgütün beşinci Genel Sekreteri olarak görev yaptı. Cuellar, Latin Amerika’dan BM Genel Sekreterliği görevine getirilen ilk diplomattı.
1920’de doğan Cuellar, 1940’ta Peru Dışişleri Bakanlığı’nda meslek hayatına başladı. Kariyerinde ilerledi ve İsviçre, Sovyetler Birliği, Polonya ve Venezuela gibi ülkelerde Peru Büyükelçisi olarak görev yaptı.
1946’da BM tarihinin ilk Genel Kuruluna Peru delegasyonun bir üyesi olarak tanıklık etti. 1971’de ise Peru’nun BM Daimi Temsilcisi olarak görevlendirildi.
Dönemin BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim ile Tanzanya Dışişleri Bakanı Salim Ahmed Salim arasında Aralık 1981’de başlayan ve 6 hafta süren seçim sürecinin kilitlenmesi, o güne dek dünya kamuoyu tarafından pek de bilinmeyen Perulu diplomata BM Genel Sekreterliği’nin yolunu açtı. Bu görevi iki dönem, yaklaşık 10 yıl boyunca sürdürdü. Görevi süresince sessiz diplomasi ile birçok krizi noktalandıran Cuellar, bu stratejisini “bir şarkıyı şarkı yapan melodidir, şarkıcının bağırarak söylemesi değil” sözleriyle özetlemişti.
1995’te BM Genel Sekreterliği’nden ayrıldıktan sonra, Peru’de Devlet Başkanlığı seçimine katıldı ancak Alberto Fujimori karşısında kaybetti. 2000 ve 2001’de Fujimori hükümetinin çökmesinin ardından kısa dönemlerle Peru Başbakanı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de, Cuellar’ın vefatının ardından bir taziye mesajı yayınladı. Javier Perez de Cuellar’ın ölümünden üzüntü duyduğunu aktaran Guterres, eski Genel Sekreteri “başarılı bir devlet adamı, kendini işine adayan bir diplomat ve BM ile dünyaya etki eden ilhal kaynağı olarak tanımladı.
Guterres, 1946’da BM Genel Kurulu’nun ilk toplantısında da bulunan Cuellar’ın hayatının sadece bir asrı değil, BM’nin tüm tarihini de yansıttığını ifade etti.
Guterres, Cuellar’ın diplomatik başarılarına, Namibya’nın bağımsızlığı, Irak-İran savaşının sonlanması, Lübnan’daki Amerikalı rehinelerin serbest bırakılması, Kamboçya’daki ve El Salvador’daki barış anlaşmalarını örnek olarak gösterdi.
Kıbrıs sorunu ise, diğer BM Genel Sekreterleri gibi Perulu diplomatın başarısızlık hanesinde yer aldı.
1968’de başlayan müzakereler, Cuellar döneminde de sürdü. Cuellar’ın Genel Sekreterliği döneminde kurulan müzakere masasına önce Denktaş ile Kipriyanu, daha sonra da Denktaş ile Vasiliu oturdu.
Cuellar, selefi Avusturyalı Kurt Waldheim döneminde Makarios’la Denktaş arasında varılan 1977-1979 Doruk Anlaşmalarını daha ileriye götürmek ve müzakereleri çözümle sonuçlandırmak için kolları sıvadı.
Zira Kıbrıs sorununa aşinaydı. 1975’te, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bir süre sonra, dönemin Genel Sekreteri Waldheim tarafından Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak atanmış ve adada bu görevle geçirdiği iki yılda taraflar arasındaki görüşmelerde ilerleme kaydedilmesi için çaba harcamıştı. Artık örgütün en üst düzeydeki ismi olarak Kıbrıs sorunuyla ilgilenecekti.
Kıbrıslı Türklerin 15 Kasım 1983’te KKTC’yi ilan etmesinden yaklaşık 10 ay sonra, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, tarafları önce Ağustos 1984’te Viyana’da ardından da Eylül 1984’te New York’ta ‘dolaylı görüşmelerle’ yeni bir müzakere sürecine sokmayı başardı.
10 gün süren dolaylı görüşmelerin ardından, ikinci turun ‘doğrudan görüşmeler’ şeklinde yapılmasına karar verildi ve 15-26 Ekim 1984’te ikinci tur görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmelerin son turu ise, 26 Kasım 1984’te yapıldı.
Cuellar, 3 tur süren görüşmelerde son teklifleri de aldıktan sonra taraflara bir belge sundu. Her iki tarafın görüşlerini alarak masaya getirilen belgeyi Denktaş imzalamayı kabul etti ancak Kiprianu imzalamaktan kaçındı.
Cuellar Belgesi Annan Planı ve Gali fikirler dizisinden önce, bir BM Genel Sekreteri tarafından hazırlanıp sunulan iki toplumlu iki bölgeli federal ilk çözüm planıydı.
Cuellar Belgesi ana hatlarıyla 1977 ve 1979 doruk anlaşmalarına bağlı olunduğunu, varılacak çözümün bağımsız ve bağlantısız, federal anayasa açısından iki toplumlu, toprak bakımından iki bölgeli olacağını, kurulacak Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Uluslararası bir şahsiyete sahip olacağını ancak federal anayasaya uygun olarak Federe hükümetlerin özel uluslararası şahsiyete sahip olacaklarını içeriyordu.
Belgeye göre Federal Cumhuriyetin idare şekli Başkanlık sistemi olacaktı, Cumhurbaşkanı ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı devletin bütünlüğünü ve iki toplumun siyasal statülerinin eşitliğini simgeler ifadesini de içeriyordu. Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Rum, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın Kıbrıslı Türk olmasını öngörüyordu.
Cumhurbaşkanı ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yasama Organının yaptığı herhangi bir yasa veya aldığı karar ile Bakanlar Kurulunun herhangi bir kararı hakkında ortak veya ayrı ayrı veto hakkına sahip olacaktı. Önemli bakanlıklardan birinin Kıbrıslı Türklere verilmesini içeren anlaşmaya göre ve taraflar Dışişleri Bakanının Kıbrıslı Türk olması konusunu görüşmeyi kabul edecekti.
Toprak ayarlamaları sonucunda Kıbrıs Türk Federe Devletine %29 + oranında toprak kalacaktı.
Kıbrıslı olmayan askerlerin ve diğer unsurların adadan çekilmesine ilişkin takvim hususunda anlaşmaya varılacağı maddesinin de yer aldığı anlaşma ile Lefkoşa Hava Alanı Birleşmiş Milletler’in geçici yönetimi altında işletmeye açılacaktı.
Anlaşmanın olmamasının ardında Denktaş orda verilen tavizlerin artık geçerli olmadığı açıklamasını da yapmıştı.
Denktaş, Güney Kıbrıs’ta başkanlık seçimlerini kazanan Yorgo Vasiliu ile Eylül 1988’den 1989 yazına kadar bir dizi ikili görüşme yaptı. Ancak Cuellar’ın Genel Sekreterlik döneminde bu görüşmeler kapsamlı bir anlaşma aşamasına gelemeden noktalandı ve Cuellar görevini halefi Butros Gali’ye devretti.
BM genel Sekreterliği döneminde birçok krizi çözen Cuellar, selefleri ve halefleri gibi, Kıbrıs sorununda girişimleri sonuçsuz kalan BM Genel Sekreterleri arasında yerini alacaktı.