Rum Yüksek Mahkemesi’nin, Kıbrıslı Türklerin Güney’de kalan mallarını talep etme kapılarından birini daha kapattığı haber verildi.
Rum Yüksek Mahkeme heyeti, 2 Temmuz 2019’da, Rum tarafında kalan ve “Kıbrıs Türk Malları Vasiliği”nin “koruması” altında bulunan Türk mallarının, 1974’ten önce yurtdışına yerleşmiş olmasına rağmen söz konusu malın adına devri 1974’ten sonra yapılan Kıbrıslı Türkler tarafından edinilemeyeceğine veya satılamayacağına oyçokluğu ile hükmetti.
Alihtia; “Yüksek Mahkeme Kararıyla Kıbrıs Türk Mülklerinin Satışında Bir Pencere Daha Kapandı” başlığıyla birinci sayfasından aktardığı haberinde; “Kıbrıslı Türk istinafı kazanmış olsaydı Kıbrıs Türk mallarının yabancılaştırılması yolu açılacaktı” vurgusunu yaptı.
Gazete iç sayfasında detaylandırdığı haberinde, 1959’da İngiltere’ye göçen ve o zamandan beridir İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türk kadının, babası tarafından 2008’de adına devredilen “Dillirga Ayios Theodoros”taki (Taşlıdere) malı için Güney’de başlattığı hukuk mücadelesinin temyiz sürecinde davayı kazanmış olsaydı, olabilecekleri şu ifadelerle aktardı:
“Es-kaza temyizi kazansaydı, Kıbrıs Türk mallarının yabancılaştırılması yolu açılacaktı. İşgal bölgelerine geçen ve şu anda yasa tahtında mülklerini talep etme hakları bulunmayan bütün Kıbrıslı Türkler, bu malları yurtdışında yaşayan kişilere satacak ya da devredecekti. Böyle bir durumda, Kıbrıs sorunu da çözümsüzken, Kıbrıs Türk evlerinde oturan veya Kıbrıs Türk malı kullanan göçmenler sokakta kalma tehlikesine girecekti. Ancak Demokles’in kılıcı, tasarrufunda Kıbrıs Türk malı bulunduran göçmenlerin başında sallanmaya devam ediyor çünkü iç yargı imkanları tüketildikten sonra Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rumlar gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurma olanağı var.”
Gazete, soyadının Ahmet olduğunu belirttiği kadının, babasının 2008’de kendisine devrettiği malı Rumlara satmaya çalıştığını, ancak Rum Tapu Dairesi’nin, “Vasilik yasasına” atıf yaparak satışa izin vermediğini, Tapu kararına karşı Yüksek Mahkeme’ye yaptığı başvurunun da reddedilmesi üzerine temyiz yoluna gittiğini yazdı.
Habere göre Ahmet soyadlı kadın, temyiz başvurusunda “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türk vatandaşı değil İngiliz vatandaşı olduğu, dolayısıyla malının Kıbrıs Türk Malları Vasiliği’ne tabi olmadığı” gerekçesini ortaya koydu.
Rum Yüksek Mahkemesi, yurtdışına 1959’da göçmüş olsa bile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla, Kuruluş Antlaşması’nın D Eki’nin 2’nci maddesi uyarınca, İngiliz vatandaşlığı olmasına bakılmaksızın, otomatikman vatandaş olduğu tespitini yaptı, “dolayısıyla, dava konusu gayrı menkul, yasa ile Vasiliğe intikal etmiş Kıbrıs Türk malıdır. Bu tespitten sonra istinaf, olduğu şekliyle, başarısız olmaya mahkûmdur” hükmüne vardı.
Gazete, Ahmet soyadlı kadının, 1959’da İngiltere’ye göçmesine ve İngiliz vatandaşlığı almasına karşın babasının 1974’te Taşlıdere köyünden KKTC’ye göç ettiğini ve 2008’de de Taşlıdere’deki bir malını Ahmet soyadlı kızına hibe yoluyla devrettiğini yazdı.
Politis haberi şu başlık ve spotlarıyla aktardı:
“Yüksek Mahkeme, İngiltereli Kıbrıslı Türk’e Kapıyı Kapattı… 1959’den Beridir Sürekli İngiltere’de İkamet Eden Kıbrıslı Türk’e Ay. Theodoro Dillirga’daki Mülkü Konusunda Hayır… Yüksek Mahkeme’ye Göre Vasilik Yasasında, Kıbrıslı Türk 1974’ten Önce Kıbrıs’tan Gitmiş Olsa Bile Malı ‘Kıbrıs Türk Malı’ Addedilebilir.”
(BRT/TAK)