AŞKTAN KAÇMIYORUM:
Türkiye’de ülkemizi başarıyla temsil eden ünlü oyuncumuz Hazar Ergüçlü, bir psikoloğun “Sen oyuncu olmalısın” sözüyle tiyatroya başladığını söyleyerek, oyunculuğun onay arayışı, sevilme arzusu olduğunu ve kendisinin bu duygunun izinde oyunculuk yaptığını açıkladı. Ergüçlü ayrıca, “Çok korksam da, uyuyamasam da, kabuslar görsem de, kalbimin ve kendi sesimin peşinden gidiyor, önüme gelen zorluklardan ve aşktan kaçmıyorum” ifadesini kullandı
Kariyer yolculuğunu Türkiye’de bir dergiye anlatan başarılı Kıbrıslı oyuncumuz Hazar Ergüçlü, oyunculuğun bir yanıyla onay arayışı, sevilme arzusu olduğunu ve kendisinin de tıpkı birçok insan gibi bu duygunun izinde oyunculuk yaptığını söyledi. “Risk almayı sevmem, garanti olmayan işlere giremem” diyen Ergüçlü şöyle konuştu: “Göz ardı edilmiş olanı canlandırmak, küçümsenen detayların bulunduğu eserlerde oynamak istiyorum. Baumbach’ın ‘Meyerowitz Stories’ filmi benim için bir başyapıt. Bu filmi Kar’ın yönetmeni, arkadaşım Emre Erdoğdu ile defalarca izliyor ve ağlıyoruz. Kurgu notları çıkarmak ve detaylar üzerinde konuşmak, en sevdiğimiz. Evet sakin, hayatın içinden, doğrudan, rasyonel, belki old school ama gerçek rollerde kendimi göstermek istiyorum. Örneğin kişiliğime ters düşecek kötücül şeylere bakabilme imkanı oyunculukta beni çok heyecanlandırıyor. Kötü karakterler değil de insanı olduğu gibi yansıtan işler, bir karakteri bütün kaypaklığı ile onu yargılamadan oynayabilmek, malzemenin, detayın olduğu senaryolar iştahımı kabartıyor.”
“Sen oyuncu olmalısın”
Ergüçlü, ışıltılı dünyaya, bir psikoloğun “Sen oyuncu olmalısın” sözü ve yönlendirmesiyle gittiği tiyatroda ders alırken, audition yapmaya gelen ve 16 yaşında bir kız arayan Derviş Zaim’in Gölgeler ve Suretler filminde oynamasıyla adım attığını anlattı. Ergüçlü’ye göre, o dünyada hep ışıltı görmese de, çocukluğundan itibaren yaşadığı değersizlik hissini onaylayan ve kuvvetlendiren zorluklara maruz kalsa da direndiğini anlattı. Katlandığı koşullar onu büyütürken ışıltıların, güzelliklerin de varlığını hissettiğini belirtti.
“Metafiziği de felsefeyi de bilmek gerekir”
Oyunculuğun “enerji üretimi ve aktarımı” olduğuna inanan Hazar Ergüçlü, yaptığı her şeyin oyunculukta daha üst mertebeye ulaşma amacı taşıdığını dile getirerek: “Her şeyi, okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri görev bilinciyle ele alıyorum. Ama tabii bunlar, sonrasında görev bilincinden çıkıyor ve beni değiştiriyor, dönüştürüyor. Yani sadece rol için kendimi geliştirmek değil, metafiziği de felsefeyi de bilmek gerekir. Çeşitlilik olmalı ki yolumuzu bulabilelim. Hayattaki amacım bu, başkasına benzemeden bütün yetersizliklerim ve kusurlarımla kendim gibi olabilmek. Hayaller konusunda da kendimi çok gaza getirmemeye çalışıyorum. Hayal kırıklığı yaşamamak için beklentiyi abartmadan daha küçük hedefler koyuyorum kendime, daha yakın planlar yapıyorum.” dedi
“Çok korksam da kalbimin sesini dinliyorum”
Yaşadığı ikilemlere ve insanların ondan beklentilerine rağmen aslında sadece kendi gerçeklerinin izinde yürüyen Ergüçlü şöyle konuştu: “Herkesin bana yakıştırdığı persona dahilinde, persona’ma uygun bulduğu bir prototipe boyun eğseydim çok mutsuz olurdum. Evet, bir yanım insanların ne dediğini çok fazla önemser ama bir yanım da ‘Hayır, sen ne istiyorsan odur’ der. İşte ben bu ikinci yanımı seçerim. O diğer yanım yer bitirir beni ama ben yine de ‘hayır’ı seçerim. Sadece aşkta değil, her şeyde istediklerimin peşinden koşmaya çabalıyorum. Çok korksam da, uyuyamasam da, kabuslar görsem de, kalbimin ve kendi sesimin peşinden gidiyor, önüme gelen zorluklardan ve aşktan kaçmıyorum. Ve bunu başarmayı, başkalarına yenilmemeyi seviyorum.”
“Evet, cesurum”
Ergüçlü, “Korkuları olan biriyim. Cesaret eğer korkuya rağmen orada durmaksa, evet cesurum. Kadın olmak yeteri kadar cesurca bir şey zaten. Kendini göstermekten çekinen hem de buna meydan okuyan biriyim. Hayatım tam bu ikilem, gelgit üzerinde sürüyor.” diyerek sözlerine son verdi.