Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini garanti altına alan ve güvenlik endişelerini karşılayan adil bir çözüm için ‘biz varız’ ancak müzakere etmek için müzakere etmeyi ya da tek taraflı çıkarlardan beslenen oyalama taktiklerini de kabul edemeyiz” diye konuştu.
Oktay, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının Ada’ya barışın ve istikrarın gelmesi için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini belirterek, Doğu Akdeniz’de hem Türkiye’nin kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını koruyacaklarını ve gereken adımları atmaktan çekinmeyeceklerini vurguladı.
Fuat Oktay, Türkiye’nin sondaj faaliyetleri konusunda “tek vücut, tek ses ve tek yürek” olduğunu belirterek, TBMM’de grubu bulunan dört siyasi partinin ortak bildiriyle “Doğu Akdeniz bölgesinde milletimizin hak ve menfaatlerini korumayı hedefleyen her politik girişimin, aldığı her tedbirin, attığı her adımın sonuna kadar desteklendiğini” tüm dünyaya ilan ettiklerini anımsattı ve “Yüce Meclisimizin bu güçlü desteği, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimize dair kararlılığımızı daha da perçinlemiştir” ifadelerini kullandı.
Fuat Oktay, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Konseyi Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan Türkiye’nin arama ve sondaj faaliyetlerine yönelik yaptırımlar gibi baskılara da asla boyun eğmeyeceklerini söyledi.
Uluslararası toplumun “doğruya doğru, yanlışa yanlış” deme vaktinin geldiğine dikkati çeken Oktay, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne rağmen düzensizliğin düzen kabul edildiği süreçlerin ulus üstü kurumlar tarafından meşru karşılandığını ifade ederek, “Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerine aynı kararlılıkla devam edecek, kimsenin Kıbrıs Türkü’nü yok saymasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları kapsamında Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarında düzenlenen törende konuştu.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 45. yıl dönümünde Kıbrıs halkının sevincini, coşkusunu ve haklı gururunu en samimi duygularla gönülden paylaştığını ifade eden Oktay, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsilen Lefkoşa’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
“Kalpleri her daim Kıbrıs Türkleriyle birlikte atan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Türk milletinin sevgi ve selamlarını” ileten Oktay, Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türkü’nü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı sindirme çabalarına son verdiğini söyledi.
Harekatın Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak, özgürlük ve refaha kavuşturduğunu, Ada’nın geleceğine güvenle bakabilmesini sağladığını anlatan Oktay, şunları söyledi:
“20 Temmuz tarihi, Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda hak ve hukukunun eşit statü ile korunması yönündeki kararlılığımızın, bunu unutmak isteyenlere ısrarla hatırlatılması için bir vesiledir. Türkiye, o gün dünyaya, Kıbrıs Türkü’nün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını net şekilde göstermiştir. Bunun yanı sıra, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde, derin acıların tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğimizin de tarihi bir taahhüdü olmuştur.”
Oktay, yarım asrı aşan eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve nice zorluklara göğüs geren Kıbrıs Türkü’nün azminin gurur kaynağı olduğunu ifade etti.
Kıbrıs Türk halkının yaşanan tüm zorluklara rağmen toplumsal varlığını en güçlü şekilde korumanın yanı sıra kendi devletini kurduğunu, devletine dirayetle sahip çıktığını aktaran Oktay, “Kıbrıs Türkü’nün vatanı koruma ve barış içinde refaha ulaşma iradesi, kendi cevherindeki erdem ve değerlere dayanmaktadır. Mücahitlerden aldığı ve her daim tazelenen azmiyle, uygarca yaşama ve manen yücelme hedefine kararlılıkla ilerlemesi, her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle, bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı şükranla yad ediyorum” dedi.
Oktay, Türkiye olarak bölgede barış ve güvenliğin sağlanmasını şiar edindiklerini, bu doğrultuda amaçlarının bölgenin bir iş birliği sahasına dönüşmesi, bu iş birliğinin de sürekli biçimde istikrar ve refah üreten bir mekanizma haline gelmesi olduğunu vurguladı.
Kıbrıs meselesine başlangıcından bu yana aynı anlayışla yaklaştıklarını anlatan Oktay, şöyle devam etti:
“Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı, meselenin eşit ortaklık temelinde, adil ve kalıcı biçimde çözüme kavuşturulmasını amaçlamış, doğru olanı sabırla takip etmiş ve bu doğrultuda fedakarlıktan da çekinmemiştir. Kıbrıs meselesi, bir siyasi irade meselesidir. Türk tarafı iradesini çözümden yana, eşitlikten yana koyarken, Rum tarafı çözümsüzlükten yana, eşitsizlikten yana ortaya koymaktadır. Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile siyasi gücü paylaşmak istemediği de açıkça bilinmektedir ancak biz, her şeye rağmen Kıbrıs’ta Ada’nın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan, müzakere edilmiş çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğuna olan inancımızı sürdürmek istiyoruz. Bugün yine ‘çözüme varız’ diyoruz. Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini garanti altına alan ve güvenlik endişelerini karşılayan adil bir çözüm için biz varız ancak müzakere etmek için müzakere etmeyi ya da tek taraflı çıkarlardan beslenen oyalama taktiklerini kabul edemeyiz.”
Oktay, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının Ada’ya barışın ve istikrarın gelmesi için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini en başından beri savunduklarını dile getirdi.
Doğu Akdeniz’de hem Türkiye’nin kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını koruyacaklarını ve gereken adımları atmaktan çekinmeyeceklerini her vesileyle vurguladıklarını anlatan Oktay, sondaj gemisi Fatih’in Kıbrıs Ada’sının batısında, Türkiye’nin kıta sahanlığında faaliyetlerine devam ederken, diğer sondaj gemisi Yavuz’un KKTC tarafından Türkiye Petrollerine verilen ruhsat sahalarında yer alan Karpaz-1 kuyusuna intikal ettiğini anımsattı.
Ayrıca sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa’nın bölgede faaliyetlerini sürdürürken, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin de yakın zamanda bölgeye ulaşacağını söyleyen Oktay, şunları kaydetti:
“Bilinmelidir ki; Türkiye, bu konuda tek vücut, tek ses, tek yürektir. TBMM’de grubu bulunan dört siyasi parti, 18 Temmuz’da yayımladıkları ortak bildiriyle Doğu Akdeniz bölgesinde milletimizin hak ve menfaatlerini korumayı hedefleyen her politik girişimin, aldığı her tedbirin, attığı her adımın sonuna kadar desteklendiğini tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Yüce Meclisimizin bu güçlü desteği, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimize dair kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. Öteden beri kuvvetle vurguladığımız tüm adımları sahada birer birer eyleme dönüştürdük, dönüştürmeye de devam edeceğiz. Bunu kabullenmeyen Rum tarafı, Avrupa Birliği üyeliğini suistimal ederek oluşturduğu algıyla, ülkemizin faaliyetlerini durdurabileceğine inanmaktadır.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konsey Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan arama ve sondaj faaliyetlerimize yönelik yaptırımlar gibi baskılara da asla boyun eğmeyeceğiz. Rum tarafı, çözümden değil sorundan yana tavır takınarak, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin hakkaniyet temelinde yaptığı, ortak komite kurulması teklifini de içeren, 13 Temmuz tarihli önerisini görüşmeye bile yanaşmamıştır. Rumlar, çözümsüzlükten güç almakta, çözümsüzlüğün bedelini de Kıbrıs Türk tarafına ödetmek istemektedir.”
Uluslararası toplumun “doğruya doğru, yanlışa yanlış” deme vaktinin geldiğine dikkati çeken Oktay, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) rağmen düzensizliğin düzen kabul edildiği süreçlerin ulus üstü kurumlar tarafından meşru karşılandığını söyledi.
“Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerine aynı kararlılıkla devam edecek, kimsenin Kıbrıs Türkü’nü yok saymasına izin vermeyeceğiz.” diyen Oktay, tüm çabalarının daha gelişmiş ve kendi kendine yeten bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için olduğunu ifade etti.
Ekonomik bakımdan güçlü olan bir ülkenin, siyasi alanda da etkinliğini artıracağının bir gerçek olduğunu vurgulayan Oktay, KKTC’nin haksız kısıtlama ve ambargolara rağmen siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda önemli mesafe katettiğini belirtti.
Bu uzun soluklu mücadelede Kıbrıs Türkü’nün ekonomik açıdan daha güçlü bir düzeye gelmesi için her zaman el birliğiyle dayanışma içinde çalıştıklarını vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz günlerde Lefkoşa’da düzenlenen ve bizzat katılım sağladığım Türkiye-KKTC Ticaret Odası Forumu 1. Ekonomi Konferansı ve KKTC üçüncü Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı, bu dayanışmanın güncel tezahürleridir. Bu çabamız kararlılıkla sürecektir. Kıbrıs Türkü’nün hak ettiği refah düzeyine kavuşması için bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmaları bundan sonra da sürdürerek, büyük çaplı projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz. KKTC’yi bölgenin önemli turizm ve eğitim merkezlerinden biri haline getirmek ortak hedefimizdir. Tüm ambargolara rağmen 1,1 milyonu geçen turist sayısı ve 120 ülkeden gelen 102 bin öğrenci, Kıbrıs Türkü’nün Ada’daki kalıcı varlığının ekonomik yönden destekleyici unsurlarıdır.”
Oktay, gelinen noktayı yeterli göremeyeceklerini, hedeflerinin mevcut gelişmişlik seviyesini daha da aşarak, KKTC’yi Doğu Akdeniz’de gerçek bir cazibe ve çekim merkezi haline getirmek olduğunu bildirdi.
Bu hedefe doğru, emin adımlarla ilerlemek için Türkiye’nin tecrübesini paylaşmayı ve KKTC hükümetlerine desteğin bundan sonra da süreceğinin altını çizen Oktay, şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Reform Eylem Planlarının gerçekleşmesi için gerekli kaynak akışının devam edeceğinin müjdesini bu anlamlı günde tüm Kıbrıs Türkü kardeşlerime vermek isterim. Bu çerçevede, KKTC’nin istikrarı ve refahı için, uzun yıllardır gündemde olan reformların ciddiyetle vakit kaybetmeksizin ele alınması temel beklentimizdir. Yapısal reformların layıkıyla gerçekleştirilmesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik yönden güçlenmesini ve siz kıymetli kardeşlerimizin refah seviyelerinin daha da yükseltilmesini sağlayacaktır. Bizleri bu hedefe yaklaştıracak her adım, Kıbrıs’ta çözüm, barış, istikrar ve huzur için birer köşe taşı olacaktır.”
Oktay, KKTC ile destek ve dayanışmanın önemli bir meyvesinin bugün açılışı yapılacak ODTÜ Kalkanlı Teknoloji Vadisi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, üniversite-kamu-özel sektör iş birliği ile inovasyon alanında Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelere çağ atlatacak bu teknoloji vadisinde dünyanın ilk 100 savunma sanayi şirketi içinde yer alan başarılı kurumum ASELSAN ve Ar-Ge’de öncü şirket TURKCELL’in çalışmalarıyla KKTC’nin ekonomisine katma değer sağlayacağını aktardı.
Kıbrıs Türkü’nün güçlü olduğunu, yıldığının tarihte görülmediğini anlatan Oktay, şunları kaydetti:
“Kıbrıs Türkü, yaşanan her musibetten güçlenerek çıkmış, dimdik ayakta kalmıştır. Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda geleceğe korkusuz bir şekilde bakarak, barış ve huzur içinde yaşaması bizim için ayrı bir önem arz etmektedir. Bölgesinde güvenlik, barış ve istikrarın teminatı olan Türkiye, kardeşlik bağlarımız ve garantör statüsünün getirdiği yükümlülükler doğrultusunda, Kıbrıs Türk halkına milli, ahdi ve tarihi bağlarla gönülden bağlıdır ve bu bağlar ilelebet canlılığını koruyacaktır. Bu bağları gelecek nesillere aktarmak için Türkiye ile KKTC arasında gençlerimize yönelik kültürel hareketlilik programlarına da önem veriyoruz. Bu kapsamda gençlerimize müjdelemek isterim ki; Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığımızın gençlik kampları programında Türkiye’deki gençlerimize sağlanan tüm imkanları bundan böyle KKTC’li gençlerimize de sunacağız. Buradan tüm Kuzey Kıbrıslı gençlerimizi gençlik kampları programına başvurmaya ve Türkiye’de spor, sanat ve kültürel etkinliklere katılmaya davet ediyorum.”
Oktay, Barış Harekatı’nda Kıbrıs Türkü’nün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan ve bu uğurda gözlerini kırpmadan can vererek, şehadet mertebesine ulaşan Mehmetçik ve Mücahitlere Allah’tan rahmet diledi, gazileri şükranla andı.
(BRT/TAK)